Ana içeriğe atla

Sizler MUTTAKİLERDEN Olan, TAKVA Sahiplerinden Misiniz?


 

Lütfen bu soruyu kendimize soralım. Bizler muttakilerden olan, Takva sahiplerinden miyiz? Değilsek, Allah’a kulluk adına yaptığımız her ibadetin, boşa gitme ihtimali çok yüksek demektir. Çünkü Kur’an bu iki kelimeye çok önem veriyor ve bizleri ikaz edip uyarıyor. Gelin bu konuyu birlikte Kur’an ışığında anlamaya çalışalım. Türk dil kurumuna göre MUTTAKİ kelimesinin anlamı DAYANMIŞ, SIRTINI YASLAMIŞ, ÇEKİNEN anlamına geliyor. Demek ki muttaki olan İslam inancını yaşarken, yalnız Allah’a güvenip ona sırtını dayamış ve yalnız Allah’tan korkup çekinerek ondan yardım, şefaat dileyen kişi anlamına geliyor diyebiliriz. Bir başka şekilde söylemek gerekirse, KUR’AN’IN EMİR VE TAVSİYELERİNE HARFİYEN UYAN HARAM VE GÜNAHLARDAN SAKINMA HUSUSUNDA GÖSTERİLEN TİTİZLİK ANLAMINDA BİR KAVRAM OLDUĞUNU, SÖYLEYEBİLİRİZ. Çünkü Allah Kur’an’da nasıl uyarıyordu bizleri? Benden başka Veliler edip ardı sıra gitmeyin, güvenilecek ve yardım istenecek Veliniz yalnız benim, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın sınırını aşmayın diyordu. Muttaki konusunu anladık, şimdide TAKVA konusuna bakalım.

TAKVA, KUL OLARAK ALLAH’IN KUR’AN’DA EMRETTİĞİ HÜKÜMLERİNE KARŞI, SAYGILI DAVRANIP, SORUMLULUKLARIMIZ OLDUĞUNU BİLEREK VE BÖYLECE ONUN SINIRLARINI AŞMADAN, HAKKA BATIL KARIŞTIRMADAN İSLAM’I YAŞAMAKTIR.

Eğer bizler Muttakilerden olup Takva sahiplerindensek, Allah’ın istediği yoldan gidiyoruz demektir. Dikkat ettiyseniz, takva sahibi bir Müslüman olmamız için, önce muttakilerden olmamız gerekiyormuş. MUTTAKİ KELİMESİNİN ANLAMINI, KISACA SÖYLEMEK GEREKİRSE, TAKVA SAHİBİ OLAN ANLAMINA GELİR DİYEBİLİRİZ. Yani bizler bir Müslüman olarak, Allah’ın emrettiği gibi DİNDE ASLA BÖLÜNMEDEN, DOSDOĞRU MÜSLÜMANLARDAN OLMALIYIZ. Bir örnek.

“ŞÜPHESİZ RABBİMİZ ALLAH’TIR” DEYİP SONRA DOSDOĞRU HAREKET EDENLERE, KORKU YOKTUR VE ONLAR ÜZÜLMEYECEKLERDİR. (Ahkaf 13)

Bizler günümüzde olduğu gibi, Allah sakın dinde bölünenler gibi olmayın, tek yumruk olun diye uyardığı halde, mezheplere bölünmekte bereket, zenginlik vardır diyerek, Allah’ın dosdoğru yolunu farklı yönlere saptırıyorsak, bizler ne muttakilerdeniz diyebiliriz, nede takva sahibi olamamışız demektir. Kur’an’ın bu konudaki uyarılarını hatırlayalım.

“GERÇEK ŞU Kİ; MUTTAKİLER İÇİN BİR KURTULUŞ VE MUTLULUK VARDIR.” (Nebe 31)

“GERÇEK ŞU Kİ, BU VAHİY/KUR’AN MUTTAKİLER İÇİN BİR UYARIDIR.” (Hakka 48)

Bu iki ayetten de anlaşılıyor ki, hesap günü yüzleri gülen Allah’ın sevgili kullarından olmak istiyorsak, mutlaka Allah’ın muttaki kullarından önce olmalıyız ki, kurtuluşa erebilelim ve Allah’ın doğru yolundan gidebilelim. Devamındaki ayette ise çok önemli bir uyarıda bulunuyor Rabbimiz. Kur’an muttakiler için bir uyarıdır diyor. Bu ayetten alacağımız çok önemli derse gelince. İstediğimiz kadar namaz kılalım, oruç tutalım, Hacca gidelim hatta bolca zekât verelim. EĞER BİZLER, ALLAH’IN MUTTAKİ KULLARINDAN OLAMADIYSAK, KUR’AN’IN UYARI VE İKAZLARINDAN DA NASİBİMİZİ ALMAMIZ VE BÖYLECE TAKVA SAHİBİ OLMAMIZ, ASLA MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.

Bizlerin genel çoğunluğu ne yazık ki, hala muttakilerin safına geçemediğimiz için, Kur’an’ı yüksek bir yere asarak, onu detay sız, açıklanmamış, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan ettik. Öyle olunca da NE MUTAKİLERDEN, NEDE TAKVA SAHİBİ OLAMADIK. Yalnız Allah’tan yardım isteyip, yalnız Kur’an’ın ipine sarılmamız gerekirken, kendimize başka kitaplar, Allah’ın berisinden beşeri VELİLER edinip onların sözlerine, hadislerine kanarak İslam’ı yaşamayı seçtiğimizden, TAKVA SAHİBİ OLAMADIK. Çünkü takva sahibi olabilmemiz için, önce muttakilerden olmamız gerekirdi, işte onu başaramadık. Sizleri bu konuda Kur’an’dan bazı uyarı ayetlerle baş başa bırakmak istiyorum. Dilerim bu dünyada, imtihan vaktimiz dolmadan, Kur’an gerçekleri ile buluşup BATILA, RİVAYETLERE SAPMADAN ARI DURU ALLAH’IN DİNİNİ YAŞAYAN, Allah’ın sevgili muttaki ve takva sahibi kullarından oluruz. Şunu lütfen unutmayalım, Allah’ın yaptığı bu uyarı ve ikazların tamamı, kendilerinin Allah’ın dinine inandığını söyleyenler için yapılan uyarılardır.

“HER KİM ALLAH’IN HÜKÜMLERİNE SAYGI GÖSTERİRSE ŞÜPHESİZ BU, KALPLERİN TAKVÂSINDANDIR.” (Hac 32)

“SONRA BİZ TAKVA SAHİPLERİNİ KURTULUŞA ERDİRECEĞİZ. VE ZALİMLERİ, ORADA DİZ ÜSTÜ ÇÖKMÜŞ HALDE BIRAKACAĞIZ.” (Meryem 72)

“BİLİN Kİ AZIĞIN EN HAYIRLISI TAKVÂDIR.” (Bakara 197)

“İYİLİK VE TAKVA ÜZERİNE YARDIMLAŞIN.” ( Maide 2)

“TAKVA ÖRTÜSÜ İSE BUNLARDAN DAHA HAYIRLIDIR.” (Araf 26)

“O MESCİDE HİÇ GİRME! İLK GÜNÜNDEN BERİ ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINMAK İÇİN, KURULAN MESCİDDE BULUNMAN DAHA UYGUNDUR. ORADA, ARINMAK İSTEYEN İNSANLAR VARDIR. ALLAH, ARINMAK İSTEYENLERİ SEVER.” (Tevbe 108)


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...