Ana içeriğe atla

BAKARA SURESİ 8 İLA 15. AYETLERİN TAMAMINI, LÜTFEN DİKKATLE OKUYALIM Kİ, AYNI YANLIŞLARI YAPMAYALIM.



Bugünkü makalemin konusu, ibretlik örneklerle bizleri bilgilendiren, cahiliye toplumunun yaptığı yanlışlar konusunda bizleri uyaran, ama ne yazık ki bizler dersler alamadığımız içinde, aynı yanlışları yaptığımız çok önemli ayetleri sizlerle paylaşarak, üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. 

Bakara 8–9–10–11–12–13–14–15: İnsanlardan bazıları inanmadıkları halde, “ALLAH'A VE ÂHİRET GÜNÜNE İNANDIK” derler. ALLAH'I VE İMAN EDENLERİ ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR. Hâlbuki onlar kendilerini aldatıyorlar da bunun farkında değillerdir. ONLARIN KALPLERİNDE BİR HASTALIK VARDIR. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. YALAN SÖYLEDİKLERİNDEN DOLAYI, ONLARA ACI VEREN BİR AZAP VARDIR. Onlara, “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edici kimseleriz” derler. ONLARIN BOZGUNCU OLDUKLARINI İYİ BİLİN. LÂKİN ONLAR BUNUN FARKINDA DEĞİLLERDİR.  Onlara, “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin!” dendiğinde, “BİZ HİÇ BEYİNSİZLERİN İMAN ETTİKLERİ GİBİ İMAN EDER MİYİZ!” derler. Biliniz ki, beyinsizler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler. Müminlerle karşılaştıklarında, “İMAN ETTİK” DERLER, REİSLERİYLE BAŞ BAŞA KALDIKLARINDA İSE, “BİZ SİZİNLE BERABERİZ; BİZ SADECE ALAY EDİYORUZ” DERLER. Allah onlarla alay ediyor ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına süre tanıyor. (Bayraktar Bayraklı meali)

Ayetleri okuduğunuzda, kendilerinin iman ettiğini söyleyen ama Allah ın imanlarından hoşnut olmadığı bir toplumdan bahsedildiği anlaşılıyor. İman ettiğini söyleyen bu insanlar, kendilerini temize çıkartarak, yani üstünlük taslayarak, karşısındaki insanların inançları ile adeta alay edercesine, görünüşte bizlerde sizin gibi iman ediyoruz diyerek, hem kendilerini hem de kendileri gibi inanmayanları adeta kandırdıklarından bahsediliyor. Hâlbuki bu insanlar, Allah ı istediği gibi iman etmedikleri için, Allah onlara inanmadıkları halde, inandıklarını söylediklerinden bahsediyor. Demek ki gerçek iman edenlerden olmak istiyorsak, ALLAH IN GÖNDERDİĞİ, KİTABIN HÜKÜMLERİNE GÖRE İMAN ETMEMİZ GEREKİYOR. HAKKA BATIL KARIŞTIRAN, ALLAH KATINDA İMAN ETMEMİŞ SAYILIYOR.

İlginçtir Allah, özellikle bu insanlardan bahsederken, bizde iman ettik dedikleri halde, bu imanlarının Allah tarafından kabul edilmediğini anlıyoruz. Hatta onlar öyle bir inanç yaratmışlar ki kendilerine, Allah ı ve iman edenleri sözleriyle aldattıklarından bahsediliyor. Peki, bu insanlar kimler olabilir ve hangi konuda aldatmaya çalışıyorlar? Bu konu çok önemli. Yapılan yanlışları doğru anlamalıyız ki, aynı yanlışları bizlerde yapıp, kendimizi temize çıkartarak, karşımızda ki insanları aldatmaya çalışmayalım, kendimizi kandırmayalım.

Allah a iman etiğini söyleyen bu insanların kalplerinde, hastalık olduğundan bahsediyor Allah. Hatta Allah bu hastalıklarındaki inatlarından dolayı, hastalıklarını artırdığını söylüyor. Nedenini ve varacakları yeri de söylüyor. Bunlar, “YALAN SÖYLEDİKLERİNDEN DOLAYI, ONLARA ACI VEREN BİR AZAP VARDIR.” Demek ki bunlar Allah emretmediği halde, bunlarda Allah katındandır diyerek yalan söyleyenler. Bu insanların kimler olabileceği konusunu Kur’an dan araştıralım şimdide.

“Onlar, KENDİLERİNE GELMİŞ HİÇBİR DELİL OLMADAN, ALLAH'IN AYETLERİ HAKKINDA TARTIŞIRLAR. Bu, Allah katında da inananlar katında da büyük nefrete sebep olur. Allah, kibirli her zorbanın KALBİNİ BÖYLE MÜHÜRLER. (Mümin 35)”

“İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. KELİMELERİ YERLERİNDEN KAYDIRARAK (TAHRİF EDİP) DEĞİŞTİRİYORLAR. (Maide 13)”

“ONLAR KUR'AN'I DÜŞÜNMÜYORLAR MI? YOKSA KALPLERİ KİLİTLİ Mİ? (Muhammed 24)”

“HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra 36)”

“Onlardan bir grup var ki, KİTAPTA OLMAYAN BİR ŞEYİ SIZ KİTAPTAN SANASINIZ DİYE, DİLLERİYLE KİTABI ÇARPITIRLAR ve Allah'tan olmadığı halde, “Bu, Allah katındandır!” derler, böylece bile bile ALLAH HAKKINDA YALANLAR UYDURURLAR. (Ali İmran 78)”

Bu ve benzeri onlarca ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah ın bahsettiği, kalplerinde hastalık olan insanlar, iman ettiğini söylediği halde, Allah ın yolundan sapmış, Allah a yalan uydurarak, kendi inançlarını yaşayanlardan bahsediliyor. Yani bu insanlar, tekrar etmek istiyorum, Allah emretmediği halde, batıl ve hurafe inançlarını yaşayabilmek ve meşrulaştırmak adına, bunlarda Allah ın emri diyenler. Allah ın ayetleri üzerinde, kelimelerin anlamları ile oynayıp, kendi inançlarına kanıt delil yaratmaya çalışanlar. Bunlar Allah ın kitabını düşünerek anlamak yerine, hiç düşünmeden batıl inançlarının etkisiyle, Allah ın ayetlerini tahrif edenler, anlamlarını değiştirenler.

İlginç ve düşündürücü olan ise, bu insanların yaptıkları yanlışın farkında olmadıkları gerçeğidir. Ayette Allah bu insanların uyarılıp, sizlerde diğer insanlar gibi iman edin dendiğinde, bu insanların kendilerini üstün görüp, bizler beyinsizler gibi iman etmeyiz dediklerinde Allah, esas beyinsizlerin kendileri olduğu uyarısını yapıyor.

Bu insanların Allah ın yolundan gitmeyip, Allah ın kitabını yeterli görmeyerek, yalnız Allah ı veli edinmeleri gerekirken, kendilerine yol gösterici başka veliler edinerek, onların ardı sıra gittiğini de ayetten anlıyoruz. Bakın ayetten hatırlayalım yaptıkları yanlışlarını. ”Müminlerle karşılaştıklarında, “İMAN ETTİK” DERLER, REİSLERİYLE BAŞ BAŞA KALDIKLARINDA İSE, “BİZ SİZİNLE BERABERİZ; BİZ SADECE ALAY EDİYORUZ” DERLER.” Böyle düşünen ve kendilerine Allah ın berisinde şeyhler, efendiler, reisler edinenler ile Allah alay ettiğini ve azgınlık, taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına, toplumu aldatmalarına süre tanıdığı uyarısını yapıyor. 

Ne dersiniz, cahiliye toplumu Kitap ehlinin yaptığı bu yanlışları tebliğ alıp, bizler aynı yanlışları yapmıyor muyuz? Yoksa bu ayetler bize hitap etmiyor, ayetlerin nüzul sebebine göre, kitap ehline hitap ediyor bizi bağlamıyor mu diyoruz? Ne yazık ki her zaman yaptığımız yanlışları yapıyor ve Allah ın bu uyarılarından dersler çıkarmadığımız içindir ki, AYNI YANLIŞLARI BİZLERDE YAPIYORUZ. Kur’an ı yeterli görmeyen, Allah emretmediği halde, bunlarda Allah katındandır diyen bir din yarattık, tıpkı cahiliye toplumu gibi. Onlar Allah a ve elçisine iftira atmaktan çekinmiyorlardı, bizlerde Allah ve elçisinin söylemesi mümkün olmayan, Kur’an dan kanıtsız öyle şeyleri Allah a ve elçisine mal ediyoruz ki, kalplerimiz kaskatı taş kesildi. Gerçekleri de onun için göremiyoruz. Bu yanlışı yapanları Allah ın ayetleri ile uyardığımızda, öyle cevaplar alıyoruz ki, insan adeta şok oluyor. KALPLERİN HASTALIKLI OLMASI BÖYLE BİR ŞEY OLSA GEREK. Böyle yapanların Allah, nasıl bir insan olduklarına bakın nasıl örnek veriyor.

Bakara 18: ONLAR MANEN SAĞIR, DİLSİZ VE KÖRDÜR; GERÇEĞE DÖNMEZLER. (Bayraktar Bayraklı meali)

Gerçekleri görmek istiyorsak, Allah ın uyarılarına lütfen kulak verelim ve yalnız Kur’an ın ipine sarılalım. Batıldan ve sanıdan uzaklaşan ve FURKAN a yapışan, Allah ın doğru yolunu bulur. Haktan uzaklaşan, asla gerçeklerle buluşamaz.

“Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim. (Enam 104)”

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .