Ana içeriğe atla

KUR'AN İLE ARAMIZA ÖRDÜĞÜMÜZ, YÜKSEK DUVARLARIN FARKINDA MIYIZ?

                                      


Benim yazdığım tüm yazılarımın, tek bir amacı vardır, oda ben Müslümanım diyen tüm kardeşlerimi, batıl ve hurafeden uzak, Kur’an’ı anlayarak düşünerek okumaya ve yalnız onun ipine sarılmaya davet etmektir. Dini Allah’ın kitabına nispetle yaşayabilmeleri için, farkındalık yaratabilmektir. Müslüman olmanın olmazsa olmazı olan, MÜMİN olabilmek için çaba harcanmasına vesile olmak her Müslümanın görevidir. Çünkü asıl amaç yalnız Müslüman olmak değil, MÜMİN OLMAKTIR. Müminde yalnız Allah’a dayanır,  güvenir yalnız Allah’tan yardım ister ve yalnız Allah’ın kitabına sarılır.  Din adına sarılacak başka kitaplar arayanlar, Kur’an’a göre  MÜŞRİKTİR.

Bizler yaşam telâşe sine öyle kapılmış, nefsimizin öyle bir esiri olmuşuz ki, yaşarken bir imtihandan geçtiğimizi, bildiğimiz halde aklımıza bile getirmiyoruz. Hatırlayanların çoğunluğu da ne yazık ki imtihanını, edindiği velilere, şeyhlere, hoca efendilere tabi olup, onlara havale ederek sorgusuzca yaşayıp gidiyor. Çoğunluk buna inanıyor sözleri, ne yazık ki Kur’an’ın uyarısından uzak sorgusuzca yaşanıyor. Halbuki Allah bu konuda uyarıyor ve güvenilecek, yardım istenecek, ardı sıra gidilecek veliniz yalnız benim, tabi olacağınız kitap yalnız Kur’an’dır, sakın çoğunluğa uymayın sizleri dinden saptırılar diye bizleri uyarıyor. Allah gönderdiği rehberden, Kur’an’dan bahsederken, SİZLERİ İMTİHAN ETTİĞİM KİTAP DİYE AÇIKLIK GETİRİR. Bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadım, her konuda gereken örnekleri verdim diye de, üstüne basa basa birçok kez söyler. Fakat bizler ne yazık ki, Kur’an ile bağımızı kuramadığımızdan dolayı, bu gerçeklerin farkında da olamıyoruz. Rivayet inançlarımızı aklayabilmek için, ayetlerde geçen kelimelere öyle anlamlar veriyoruz ki, ellerimizle farkında omadan Kur’an’da çelişki yaratıyoruz. ASLINDA ÇELİŞKİ KUR’AN’DA DEĞİL, BİZLERİN KAFALARIMIZDA YARATTIMIZ İNANÇLARIMIZDADIR

Lütfen şu soruyu kendimize soralım. Allah bizleri madem Kur’an’dan sorumlu tuttuğunun hükmünü veriyor, sizce bu kitapta, bizlere inancımız adına vermediği, açıklamadığı, hiç bahsetmediği detaylardan sorumlu tutar mı? Ya da Rabbimiz namaz kılın, oruç tutun, zekât verin emrini verdikten sonra, tüm bu ibadetlerin gereken izahını yeteri kadar yapmadığını söylememiz, Kur’an’ın özüne, Allah’ın adalet anlayışına uyuyor mu? Yazımın konusuna gelince. Bazı kardeşlerim İslam’ı ONLARA ANLATILAN ATALARININ İNANÇLARI ETKİNDE öyle farklı algılıyor ki, aşağıdaki düşünceler, İslam toplumumuzda genel kabul görüyor.

“ALLAH KUR’AN’DA HER DETAYI VERMEMİŞTİR. ÖRNEĞİN NAMAZ KILIN DEMİŞ AMA BUNUN NASIL YAPILACAĞI KONUSUNDA, AÇIKLAMA YAPMAMIŞTIR. ORUÇ TUTUN DEMİŞTİR AMA, NASIL TUTULACAĞI KONUSUNDA DETAY YOKTUR. HACCA GİDİLMESİNİ İSTEMİŞTİR, FAKAT DETAYLAR KUR’AN’DA YOKTUR. ZEKÂT KONUSUNDA DA NE KADAR ZEKÂT VERİLECEĞİ AÇIKLANMAMIŞTIR. TÜM BUNLARI PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDEN ÖĞRENİYORUZ. DEMEK Kİ İMAN ADINA, YALNIZ KUR’AN’A BAĞLANMAK YETMİYORMUŞ.”

Bu sözlerle çok fazla karşılaşıyorum, acaba söylenenler doğru olabilir mi? Allah en çok bahsettiği ve bizlere önerdiği, namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetleri emredip, sorumlu tutacağını da söyleyip, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, SAKIN ONUN SINIRLARI DIŞINA ÇIKMAYIN Kur’an’da sizlere, her şeyden nice örnekleri yemin olsun ki kolaylaştırarak verdimverdim dediği halde, gereken açıklamaları bu konularda, yapmamış olabilir mi? YOKSA BİZLER GELENEĞİN, MEZHEPLERİN DİNE İLAVELERİNİ, KUR’AN’DA GÖREMEDİĞİMİZDE, BAKIN HER ŞEY KUR’AN’DA YOKMUŞ DİYEREK, ALLAH’IN NURU FURKAN’A SAYGISIZLIK YAPIYOR OLMAYALIM. Lütfen bu konuyu, Allah’ın ayetlerini referans alarak, dikkatle düşünelim. Allah Kur’an’dan bahsederken, bizlere bazı ipuçları verir. Onları başlıklar halinde sizlere hatırlatmak ve sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istiyorum. Eğer Allah’ın sözleri, ayetleri, yukarıdaki düşünceyi onaylıyorsa, bu düşünce ve sözler haklı demektir. Yok eğer onaylamıyorsa, yapılanlar ve gidilen yol doğru bir yol asla olamaz. Bakın Allah Kur’an’da, hangi uyarı ayetlerle dikkatimizi çekiyor. Bu ayetleri indiren Rabbimiz, bizleri ilgilendiren bu kadar önemli konularda, gereken detayı sizce vermeyip, daha sonrada sorumlu tutar mı? Yorum ve karar sizlerin. Ayetlerden özet başlıklar vermek istiyorum sizlere.

