Ana içeriğe atla

KUR’AN’DA GEÇEN SALAT KONUSUNA, BİRDE BU AÇIDAN BAKALIM.


 

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da çok fazla geçen SALAT konusu üzerine olacak. Bildiğiniz gibi Kur’an’da geçen bu kelime, genellikle ayetlerde yalnız NAMAZ diye çevrilir. Buda salatın bir bütün olarak, gerçek anlamının karşılığı asla değildir, ancak bir parçasıdır. Aslında Kur’an’da SALAT kelimesi, bizim namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadet olduğu gibi, DUA anlamına da gelir. Ayrıca insanların birbirine destek olması anlamına da geldiğini, Kur’an’dan anlıyoruz. Bu kelimeyi yalnız namaza indirgemek, salatın özüne uymadığı gibi, ALLAH’IN SALAT İLE BİZLERDEN NE İSTEDİĞİNİN VE BİZLERE NASIL BİR KAPI AÇTIĞININ, TAM KARŞILIĞIDA DEĞİLDİR.

Makalemde Kur’an’da geçen SALAT kelimesinin tüm anlamları üzerinde özellikle durmak ve bu konunun aslında farkında olmadığımız, çok önemli bir amacının olduğunu, sizlere hatırlatmak istiyorum. Günümüzde Farsça olan bizlerin NAMAZ diye isimlendirdiğimiz anlamına bakalım önce. Namazın şekilsek hareketlerine baktığımızda, ALLAH’IN HUZURUNDA SAYGIYI, BAĞLILIĞI VE KOŞULSUZ TESLİMİYETİ GÖRÜYORUZ. Namazın hareketlerinin anlamı, aslında çok önemli. Namaz yalnız şekilsel saygının, bağlılığın gösterildiği bir ibadet olmayıp, Kur’an’ın neredeyse özünü içine alan ve Allah’ın kullarını uyardığı çok önemli bir konuyu da, bizzat hayata geçirilmesini sağlıyor.

Hayata geçirdiğimiz bu konu ne olabilir? Önce hatırlayalım, Allah Kur’an’da onlarca ayetinde bizleri uyarıyor ve neler söylüyordu? Yalnız bana kulluk edeceksiniz, yalnız benden yardım dileyeceksiniz. Şefaat, bağışlanma ve yardım etmek benim yetkimdedir.  Bu konuda yaratılmış hiçbir beşeri muhatap almayacak ve yalnız bana kulluk edeceksiniz, insanlar arasında yardımlaşmayı, destek olmayı sağlayacaksınız ve tüm bunları gösteriş için yapmayacaksınız, diye Allah’ın uyardığı yüzlerce ayeti sanırım hatırladınızASLINDA ALLAH BU DÜNYADA SALAT İLE BİZLERİN İŞİNİ, ÇOK KOLAYLAŞTIRMIŞ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. Çünkü insanlar birbirine yardımı, destek olmayı asla karşılıksız, kolay kolay yapmaz. Allah toplumun sıhhati, huzuru ve barışı sağlamak için yardımlaşmaya ve insanların birbirine destek olma konusuna dikkatimizi çekiyor. Allah bizlerden, çok fazla bir şey istemiyor. Yalnız kendisine karşı saygılı olmamızı ve doğru yolda gitmemizi, birbirimize yardımcı olmamızı ve YALNIZ KENDİSİNİ MUHATAP ALMAMIZI İSTİYOR. Özet olarak, salatın çok önemli amacını söylemek gerekirse KULA KUL OLMADAN, YALNIZ ALLAH’A KUL OLMANIN YOLUNU GÖSTERİYOR ALLAH, SALAT İLE BİZLERE.

Allah İslam dininde, RUHBAN SINIFININ olmadığını hatırlatır bizlere. Hiç düşündünüz mü, neden ruhban sınıfı yok der Kur’an? Eğer böyle bir emri olsaydı Allah’ın, Kur’an’ın genel çoğunluğunda yaptığı uyarı ve ikazlarla ters düşer, çelişirdi. Ruhban sınıf olsaydı, ruhbanların söyledikleri ve öğretileri yanlış bile olsa, bizleri Allah bu yanlışımızdan sorumlu tutmazdı. Bunun adına zaten İMTİHAN denmezdi. Çünkü Allah, sizleri bu dünyada İMTİHAN EDİYORM diyor. Peki, nereden imtihan ediyorum diyordu? Gönderdiğim ve anlayasınız diye kolaylaştırdığım vahiyden, yani Kur’an’dan. Onun için Allah, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın emrini vermiştir. Çok daha önemlisi, KULU İLE ARASINA RESULÜ DÂHİL HİÇ KİMSENİN GİREMEYECEĞİNİ BİLDİRİYOR VE RESULÜNE, TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BANA DÜŞER DİYEREK, KULUMLA ARAMDAN ÇEKİL UYARISINIDA YAPIYOR. RESULÜNÜN GÖREV VE SORUMLULUĞUNU HEM RESULÜ, HEMDE BİZLERİN BİLMESİ İÇİN, NASIL AYETLER İNDİRMİŞTİ HATIRLAYALIM.

“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18)

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”  (Kehf 56)

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. (Rad 40)

Bu uyarıları aldıktan sonra hala bizler, NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ, POSTACI DİYEMİ GÖNDERDİ DİYEBİLİR MİYİZ?  Diyemeyiz, ama ne hikmetse diyoruz. Bakın her şey ne kadar açık ve net. Bu ve benzeri onlarca ayetten de anlıyoruz ki, BİZLER BU DÜNYADA, ELDE KUR’AN ALLAH İLE BAŞBAŞAYIZ. Dar ve zor bir durumdaysak, yalnız Allah’a dua edip salat ile yardım dilemeliyiz, hiç kimseye muhtaç olmadan. Bundan güzel bir şey olabilir mi? EĞER YARDIM İÇİN İNSANLARA MUHTAÇ OLSAYDIK, ONLARIN HEPSİ MENFAAT KARŞILIĞINDA YARDIM EDERDİ. Aramıza birilerini koymaya çalışıyorsak, Allah’ın bir ayetinde uyardığı O acı gerçeğin içindeki bataklığa batmışız demektir. Nasıl uyarıyordu hatırlayalım. ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK, ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR.”(Yusuf 106) Bu uyarının anlamı, Allah’ın tek elinde olan yetkilerini, örneğin şefaat etmek gibi, bizler edindiğimiz VELİ, GAVS adını verdiğimiz kişilere de veriyorsak, işte bizler Allah’a şirk koşanlardan olmuşuz demektir. Hatırlatırım Allah’a şirk koşabilmek için, önce Allah’a ve kitabına iman etmiş olmamız gerekir. İman etmeyen zaten kafir olmuş demektir.

Gelelim SALAT konusuna. Üzerinde hiç durmadığımız ama aslında çok önemli olan SALAT ile Allah, aslında bizlere çok önemli bir kapı açıyor. ALLAH İLE ARAMIZA HİÇ KİMSEYİ ALMADAN, YALNIZ ONA KULLUK EDİP, YALNIZ ONDAN YARDIM DİLEMEMİZİN KAPISINI, ARDINA KADAR AÇIYOR. AMA BİZLER HALA BUNUN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ. Onun için, kıldığımız namazın, Allah’a yaptığımız duaların karşılığını göremiyoruz. İnsanların birbirine yardımı, desteğini de gösteriş için yapıyoruz. Çünkü bizler Allah’ın yanında edindiğimiz veli, gavs dediğimiz kişilerden de yardım bekliyor, onları haşa Allah’ı sever gibi seviyoruz. Bu kişilerin mahşer günü, bizlere şefaat edeceğine inanıyoruz.

Bizler hala günümüzde, namaz var mı yok mu, salat namaz değil tartışmalarının yanında, namaz var diyenlerinde, namazın gerçek ruhundan uzak, sanki aramıza Allah ile çok güvendiğimiz kişileri alarak anlamını dahi bilmeden yaptığımız bir dua, ibadet haline dönüştürdük namazı/salatı. Sizce bizler namaza durduğumuzda, yalnız Allah’ımı muhatap alıyor ve yalnız Allah’a mı hitap ediyoruz? Okuduğumuz duaların anlamlarını, lütfen araştırın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ne yazık ki bir türlü Allah’ın uyardığı gibi, ORTA YOLU BULAMADIK. Bizler ister namazda, isterse sıkıntılı bir anımızda YALNIZ ALLAH’A SIĞINIP VE YALNIZ ALLAH’TAN YARDIM DİLEMEMİZ GEREKİRKEN, KENDİMİZE ALLAH’IN YANINDA BAŞKA YARDIMCILAR BULDUK. NE YAZIK Kİ SALATIN ÖZÜNDEN, BÖYLECE UZAKLAŞAN, SALATI YALNIZ ŞEKİLSEL BİR RİTÜELE DÖNÜŞTÜRDÜĞÜMÜZ MÜSLÜMANLAR OLDUK. ÇÜNKÜ SALATIN DEĞERİNİ, AMACINI BİLEMEDİK.

Günümüzde bizler eğer şefaati, yardımı Allah’ın yanında, yaratılmış her kimden istiyor ve ondan yardım bekliyorsak, YANİ ALLAH İLE ARAMIZA, YARATILMIŞ BİR BEŞERİ KOYUYORSAK, istediğimiz kadar namaz kılalım, istediğimiz kadar Allah’a dua edelim, Allah’ı gücendirdiğimiz için dualarımız karşılık bulmayacaktır. HAKKA BATIL KARIŞTIRDIĞIMIZ İÇİN, NE SALATIN/NAMAZIN, NEDE YAPTIĞIMIZ DUALARIN KARŞILIĞINI ALLAH’TAN GÖREMEYİZ. GÖRMİYORUZDA ZATEN. Allah’ın çok kolay ve basit emrettiği salatı, mezheplerin yaptığı beşeri ilavelerle öyle zorlaştırdık ve özünden öyle uzaklaştırdık ki, Allah’ın kulu arasında açık bıraktığı kapıyı, farkında olmadan ellerimizle kapattığımızın, farkında bile olamıyoruz.

Dilerim, Kur’an’ın emrettiği SALATIN özünün farkına varan ve Allah’ın huzuruna durduğumuzda, yalnız ona saygımızı gösterip, yalnız ondan yardım dileyen ve karşılık beklemeden insanlara yardım ve destek olan, Allah ile aramıza hiçbir beşeri koymadan, imanını yaşayan, ALLAH’IN HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. Kardeşim allah senden razı olsun çok güzel açıklamışsın

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız