Ana içeriğe atla

DİYANETİN, KUR’AN’IN TÜRKÇE OKUNMASI VE EZANIN FARKLI DİLDE OKUNMASI KONUSUNDA, YAPTIĞI AÇIKLAMA ÜZERİNE…..




 

Bu makalemde sizleri, Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı bir açıklama üzerinde, düşünmeye davet etmek istiyorum. Allah Kur’an'da bizlere, birçok ayette boşuna aklınızı kullanmayacak mısınız, düşünmeyecek misiniz demiyor. Çünkü düşünmeyen aklını kullanmayanları, Allah ile aldatmak çok kolayda ondan. Diyanetin açıklamasını önce lütfen akıl ve mantık süzgecinden geçirelim. Ondan sonrada sorumlu olacağımız Kur'an ne diyor ona bakalım. Bakın Diyanet ne diyor.

"KUR’AN’IN TERCÜMESİNE KUR’AN DENİLEMEYECEĞİ VE TERCÜMESİNİN KUR’AN HÜKMÜNDE OLMADIĞI KONUSUNDA, İSLÂM ÂLİMLERİ GÖRÜŞ BİRLİĞİ İÇİNDEDİR. YÜCE RABBİMİZİN ÖĞÜTLERİ VE BUYRUKLARINI ÖĞRENMEK MAKSADIYLA, KUR'AN-I KERİM'İN MEAL VE TEFSİRLERİNİ OKUMAK GEREKLİ OLMAKLA BİRLİKTE, OKUNAN BU TERCÜMELERİN KUR’AN OLARAK İSİMLENDİRİLMESİ CAİZ OLMADIĞI GİBİ, MEALİN KUR’AN YERİNE OKUNMASI DA DOĞRU DEĞİLDİR. EZANIN ASLİ HALİNİN DIŞINDA HERHANGİ BİR DİL İLE OKUNACAK ÇAĞRININ, İSLAM ÂLİMLERİ VE DÜNYA MÜSLÜMANLARI NEZDİNDE EZAN OLARAK İTİBARININ OLMADIĞI MUHAKKAKTIR. NİTEKİM İSLAM ÂLİMLERİ ARAPÇA DIŞINDA OKUNACAK BİR ÇAĞRININ, EZAN OLARAK NİTELENEMEYECEĞİNİ, ÖRNEĞİN FARSÇA OLARAK OKUNACAK SÖZLERİN EZAN OLARAK SAHİH OLMADIĞINI BELİRTMİŞLERDİR."

Sizce Diyanetin bu düşüncesi, Kur’an’ın hükümlerine uyuyor mu, yoksa mezheplerin ve alim dediği kişilerin şahsi düşüncelerimi, ne dersiniz? İşte bizlerin, geleneksel İslam anlayışımız. Bu konuda İslam alimlerinin görüş birliği içinde olduğunu söylüyor ama Kur'an bu görüşe ne diyor onu soran bile yok. Ne yazık ki bu hatayı her konuda yaptığımız için, yaşadığımız İslam Allah'ın hükümlerinden uzaklaşarak, insanların şahsi görüşleriyle şekillenip Kur'an'dan uzaklaşıyor. Demek ki bizler daha Kur'an'ın ne olduğunu ne maksatla indirildiğini, onu nasıl okumamız gerektiğini Allah bizlerden istiyor, onu bile anlayamamışız. Hatırlatmak isterim Kur'an Allah'ın kelamı. Namaza çağrı şekline Allah karışmadığı ve biz kullarına bıraktığı için ilk Müslümanların kendi aralarında oluşturduğu bir çağrı şekli. Elbette Arapçasından okumakta hiç bir sakınca yok, hatta alıştığımız içinde farklı dilde okunmasını yadırgaya da biliriz ama bu karşılaştırmayı yapmak asla doğru olamaz. KUR'AN İLE BİZ KULLARININ OLUŞTURDUĞU ÇAĞRI ŞEKLİNİ, NASIL BİR TUTARIZ VE MUTLAKA ARAPÇA OLMALIDIR DERİZ. Anlamını bilmeden okuduğumuz Arapçasına Kur'an diyoruz, anlayarak okuduğumuz haline Kur'an diyemeyiz diyen O ALİMLER, YADA DİYANET ALLAH'IN SAKIN DİNDE BÖLÜNMEYİNİZ EMRİNİ GÖRMEZDEN GELİP, DİNDE BÖLÜNMEKTE ZENGİNLİK VARDIR DİYENLER, HATIRLATMAK İSTERİM. Kişisel düşünce ve görüşler din değildir, dininde değişmez hükmü olamaz.

Gelin birlikte bu açıklamayı önce akıl, sonrada Kur’an süzgecinden geçirelim. Tabi Kur’an süzgecinden geçirebilmemiz, söylenenlerin doğru olup olmadığını anlayabilmemiz için, önce anladığımız dilden okumamız gerekir ki yanılmayalım, bizleri Allah ile aldatamasınlar. Ama Diyanet, Kur’an'ın mealinin/tercümesinin Kur’an olmadığını söylüyor, çükü İslam âlimleri bu konuda görüş birliğin delermiş öyle diyor. Eğer Kur'an'ın tercümesi Kur'an değilse, okumanında bir anlamı yok demektir, bu düşüncede bizleri Allah'ın mesajlarını direk almamızı engeller, mutlaka birine bağlanmamızı sağlar. SANIRIM BU İSTENİYOR. Gerçekten tüm İslam âlimleri, aynı görüşteler mi? Birazdan onu da göreceğiz. Bu durumda sormamız gerekir, Kur’an anlamını bilmeden okuduğumuz, Arapça halimidir? BÖYLE BİR DÜŞÜNCEYİ, ALLAH'IN KİTABINA NASIL NİSPET EDERİZ, DOĞRUSU ANLAYAMIYORUM. Diyanete göre öyle olmalı ki, Kur’an'ın tercümesi Kur’an değildi diyor. Bu sözlerinden, bu durumda şöyle bir çıkarım yapmamız yanlış olmaz sanırım. “DİYANETİN KUR’AN MEALİ, KUR’AN DEĞİLDİR?” Ne dersiniz? Bunu ben söylemiyorum, Diyanet söylüyor. Ayrıca bu düşünceden, şöyle bir çıkarımda yapsak sanırım yanlış olmaz. "GERÇEK KUR'AN ANLAMINI BİLMEDEN SESLENDİRDİĞİMİZ KUR'AN'DIR. KENDİ DİLİMİZE ÇEVİRİP, ALLAH NE EMREDİYOR ONU ANLADIĞIMIZ KİTABA KUR'AN DİYEMEYİZ." Allah akıl fikir versin.

İşin ilginci Kur’an'ın tercümesinin, Kur’an olamayacağına hükmeden yüzlerce yıl önce yaşamış, İslam âlimleri dedikleri kişiler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Tabi onların böyle söylediklerinin ve inandıklarının da kanıtı rivayetler. Sizce İslam'ın bu denli bölünmüşlüğünde ve farklı bir inanç yaşanmasında en büyük etken kimlerindir desem, siz ne dersiniz? Herhalde İslam âlimleri dedikleri kişiler ve onların oluşturduğu mezhep, tarikat ve cemaatlerdir diye cevap verirsiniz. Ne yazık ki İslam Kur’an'a göre değil, rivayetlerin oluşturduğu, din alimi, veli, gavs, şeyh ilan edilen kişilerin söylemleri düşünceleri ile yaşanıyor. Daha acıklı olan, bizler imtihanımızı Kur’an'dan değil, birilerinin rivayet sözleri ve onların düşünce ve anlayışları ile yaşıyoruz. HATTA YÜZLERCE YIL ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZE GELEN RİVAYETLER, İNANCIMIZIN TEMELİNİ OLUŞTURUYOR. HANİ KUR’AN'DAN HESABA ÇEKİLECEKTİK, HANİ YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILACAKTIK, HANİ ALLAH YEMİN EDEREK KUR’AN'I KOLAYLAŞTIRMIŞTI. NE OLDU BU VE BEZERİ YÜZLERCE AYETİN HÜKMÜ? KUR’AN'I ANLAYARAK VE BİR KEZ DÜŞÜNEREK OKUYAN BİR MÜSLÜMAN, BU YANLIŞLIĞI HEMEN FARK EDER. BU GERÇEKLERİ FARK ETMEYELİM, HER SÖYLEDİKLERİNE İNANALIM DİYE, KUR'AN'IN MEALİ KUR'AN DEĞİLDİR DİYORLAR.

Diyanet açıklamasında, yüce Rabbimizin öğütleri ve buyruklarını öğrenmek maksadıyla, Kur’an'ı meal ve tefsirlerini okumak gerekli olmakla birlikte,  okunan bu tercümelerin Kur’an olarak isimlendirilmesinin caiz olmadığını söylüyor. Daha da ilginci mealin/tercümenin Kur’an yerine okunması da doğru değildir denmesi. Bu söylemlerden şöyle bir çıkarım yaparsam, sanırım yanlış söylemiş olmam. “KUR’AN'I ANLAYARAK, ANLADIĞIN DİLİNDEN OKURSAN KUR’AN OKUMUŞ SAYILMAZSIN. ANLAMASANDA ARAPÇASINDAN OKU, O ZAMAN KUR’AN OKUMUŞ OLUR VE SEVAP KAZANIRSIN. PEKİ, HAGİSİNİN BİZLERE FAYDASI OLUR, HANGİSİNİ OKUDUĞUMUZDA ALLAH'IN MESAJINI ALIRIZ? YORUM SİZLERİN. BÖYLE BİR DÜŞÜNCEYE, ANLAYIŞA ALLAH'IN ONAY VERDİĞİNİ NASIL SÖYLERİZ VE BUNA İNANIRIZ? DOĞRUSU ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM.

Bu söylenenlerin bir an, doğru olduğunu kabul edelim.  Bu durumda Arap olmayan tüm âlem, insanlık Arapça öğrenmesi mümkün olamayacağına göre, Allah'ın mesajını, buyruklarını, bizlerden ne istediklerini nasıl anlayacağız? Birilerinin açıklamalarından mı öğreneceğiz? Onların açıklamaları Allah'ın vahyi olmayacak mı? YA DOĞRU ANLATMIYORLARSA BİZE, KİM SORUMLU OLACAK? Allah'ın vahyi, anlamını bilmeden okunan Kur’an mıdır? AKLINI BİR KENARA KOYARAK, HİÇ DÜŞÜNMEDEN KUR’AN'DAN HABERSİZ BİRİLERİNE TABİ OLANLARIN İMANI VE DÜŞÜNCELERİ, BU KADAR MANTIK DIŞI OLABİLİYOR. Toplum bu fikirlerle Kur’an'dan uzaklaştırılıyor ve adeta Kur’an duvara asılmış ve terk edilmiş bir hale sokulabiliyor. Bakın âlim İmamı Azam bu konuda neler söylüyor, günümüzde Diyanet topluma neler anlatıyor, yorumunu sizlere bırakıyorum. Diyanetinde içinde bulunduğu mezhebin imamı kabul edilen İmamı Azam'ın sözleri, düşünceleri Diyanetin sözleriyle uyuşuyor mu görelim. Çünkü Diyanet İslam âlimlerinin bu konuda, fikir birliğinde olduğunu söylemişti. Bakalım doğrumu söylemişler.

“İMAMI AZAM GÖRÜSÜNÜN, HANEFİ FUKAHASINCA AYRINTILANAN GEREKÇESİ SÖYLE ÖZETLENİR. KUR'AN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KUR' AN O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR Kİ, BİR KELAM-İ NEFSİ ( ALLAH IN ZATİ İLE VAR OLMAYA DEVAM EDEN SÖZ ) OLARAK KALIPTAN KALIBA DÖKÜLÜR. O KALIPLAR SONRADAN YARATILMIŞ ( MUHDES ) VARLIKLARDIR. OYSAKİ ESAS KURAN, MAHLÛK OLMAYAN BİR MANADIR. HİÇ KUSKUSUZ O,ÖNCEKİLERİN ZÜBÜRLERİNDE DE VARDI BUYRULMASI DA BU GERÇEĞİ GÖSTERİR.

"O HALDE ESASİ İTİBARİ İLE MANA OLAN KUR’AN'I ARAPÇA LAFIZ YERİNE, BAŞKA LAFIZLARDAKİ ÇEVİRİSİNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜR." KALDI Kİ ÇEVİRİ İLE NAMAZ KILMAYA CEVAZ VEREN MUTLAK MÜÇTEHİD SADECE İMAM-I AZAM DEĞİLDİR. TÂBİÛN NESLİ BİLGİNLERİNİN TARTIŞMASIZ HOCASI VE ÖNDERİ OLAN VE TÜM ALANLARDA MÜÇTEHİD VE OTORİTE KABUL EDİLEN HASAN EL-BASRÎ (ÖLM. 110 / 728) İLE SÛFÎ-BİLGİN HABÎB EL-ACEMÎ DE (ÖL. 120 / 737) BU KONUDA İMAMI ÂZAM GİBİ DÜŞÜNMEKTEDİR.

Bakın İmamı Azam ve onunla birlikte bir çok alim, ayetlerin tercümesinin de, Kur'an olduğu görüşünde. Anlamını bilmeden okuduğumuz kitaba yalnız Kur’an diyen zihniyetin, anladığımız dile çevrilmiş haline Kur’an denmemesi, aklın ve mantığın ötesinde, TOPLUMDAN GİZLENEN BAZI GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMAMASI ADINA, TOPLUMA KURULAN BİR TUZAKTIR, ENGELDİR. Bunun hesabını hiç kimse Allah'a  veremez unutmayalım. Kur’an'ın Türkçeye tam tercüme edilemeyeceğini savunanlar, bugün bizlere Kur’an'ı tercüme ediyoruz anlatıyoruz diye ne anlatıyorlar? Kur’an değil mi? Eğer Kur’an diyorsanız, neden Kur’an'ın tercümesine Kur’an demiyorsunuz. Şöyle diyebilirsiniz. Birbirinden farklı, birçok tercüme var. Çok doğru çünkü İslam bu denli bölünür ve herkeste ayetleri kendi rivayet hadislerinin doğrultusunda onların etkisinde anlamaya çalışırsa, elbette onlarca hatta yüzlerce farklı tercüme bulunacaktır. İSLAM TOPLUMUNDA KİTAP TEK OLMADIKÇA, KUR'AN ÇEVİRİLERİDE HİÇ BİR ZAMAN TEK OLMAYACAK, ALLAH'IN VAHYİ GİZLENMEYE DEVAM EDİLECEKTİR. Bunu yapan bizleriz, onun için önce bu yanlışımızı fark edeceğiz ki, bu hatamızı yapmayalım. UNUTMAYALIM HEPİMİZ KUR’AN'DAN İMTİHAN OLUYORUZ, BİRİLERİNİN KUR’AN DİYE ANLATTIKLARI ŞAHSİ DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİNDEN DEĞİL. ONUN İÇİNDE KUR’AN GERÇEKLERİ İLE BULUŞMAK İÇİN, BİZLER ELİMİZDEN GELENİ YAPMALIYIZ VE KUR'AN'I BİZZAT BİZ ANLADIĞIMIZ DİLDEN, FARKLI TERCÜMELERDEN OKUMALIYIZ.

Bizlere düşen, kafamızdaki tüm batıldan önce kurtulup, ayetlere hiçbir ilave yapmadan, kendi batıl düşüncelerimizi yazmadan tercüme etmek ve daha sonrada Nahl suresi 98. ayeti hayatımıza geçirerek, yani şeytanlaşmış insanların bizlere dayattığı batıl ve vesveseden kurtulup, yalnız Allah'a güvenip ona dayanarak Kur’an'ı okumaya, Allah bizlere ne emrediyor anlamaya çalışmalıyız. BUNU YAPMAK İÇİN ÇABA HARCAMADIĞIMIZ SÜRECE KUR’AN'I, ALLAH'IN MESAJLARINI DOĞRU ANLAMAMIZ, ASLA MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. İYİ NİYETLE KUR’AN'I ANLAMAYA ÇALIŞANIN ALLAH, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇACAĞINI VE GERÇEKLE BULUŞTURACAĞINI SÖYLÜYOR. Biliyorsunuz rivayet hadislerde Arapça. Ama onları Türkçeye çevirirken bu hadis tercüme, gerçek hadis değildir, orijinali  Arapça olanı gerçek hadistir demiyor da, bire bir tercüme edebiliyorsak, Allah'ın ayetlerini de  hiç bir etki altında kalmadan, HADİSLERE GÖSTERDİĞİMİZ İTİNAYI VE DİKKATİ, KUR’AN'A GÖSTEREK TERCÜME ETMELİYİZ. BAKIN O ZAMAN NASIL TÜM GERÇEKLERLE YÜZLEŞTİĞİMİZİ GÖRCEKSİNİZ. Kur’an Allah'ın bizlere mesajıdır, öğütleridir, yol gösteren rehberidir. Onu anlamadan okuyorsak tebliği, uyarıyı, mesajı da asla almamış oluruz. KUR'AN'I ANLAMADIĞIMIZ DİLDEN OKUYORSAK, BUNA KUR'AN OKUDUK DİYEMEYİZ. ANCAK KUR'AN'I SESLENDİRDİK DİYEBİLİRİZ. KUR'AN OKUDUK DİYEBİLMEMİZ İÇİN, ONU MUTLAKA ANLAYARAK OKUMALIYIZ Kİ, ALLAH'IN MESAJININ ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK ALABİLELİM. Tebliği almadan okuduğumuz kitaba, nasıl olurda Kur’an deriz. Bu düşünce Allah'ın öğretisine, tebliğine tamamen ters düşer. Ama bunu Kur’an'ı anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman ancak anlar. NE YAZIK Kİ BU GERÇEKLE, MÜSLÜMAN TOPLUMLARININ BULUŞMASI ENGELLENİYOR.

Gelelim namaza çağrı olan ezan konusuna. Tekrar etmek istiyorum ezanın şekli boyutu, sözleri Allah emri değil beşeridir. Allah namaza çağrı şeklini, kullarına bırakmıştır. Çağrı şekli o gün Allah'ın Resulü ve Müslüman olan toplumun birlikte karar vermesi ile oluşmuştur. Diyanet, Ezanın asli hali dışında, yani Arapça dışında okunmasının, İslam âlimleri ve dünya Müslümanları nezdinde ezan olarak nitelendirilemeyeceği, örneğin Farsça olarak okunacak sözlerin ezan olarak sahih yani aslına uygun, doğru, gerçek olmadığını söylüyor. Dikkat ederseniz ezanın sözlerini değiştirmeden farklı dilde yapılmasının, ezan niteliği taşımadığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliyor. PEKİ, BUNU NEYE KİME GÖRE SÖYLÜYORLAR, BUNUN KANITI, DELİLİ KİM?  Elbette kanıt kendi düşünce ve fikirleri. 

