Ana içeriğe atla

ADAK KURBANININ DİNİMİZDEKİ YERİ......


Bu makalemin konusu, ADAK KURBANI üzerinde olacaktır. Hiçbir şart gözetmeden, Allah ın rızasını kazanmak adına, Allah a kurban adamak, yani kurban kesmek için söz vermek, elbette konumuzun dışındadır, bunu her zaman yapabiliriz. Bildiğiniz gibi bizlerin Kurban bayramı adı altında kestiğimiz kurbanlar, Kuran da Allah ın emrettiği farz bir emir değildir. Kurban yılın yalnız bir gününde değil, her gününde kesip, Allah a saygımızı gösterebiliriz. Allah yalnız kendisi adına olmak şartıyla, Kurban kesmemize bizlere izin vermiş, meşru kılmıştır ama bunu bizlerin gönül rızası ile yapmamızı ister. Yer ve zaman olarak, Kur’an da bahsedilen kurban, Hac vaktinde kesilmesi gereken kurbandır ki, buda Hacca gelenlere sunulmak içindir. Kurban Allah a yaklaşmalıktır, bunun birçok yolu da vardır. İster Allah ın rızasını kazanmak adına, hayvan keser dağıtırsınız, ister oruç tutarız, ister hayır ve hasenatta bulunuruz. 

Makalemin konusu ise geleneklerimize giren ama asla Kur’an da bahsedilmediği gibi, Kur’an a da uymayan ADAK KURBANLIK konusu üzerine olacaktır. Bildiğiniz gibi, geleneksel Fıkıh İslam öğretisinde olmasını, gerçekleşmesini istediğimiz herhangi bir konuda Allah a, ŞU İŞİM OLURSA SANA KURBAN KESECEĞİM, YA DA 30 GÜN ORUÇ TUTACAĞIM, şeklinde adaklar yapılır, yani söz verilir. Sizce Allah a böyle ŞARTLI bir talepte bulunmak doğru olabilir mi? Bunu söyleyen bir insan, aslında şunu söylemiş oluyor. “Allah ım eğer istediğim işimde başarılı olursam, ya da dileğimi gerçekleştirirsen, sana Kurban keserim, eğer getirmezsen kesmem.” Çünkü buna inanan Müslüman kardeşlerimiz,  dileği gerçekleşirse kurbanı kesiyor. Gerçekleşmezse kesmiyor. BU DAVRANIŞ, ALLAH İLE PAZARLIK DEĞİLDE NEDİR?  Bir Müslüman Allah ın rızasını kazanmak adına kurban kesecekse, şart koşmadan, Allah a şükürlerini belirtmek için kurban kesmelidir. 

ALLAH A HER ANIMIZA ŞÜKREDECEK, O KADAR ÇOK SEBEBİMİZ VAR Kİ. Allah zor günümüzde bile bizlere verdiği destekle, sabırla o zorluğumuzu geçirmemize yardımcı olmuyor mu? Hiç farkında olmadan verdiği o mutluluktan, huzurdan, bolluktan başka nasıl bir neden arayalım da, HÂŞÂ Allah a şart koşarak kurban keselim. Düşünen, aklını kullanan yaşamın gerçeklerini görecek, fark edecektir.

Bizler her konuda yaptığımız yanlışı, bu konuda da yapıyoruz ve yanlış inançlarımıza Kur’an dan, ilgisi olmayan ayetleri delil gösteriyoruz. Bu konuda da bakın hangi ayeti delil gösteriyorlar, adak kurban ile ilgili. Aynı ayeti iki farklı mealden yazıyorum ki daha iyi anlaşılsın.

İnsan 7: O kullar ADAKLARINI yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar. (Diyanet meali)

İnsan 7: O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak VERDİKLERİ SÖZÜ yerine getirirler. (Diyanet vakfı meali)

Bu ayet delil gösterilerek, bakın Allah adaklarınızı yerine getirin, sözünüzde durun diyerek günümüzde, adeta Allah ile pazarlık yapılan adak kurbanına, kanıt gösterilmektedir. Hâlbuki bu ayette Allah ın has sevgili kullarının, yoksulu doyurup, hayırda bulundukları ve bu yardımı, hayrı yalnız Allah ın rızasını kazanmak için yaptıkları, öncesi ve sonrası ayetlerde açıklanıyor. Yani bahsettikleri konuyla hiçbir ilgisi yok. Yine yanlış inançlarına delil gösterdikleri diğer ayetlere bakalım.

Hac 29: Sonra kirlerini gidersinler, ADAKLARINI YERİNE GETİRSİNLER ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler. (Diyanet meali)

Nahl 91: Antlaşma yaptığınız zaman, ALLAH’A KARŞI VERDİĞİNİZ SÖZÜ YERİNE GETİRİN. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir. (Diyanet meali)

Verdiğiniz sözü yerine getiriniz! Çünkü verdiğiniz sözden mutlaka sorguya çekileceksiniz… (İsra 34)

EY İMAN EDENLER! ANTLAŞMALARA SÂDIK KALINIZ…..  (Maide 1)

Hac 29. ayetinde bahsedilen konu ise Hac da geçiyor. Elbette bu ayette geçen, adaklarını yani Hac için niyet ettiğiniz zaman, verdiğiniz sözleri yerine getirip yasaklara riayet edin, Haccın gereklerini yerine getirin diyor. Nahl 91. ayetin bir öncesinde şöyle uyarır. ”Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder; yüz kızartıcı işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp öğüt alasınız diye size öğüt veriyor.”  Dedikten sonrada Nahl 91. ayetinde biz iman eden kullarını Allah uyararak, genel anlamda herhangi bir anlaşma, sözleşme yapıp, söz verdiğinizde herhangi bir konuda, Allah a verdiğiniz doğruluk, dürüstlük adaletli olma sözünü unutmayın ve yerine getirin diye bizleri uyarıyor. Ayetin devamında karşınızdaki insanlara herhangi bir konuda kefil şahit gösterip, yeminlerinize ortak ettiğinizde, sakın sözlerinizi yeminlerinizi bozmayın, verdiğiniz sözü yerine getirin diyor. İsra 34 ve Maide 1. ayetlerde de aynı konuya dikkat çekiyor ve genel anlamda verdiğiniz sözde durun diyor. Bakın örnek verdikleri adak kurbanıyla da, hiçbir bağlantısı yok bu ayetlerinde. 

Adak kurbanı konusunda fıkıh, bu konudan Kur an bahsetmediği ve herhangi bir hüküm vermediği için, her konuda yaptığı gibi , mezhepler kendince şekillendirmiş ve bazı kurallara bağlamıştır. İlginç olanı, ALLAH A ADAK KURBANI KESENİN, ETİNDEN YEMEMESİ GEREKTİĞİ HÜKMÜDÜR. Bu düşünce asla Allah ın emri değildir. Kurban edilen hayvanın etleri konusunda, Allah ayetinde açıklama yaparak şöyle der.” ONLARDAN HEM SİZ YEYİN, HEM DE DARDA OLAN YOKSULA YEDİRİN.” Bunun dışında, Allah ın rızasını kazanmak adına keseceğimiz herhangi bir kurbanın etini kesen yiyemez diyemeyiz. Çünkü hükmü Allah verir, detaylandıran da yalnız Allah tır. Gelelim adak kurbanı konusunda, mezhepler nasıl düşünüyor, inanıyor şimdide ona bakalım.

“HANEFİ MEZHEBİNE GÖRE, ŞARTLI VEYA ŞARTSIZ OLSUN ALLAH İÇİN BİR ŞEY ADAMAK CAİZDİR. Malikî mezhebine göre, şartsız olanı menduptur. Bazı Malikîlere göre -şartlı olan- mekruhtur. Şafii ve Hanbelilere göre de –adak adamak- MEKRUHTUR. Onlara göre, eğer mendup/sünnet olsaydı, Hz. Peygamber (a.s.m) adak adardı. HÂLBUKİ BÖYLE BİR ŞEY YAPMADIĞI BİLİNMEKTEDİR.”

“Kişinin Allah’ın takdirinin değişmesine vesile olması dileğiyle, dünyevi amaçlarla BELLİ ŞARTLARA BAĞLI OLARAK ADAKTA BULUNMASI İSE DOĞRU KARŞILANMAMIŞTIR. Nitekim Hz. Peygamberin (s.a.s.) “Adak, (Allah’ın takdir buyurmuş olduğu) hiçbir olayı geri çevirmez. Sadece cimrinin malını eksiltmiş olur.”; “Adak bir şeyi ne ileri alır ne de geri bırakır…” (Buhârî, Eymân, 26; Müslim, Nezir, 2) anlamındaki hadislerinden, ŞARTA BAĞLI ADAKTA BULUNMAYI HOŞ KARŞILAMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR.”

“İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere bazı fakihler yukarıdaki hadislere dayanarak NASIL OLURSA OLSUN ADAK ADAMANIN MEKRUH OLDUĞU GÖRÜŞÜNDEDİRLER (Nevevî, el-Mecmû‘, VIII, 450; İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 261).”

Kur’an ı tek rehber almayıp, rivayet ve sanı sözlerin ardına düşüp dinde bölününce, işte böyle farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Onun için Alla, sakın dinde bölünenler gibi olmayın, yalnız Kur’an ın ipine sarılın emrini vermiştir. Karar sizin, imtihan sizin imtihanınız. Bizlerin ne yazık ki, Kur’an ile bağını kesenler, anlamadan Kur’an ı okutarak, düşünme yetkimizi de ellerimizden aldıklarından, ayetler üzerinde düşünemiyor, Allah ın emrettiği halis yolu bulamıyoruz. Öyle olunca da ne söylenirse inanıyor ve doğrudur diye yerine getiriyoruz. 

Şunu lütfen unutmayalım, bizlere öğretilen geleneksel, rivayet zinciri ile ulaşan inançlarımızı, lütfen Kur’an a zorla onaylatma çabasında olmayalım. Bizlerin yapması gereken, Kur’an ın bahsetmediği rivayet inançlarımızı, mutlaka Kur’an ın onayından geçirme çabasında olalım. Kelimelerin anlamları ile oynayarak, ayetlere rivayet inançlarımızı, zorla kendi nefsimizce ilave etmekle, ancak kendimizi kandırmış oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .