Ana içeriğe atla

PEYGAMBERİMİZİN GERÇEK ÜMMETİ OLABİLİYOR MUYUZ?



Bugün sizlerle araştıracağımız konu, Kur’an da farklı anlamlarda geçen ÜMMET konusunda olacaktır. Allah acaba ümmet sözünden neleri kast etmiş gelin birlikte, elimizde bulunan Rabbin rehberinden anlamaya çalışalım.

Allah Bakara suresi 128. ayetinde, İbrahim peygamberimizin Kâbe de, Allah a yaptığı dua üzerinde düşünelim önce.

Bakara 128: “Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ÜMMET kıl. BİZE İBADET YERLERİNİ VE İLKELERİNİ GÖSTER. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”

Ayet üzerinde dikkatle düşünürsek, bizlere çok şeyler anlatıyor. Ayette İbrahim peygamberimiz, kendisi ve ailesinin Allah a teslim olmuş kullar olmasını dilerken, soyundan gelenlerin de Allah a teslim olmuş bir ÜMMET olması için dua ediyor. Demek ki ümmet sözcüğünden, bir soyun, ırkın, topluluğun kast edildiği çok açık. Bir örnek daha vermek gerekirse, Araf 181. ayet diyebiliriz. Ümmet toplum, topluluk anlamında kullanılmış.

Ben bu ayetten çok önemli bir ders daha aldım, ondan bahsetmeden geçemeyeceğim.  Hz. İbrahim ayetin devamında da, başka bir duada buluyor Rabbimize ve bakın ne diyor.

"BİZE İBADET YERLERİNİ VE İLKELERİNİ GÖSTER."

Dikkat ederseniz İbrahim peygamberimiz, Rabbimize nasıl ibadet edileceğinin açıklanmasını istiyor Allah tan, çok dikkat çekici değil mi sizce? Bunlar neler olabilir? Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, kurban kesmek, zekât vermek diye çoğaltabiliriz. 

Hatırlarsanız Allah, Kur’an da saydığım tüm bu ibadetleri, sizden önceki ehli kitaba da farz kıldım diyordu. Ama bizlere ne öğretmişlerdi günümüzde, ibadetlerin ilkelerini yani detaylarını Allah Kur’an da açıklamamış, onun nasıl yapılacağını Allah ın elçisine bırakmıştır diye öğrettiler.

Evet, aynen bunlar öğretilmedi mi bizlere? Ama İbrahim peygamberimiz dahi, bu konuda Allah dan bilgi istiyor. Sizce gereken bilgiyi Allah İbrahim peygamberimize vermemiştir de, bu detayı sana bırakıyorum demiş olabilir mi?

Elbette mümkün değil. Çünkü Allah gönderdiği tüm kitaplarda, bahsettiğim ibadetleri açıkladığını ve gereken kadarını bizlere bildirdiğini söylüyor. Bir başka deyişle İbrahim peygamberimiz nasıl Allah a namaz kıldıysa, peygamberimiz Hz. Muhammed de aynı şekilde kılmıştır. Onun izahı ve açıklaması da, Kur’an da vardır. Olmaması düşünülemz. Çünkü Allah ın elçisi ümmiydi, din adına hiç bir bilgisi yoktu.

Bugün mezheplerin ve geleneğin namaza ya da diğer ibadetlere ilavelerini Kur’an da bulamadığımızda, Kur’an a karşı takındığımız tavır, dikkatle düşünülmelidir. Konuyu biraz dağıttık, toplayalım.

Kur’an da ümmet sözcüğünün topluluk, cemaat, bir gurup insan anlamında kullanıldığını görmüştük. Fakat Yunus 19. ayet ve Enbiya 92. ayette ümmet kelimesi iman eden toplumlar anlamında kullanılmış. Yine aynı kelime bakın aşağıdaki ayette nasıl kullanılmış.

Nahl 120: Şu da kuşkusuz ki, İBRAHİM BAŞLI BAŞINA BİR ÜMMET İDİ; bir hanîf olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi.

Bu ayette dini önder, lider anlamında kullanılmış dikkat ederseniz. Şimdi sizlere vereceğim ayet örneği, aslında genel anlamda ÜMMET sözünün anlamını yansıtıyor.

Ali İmran 110: Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ÜMMETSİNİZ: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir.

Allah gönderdiği peygamberleri ve tebliğ ettiği kitaplara inanan, iman eden, Allah ın emirlerine özendiren, kötülükten çirkinlikten sakındıran toplumları, o dönemin peygamberlerinin ÜMMETİ olarak kabul ediyor. Ayrıca bu toplumların en hayırlı ÜMMET olduğunu söylüyor.

Allah peygamberimize ve ona iman eden topluluğa, ayeti indirirken, Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz diyordu. Peki, bu hayırlı ümmet olma vasfını, bizler taşımaya devamı mı ettik sizce günümüze kadar?

Allah bu hayırlı ümmete, dinde sakın bölünmeyin emrini tebliğ ettiği halde bölünmedik mi? Allah, yalnız benden yardım dileyin, yalnız bana kulluk edin, şefaat tümden bana aittir dediği halde, bizler yardımı, şefaati yalnız Allah dan mı dileyip, yalnız Allah a kulluk ettik?

Hükmüme kimseyi ortak etmem, hüküm verenlerin en hayırlısı Allak tır. Allah hiçbir şeyi unutucu değildir diyen Rahmana, hiç kuşku duymadan, asla hakka batıl karıştırmadan iman eden peygamberimizin ümmeti, acaba bugün bu ayetlerin hükmünü yerine getiriyor mu?

Allah Zühruf suresi 44. ayetinde, SİZLERİ YALNIZ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM diye hüküm verdiği halde, bugün bu ayeti görmezden gelenler, yalnız Kur’an la İslam yaşanmaz diyenler, acaba peygamberimizin ümmeti olmaya devam ediyor, diyebilir miyiz? Yoksa Ehli kitabın hatalarını, bizlerde tekrar mı ediyoruz?

Allah elçisine, sende aralarında Allah ın indirdiğiyle hükmet, Allah ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendisidir diyen Allah ın ayetlerine inatla, Kur’an ı yeterli görmeyerek, yalnız Kur’an ın hükümleriyle İslam ı yaşayamayız diyenler, sizce peygamberimizin ümmeti olma vasıflarını hala taşıyor olabilir mi?

Değerli din kardeşlerim, BİZLER NE YAZIK Kİ PEYGAMBERİMİZİN ÜMMETİ OLMA ŞANSIMIZI KAYBETTİK. Mahşer günü Allah ın elçisi, benim ümmetin Kur’an ı devre dışı bıraktılar diyecekse eğer, SİZCE PEYGAMBERİMİZ BU TOPLUM BENİM ÜMMETİM DİYE ÖĞÜNÜR MÜ?

Peygamberimizin ÜMMETİ olan, yalnız KUR’AN A sarılır, çünkü Kur’an peygamberimizin bizlere emanetidir. Bu emanete lütfen ihanet etmeyelim. Bakın Mahşer günü Allah hesap sormak için, bizleri nereye çağıracakmış, lütfen üzerinde dikkatle düşünelim.

Casiye 28: O gün her ümmeti, diz çökmüş görürsün. HER ÜMMET KENDİ KİTABINA ÇAĞIRILIR, (onlara şöyle denilir:) "Bu gün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız!"

Allah hesap günü, bizleri hangi kitaba çağıracağını açıkça bildiriyor. Yani bizleri Kur’an ın önünde hesap vermeye çağıracak. Peki neden? Çünkü sorumlu olduğumuz kitap, Allah ın gönderdiği kitapta ondan?

Acaba kullarım, benim gönderdiği rehberin hükümlerine göre mi yaşamış, yoksa Allah ın hiç hükmetmediği, emin olamadığımız bilgilere göre mi? LÜTFEN BU SAHNEYİ VE BU ANI GÖZÜMÜZDE CANLANDIRALIM. Eğer pişmanlık duymak istemiyorsak, elde Kur’an, düşünerek iman edelim.

Değerli din kardeşlerim, bu şartlarda bizler peygamberimizin ümmeti olabilir miyiz? Peygamberimizin şahitliğinde, Allah benim hükümlerime sende ilave ettin mi, dinde benim hükümlerime ortak oldun mu diye sorduğunda elçisine, sizce Allah ın elçisi, Rabbimize nasıl bir cevap verecektir? Hz. İsa ile Allah ın mahşer günü konuşacakları örneğini, lütfen hatırlayınız Kur’an dan. Allah, sen mi söyledin ben Allah ın oğluyum diye sorduğunda, Hz. İsa nın verdiği cevaptan, bir cümle hatırlatmak istiyorum.

"BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM."

Ne dersiniz, peygamberimiz Hz. İsa dan farklı bir şey yapmış olabilir mi? Allah ın emrettiklerinden başka hükümleri, bunlarda Allah katındandır diyerek, ümmetine bildirmiş, sorumlu tutmuş olabilir mi? 

Yorum ve karar sizlerin. Allah, peygamberimizden önce gelen toplumların yaptığı hataların örneklerini, dersler alalım diye bizlere Kur’an da bildirmiş. ONLARDAN DERSLER ALANLARA NE MUTLU.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .