Ana içeriğe atla

İSRA SURESİ 91-92-93-94. AYETLERDEN DERSLER ALALIM.



Bugün sizlerin üzerinde düşünmenizi vesile olmak istediğim ayetler, Allah’ın Elçisini kabul etmekte zorlanan, bir beşeri Allah, Elçi olarak mı gönderdi diyerek kabullenmek istemeyenlerin, görmek istedikleri ELÇİ ne gibi güçlere, özelliklere sahip olmasını bekledikleri üzerinde, sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayetleri yazalım, daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim. Acaba aynı hataları günümüzde bizlerde, yapıyor olmayalım.

İsra suresi 91–92–93–94: Onlar, “Sen” dediler, “Bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça, sana asla inanmayacağız.” “Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.” “Yahut iddia ettiğin gibi üzerimize gökten, parçalar yağdırmalısın veya Allah’ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.” “Ya da altından bir evin olmalı VEYA GÖĞE ÇIKMALISIN. BİZE, OKUYACAĞIMIZ BİR KİTAP İNDİRMEDİĞİN SÜRECE, GÖĞE ÇIKTIĞINA DA ASLA İNANMAYIZ.” DE Kİ: “RABBİMİ TENZİH EDERİM. BEN, SADECE BEŞER BİR ELÇİYİM.” Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların buna inanmalarını sırf, “Allah, Elçi olarak bir beşer mi gönderdi?” demeleri engellemiştir. ( Bayraktar Bayraklı meali)

Bu ayetleri okuduğunuzda, günümüzde yaşadığımız bazı yanlış inançlar geldi aklınıza değil mi? İnsanların görmek istedikleri Elçi, bir insanın yapabileceklerinin, sahip olabilecek güçlerin üzerinde dikkat ettiyseniz. Allah’ın Elçisinden, öyle şeyler bekliyorlar ki, bir beşer olarak istediklerini yapması mümkün değil. İstenilenler ancak, Allah’ın yerine getirebileceği mucizeler. Dikkat ettiyseniz, Allah’ın Elçisini kabul edebilmeleri için, onun gökyüzüne çıkmasını, bizzat kendisinin oradan Allah tarafından gönderilen kitabı, kendisinin getirmesini özelikle bekliyorlar. Bunu yapamadığın takdirde, senin Allah’ın Elçisi olduğuna inanmayız diyorlar. 

Peki, Allah’ın Elçisi, o güzel örnek insanın, nasıl bir cevap vermesini istiyor Rabbimiz ve deki onlara diye ne diyor? Ben söylediklerinizi asla yapamam anlamında, Rabbimi tenzih ederim, yani bu noksansız ve büyük sıfatlar ve sonsuz güçler Allah’a mahsustur. Ben böyle güçlere sahip değilim, sizler gibi beşerim, bu söylediklerinizi asla yapamam diyor. Bunları söyledikten sonrada, aslında üzerinde düşünmemiz gereken, cahiliye toplumunun yaptığı yanlışı, bizlerinde bugün yaptığı bir konuya dikkat çekiyor ve bakın ne diyor Allah’ın Elçisi. 

“ZATEN, KENDİLERİNE HİDAYET REHBERİ GELDİĞİNDE, İNSANLARIN BUNA İNANMALARINI SIRF, “ALLAH, ELÇİ OLARAK BİR BEŞER Mİ GÖNDERDİ?” DEMELERİ ENGELLEMİŞTİR.”

Demek ki cahiliye toplumu, Allah katından Elçi olarak, kendi aralarından bir beşeri değil, üstün güçlerle donatılmış bir melek bekliyorlarmış. Onun içinde istedikleri vasıfları sayıyorlar. Allah’ın Elçisi, bu düşünceye kapıldıkları için, birçok insan kâfir oldular ve bana inanmadılar diyor. Aynı konuda Kur’an, birçok kez hâlbuki uyarmış ve bakın ne demişti.

Ankebut 50: Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” De ki: “MUCİZELER ANCAK ALLAH KATINDADIR ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” (Diyanet meali)

Rad 7: İnkâr edenler, “Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” diyorlar. SEN ANCAK BİR UYARICISIN. Her kavim için de bir yol gösteren vardır. (Diyanet meali)

İsra suresinde geçen ayetleri şimdide, günümüz İslam toplumuna, bizlerin inançlarımıza uyarlayalım isterseniz. Biz Müslümanların, acaba o gün bu sözleri, Allah’ın Elçisine söyleyenlerden bizim farkımız var mı? İman etmekte zorlananlar, üstün vasıflarda, bir insanın yapamayacağı güçte bir Elçi isteyenler, ne yazık ki bugünde aynı zihniyeti taşıyorlar. Allah sizlerin arasından, sizlerden farkı olmayan bir beşer Elçi gönderdim dediği halde, bizler adeta bu gerçeği kabul etmek istemeyerek, Allah’ın Elçisini üstün vasıflarla donatmadık mı? Hatta bu yanlışlarını yüzlerine vuranlara, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI, diye cevap vermiyorlar mı? Bu durumda sormak isterim, Allah’ın Elçisi HÂŞÂ, dinde Allah’ın hüküm ortağı mıydı? Bakın nelere inanıyoruz.

Allah’ın şöyle söylediğine inanarak, açıkça Allah’a iftira attığımızın farkında bile değiliz. “Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım, bu âlemi senin için yarattım” diye inanan bir toplum, acaba Allah’ın Elçisini, sizce hangi konuma, makama, mertebeye getirmiş olabilir? Hıristiyanların, Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu demesinden, sizce daha üstün ve güçlü bir vasıf değil mi? Hatırlayınız lütfen, geçmiş tarihte, Allah’ın Elçisinin resmini yaptılar diye, ortalığı ayağa kaldırmışlardı. Filmlerde bile yüzünü kimseye benzetip bir sanatçıya oynatmayız. Ama Hz. Âdem, Hz. İbrahim, Hz, Musa ve Hz. İsa’nın, neden resmedilmesine ve filmlerde bir kişinin rol almasına, yüzünün gösterilmesine izin veriyoruz ve kızmıyoruz? Bizler Hz. Muhammed’i sevdiğimiz kadar, diğer Elçileri sevmiyor muyuz, yoksa başka bir nedeni mi var? Bu davranış sizce, içimizdeki peygamber anlayışının, cahiliye dönemi insanlarından hiç farklı olmadığını göstermiyor mu?

Bugün bizler, Allah’ın Elçisini, Kur’an’da asla bahsetmediği halde, ayette bahsedildiği gibi, ben gökyüzüne çıkmam mümkün değil, ben sizler gibi bir beşerim bunları yapamam, BENDEN BU VASIFLARI BEKLEMEYİN DEMESİ, NE YAZIK Kİ BİZLERİ HİÇ UYARMAMIŞ. Çünkü bizler Allah’ın Elçisini, miraçla gökyüzüne çıkmış ve bizzat Allah ile yüz yüze müşerref olduğuna inanıyoruz. Hâlbuki bu konuda Kur’an’da, Hz. Musa’nın kıssası olmasına, Allah’ın beni göremezsiniz demesine rağmen, bizler tüm bu yanlış bilgilere inanmakta, sakınca görmüyoruz. 

BİZLER NE YAZIK Kİ, CAHİLİYE TOPLUMUNUN YANLIŞLARINI TEKRAR EDİYORUZ VE DİKKATİMİZİ ALLAH’IN BİZLERE, REHBER OLSUN DİYE GÖNDERDİĞİ NURA, KUR’AN’A ÇEVİRMEK, ONU REHBER EDİNMEK, ONU ANLAMAYA ÇALIŞMAK YERİNE, NEFSİMİZİN ESİRİ OLUP, RİVAYET VE MASALLARLA KİTAP EHLİ GİBİ, KENDİMİZİ AVUTUYORUZ. HAYALİMİZDE, BİR BEŞERİN ULAŞAMAYACAĞI YETKİ VE GÜÇLERLE ALLAH’IN ELÇİSİNİ DONATIYORUZ. 

Hatırlayınız örnek verdiğim ayette Allah’ın Elçisinden, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça, senin Allah’ın Elçisi olduğuna inanmayız demişlerdi. Ama Elçi tüm bu ve buna benzer güçlere sahip olmadığını söylediği halde, günümüzde toplumu batıla sürükleyen din tacirleri, toplumu etkileyebilmek ve kendilerinin ardı sıra gitmelerini sağlayabilmek için, Allah’ın Resulünün olağan üstü güçlere sahip bir kişi olarak göstermek adına, bakın neler söylemiş ve anlatmışlar. Sizce bu söylenenler doğru olabilir mi?

“ZEVRA İSMİ VERİLEN BİR YERDE, ÜÇ YÜZ KİŞİ KADAR, ALLAH RESULÜ İLE BERABER BULUNUYORDUK. İKİNDİ NAMAZI İÇİN ABDEST ALMAMIZI EMRETTİ, FAKAT SU BULAMADIK. YALNIZ AZ BİR PARÇA SU BULMAMIZI EMRETTİ; BULUP GETİRDİK. MÜBAREK ELLERİNİ İÇİNE BATIRDI. GÖRDÜM Kİ, PARMAKLARINDAN ÇEŞME GİBİ SU AKIYOR. SONRA, ORADA BULUNAN ÜÇ YÜZ KİŞİNİN TAMAMI GELİP O SUDAN HEM ABDEST ALDILAR, HEM DE SU İHTİYAÇLARINI GİDERDİLER.” (Buhari ve Müslim kaynaklarında geçmektedir.)

Anlatacak ve söyleyecek çok şeyler var. Ama bizler düşünmeyi ve Kur’an’ı anlayarak okumayı terk ettiğimiz için, bizlerin rehberi ne yazık ki rivayetler ve sanı bilgiler oldu. TABİ TÜM BU ANLATILAN RİVAYETLER, MASALLAR NEFSİMİZİN HOŞUNA GİDİYOR. AMA BU YANLIŞ BİLGİLER, KUR’AN’I VE ALLAH’IN ELÇİSİNİ BİZLERİN DOĞRU ANLAMASINA, TANIMASINA ENGEL OLUYOR. Allah Elçisini Kur’an’da bizlere örnek göstermiştir. Ama O örnekliği de Kur’an’da açıklayarak, onun örnekliğini hayatımıza geçirmemizi istemiştir. Bizlerin Kur’an ile bağını kesenler, Elçinin örnekliğini masallardan, rivayetlerden öğrendik. Tabi bu yanlış bilgilerle onu tanıdığımız içinde, onun yolundan gidemedik, onu örnek alamadık.

Allah’ın Elçisi, bizler gibi bir beşerdi. Ama Allah’ın güvenine mazhar olmuş, bizler için örnek bir insandı. Gelin Kur’an’ı doğru anlayabilmek için, rivayetlerin etkisinden kendimizi kurtaralım. Daha sonrada, Kur’an’ı bir öğrenci misali anlayarak ve üzerinde düşünerek okuyalım, hayatımıza geçirelim. Bakın her şeyin nasıl çok daha farklı olduğunu, o zaman göreceksiniz. 

ALLAH’IN RESULÜNÜN KUR’AN’DA BAHSEDİLEN ÖRNEKLİĞİNİ ANLATTIĞIM, MAKALELERİMİN LİNKİNİ, MERAK EDEN ARKADAŞLARIM İÇİN VERİYORUM.

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2021/04/ahzab-suresi-21-ayet-allahin-resulunun.html

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2019/10/allah-in-resulunun-bizlere-ornek.html

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2019/04/allah-in-elcisinin-bizler-icin-ornek.html

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2023/05/allahin-resulunun-adeta-gormezden.html

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A