Ana içeriğe atla

İmanımızı Allah’a Has Kılamadığımız Sürece, Doğru Yolda Değiliz Demektir.


 

Biz Müslümanlar, Allah’ın indirdiği İslam dinini yaşadığımızı zannediyoruz, çok üzgünüm bizler Allah’ın Kur’an’da indirdiği İslam’ı değil, atalarımızın inancını Allah’ın dinine karıştırarak yaşıyoruz. Ne yazık ki böyle bir inancı Allah kabul etmiyor. Çünkü Allah Resulüne, deki kullarıma diyerek bakın Zümer suresi 11. Ayetinde, Allah’ın dini İslam’ı nasıl yaşamamız gerektiğini söylüyor. “DE Kİ: “BANA, DİNİ ALLAH’A HAS KILARAK O’NA KULLUK ETMEM EMROLUNDU.” Ne yazık ki biz Müslümanlar olarak Allah’ın dini İslam’ı, ALLAH’A ONUN KİTABI KUR’AN’A HAS YAŞAMIYOR, BEŞERİ İLAVELERLE İSLAM’IN ÖZÜNDEN UZAK, YAŞADIĞIMIZI ZANNEDİYORUZ. Gelin ne demek istediğimi, yaşadığımız geleneksel İslam anlayışından örnekler vererek anlamaya, hatamızı görmeye çalışalım. Önce şunu söylemek isterim. Allah’ın dini İslam’ı, ALLAH’A HAS kılarak arı, duru yaşamıyorsak, bizleri mahşer günü, çok büyük bir tehlike bekliyor demektir.

Her şeyden önce dini konularda konuşurken, karşımızdaki kişilerle sohbet ederken, İSLAM DİNİ KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ YANİ ONUN RİVAYET HADİSLERİ+BEŞERİ İNSANLARIN KENDİ DÜŞÜNCELERİNDEN OLUŞAN KIYAS VE İCMA İLE YAŞANIR DİYORSAK, BİZLER ALLAH’IN DİNİ İSLAM’I ALLAH’A HAS YAŞAMIYORUZ DEMEKTİR. Lütfen şunu unutmayalım zihnimiz, aklımız neyle meşgulse onu gerçek, doğru zannederek onu görür onu doğru diye kabul eder. Onun için, zihnimizi doğru gerçek bilgilerle meşgul etmeliyiz. Onun için İslam dinini, Allah’a onun kitabı Kur’an’a has yaşamalıyız ki, batılı hurafeyi fark edebilelim. Yine Allah’ın dini İslam’ı yaşarken, Kur’an’da her bilgi detaylı yoktur, özet bilgiler vardır. Kur’an’ı ancak Resulün rivayet hadisleri anlaşılır hale getirmiştir. Kur’an’ı âlim olanlar anlar diyenlere inanmışsak, bizler Allah’ın dinini ÖZÜNDEN UZAKLAŞTIRIP, ALLAH’IN SAKIN KUR’AN’IN SINIRLARINI AŞMAYIN, YALNIZ ONUN İPİNE SARILIN EMRİNE UYMAYIP, HAKKA BATIL KARIŞTIRMIŞIZ, İSLAM DİNİNİ ALLAH’A HAS YAŞAMIYORUZ DEMEKTİR.

Peki, Rabbimiz gerçekten Kur’an açıklanmamış ya da detaylı değildir onu Resulüm mü açıklayacak size diyor Kur’an’da. Elbette hayır tam tersine Kur’an’ı açıklamak bize aittir. Anlayasınız ve hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, Kur’an’ı kolaylaştırdık ve nice örneklerle BİZ AÇIKLADIK diyor. Ama bizler bunu söylemek zorundayım, Allah’a güvenmeyip beşeri rivayet sözlere inanıp güvenerek, ALLAH’IN DİNİNİ BÖYLECE, ALLAH’A HAS YAŞAYAMIYORUZ. Yine bir başka örnek, Allah’ın dinini ALLAH’A HAS YAŞAMADIĞIMIZA. Genellikle yalnız Kur’an ile İslam’ın yaşanmayacağını yani HAKKA BATIL karıştırarak İslam’ı yaşayanlar şu örnekleri veriyorlar, mezheplerin batıl inançlarını yaşayabilmek için. “HADİ BANA GÖSTER BAKALIM, NAMAZLARIN REKÂT SAYILARINI KUR’AN’DA. ZEKÂTIMIZI NE KADAR VERECEĞİMİZ BİLE YOK. HACCI NASIL YAPACAĞIZ, ONUN DETAYI DA YOK KUR’AN’DA. RESULÜN HADİSLERİ VE MEZHEPLERİN FIKIH İNANCI OLMASAYDI, NAMAZ BİLE KILAMAZDIK.” Bu yanlışları yapmamızın nedeni Allah’ın dinini, Allah’ın terazisinde tartmak ve yaşamak yerine, kendi batıl terazimizde tartarak, onu eksik görüp tamamlamaya çalışıyoruz. NE YAZIK Kİ BU ŞİRKİ, GENEL ÇOĞUNLUĞUMUZ YAPIYOR.

Bunu söyleyen ve inanan bir Müslüman, Allah’a ve onun kitabına öyle bir saygısızlık yapmış oluyor ki, doğrusu bunu kelimelerle ifade edemiyorum. Hatırlatırım bu yanlışı yaparak kendilerini doğru yolda zannedenlere Allah, BANA ŞİRK KOŞARAK İMAN EDİYOR ÇOĞUNLUK KULLARIM DİYE BİZLERİ UYARIYOR. Çok ilginçtir bizler, Kur’an’dan habersiz onu anlamadan okuyup, üzerinde düşünemediğimiz için, Allah’ın Resulünün yalnız nereye uyduğunu ve bizlere yalnız ne tavsiye ettiğini de Kur’an’dan tebliğ alamadık. “DE Kİ “BEN, BU DİNE BİR ŞEY KATMADAN/ALLAH’A HAS SADECE ALLAH’A KULLUK EDERİM.” (Zümer 14) İlginçtir Allah’ın Resulü imanını yalnız Allah’a onun kitabına has arı-duru hiçbir batıl hurafe karıştırmadan yaşayarak ona kulluk ederim diyor, bizler ise yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz diyerek, Resulün söylediği iddia edilen, ama Kur’an’ın hiç bahsetmediği onaylamadığı hükümlere inanmakta sakınca görmüyoruz. Bunu yapan bizler, Resulün izinden gidiyoruz diyebilir miyiz? Elbette hayır ama kimin yolundan gittiğimiz çok açık ŞEYTANIN VE ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARIN.

Gerçekten de Allah, bizlerin yalnız Kur’an’ın ipine sarılmamızı emredip, ayrıca Kur’an’dan hesaba çekeceğini de bildirdikten sonra, bizlerden Kur’an’da istediği tüm konular hakkında, gereken açıklamayı yapmamış olabilir mi? Buna inanan bir Müslüman, ALLAH’IN ADALETİNDEN ŞÜPHESİ VAR DEMEKTİR, ÖNCE BUNU SÖYLEMEK İSTERİM. Hepimiz okullarda belirli bir eğitimden geçtik, imtihanlar olduk mezun olduk. Okulda öğretmenimiz, açıklamadığı örnek bile vermediği anlaşılmayacak bir şekilde ortada bıraktığı herhangi konudan, bizleri imtihan yaptı mı? Cevabınızı biliyorum elbette hayır açıklanmayan, örnekleri verilmeyen bir bilgiden nasıl imtihan yapar, yapsaydı itiraz eder, biz o konuyu görmedik derdik diyeceksiniz. Peki, aynı adaletsizliği neden Rabbimize yapıyoruz. YOKSA ÖĞRETMENİMİZDEN KORKTUĞUMUZ KADAR, HAŞA ALLAH’TAN KORKMUYOR MUYUZ? Allah yemin ederek Kur’an’ı kolaylaştırdı diyor, bizler hayır kolay değildir onu âlim olanlar anlar demekte bir sakınca görmüyoruz. İŞTE BU YANLIŞ İNANCIMIZ BİZLERİN, ALLAH’IN DİNİNİ RABBİMİZE HAS YAŞAMAMIZI ENGELLİYOR. Lütfen bu hatamızdan artık vaz geçelim, inanın daha ileri gidersek SORGU SUALE BİLE ÇEKİLMEDEN DİREK, CEHENNEME GİTME RİSKİMİZ VAR, HATIRLATMAK İSTERİM.

Gelelim bazı kişilerin verdiği örneklere. Namazın nasıl kılınacağı, zekâtımızı nasıl vereceğimiz, Haccımızı nasıl yapacağımızın Kur’an’da verilmediği konusuna. Kur’an üzerine yemin ederim ki, hepsi ALLAH’A HAS ONUN EMRETTİĞİ KOLAY BİR ŞEKLİYLE KUR’AN’DA VAR. Kur’an’da olmayanlar, Allah’ın din adına bizden istemediği şeyler. Bunu da mı akıl edemiyoruz? Ama bizler, Kur’an’ı yeterli görmeyip, sakın dinde bölünenler gibi olmayın, emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin uyarılarını görmezden gelerek, SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’A SARILACAĞIMIZA, RİVAYETLERE SARILDIĞIMIZ İÇİN BU SORULARI SORUP, ADETA KUR’AN’I EKSİK GÖRÜYOR DURUMUNA DÜŞÜYORUZ. Hâlbuki Rabbimiz biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık dememiş miydi? Demişti ama ya duyan yok, ya da bu uyarının anlamını değiştirip, O kitap Kur’an değil diyerek, batılın yolcusu olmayı seçiyoruz. Lütfen mezheplerin ve rivayetlerin İslam dinini yaptığı ilaveleri dinin emri gibi görmeyin. Gördüğümüz andan itibaren Kur’an’ı eksik ve yetersiz görme cehaletine düşeriz. Bu cehalet bizi, hiç istemediğimiz bir sona doğru götürür.

Bizler Allah’ın emrettiği SALATI yalnız namaza indirgeyip, içini boşalttık. Çünkü salat bizim farsça namaz anlamına geldiği gibi, yalnız Allah’a kulluk etmek yani yalnız Allah’tan yardım dileyip ona dua etmek ve çevremizdeki toplumla bir bütün olarak, yardımlaşmayı desteklemeyi sağlamak anlamına da gelir. Namazın içini boşalttığımızdan, Allah’ın huzuruna ne söylediğimizi dahi bilmeden duruyoruz. Rabbimiz huzuruna kıyam, rükû ve secde ile durarak ona saygımızı göstereceğimiz namazın, asla rekât sayısına bir sınırlama koymamış ama kısaltılmış namazın örneğini Kur’an’da vermiştir. Allah’ın koymadığı bir sınırı bizler nasıl olurda eksik gibi gösterip, bu eksikliği Resulün hadislerinden ya da mezheplerden öğreniyoruz deriz. Mezheplerin ilavelerle şekillendirdiği namazı, haccı zekatı elbette Kur’an’da bulamayız. Onlar olmayınca namaz kılamayız, Hacca gidemeyiz, zekat veremeyiz demek, haşa Allah’ı onun kitabını eksiklikle suçlamaktır. Lütfen bu hatamızdan artık vaz geçelim, inanın hesap günü saklanacak, kaçacak yer ararız.

Zekât konusuna gelince. Allah bizlerin imtihanı gereği hayırda bulunmak infak etmek, zekât vermek konularını özellikle bizlere bırakmış, asla her hangi bir sınır koymamıştır. Elbette teşvik etmek içinde birçok örnekler verip, ayetler indirmiştir. Günümüzde anlatılan zekât miktarlarının tamamı beşeridir, mezheplerin dine yaptığı ilaveleridir YANİ ALLAH’IN DİNİ İSLAM’I, ALLAH’A HAS TOPLUMA YAŞATMAYARAK, BEŞERİ İLAVER YAPILMIŞTIR. Bakın zekât konusunu Rabbimiz çok açık ve net nasıl vermemizi istiyor.

“YİNE SANA ALLAH YOLUNDA NE HARCAYACAKLARINI SORUYORLAR. DE Kİ: “İHTİYAÇTAN ARTA KALANI.” ALLAH, SİZE AYETLERİ BÖYLE AÇIKLIYOR Kİ DÜŞÜNESİNİZ.” (Bakara 219)

İşte bu kadar basit ve açık ama toplumu yönetmek, onun gelirlerini istedikleri gibi harcamalarını sağlamak için, bu ayeti toplumun görmesi engellenmiştir, peki neden? Çünkü istedikleri ölçüleri kendileri belirleyip, onlardan paralar toplayıp, istedikleri zenginliğe ulaşabilmek için. Çevrenize şöyle bir bakın, cemaatlerin, tarikatların liderleri milyarlara hükmediyorlar. Peki, ne üretiyorlar da bu kadar paralar kazanılıyor? Aklını zerre kadar kullanan bu gerçeği görecektir, görmek istemeyene, zaten sözümüz yok. Lütfen Hac konusundaki ayetleri Kur’an’dan okuyup üzerinde düşünün, bu konuda da en ince detayı göreceksiniz. Tabi mezheplerin batıl inançlarını göremezsiniz. Bunları göremeyince, Kur’an’ı detay sız görmek, ŞİRK BATAKLIĞINA BATMAKTIR HATIRLATIRIM.

Dilerim bu gerçeklerin farkında olan, Allah’ın halis kulları arasında oluruz. YOKSA ALLAH’IN DİNİNİ ALLAH’A HAS KILARAK YAŞAMAYAN, BATILI HURAFEYİ DİN EDİNEREK, MAHŞER GÜNÜ HESABI GÖRÜLMEDEN, CEHENNEME GİTME RİSKİMİZİN OLDUĞUNU, DİN KARDEŞLERİME HATIRLATIRIM. Kehf suresinden bir ayet hatırlatmak istiyorum. Bu ayette Rabbimiz doğru yolda gittiğini, iman ettiğini zannedip batılı ve hurafeyi din olarak yaşayarak, hak olanın tam tersini gerçek gibi yaşayan ve böylece Allah’ın ayetlerine gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayarak görmezden gelen, böylece inkâr edenlere, bakın ne yapacağız diyor Rabbimiz.

Kehf 103-104-105: (Ey Muhammed!) DE Kİ: “AMELCE EN ÇOK ZİYANA UĞRAYAN; İYİ İŞ YAPTIKLARINI SANDIKLARI HÂLDE, DÜNYA HAYATINDAKİ ÇABALARI KAYBOLUP GİDEN KİMSELERİ SİZE HABER VERELİM Mİ? ONLAR, RAB’LERİNİN ÂYETLERİNİ VE O’NA KAVUŞACAKLARINI İNKÂR EDEN, BÖYLECE AMELLERİ BOŞA ÇIKAN, O YÜZDEN DE KIYAMET GÜNÜNDE AMELLERİ İÇİN BİR TERAZİ KURMAYACAĞIMIZ KİMSELERDİR.” (Diyanet meali)

Ne yazık ki bu ayet bize değil, iman etmeyenlere hitap ediyor diyenleri duyarsınız. Hâlbuki tam tersine iman ettiklerini, hatta iyi işler yaptığını zanneden, Allah’ın Has dininden uzaklaşmış kitap ehlinden bahsediliyor. Bunlar atalarının inancını, Allah’ın dini ile karıştırıp işlerine geldiği hükümleri veriyorlardı. Allah’a kavuşacaklarını biliyorlardı ama Allah’ın kıstaslarında ölçüsünde değil, kendi uydurdukları şartlarda kavuşacaklarına inanıyorlardı. Hatta kendilerinin yalnız cennete gideceklerine inanıyorlardı. Onun içinde kendilerinden olmayanları, cehennemlik görüyorlardı. RABBİMİZ ONUN İÇİN BUNA İNANALARA, İŞ SİZİN DEDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL DİYEREK UYARIYOR VE BATILIN PEŞİ SIRA GİTTİĞİNİZDEN, YAPTIĞINIZ BÜTÜN AMELLERİNİZ BOŞA GİDECEK VE SİZİN İÇİN BİR TERAZİ BİLE KURULMAYACAK DİYOR.

Allah’ın uyarılarından ders alıp, yalnız Allah’ın ipine sarılarak, batıldan, sanıdan ve hurafelerden uzak, İSLAM’I ALLAH’A HAS KILARAK YAŞAYANA NE MUTLU.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...