Ana içeriğe atla

RİSALE-İ NUR ÖĞRETİSİNE, İNANCINA PİŞMAN OLMAK İSTEMİYORSANIZ, LÜTFEN DİKKAT!



Allah Kur’an'da, yarattığı kullarının özelliklerinden bahsederken, çok dikkat çekici üç özelliğinden bahseder. 

1-TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR.  2-ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR  3-ZAYIF YARATILMIŞTIR. Tüm bu özelliklerin üzerinde bir güç olarak da bizlere akıl ve muhakeme gücü verdiğini ve bunu kullanarak tüm güçlüklerin, zayıflıkların, boş tartışmalardan kurtulmanın hata ve yanlışların üstesinden geleceğimizi söyler. Aklını Kullanmayanların da, yanlış yollara sapacaklarının örneğini verir. Allah bizlere çok önemli bir uyarıda da bulunup, bizlere rehber olsun diye Kur’an'ı gönderdiğini, sakın velilerin, gavsların ardına düşmeyin diye tembihlerde bulunarak, yalnız Kur’an'a sarılmamızı bütün şan ve şerefimizin Kur’an'da olduğunu söyler. Kur’an'dan imtihan edileceğimizi de bizlere hatırlatır.

Allah gönderdiği ayetler üzerinde dahi düşünmemizi, aklımızı kullanmamızın öneminden bahsederek, bizlere aslında çok önemli bir işaret verir. Benim gönderdiğim ayetler üzerinde dahi düşünmenizi, aklınızı kullanmanızı istiyorsam, beşerin sözleri, kitapları ve sizlere anlatılan rivayetler üzerinde, çok daha dikkatli olmamız ve düşünmemiz gerektiğini anlatmaya çalışır bizlere. Aklını kullanmadan iman edenlerinde akıbetini, çok açık örneklerle verir.

Yunus 100: Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. ALLAH, AZABI AKILLARINI (GÜZELCE) KULLANMAYANLARA VERİR. (Diyanet meali)

Bizler günümüzde inancımızı yaşarken, çok büyük bir hata yaptığımızın, farkında bile olamıyoruz. Ne yazık ki aklımızı devreye sokmadan inancımızı, imtihanımızı yaşıyoruz da ondan. Hatırlayınız bizlere, sizler Kur’an'ı anlayamazsınız, Kur’an'da her şey yoktur, onu veli insanlar anlar diye öğretmişlerdir. Bu Kur’an öğretisine tamamen aykırıdır. Herkesin anlayamayacağı ve detaylı olmayan bir kitap, nasıl bizlere yol gösterici ve rehber olur, bunu bile düşünmeden, Kur'an'a saygısızlık yapıyoruz. 

Bizlerin Kur’an'dan habersiz oluşumuz, Kur’an ile aramıza soktuğumuz veliler, bu yanlışın ardı sıra gitmemizde etkili olmuştur. Tabi Kur’an ve akıl devre dışı kaldığından, Rabbimizin sakın velilerin, gavsların ardı sıra gitmeyin ayetlerinden de habersiz aklın, mantığın, düşüncenin gücünden uzak kalmamız nedeniyle, yaratılışımızın özelliklerinden olan, tartışmaya meyilli oluşumuz, nefsimizdeki zayıflıklar, aceleci olmamız, bizlerin din ve iman adına büyük hatalar yapmamıza neden oluyor. Eğer Allah bizlerin bu Dünya da imtihanda olduğumuzu söylüyorsa, imtihanımızın da Kur'an'dan olacağını bildiriyorsa, her iman eden Müslüman kendi imtihanı için çaba göstermeli, kendi imtihanını asla başkalarına havale etmeden, kendisi bizzat Kur’an ve akıl ekseninde imtihanını vermelidir.

Kur’an ile doğru bir bağ kuramayan bizler, edindiğimiz veli, gavs dediğimiz kişi ve onların kitapları ile Allah'ın kitabı arasında inanılmaz yüksek bir duvar ördüğümüzden, din adına öğretilenleri, bunlar Allah katındandır denilen bilgileri, Kur’an ile karşılaştırma imkânını da bulamıyoruz. Böylece çok büyük hatalar yapmaktan da kurtulamıyoruz. Hâlbuki Allah çok açık bir şekilde bizlerin sarılacağı kitabın, bütün şanımızın şerefimizin Kur’an olduğunu, nasıl hatırlatıyor bizlere ve aklını kullanmayanlara bakın ne diyor Allah.

Enbiya 10: ANDOLSUN Kİ, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, BÜTÜN ŞANINIZ ONDADIR; HALA AKILLANMAYACAK MISINIZ?

Bu ayetleri indiren ve tüm şan ve şerefimizin Kur’an olduğunu söyleyen Allah'ın sözlerini, hala duymazdan mı geleceğiz? Tüm bu yazdıklarımı, neden sizlere hatırlatma gereğini duyduğuma gelince. Bazı din kardeşlerimizin farkında olmadan, günümüzde yaptıkları büyük bir hatayı, Allah'ın izniyle sizlere, dilim döndüğünce anlatmak, hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki İslam'ı yaşarken, bizler bazı cemaat, tarikat eksenli oluşumlara kendimizi öyle kaptırıyoruz ki, eğriyi doğrudan ayıran FURKAN dan habersiz oluşumuz, bizim yaptığımız affedilmeyecek, ÇOK AMA ÇOK BÜYÜK yanlışı fark etmemizi önlüyor.

Sizlere şöyle bir teklifte bulunsam ve desem ki, sizlere Kur’an'ı aratmayacak, Kur’an'ın geldiği yerden gelen bilgileri içeren bir kitap var elimde desem. Hatta elimdeki kitap, Kur’an ayetlerinin ayetidir ve gelin onu okuyalım, çünkü sizler Kur'an'ı anlayamazsınız ama bu kitabı okuyunca anlayacaksınız, bu kitapları okuduğunuzda imanla kabre girip, cennete gireceksiniz, bu kitaptan başka kitap aramanıza gerek yoktur, desem ne dersiniz? Aslında birçoğunuzun bu sözlerim karşısında, neler düşündüğünüzü duyar gibiyim. Acaba bazı din kardeşlerimiz, farkında olmadan bu söylediğim kitapların olduğuna inanıp, böyle bir toplumun içinde imanını, inancını yaşayıp bu kitapların peşi sıra gidiyor olabilir mi?

Evet, bu söylediklerimi iddia eden ve günümüzde de, belki de farkında olmadan, bu düşüncenin ardı sıra giden din kardeşlerimiz ne yazık ki var. Bana düşen değerli din kardeşlerimi FURKAN ile uyarmak ve Kur’an gerçekleri ile yüzleşmelerini sağlamaktır. Gerisi kendilerine kalmıştır. Kimin doğru yolda gittiğini, yalnız Rabbim bilir. Lütfen unutmayalım, SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KIM VARDIR! (Nisa 87) ALLAH'TAN VE O'NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR? (casiye 6) Bu uyarıları yapan Rabbimizdir.

Benimde geçmiş yıllarımda, kısmen girip çıktığım, Nur cemaati mensubu kardeşlerim, acaba bahsettiğim kitaplarla ilgili, aşağıda yazılan bilgileri, düşünceyi biliyorlar mı? Ya da bu düşünceleri Kur’an süzgecinden geçirdiler mi? Yazacaklarım üzerinde lütfen dikkatle düşünmelerini, ondan sonra KİME VE NEYE GÜVENECEKLERİNE KARAR VERMELERİNİ rica ediyorum. Çünkü herkes hesabını Allah'a, bizzat kendisi verecektir. Geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, eğer pişman olmak istemiyorsak, bugün çok ama çok dikkatle düşünmenin zamanıdır. Bir Müslüman'a düşen, din kardeşini yalnız ve yalnız KUR’AN ile uyarmaktır. Bakın Risale-i Nur kitaplarının, nereden geldiği söyleniyor cemaatlerine.

"RESAİL-İN NUR DA AYNI ŞEKİLDE, NE DOĞUNUN KÜLTÜRÜNDEN VE İLİMLERİNDEN, NEDE BATININ FELSEFE VE FEN BİLİMLERİNDEN GELMİŞ BİR MAL VE ONLARDAN İKTİBAS EDİLMİŞ (ALINTILANMIŞ) BİR NURDUR. AMA SEMAVİ OLAN KUR’AN'IN, DOĞU VE BATI NIN ÜZERİNDE OLAN ARŞ’ DA Kİ YÜKSEK YERDEN ALINMIŞTIR."

Yukarıdaki sözlere dikkatle baktığımızda, bahsedilen kitapların Kur’an'ın geldiği yerden geldiği söylenebilmektedir. Bu apaçık Kur’an'a şirk koşmak değil midir sizce? Ne yazık ki Risale-i Nur kitaplarının kendisine, gaibi bir şekilde vah yedildiğini, bildirildiğini, kalbine geldiğini söyleyen Said-i Nursi, bakın bu konuda daha başka neler söylüyor.

"BEN GÖNDERİLEN RİSALELERİ MÜTALAA ETTİM. BİR KISIM HAKİKATLERİ MÜKERRER GÖRDÜM. MAKAM MÜNASEBETİYLE TEKRAR EDİLMİŞ. BENİM ARZU VE BELKİ İHTİYARIM OLMADAN NİÇİN BÖYLE OLMUŞ, KUVVE-İ HAFIZAMA (HAFIZA GÜCÜME) GELEN NİSYONDAN (UNUTMADAN) SIKILDIM. BİRDEN ŞİDDETLE BİR İHTAR İLE ( ON DOKUZUNCU SÖZÜN AHİRİNE BAK) DENİLDİ. BİRDEN BİR İHTAR-I GAYBİ (GAYBİ BİR UYARI) İLE KATİ KANAAT VERECEK BİR SURETTE KALBİME GELDİ."

"DENİLDİ Kİ: CİDDİ ALAKA İLE SENİN ESKİDEN BERİ TEKRAR ETTİĞİN BİR IŞIK VAR, BİR NUR GÖRECEĞİZ DİYE MÜJDELERİN TEVİLİ VE TEFSİRİ VE TABİRİ, SİZİN HAKKINIZDA BELKİ İMAN CİHETİYLE, ALEM-İ İSLAM HAKKINDA DAHİ EN EHEMMİYETLİSİ RİSALE-İ NUR DUR." Risalei nur - Kastamonu lahikası sf.12

Değerli din kardeşlerim, bu işler asla şaka götürmez. Allah'ın kitabına şirk koşmak, adeta Kur’an'ın karşısına, Allah tan geldiğini söyleyerek kitaplar koymak, insanı dinden çıkartır, cehennemin kalıcılarından yapar. Son cümlenin üzerinde biraz düşünen, yapılan yanlışı sanırım anlayacaktır. İslam âlemi için en ehemmiyetli kitabın, bakın hangisi olduğunu söylüyor? Peki, Allah Kur’an'da onlarca, yüzlerce kez ne diyordu bizlere? Yalnız Kur’an'ın ipine sarılın, bu kitapta sizlere, her şeyden nice örnekler verdik ki anlayasınız. Hadi bir benzerini getirsinler bakalım. Bütün şanınız ondadır. Bu kitap sizler için bir rehber, bir güneş, bir nurdur. Sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyordu. Bu kitapta sorumlu olduğunuza göre,  her şey Allah tarafından nice örneklerle kolaylaştırılarak açıklanmıştır. Buna inanmayan ALLAH'A GÜVENMEYENLERDİR. Allah'ın ayetleri, yukarı da ki söylenenleri onaylıyor mu? Elbette kime inanıp inanmayacağımız, herkesin kedisine kalmıştır. Buna kimse karışamaz. Lütfen hatırlayalım, Kur’an'da Allah bir örnek veriyor ve bakın mahşer günü Allah'ın Resulünün, ümmetinin nasılda Kur’an'ı terk ettiğini söyleyeceği, şimdiden bizlere iletiliyor. Hatırlatırım başka kitaplardan asla bahsedilmeden, tüm iman edenler KUR'AN'A YÖNLENDİRİLİYOR.