Bu sözler ancak, kişisel ve şahsi fikirlerdir ve herkesin kendisini bağlar. Hiçbir zaman Allah'ın hükmetmediği bir konuda, bu sahih değildir din ve inancımıza göre yanlıştır diyemeyiz. Bende bu konuda düşüncemi söylemek isterim. DOĞDUĞUM GÜNDEN BERİ ALIŞIK OLDUĞUM, ADETA GENLERİME İŞLEMİŞ NAMAZA ÇAĞRI ŞEKLİNİN, FARKLI BİR DİLDEN YAPILMASINI, ŞAHSIM ADINA İSTEMEM. BUNU İSTEMİYOR OLMAM, BAŞKA DİLDE ASLA OKUNAMAYCAĞI ANLAMINA GELMEZ. ÇÜNKÜ EZANI DUYDUĞUMDA BİLİYORUM Kİ NAMAZ VAKTİ GELMİŞ. AMA BAŞKA BİR DİLDEN ÇAĞRI OLAMAZ, BU YANLIŞTIR SAHİH DEĞİLDİR İNANCIMIZA GÖRE ASLA DEMEM, DAHA DOĞRUSU BUNU SÖYLEME YETKİSİ HİÇ KİMSEDE YOK.

Diyanetin bu açıklamalarından, şunu çok açık anlıyoruz. Bizlerden gizlenmeye çalışılan bazı gerçekler var olmalı ki, bizlerin anladığımız dilden Kur’an'ı okumamız istenmiyor. Onun içinde Kur’an'ın tercümesi Kur’an değildir deniyor ve toplumda kuşku yaratılıyor. BİZLERİN KAFASINDAN, BU KUŞKU KALDIRILMADIĞI SÜRECE, BİZLER DAHA ÇOK BÖYLE BOŞ TARTIŞMALARI YAPMAYA DEVAM EDER, ASIL YAPMAMIZ GEREKEN KUR'AN'IN ÖZÜNE İNEMEYİZ. KUR’AN'IN TÜRKÇESİNİN KUR’AN OLMADIĞINA İNANAN, KUR’AN'I ANLADIĞI DİLDEN NEDEN OKUSUN? BU ZEHRİ İÇİMİZE SOKANLARIN ZEHRİNİ ÜSTÜMÜZDEN ATMADIĞIMIZ SÜRECE, DİNİMİZİ YAŞANMAZ HALE GETİRENLER, KARŞIMIZDA İÇİN İN KEYİF SÜRMEYE, KIS KIS BİZLERE GÜLEMEYEDE DEVAM EDECEKTİR.

Dilerim bu gerçeklerin farkına varabilen bir toplum oluruz. Yoksa Allah'ın huzurunda yüzleri gülenlerin safında değil, gerçeklerle yüzleşince kaçacak delik arayan ve yüzleri simsiyah olan kör olarak haşredilenlerin arasında olmamız kaçınılmaz olacaktır. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. Diyanet ne zaman gerçeği dile getirdi ki zaten. Hele son yıllarda muktediri efendisi yapmış ve hizmetine girmiş bir hali var. Ve bu kurumu siyasete alet ederek iyice yozlaştırmaya başladılar.

    YanıtlaSil
  2. AYNEN VE TAMAMEN GÖRÜŞLERİNİZ VE TESBİTİNİZ MÜKEMMEL, KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL.. BU GÜNE KADAR HEP MENKIBELERİ, HİKAYELERİ SÜSLEYİP BİZE DİN DİYE ANLATANLAR BU VEBALDEN KURTULAMAYACAKLAR.. ALLAH SİZLERDEN RAZI OLSUN, MEHMET OKUYAN VE SİZLER GİBİ ALİMLERİN SAYISINI ÇOĞALTSIN İNŞAALLAH. SELAM İLE.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız