Ana içeriğe atla

Kayıtlar

OLMALIDIR etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

RESULE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN HADİSLERE, BAKIŞ AÇIMIZ NASIL OLMALIDIR?

  Sizlere şöyle bir soru sorsam, nasıl cevap verirdiniz.  İSLAM’I YAŞARKEN, KUR’AN AYETLERİNE GÜVENDİĞİMİZ GİBİ, ALLAH’IN RESULÜNE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN, RİVAYET HADİSLERE DE ŞÜPHE DUYMADAN GÜVENEBİLİR MİYİZ?  Ne dersiniz? Eğer evet güvenebiliriz diyorsanız, sizlere tekrar bir soru daha sormak isterim. Allah, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın, çünkü sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, sakın emin olmadığınız bilgilerin/sözlerin/hadislerin peşine düşmeyin, hesabını sorarım dediği halde, aradan geçen 1400 sonra, günümüze rivayet yollarla ulaşan bilgilere, nasıl olurda hiç şüphe duymadan Kur’an gibi güveniriz. Eğer bunu yapıyorsak hatırlatırım, Rivayet hadisleri Kur’an ile eş değerde tutmuş oluruz ki, buda şirktir. Allah bu yanlışları yapanlara müşrik hatta kâfir diyor. Kâfir kelimesinin anlamı, Allah’a ve kitaplarına hiç inanmayanlara söylendiği gibi, iman ettikleri halde, imanlarının tam tersini yaşayanlara da Allah, kâfir oldular diyor. Kâfir kelimesi  ÖRTEN, İNKÂR EDEN, GİZLEYEN ANLAM

BİR MÜSLÜMAN YALNIZ, EHLİ KUR’AN OLMALIDIR….

  İslam toplumu olarak, kendimize Allah ın indirdiği Kur’an anlayışından uzak öyle bir din yarattık ki, şimdide işin içinden çıkmak pek mümkün görülmüyor. Hak ile batıl birbirine karışmış ve batılı haktan ayırmak neredeyse imkânsız olmuş.  ÇÜNKÜ BATIL GÜCÜNÜ KORUYABİLMEK İÇİN, HAK OLAN KUR’AN IN ÖNÜNE GEÇMİŞ  ve sinsice batıl düşüncelerini gizliyor ve fark edilmemek adına, ne varsa yapıyor. İslam ı yaşarken, günümüzde yapılan çok büyük yanlışımıza bir örnek vermek istiyorum.   “İSLÂM DÜNYASINDA “EHL-İ KUR’ÂN” VE “KUR’ÂNİYYÛN” OLARAK BİLİNEN BU EKOL XIX. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA ORTAYA ÇIKMIŞTIR. SÜNNETİ TAMAMEN REDDEDEREK SADECE KUR’AN’I BENİMSEME ANLAYIŞI İLK DEFA II. (VIII.) YÜZYILDA TARTIŞMA KONUSU OLMUŞ VE GÜNÜMÜZE KADAR VARLIĞINI SÜRDÜRMÜŞTÜR.” Bu düşünce, ne yazık ki bizleri İslam dininde böldü, parçaladı ve Kur’an dan uzaklaştırdı.   Daha açıkçası İslam toplumu olarak, bu yanlış düşüncenin etkisiyle tek yumruk olamadık.  Gelin birlikte Kur’an ışığında bu sözler üzerinde düşünel

AKILLI BİR MÜSLÜMANIN TAVRI, NASIL OLMALIDIR?