Furkan 30: EY RABBİM! BENİM TOPLUMUM BU KURAN' I DEVRE DIŞI TUTTULAR.

Allah'ın Resulü mahşer günü, benim ümmetim Kur’an'ı devre dışı bıraktılar sözünü söyleyeceğini, Allah bizlere şimdiden hatırlatıyorsa, gelin bu ayetten büyük dersler çıkartalım. Yoksa son pişmanlık fayda etmeyecektir. Said-i Nursi bu kitapların kendi düşünceleri, kendi yazıları olmadığını, kendisine gaybi bir şekilde Allah tarafından bildirildiğini, bakın bir başka hangi sözlerle anlatıyor.

(BU GELEN MUKADDİME, LÜZUMUNDAN FAZLA İZAH EDİLMEKLE BERABER, BİR DERECE UZUN OLMASI, İHTİYARSIZ (İRADEM DIŞINDA) OLMUŞTUR. DEMEK Kİ İHTİYAÇ VAR Kİ, ÖYLE YAZDIRILDI. - (Said Nursi, Ayet’ül Kübra s. 10)

OLAN RİSALE-İ NUR UN HARİKA YÜKSEKLİKLERİNİ VE İLMİ TAHKİKATINI BENİM FİKRİM DEN ZANNEDİP DEHŞET ALMUŞLAR. YAZDIĞIM VAKİT İRADE VE İHTİYARIM İLE OLMADIĞINI HİSSETTİĞİMDEN, KENDİ FİKRİMLE TANZİM VEYA ISLAH ETMEYİ MUVAFIK GÖRMEDİM.) Kastamonu Hayatı - s.2181

Çok açık bir şekilde bu kitapların iradesi dışında, Allah tarafından yazdırıldığını söylüyor bu kişi. En son cümlede söylenen, bu kitapları kendi fikirleri ile yazmadığı için, onları tanzim ve ıslah etme yetkisini kendisinde görmediğini belirtiyor. Bugün bu kitapların anlaşılır Türkçeye çevrilmemesinin asıl nedeni, bakın nasıl açığa çıkıyor. Bizler Kur'an'ı bile kendi dilimize tercüme ediyoruz anlayalım diye. Allah'ın gönderdiği Kur’an'ı, anladığımız dile ya da dillere çevrilmesine ses çıkarmayanlar, itiraz etmeyenler, Risale-i Nur kitaplarının günümüz diline çevrilmesine asla izin vermiyorlar. Doğrusu bunun karşılaştırmasını yapmak bile, bana azap ve üzüntü veriyor. Rabbim affetsin. Yine bu kitapların özellikle anlaşılması için Türkçe indirildiğini, fakat bazen Arapça ve kısmen de Farsça kendisine indirilmesini bakın nasıl açıklıyor.

"ŞU FIKRA (BÖLÜM) ARABÎ GELDİĞİ İÇİN, ARABÎ YAZILDI."

"YANİ BU MÜNACAT, KALBE FARİSİ OLARAK TAHATTUR ETTİĞİNDEN, FARİSİ YAZILMIŞTIR." (S: 208)

Bu düşünce ve fikirler için, benim söyleyecek çok fazla sözüm yok. Allah tarafından Arapça ya da farsça indirildiğini söyleme cesaretini, doğrusu ben izah edemiyorum, bu sözler karşısında adeta ürperiyorum. Hepimiz Allah'ın imtihanından geçiyoruz. İsteyen istediğini seçmekte özgürdür. Yine aynı düşünce ve inanç, bakın bu kitaplar için neler söylüyor.

"KİMİN HADDİDİR Kİ, BU NURLARDA YANLIŞLIK BULSUN…. ONUN İÇİN BİR HARFE DOKUNMAYI AZİM BİR GÜNAH İŞLİYORUM TELAKKİ EDİYORUM." Barla Lahikası, 56

Hatırlarsanız bu sözleri Allah Kur’an için söylüyordu. Hadi bir benzerini getirsinler diye de meydan okuyordu. Gerçekten Kur’an eşi benzeri olmayan, tek harfine dahi dokunamayacağımız bir güneş, bir rehberdi. Ya bahsedilen kitaplar? Doğrusu ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yapılan karşılaştırmalardan, Yüce Rabbim'e sığınırım. Bakın Allah kendisine vahiy geldiğini söyleyenlere karşı, nasıl bir ayetle bizleri uyarıyor? Anlayana anlamak isteyene.

Enam 93: YALAN DÜZÜP ALLAH'A İFTİRA EDEN VEYA KENDİNE BİR ŞEY VAH YEDİLMEDİĞİ HALDE "BANA VAH YEDİLDİ" DİYEN KİŞİ İLE "ALLAH'IN AYET İNDİRDİĞİ GİBİ BEN DE İNDİRECEĞİM" DİYEN KİMSEDEN DAHA ZALİM KİM VARDIR! BİR GÖRSEN O ZALİMLERİ ÖLÜM DALGALARI İÇİNDEYKEN. MELEKLER ELLERİNİ UZATMIŞ, "ÇIKARIN CANLARINIZI!" DİYE! BUGÜN ZİLLET AZABIYLA CEZALANDIRILACAKSINIZ; ÇÜNKÜ ALLAH'A KARŞI GERÇEK DIŞI ŞEYLER SÖYLÜYORSUNUZ VE ÇÜNKÜ O'NUN AYETLERİNE KARŞI BÜYÜKLÜK TASLIYORDUNUZ.

Yukarıdaki ayette, Allah'ın uyarısı ile bizlere iletilen beşerin sözleri arasındaki farkı, sanırım izah etmeye bile gerek yok. Göz ve gönüllerinde perde olmayan anlayacaktır. Risale-i Nur kitaplarına girmiş, ona inanan kişilerin bazı düşüncelerinden de örnek vermek istiyorum. Bu sözlerin bahsettiğimiz kitaplara girmesine de, Said-i Nursi bizzat hayattayken onay vermiş ve kitaplarda yerlerini dahi kendisi tespit etmiş. Bakın neler söylüyorlar.

"RİSALE-İ NUR YİRMİNCİ ASRIN MÜSLÜMANLARINI VE BÜTÜN İNSANLARI, KOYU FİKİR KARANLIĞINDAN KURTARMAK İÇİN MÜELLİFİNİN KENDİ İHTİYARIYLA (İRADESİYLE) DEĞİL, BÜYÜK YARATICIMIZIN İHTİYARIYLA YAZILMIŞ BİR ŞAHESERİDİR."

Çok zorlu bir imtihandan geçtiğimizin, lütfen artık bilincinde olalım. Eğer Kur’an'ın ışığı kalbimize bir nebze yansımadıysa, Kur’an ile aramıza şeytanlaşmış insanları soktuysak, elbette gerçekleri görmemizde mümkün olmayacaktır. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim, BU DÜŞÜNCE VE İNANÇ APAÇIK KUR’AN'A ŞİRK KOŞMAKTIR. Bunu sakın unutmayalım. Bu suç Allah'ın asla affetmeyeceği büyük günahlar arasındadır. Lütfen dikkatle düşünelim ki, yaptığımız onca ibadetler, boşa gitmesin Allah korusun. Şimdide bu kitaplarda geçen, bu kadar da olmaz dedirtecek sözleri, sizlerin yorumunuza bırakıyorum. Bakın bu kitaplar için, Kur’an ayetlerine atfedilerek neler söyleniyor.

"RESAİL’İN-NUR DENİLEN OTUZ ÜÇ ADET SÖZ VE OTUZ ÜÇ ADET MEKTUP VE OTUZ BİR ADET LEM’ALAR, BU ZAMANDA KİTAB-I MÜBİNDEKİ AYETLERİN AYETLERİDİR."

Yukarıdaki sözleri doğrusu tekrar etmekten bile Rabbim'e sığınırım. Bu kitapların, Kur’an ayetlerinin ayetidir diyerek, adeta Kur’an ile eş tutmanın sonucunu, din kardeşlerime hatırlatmak isterim. Anlayan anlayacaktır, anlamayana ne yaparsanız yapın fayda etmeyecektir. Bu kitapları okuyanların cennete nasıl gideceklerini ve başka kitaplar aramalarının hata olacağını bakın nasıl söylüyorlar.

“RİSALE-İ NUR DAİRESİ İÇİNE GİRENLER, TEHLİKEDE OLAN İMANLARINI KURTARIYORLAR VE İMANLA KABRE GİRİYORLAR VE CENNETE GİDECEKLER…”.

“ZANNEDERİM Kİ HAKAİK-I ALİYE-İ İMANİYEYİ TAMAMIYLA RİSALE-İ ETMİŞ, BAŞKA YERLERDE ARAMAYA LÜZUM YOK. RİSALE-İ NUR TALEBELERİ, RİSALE-İ NUR UN DAİRESİ HARİCİNDE NUR ARAMAMALI VE ARAMAZ. EĞER ARARSA RİSALE-İ NUR’UN PENCERESİNDEN IŞIK VEREN MANEVİ GÜNEŞE BEDEL, BİR LAMBAYI BULUR; BELKİ GÜNEŞİ KAYBEDER.”

Tüm bu bilgileri, düşünceleri lütfen herkes bizzat kendisi, Kur’an ile karşılaştırmalıdır. Kur’an'ı devre dışı bırakıp, aramıza güvendiğimiz VELİ, GAVS dediğimiz kişileri koyarak onların kitaplarını sokarsak, huzuru mahşerde inanın çok kötü bir sürprizle karşılaşacağımızı da unutmayınız. Allah yukarıda ki sözleri, gönderdiği Kur’an için kullanıyordu hatırlayınız. Kur’an'ın ipine sarılın sizi doğruya iletecektir. Sakın veliler edinerek ardına düşmeyin, yardım istenecek güvenecek veliniz yalnız benim demiyor muydu? Sizce aynı övgüye layık Kur’an'dan başka kitap, rehber olabilir mi? Karar sizlerin. Allah bizleri apaçık rehberiyle öyle uyarıyor ki, onu anlayarak birkaç kez okuyan, yanlış inançların ardı sıra asla gitmeyecektir. Hâlbuki Allah gönderdiği rehberinde, apaçık hak olarak Resulüne indirilene inananların günahlarını, Rabbimin affedeceğini bakın nasılda söylüyor?

Muhammet 2: İMAN EDİP YARARLI İŞLER YAPANLARIN, RABLERİ TARAFINDAN HAK OLARAK MUHAMMED'E İNDİRİLENE İNANANLARIN GÜNAHLARINI ALLAH ÖRTMÜŞ VE HALLERİNİ DÜZELTMİŞTİR.

İsra 88: DE Kİ: "YEMİN EDERİM EĞER İNSANLAR VE CİNLER BU KUR'AN'IN BENZERİNİ GETİRMEK ÜZERE TOPLANSALAR, BİRBİRLERİNE YARDIMCI BİLE OLSALAR ONUN BİR BENZERİNİ GETİREMEZLER.

Bakara 2: BU, KENDİSİNDE ŞÜPHE OLMAYAN, MUTTAKİLER İÇİN YOL GÖSTERİCİ BİR KİTAPTIR.

Enbiya 10: AND OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, BÜTÜN ŞAN VE ŞEREFİNİZ ONDADIR. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?

Bu ayetler üzerinde çok fazla değil, biraz düşündüğümüzde bizlere nasıl bir ders verdiğini ve hangi kitabın bizlere yol gösterici olduğunu, dikkatlice düşünen anlayacaktır? Allah madem eşi benzeri olmayan Kur’an'ı bizlere gönderdi, bahsettikleri ve benzeri kitaplardan asla bahsetmeden, yalnız Kur’an'ın ipine sarılın diye öğüt verdi, o zaman yine Allah katından geldiği söylenen Risale-i Nur kitaplarını, bu kitaplar daha açıklayıcı, anlaşılır bu kitaplara bakın, sizce der mi? Bu durumda Kur’an'ın konumu ne olur, bunu düşünüp akıl edemiyor muyuz? Kur’an'ın ipine sarılın, sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim ayetleri ile bu sözler bağdaşıyor mu sizce?

Sizlere Allah' ın rehberinden, bazı ayetler hatırlatmak istiyorum son olarak. Acaba Allah bizleri, Kur’an dışından gelen tehlikeler için nasıl uyarıyor? Tüm bunları aramak bulmak ve üzerinde düşünmek bizlere düşer. Eğer bu Dünyada imtihan olduğumuza inanıyorsak, imtihan olacağımız kitabında Allah KUR’AN olduğunu söylüyorsa, sizce bu kitap anlaşılması zor ve her şeyin açıklanmadığı bir kitap olabilir mi? Gerisi sizlere kalmış. Allah elçisine bile, tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer diyorsa, gelin imtihan olacağımız kitabı, anlayarak ve dikkatle düşünerek okuyalım ve ona sarılalım.

Çok önemli bir konu hakkında da, kardeşlerimin dikkatini çekmek isterim. Said-i Nursi yazdığı kitaplarda, ayetlerin bir kısmını, öyle bir açıklamıştır ki, ayetleri okuduğunuz zaman, yazılanlarla hiç bir bağlantısını göremezsiniz. ÇÜNKÜ AYETLERİ YAHUDİLERİN VE BÜYÜCÜLERİN KULLANDIĞI BİR YÖNTEMLE ANLAMAYA ÇALIŞMIŞ VE AÇIKLAMIŞTIR, BUDA EBCED VE CİFİR YÖNTEMİDİR. YAHUDİLERDE BU YÖNTEMLE ALLAH'IN HALİS DİNİNİ BOZMUŞLARDIR. Sizce aşağıdaki ayetlerde Allah bizleri, hangi kitaba yönlendirip, nasıl dikkatimizi çekiyor? Düşünen, aklını kullanan, daha da önemlisi velilere, gavs dedikleri kişilere ve kitaplarına değil, Rabbine ve onun kitabı Kur’an'a güvenen, onun ipine sarılan, her şeyi çok açık ve net anlayacaktır.

Kamer 17: ANDOLSUN BİZ, KURAN'I ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. ÖĞÜT ALAN YOK MUDUR?

İsra 36: HAKKINDA BİLGİN BULUNMAYAN ŞEYİN ARDINA DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE GÖNÜL, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR.

Bakara 79: ARTIK VAY HALLERİNE; KİTABI KENDİ ELLERİYLE YAZIP, SONRA AZ BİR DEĞER KARŞILIĞINDA SATMAK İÇİN 'BU ALLAH KATINDANDIR' DİYENLERE. ARTIK VAY, ELLERİYLE YAZDIKLARINDAN DOLAYI ONLARA; VAY KAZANMAKTA OLDUKLARINA.

Furkan 1: FURKAN’I ÂLEMLERE BİR UYARICI OLSUN DİYE, KULUNA İNDİREN (ALLAH) NE YÜCEDİR.

Araf 185: GÖKLERİN VE YERİN HÜKÜMRANLIĞINA, ALLAH'IN YARATTIĞI HER ŞEYE VE ECELLERİNİN YAKLAŞMIŞ OLABİLECEĞİNE BAKMADILAR MI? O HALDE KUR'AN'DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.

Araf 3: RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN, O'NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. NE AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ.

Araf 52: YEMİN OLSUN Kİ, BİZ ONLARA, İLME UYGUN BİÇİMDE, AYRINTILI KILDIĞIMIZ BİR KİTAP GETİRDİK. İNANAN BİR TOPLULUK İÇİN BİR KILAVUZ, BİR RAHMETTİR O.

