Ana içeriğe atla

Gelin Kur'an’ın Çevresinde Birleşelim, Toplanalım.


 


Allah Kur'an'da bizlerin, orta yolu izleyen bir ümmet olmamızı yani hiç bir konuda aşırıya gitmememiz gerektiği uyarısını yapar. Bir kişi hakkında onun aleyhine, emin olmadığımız bir bilgiyi paylaşmanın ne derece kötü olduğunun örneğini verir bizlere. Kendinizi temize çıkarmayın sakın diyerek din ve iman konusunda, başkalarını sakın yargılamayın, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin diye de dikkatimizi çeker. Bizlerin yalnız Kur'an'a yani Allah'ın vahyine sarılmamız gerektiği konusunda da bakın nasıl uyarır. «HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE /KUR’AN’A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN.» (Ali İmran 103) Allah’ın bu hükmünü görmezden gelip kör ve sağır taklidi yapan toplumlar, asla huzuru bulamaz, Allah’ın dini İslam’ı da doğru yaşayamaz.

Peki, bizler bu uyarıları aldığımız halde, neler yapıyoruz? İşte orasını ne siz sorun, nede ben söyleyeyim. Gazetelerin köşe yazarlarını, internette şöyle bir gezindim, hatta televizyonlarda da her gün, aynı şeyleri hepimiz seyrediyoruz. İslam'ı herkes bir tarafa çekmiş uç köşelerde yaşıyor, takım tutar gibi tuttuğu, oy verdiği siyasiler yanlış yapsa bile onları savunmaya geçenleri hepimiz görüyoruz. İşin daha da kötüsü, herkes kendisine dini konularda adeta hasımlar topluluğu seçmiş. Birbirlerini alabildiğine kırıp geçiriyorlar. Onlardan, bunlardan, şunlardan diyerek toplumu parçalayıp bölüyorlar Bunları yapanlar varken, bu ülkenin dış düşmanlara ihtiyacı yok sanırım, onlar yetiyor. Halbuki inandıkları kitap aynı. Peki farklı olan ne? BİZLERE İSLAM DİNİ DİYE ANLATILAN, KUR'AN DIŞI BİLGİLER. Halbuki bizlerin yalnız Kur'an'dan sorumlu olduğumuzu ve Kur'an'ın bahsetmediği bilgilerin din olmadığını bilsek, bu kargaşa düşmanlık asla olmaz. Bu gerçeği görmemizi istemeyenler, ne yazık ki Kur'an ile aramıza girmiş ve yüksek bir duvar örmüşler ki Kur'an ile buluşamayalım. 
 
Sanırım hepimiz farkındayızdır din adına konuşanlar, dinden imandan bahsedenlerin hepsi farklı konuşuyorlar, aynı konularda bile. Peki, hepimizin dini imanı farklımı da, aynı konuda bile aramızda uçurumlar var. Elimizdeki rehber Kur’an farklımı yazıyor da, herkes bir tarafa çekiyor? Allah sizlere rehber olsun diye gönderdim dediği Kur’an'ı, gönül gözünü, acaba herkesin farklı anlayacağı şekilde mi gönderdi de Allah, herkes farklı telden çalıyor. Bence büyük bir sorun var ortada. Bu sorunu çözmek için çaba harcamadığımız sürece, katlanarak büyüyeceği çok açıktır. Bizler din ve iman adına, eğer Kur’an etrafında toplanmış olsaydık, DİNDE TEK DELİL VE KANITIN, KUR'AN OLDUĞUNU KABUL ETSEYDİK, böyle bir ayrılık asla olmazdı. Kur’an dışından bazı bilgiler, sözler bizleri bölüyor ve ayırıyor din adına. Demek ki bir yerlerde yanlış yapıyoruz dini yaşarken. Kur’an ile aramızda engeller var ki, onun nurundan gereği gibi faydalanamıyoruz.
 
Din ve iman adına herkes, kendisini neredeyse yetkili ilan etmiş. Bir konuda düşüncemizi söylediğimiz de sen anlamazsın, senin eğitimin ilmin ne ki Kur’an'dan hüküm çıkaracaksın türünden çıkışlarla, adeta toplum ve kişiler susturulmaya, baskı altına alınmaya çalışılıyor. Dini tekellerine almaya çalışanlar, bunu şahsi amaçlarına da alet eder olmuşlar. Bu yetkiyi de kimselere vermek istemedikleri, yaptıkları hakaretlerden çok açık anlaşılıyor. Rabbimiz İslam dininde RUHBAN sınıfının olmadığını söylediği halde, kendilerini ruhban ilan edenlere lütfen inanmayalım.
 
Bu yol ve yöntem Kur’an'ın önerdiği yol değildir. Dinlemesini bilmeyen araştırmayan, düşünmeyen, sorgulamayan, okumayan bir toplum olmuşuz ne yazık ki. Çok daha önemlisi bizler dünya telaşına öyle düşmüşüz ki, ALLAH'IN KİTABINI ANLAYABİLMEK İÇİN, ZAMAN AYIRMA GEREĞİ DUYMAMIŞSIZ. Sanırım kolayımıza geldiği için,  din adına ne anlatılırsa doğru kabul etmemiz, bizlerin bu bataklığa saplanmamıza neden olmuş. Yan yana gelmekten, birbirimizi dinlemekten korkuyoruz adeta. Eğer sorunlarımızı konuşamıyorsak, inancımızı din kardeşlerimizle paylaşamıyorsak, daha açıkçası birbirimize tahammülümüz kalmadıysa şunu unutmayalım, buna devam ettiğimiz sürece asla ne huzuru, nede mutluluğu toplumumuzda sağlayamayız. Huzur bulmamızı engelleyen ve inancımıza batıl hurafeyi sokan YAHUDİ fitnesinin, lütfen artık Kur'an ile farkına olalım ve öncelikle sorumlu olduğumuz KUR'AN'IN ÇEVRESİNDE BİRLEŞİP, TEK YUMRUK OLALIM.
 
Dinden imandan bahseden bizler, Allah'ın ayetlerinden habersiz bir toplum olmuşuz. En yakınlarımızdan yüz kişiye soralım. Allah'ın bizlere rehber, yol gösterici olsun diye gönderdiği ve sorumlu olduğumuz Kur’an'ı anlayarak ve üzerinde düşünerek, acaba kaç kişi bir kez tamamını okumuştur dersiniz? Ben cevabını biliyorum, ama söylemeye Allah'tan utanıyorum. Böyle bir toplum elbette çok kolay Allah ile aldatılacak, din adına bir birini kıracak, kavga edecek, hem de birbirine düşman olacaktır. DİN VE İNANCIMIZI, ALLAH İLE KULU EKSENİNDEN UZAKLAŞTIRIP, ARAYA BEŞERİ KİŞİLERİ SOKMAYA ÇALIŞIRSAK, ALLAH'IN HALİS, KATIKSIZ DİNİNDEN DE UZAKLAŞMIŞ OLACAĞIMIZ GİBİ, KUR'AN ÇEVRESİNDE DE HEP BİRLİKTE BLUŞMAMIZ ASLA MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. Tek saati olan saatin kaç olduğunu bilir ama iki saati olan, HİÇ BİR ZAMAN EMİN OLAMAZ. lütfen bunu unutmayalım.
 
Hangimiz yaşadığımız sorunlarımızı, yanlışlarımızı, rehber aldığımızı söylediğimiz Resulün yöntemi ile çözmeye çalışıyoruz dersiniz? O örnek insan, kendisine ve tebliğ ettiği kitaba iman etmeyenlere dahi güzellikle, hoş görüyle yaklaştığı halde, bizler aynı Resule ve aynı kitaba inandığımızı söylediğimiz halde, aramızdaki bu kin ve nefret niye? Bu konuda birbirimize sabır göstermeyip dini, imanı başka mecralara taşıyıp, ondan nemalandığımız sürece, hiçbir zaman Kur’an gerçekleriyle yüz yüze gelemeyeceğiz, tek yumruk olamayacağız. Çünkü bunu yaparak, Allah'ın kitabına nankörlük yapmış olduğumuzun, bilincinde olmalıyız. Tek yumruk olmak için önce Allah'ın dinde bölünenler gibi olmayın hükmünün gereğini yerine getirip DİNDE MEZHEPLERE, CEMAAT VE TARİKATLARA ASLA BÖLÜNMEDEN HAK OLAN KUR'AN ÇEVRESİNDE BİRLEŞMELİYİZ.
 
Bizler Allah'ın Resulünün ardı sıra gittiğimizi iddia ediyorsak, onun yaptığı gibi  yalnız Kur’an'ın ipine sarılmalıyız, çünkü O yalnız ve yalnız Kur’an ile hükmetme görevi almıştı ve de ümmetine yalnız Kur’an ile hükmetmiştir. Allah aklını kullanmayanları, pislik içinde bırakırım diyorsa, gelin içimizdeki pisliği önce Kur'an ile temizleyelim. Bunu yapmak içinde tek bir yumruk olup, KUR’AN'IN ETRAFINDA BİRLEŞELİM. Daha sonra içimizdeki zehri temizlemek, bizler için çok daha kolay olacaktır.
 
Lütfen unutmayalım, Allah yemin ederek bu kitabı sizler için kolaylaştırdım diyor da, bizleri bu kitaptan hesaba çekeceğine hükmediyorsa, Kur'an’ı herkes anlayamaz, her bilgi de detaylı yoktur Kur'an’da diyenler varsa, lütfen onlara kulak vermeyelim, onlardan uzaklaşalım. Böyle insanlar bizleri, Allah’ın kitabından uzaklaştırır. Bunlar bizleri kendi batıl yollarına davet etmeye çalışan, şeytanın aldattığı müşriklerdir. Allah yalnız Kur'an’ın ipine sarılın, sizlerin gönül gözünü açacaktır diye uyarıyorsa, gelin Allah'a güvenerek kendimize tutunacak başka ipler aramayalım, bunu yaparsak ellerimizle cehennemin kapısını aralamış oluruz. 
 
Dilerim Allah dan, bir gün bunu İslam âlemi başarır ve Kur'an'ın çevresinde tek yumruk olur.  En azından bizler kendi imtihanımızda başarılı olmak adına, bunun için çaba göstermeliyiz.
 
Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...