Bizler günümüzde İslam’ı yaşarken öyle yanlışlar yapıyoruz ki, yaptığımız hataların farkında bile değiliz. Bizler dinimizi yaşarken,  Kur’an ve akıl ölçüsünü  zerre kadar kullanmadan, başkalarının verdiği rivayet bilgiler ve düşünceler doğrultusunda iman ediyoruz. İşte bu yanlışımız bizleri yavaş yavaş, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların kucağına yaklaştırıyor. Sizlere günümüz de yaptığımız yanlışlara, dinimizi yaşamak adına yaptığımız hatalarımıza, bir örnek vermek istiyorum. Bir kardeşimiz okuduğu bir yazıma yazdığı bir cevabından alıntı yaparak, İslam’ı nasıl yaşadığına algıladığına bakalım. Önce arkadaşımızın cevabından, çok önemsediğim sözlerini yazalım.  “HADİS ULEMASININ İTTİFAK ETTİĞİ HADİSLERİ KABUL ETMEK, AKLIN GEREĞİDİR. MEZHEPLERİN DE İTTİFAK ETTİĞİ KONULAR BENCE BAĞLAYICIDIR. MESELA RECİM KONUSU, DÖRT MEZHEBİN İTTİFAKIYLA VARDIR. DÖRT DEV ÂLİM GÖRÜŞ BİRLİĞİ ETMİŞ.”  Bu düşüncenin son kısmından başlayalım. Recm, yani fuhuş yapanı taşlayarak öldürme konusu, Kur’an’ın on

KUR'AN A BAKIŞ AÇIMIZ, ONDAN FAYDALANMA YÖNTEMİMİZ NASIL OLMALIDIR.

Bizler Kur’an ı, onun ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka Allah ın tavsiye ettiği yöntemi kullanmamız gerekir. Eğer Kur’an ın önerdiği yöntemin dışına çıkarsak, Allah ın uyarılarını ve bizlerden istediklerini, yani bizlere tebliğini, asla doğru anlayamayız.  İSLAM İNANCI, ÖYLE YANLIŞ BİLGİLERLE KARIŞTIRILARAK YOĞRULMUŞ Kİ,  BU KARIŞIMIN ALLAH IN İSTEDİĞİ DOĞRULTUDA MAYA TUTMASI, OLGUNLAŞMASI DA MÜMKÜN OLMUYOR.  Böyle olunca da, İslam toplumları huzuru, Allah ın doğru yolunu bulamıyor. Önce şunu asla unutmamalıyız. Allah yemin ederek, bu kitabı bizler için kolaylaştırdığını söylüyorsa, aklı başında bir insan, Kur’an ı anladığı dilde okuyup ayetler üzerinde düşündüğünde, Allah ın tebliğini anlamaması mümkün değildir. Çünkü Allah kulunun anlayamayacağı bir bilgiden, kitaptan sizce bizleri sorumlu tutar mı?  Elbette tutmaz. O zaman Kur’an ın ayetlerini anlamaya çalışırken, Kur’an ın dışından, hiç kimsenin sözlerinin etkisinde kalmadan anlamaya çalışmalıyız.  ÇÜNKÜ TEK REHBER, SO

DİNİ ÖĞRENMEYE BAŞLAMANIN YAŞI NE OLMALIDIR?

Her zaman tartışılan bir konu, ilkokullarda zorunlu din dersinin olup olmaması konusudur. Gerçekten de bu konu çok önemlidir. Bir örnek vermek istiyorum. Lise seviyesindeki bir konuyu, ilkokulda yada daha küçük yaştaki çocuklara okutabilir misiniz? Elbette okutamayız diyeceksiniz. Peki, neden okutamayız? Çünkü küçük yaşta ki bir çocuğun muhakeme, soyut kavramları sorgulama kabiliyeti daha tam gelişmemiştir. Gereken değerlendirmeyi, gerektiği ölçüde yapamaz. Bunu yapabilmesi için, önce alt yapısı olmalıdır. Öğretmeye çalışsanız da, o yaşta öğrenemez, hatta kafasında yanlış değerlendirmelerde bulunur. Buda çocuk için tehlikelidir, tamiri olmayacak zararlar verebilir. Örneğin Kur’an, evlilik yaşından bahsederken, evlenecek kişinin gerekli olan OLGUNLUĞA ERİŞMİŞ OLMASININ , gerekliliğinden bahseder. Bu konuyu bakın bilim nasıl yaklaşıyor. “Her çocuk büyüme sürecinin bir parçası olarak sorgulama dönemine girer. Bu dönemde elbette dini kavramları da sorgulamaya başlar ve soyut olan kavraml