Zümer 3: DİKKAT ET, HALİS DİN YALNIZ ALLAH'INDIR. O'NU BIRAKIP KENDİLERİNE BİR TAKIM DOSTLAR EDİNENLER: ONLARA, BİZİ SADECE ALLAH'A YAKLAŞTIRSINLAR DİYE KULLUK EDİYORUZ, DERLER. DOĞRUSU ALLAH, AYRILIĞA DÜŞTÜKLERİ ŞEYLERDE ARALARINDA HÜKÜM VERECEKTİR. ŞÜPHESİZ ALLAH, YALANCI VE İNKÂRCI KİMSEYİ DOĞRU YOLA İLETMEZ.

Ankebut 51: KENDİLERİNE OKUNMAKTA OLAN KİTABI SANA İNDİRMEMİZ ONLARA YETMİYOR MU? ŞÜPHESİZ BUNDA İMAN EDEN BİR KAVİM İÇİN GERÇEKTEN BİR RAHMET VE BİR ÖĞÜT (ZİKİR) VARDIR.

Zümer 60: ALLAH'A YALAN İSNAT EDENLERİ, KIYAMET GÜNÜ YÜZLERİ SİMSİYAH HALDE GÖRÜRSÜN. KİBİRLİLER İÇİN CEHENNEMDE BİR BARINAK MI YOK.

Zühruf 44: DOĞRUSU KUR'AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜTTÜR. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Allah'ın ayetlerini tebliğ alan ve yazdığım Allah'ın bu ayetlerine iman ettiğimizi söyleyen bizler, acaba yukarıda belirtilen kitapların, Allah katından gönderildiğine inanırsak, halimiz hesap günü nice olur dostlar? Karar ve seçim sizlerin. Hiç kimsenin buna müdahale etme hakkı yoktur. Çünkü her beşer, kendi yaptıklarından sorumludur. Bir anımdan bahsetmek istiyorum. Bu cemaatin küçük bir toplantısında bulundum. Kitaplarını okudular ve söz alarak şunu söyledim. " BU KİTAPLARI OKUYALIM AMA ÖNCE KUR'AN' I ANLAYARAK DİKKATLE OKUYALIM Kİ, YANLIŞ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYELİM." Bana hiç unutamayacağım ve tüylerimin diken diken olduğu şu cevabı verdiler. "SEN KUR'AN OKU, BİZİM KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK." Yorumunu sizlere bırakıyorum.

Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Gerçek doğruları bir gün Rabbin huzurunda, Resulünün şahitliğinde göreceğiz. Kimin takvaca üstün ve doğru yolda olduğunu, yalnız ben bilirim diyen Rabbimize lütfen kulak verelim. Allah ortaya kitabın konup, hesabın görüleceğini söylüyorsa, GELİN ORTAYA KONACAK VE HESABINI VERECEĞİMİZ KİTABIN ÇEVRESİNDE TOPLANALIM VE ONU ANLAMAYA ÇALIŞALIM. Amacımız hiç kimseye ne saygısızlık yapmak, nede hakaret etmektir. Gerçek amaç Kur’an'ın hakkını vermek, onu layık olduğu yere taşımak, ona iman edenleri onun çevresine davet etmektir. Gerçek amaç, Allah'a ulaşan en doğru yolu bulmak ve din kardeşlerimizle birlikte, bu doğru yolda güç birliği yapmaktır. O da bölünmeden Kur’an'ın çevresinde, tek yumruk olmaktan geçer.

Rabbim cümlemizi, kendi imtihanını bizzat kendisi vermek adına, çaba gösterip mücadele eden, aklını kullanıp imtihanını başkasına havale etmeyen, yalnız Kur’an'ın ipine sarılan, onun nuruyla nurlanan, yaşayan Allah'ın azınlık halis kulları arasına girmeyi, nasip etsin inşallah bizlere.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır