Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BAŞÖRTÜSÜ BİR GELENEKTİR.

İslam toplumunda bazı konular öyle istismar ediliyor ve öyle kullanılıyor ki, adeta bizler farkında olmadan dine nifak sokuyor, dini zorlaştırıyor hatta bilmeden Allah a ve elçisine, iftira atmış konumuna düşüyoruz. Bu konuya bir örnek vermek istiyorum. İslam toplumunda kadınların başını örtmesi, hatta saçının bir telini bile göstermesinin haram, günah olduğu, genel çoğunlukla İslam toplumlarında, kabul gören bir inançtır.  Bir hükmün farz olması ya da Allah ın emri oluşunu, bizler ne yazık ki Kur’an da arama, Kur’an dan onay alma gereği duymuyoruz. Çünkü dine Allah dan başka, hüküm koyucuların olduğuna inanıyoruz. Halbuki Yaradan, H ÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM , sorumlu olacağınız kitap Kur’an dır dediği halde bizler, bu yanlışı yapmaya devam ediyoruz. Bir kısım Müslüman kardeşlerimiz ise, gönülleri tatmin olmadığından olsa gerek, başörtüsüne Kur’an dan dolaylı yollarla, inançlarına delil arama çabası içine girerler. Hâlbuki Allah ayetlerinde verdiği hükümleri, DOLAYLI OLARA

ATATÜRK ÜN VASİYETİNİ, EL BİRLİĞİYLE GERÇEKLEŞTİRELİM.

ATATÜRK ÜN VASİYETİNİ, EL BİRLİĞİYLE GERÇEKLEŞTİRELİM. Atatürk ismini telaffuz edenler, onun ülkemize yaptıklarını anlatmaya çalışanlar, neredeyse günümüzde dışlanıyor ve önlerine set çekilmek isteniyor. Açıkçası Atatürk sevgisi, yeni nesillerden adeta silinmek isteniyor. Peki, neler oldu da, bu sevgiyi, saygıyı bazı kişiler, düşmanlığa dönüştürmek için var gücü ile çaba harcıyor? Tüm dünyanın, hatta düşmanlarının bile saygısını hala yitirmeyen bu lider, ülkemizde ne maksatla unutturulmak isteniyor olabilir? Atatürk ülkesini parsel parsel, yabancılara mı sattı, KENDİ MENFAATİ, YAKINLARININ MENFAATİ İÇİN DEVLETİN GÜCÜNÜ, İMKÂNLARINI MI KULLANDI. PADİŞAHI DEVİRİP, KENDİMİ ONUN YERİNE PADİŞAH OLDU, Yoksa ülkeyi bir bütün değil de, parçalara bölme planlarımı gün yüzüne çıktı? Toplumu inançları ile aldatarak, kandırarak kendi çıkarlarına mı alet etti. Ne yapmıştı da, Atatürk sevgisini yok etmek için, gönüllere zehir akıtanlar, yalan ve iftirada bulunup, sanki din ve iman ö

ALLAH DOMUZ ETİNİ, NEDEN HARAM KILMIŞTIR?

Allah Kur’an da, bizlerin ilk okuduğumuzda nedenini, tam anlayamadığımız bir emir verdiyse, onu görmezden gelmek yerine, önce ona uymalı, daha sonrada nedenini mutlaka araştırmalıyız. Belki çağımızın ilmi, bu emri gerektiği gibi açıklamaya yeterli olmayabilir. Ama bizler Allah ın yasakladığı şeylere, asla kuşku duymadan elbette kendi nefsimizce, ilavelerde yapmadan uymalıyız. Bilmeliyiz ki Allah bizler için, en güzelini önermiştir. Yüce Rabbimiz, domuz etini bizlere haram kılmıştır. Zorda kalmadıkça yemeyin emrini vermiştir. Bunun nedenini belki içinde bulunduğumuz yüz yılda, ilmin-bilimin ileri seviyelerde oluşu nedeniyle biliyoruz. Geçmiş yüzyıllar önce, bu bilgilere sahip olmayan, Allah ın emirlerine iman eden insanlar, hiç kuşku duymadan domuz etinden uzak durmuşlardır. Elbette Allah ın emrini dinlemeyenlere, sözümüz meclisten dışarı. Peki, sizce Allah domuz etini, neden yememizi yasaklamış olabilir? Çünkü günümüzde Hristiyanlar yiyor ve hiç bir şey olmuyor, turp gibi insan

İSLAM I YAŞAMAYA ÇALIŞIRKEN, YAPTIĞIMIZ YANLIŞLARA ÖRNEKLER......

Bir ilahiyatçı kardeşimiz, yazdığım bir yazıma verdiği cevabı, sizlerle paylaşıp üzerinde birlikte düşünmeye sizleri davet ediyorum. Çünkü bana verdiği cevap, İslam toplumunun Kur’an’ı ve inancını hangi kaynaklardan, nasıl öğrenip yaşadığımıza güzel bir örnek.  Bu konu çok önemli, çünkü toplum bu yanlış inancın etkisinde. Onun için detaylı yazmak zorunda kaldım. Makalem biraz detaylı uzun, lütfen sabırla okuyunuz. Önce arkadaşımızın cevabını yazalım. “Haluk bey hiçbir İslâm âlimi meal ya da tefsir okumayın demez. ÇÜNKÜ HERKESİN ARAPÇA BİLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ. Elbette Allah’ın hangi mesajları olduğunu anlaması için faydalanması lazım. FAKAT MEALİNİN YA DA TEFSİRİNİN KUR’AN’IN KENDİSİNE EŞİT OLDUĞUNU SÖYLEMEK, KUR’AN’A EN BÜYÜK HAKSIZLIKTIR. Çünkü Kur’an hem lafzıyla hem de manası ile Allah kelamıdır ve onun bildiğimiz ya da hala çözemediğimiz birçok özellikleri vardır. ONUN TERCÜMESİNİN YA DA MEALİNİN KUR’AN OLDUĞUNU SÖYLEMEK, YA CAHİLLİKTİR YA DA ONA İHANETTİR. Şimdi sana soruyorum İsti

NİSA SURESİ 43. AYETİN, HÜKMÜ KALKMIŞTIR DİYENLERE.......

Bizler ne yazık ki Kur’an a, Allah ın ne söylediğini anlamak için bakmadığımızdan olsa gerek, bazı ayetleri görmemezlikten gelmemiz yetmiyormuş gibi, bazılarını da nesih edilme, yani hükmünü kaldırma yöntemiyle yok etmeye, üstünü örtmeye çalışıyoruz. Bunları yapan ancak, kendi nefsini aldatır. Nesih Kur’an içinde değil, Allah ın gönderdiği kitapları arasındadır. Çünkü Yaradan Kur’an ın tümüne iman etmedikçe, gerçek iman eden olamayacağımızı özellikle belirtir. Hükmü kalkan bir ayet var ise, Kur’an da ne işi var diye neden sormuyoruz? Nisa suresi 43. ayetten, kimler ne anlıyor orasını bilemem, fakat birileri rivayetlerin etkisinde, yanlış anladığı çok açık. BU AYETİN HÜKMÜ KALKMIŞTIR, NESİH EDİLMİŞTİR DEMEK , Kur’an a uymak onu anlamaya çalışmak yerine, Kur’an ı kendi düşüncelerimize uydurmaktan başka bir şey değildir. Konu içki ve kumar konusu, gelin Kur’an da geçen içki konusuna birlikte bakalım ve daha sonrada, Nisa suresi 43. ayetle karşılaştıralım. Acaba aşağıdaki ayetlerin

VİCDANİ RED KONUSU VE KUR'AN.

Bu makalemin konusu VİCDANİ RED ile ilgili olacak. Çünkü Avrupa birliğinde, fazlaca gündeme gelen bir konudur, vicdani red konusu. Bizde de bu konu bir ara gündemdeydi. Avrupa birliğine girmek istiyorsanız, sizde bunu kabul etmelisiniz, şeklinde konuşmaları basından geçmiş yıllarda duymuşsunuzdur. Ülkelerin ayakta kalması adına, bazı şeyler vardır ki, bunlar her kişinin vicdanına göre farklı davranılması, kabul edilemez. Örneğin devletin koyduğu vergileri uygun görmeyip, herkes ben bu kadar vergiyi vermek istemiyorum çünkü adaletsiz, diyebiliyor mu? Ama Ülkenin koşulları düzeldikçe elbette vergilerde azalacak, hatta bazıları kalkacaktır. Tabi bu mantık, devleti ehil insanlar yönetiyorsa geçerli olacaktır. Adaleti sağlamak adına çıkarılan kanunlar için, bu suçun cezası bu olmamalı, benim vicdanım el vermiyor dediğimizde, değiştirebiliyor muyuz kanunları? İşte askerlik konusu da aynen böyledir.  Ben askerlik yapmak istemiyorum, hiç kimse diyemez. Herkes ülkesini korumak ve

KUR'AN İLE ARAMIZA ÖRDÜĞÜMÜZ, YÜKSEK DUVARLARIN FARKINDA MIYIZ?

                                        Benim yazdığım tüm yazılarımın, tek bir amacı vardır, oda ben Müslümanım diyen tüm kardeşlerimi, batıl ve hurafeden uzak, Kur’an’ı anlayarak düşünerek okumaya ve yalnız onun ipine sarılmaya davet etmektir. Dini Allah’ın kitabına nispetle yaşayabilmeleri için, farkındalık yaratabilmektir. Müslüman olmanın olmazsa olmazı olan, MÜMİN olabilmek için çaba harcanmasına vesile olmak her Müslümanın görevidir.  Çünkü asıl amaç yalnız Müslüman olmak değil, MÜMİN OLMAKTIR. Müminde yalnız Allah’a dayanır,  güvenir yalnız Allah’tan yardım ister ve yalnız Allah’ın kitabına sarılır.  Din adına sarılacak başka kitaplar arayanlar, Kur’an’a göre  MÜŞRİKTİR. Bizler yaşam telâşe sine öyle kapılmış, nefsimizin öyle bir esiri olmuşuz ki, yaşarken bir imtihandan geçtiğimizi, bildiğimiz halde aklımıza bile getirmiyoruz. Hatırlayanların çoğunluğu da ne yazık ki imtihanını, edindiği velilere, şeyhlere, hoca efendilere tabi olup, onlara havale ederek sorgusuzca yaşay