“SONRA ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, KUR’AN’I AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR.”

“Kuşku yok ki, biz bu Kitap’ı sana, insanlar arasında ALLAH’IN SANA GÖSTERDİĞİ İLE HÜKMEDESİN diye hak olarak indirdik.”

“Yemin olsun, biz bu Kur’an’da, insanlar için HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK.” 

“İnsanlar için HER TÜRLÜ ÖRNEĞİ, DEĞİŞİK İFADELERLE GÖZLER ÖNÜNE KOYDUK.”   “Biz Kur’an ı ÖĞÜT OLSUN DİYE İNDİRDİK.”

“Anlayan bir toplum için ayetleri AYRINTILI BİR ŞEKİLDE AÇIKLADIK.”  “Kendi hükmünde HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ.”

Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, ONUN VERDİĞİ PEYGAMBERLİK GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEMİŞ OLURSUN.

“ELÇİYE DÜŞEN, YALNIZCA AÇIK BİR TEBLİĞDİR.”   “O halde tebliğ etmek sana, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER.”  “HAKKI BATIL İLE KARIŞTIRMAYIN, hakkı gizlemeyin.”

“AKILLARINI GÜZELCE KULLANMAYANLARI Allah, pislik içinde bırakır.” “RABBİNDEN SANA VAH YEDİLENE UY!”  “BEN İSE SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.”

“Eğer (Peygamber) BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. SONRA DA ONUN ŞAH DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.” 

“Resule de düşen, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.”  “Andolsun ki biz size (gerekeni) AÇIK AÇIK BİLDİREN AYETLER İNDİRDİK.”

“Biz, ayetleri işte bu şekilde AYRINTILI KILIYORUZ Kİ, HAKKA DÖNEBİLSİNLER.”  “O halde Kur’an’dan sonra, HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.”

“Gerçek şu ki, size RABBİNİZDEN GÖNÜL GÖZLERİ GELMİŞTİR. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına.”

“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ onlara yetmiyor mu?” “Hakkında EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN ardına düşme.”

“Hüküm ancak Allah’ındır. O HAKKI ANLATIR ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” “BANA VAHYE DİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM.”

“Bana gelince, BEN AÇIKÇA UYARAN BİRİYİM. HEPSİ BU.” “RABBİN ASLA UNUTKAN DEĞİLDİR.”

“Ben, iman eden bir topluluk için, BİR UYARICI VE BİR MÜJDE VERİCİDEN BAŞKASI DEĞİLİM.”

“Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.”

Ne dersiniz, yukarıdaki ayetler Allah’ın sözleri. BİRDE BU AYETLERİN TAM TERSİ OLAN VE RİVAYETLERİN ANLATTIĞI HADİSLERİ DÜŞÜNÜN. SİZCE KİME İNANMAMIZ GEREKİR? Siz bu sözlerden, Kur’an’da her türlü detayın olmadığını, bazı detayları, hükümleri elçisine bıraktığını ve bu hükümlerden de bizlerin sorumlu olduğumuzu mu anladınız? Yorum ve karar sizlerin. İmtihan sizin imtihanınız. Herkes kendi imtihanını yaşıyor. İSTEYEN KENDİ İMTİHANINA, SORUMLU OLDUĞU RABBİN REHBERİNDEN ÇALIŞIR, İSTEYEN BEŞERİN CİLTLERCE DOLUSU SANI, RİVAYET KİTAPLARINDAN. 

Sizce Allah, Kur’an’ın hükümlerini yerine getirirken, başka kaynaklara bizleri muhtaç eder ve daha sonrada beşeri kaynaklardan, bizleri sorumlu tutar mı? Sanırım bu sorunun cevabı, Kur’an’ı bir kez düşünerek ve anlayarak okuyan bir Müslüman için çok kolay. Ama Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Nahl suresi 98. ayetin gereğini yerine getirip, şeytan ve şeytanlaşmış insanların bizlere din diye anlattığı, onca rivayet ve sanı bilgilerden kurtulup, yalnız Allah’a ve onun kitabına güvenmeliyiz ki, Kur’an’ı doğru anlayabilelim. Kafamızdaki batıldan kurtulamazsak, Allah’ın gerçekleri ile asla buluşamayız. YANİ HAKKI BATIL, BATILI HAK GÖRÜRÜZ. Bizlerin görevi imtihanımızın farkında olup, elimizdeki rehberin ışığında başarılı, aklını kullanan, düşünen Rabbin halis bir kulu olarak, imtihanımızı vermektir.

Dilerim Allah’tan imtihanımızın bilincinde olan, batıl ve hurafeden uzak yalnız Kur’an’ın ipine sarılan, onun ırmağından kana kana su içen, Allah’ın güven Elçisi Hz. MUhammed’e layık bir ümmet olmanın bilincinde, onu örnek alan, bir kul olmamız dileklerimle.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .