Ana içeriğe atla

Zümer Suresi 45. Ayetin Uyarılarından Ders Almayanlar, Aynı Yanlışları Yapmaktan Kurtulamazlar.


 

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayetler, bizlerin günümüzde farkında olmadan, Kitap Ehlinin yaptığı yanlışları, dinin emri diye bizlerinde nasıl yaşadığımızı gösteren, çok açık ayetler olacak. Lütfen bu ayetler üzerinde, hiçbir batıl inancın etkisinde kalmadan dikkatle düşünelim ki, Allah’ın Kitap Ehlini uyardığı hatalara bizlerde düşmeyelim. Konumuzla ilgili ayeti önce yazalım.

Zümer 45: ALLAH TEK OLARAK ANILDIĞI ZAMAN, AHİRETE İNANMAYANLARIN KALPLERİ DARALIR. O’NUN PEŞİ SIRA BAŞKALARI ANILDIĞI ZAMAN HEMEN SEVİNİRLER. (Mehmet Okuyan)

Sizce Allah, bu ayette kimlerden bahsediyor olabilir? Ahirete inanmayanlar sözüyle Allah, sizce hiç iman etmeyenlerden mi bahsediyor, yoksa iman ettiğini söylediği halde batılın, hurafenin atalarının inancının peşinden giden Allah’ın emrettiği gibi, HİÇ KİMSENİN BİR BAŞKASINA YARDIMDA BULUNAMAYACAĞI, YARDIMIN VE ŞEFAATİN YALNIZ ALLAH’IN YETKİSİNDE OLDUĞU, ahirete inanmayanlardan mı bahsediyor, ne dersiniz?

Önce şunu lütfen unutmayalım, bu uyarı ayet kâfirlere yani iman etmeyenlere değil, iman ettiğini söyleyen Kitap Ehline hitaben söyleniyor. Yani hepsi Allah’a inanıyor. Ama yaptıkları çok önemli bir hata var. Kitap Ehline Allah’ın Resulü, İslam’ı Kur’an’ ı tebliğ ederken, nasıl davranıyorlarmış, burası çok önemli. Lütfen konu üzerinde dikkatle düşünelim. Allah’ın Resulü, imana davet ettiği tüm insanları TEK ŞEFAATÇİ, TEK YARGILAYICI, TEK HÜKÜM VEREN TEK İLAHA, yalnız Allah’a davet ettiğinde, özellikle Kitap Ehlinin kalpleri daralır ve memnun olmazlar diyor. Peki neden, onlar yalnız bir Allah’ın olduğuna inanmıyorlar mıydı? Elbette onlarda, tek bir Allah olduğuna inanıyorlardı. Ama bu hatayı yapanlara Allah, ahirete inanmayanlar diyor. İşte burası çok önemli, onların yaptığı bu hatayı mutlaka doğru anlamalıyız ki, bizlerde aynı hatayı yapmayalım. Kitap Ehli ahirete, hesap gününe inanmıyorlar mı? Elbette inanıyorlar. AMA ALLAH’IN VAAT ETTİĞİ ŞEKLİYLE, GERÇEKLEŞECEK OLAN AHİRETE BİLDİKLERİ HALDE İNANMIYORLARDI. KENDİ NEFİSLERİNDEN İLAVELER YAPMIŞLARDI. ONUN İÇİN ALLAH, BENİM VAAT ETTİĞİM AHİRETE DEĞİL, KENDİLERİNİN YARATTIĞI AHİRETE İNANDIKLARINI SÖYLÜYOR.

Örneğin Yahudi ve Hristiyan olanların mahşer günü, asla cehennem azabı çekmeyeceklerini, direk cennete gideceklerine inanıyorlar.  Onların Elçilerinin şefaatçi olduklarını ve mahşer günü Allah’ın azabından kendilerini kurtaracaklarına, yani onlara şefaat edeceklerine inanıyorlardı. Kur’an’da bunun birçok örneğini görebilirsiniz. Hatta Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğuna, ölmediğine kendisine inananların yerine azap çektiğine, kıyamet günü geri geleceğine ve kendilerini kurtaracağına inanıyorlar. Yahudilerde aynı yanlışı devam ettiriyorlar. NE DERSİNİZ BİZLER, BU HATAYI YAPMIYORUZ DEĞİL Mİ?

Ayetin devamında, Allah’ı tek başına andıklarında KALPLERİ DARALANLAR YANİ ÜZÜLENLER, ALLAH’IN YANINDA GÜVENDİKLERİ KİŞİLERİN VELİLERİN, ŞEYLERİN, GAVS İLAN ETTİKLERİ KİŞİLERİN İSİMLERİ ANILDIĞINDA, SEVİNİP MEMNUN OLDUKLARI ANLATILIYOR. Çünkü bu kişilerin mahşer günü, kendilerini kurtaracaklarına inanıyorlardı. Ama Allah Kur’an’da tek başımıza hesap vereceğimizi, hiç kimsenin hiç kimseyi kurtaramayacağını çok açık bildiriliyordu. KİTAP EHLİ BÖYLE ZORLU BİR MAHŞER GÜNÜNE İNANMIYORLARDI. Çünkü işlerine gelmiyordu. Allah yapılan bu hataların, kendisine şirk koşmak olduğunu, Kur’an’ı tarafsız dikkatle okuyan her Müslüman anlayacaktır. Peki bizler, Kitap Ehlinin düştüğü yanılgıya düşüyor muyuz? Ne yazık ki aynı yanlışları bizlerde yapıyoruz. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakın diye uyardığı halde, bunları hatırlatanlara karşı,  SEN ALLAH’IN RESULÜNÜ DEVRE DIŞI BIRAKIYORSUN, RESUL DÜŞMANISIN, ALLAH’IN VELİ, ÂLİM, KULLARIDA ŞEFAATÇİDİR DİYEREK KALPLERİ DARALIYOR, HIŞIMLA HAKARETE BAŞLIYORLAR. Ama kendi inançları doğrultusunda konuştuğumuzda ve Allah’ın Resulü Kur’an’ın hüküm verdiği gibi dinde hükümler koyar, oda Allah gibi şefaat edecektir ümmetine, Allah’ın VELİ kulları da şefaatçidir, bizlerin günahlarının bağışlanmasında bizlere yardım edecektir dendiğinde, çok memnun oluyorlar. Sanırım kitap Ehlinin yaşadığı inancı, günümüzde bizlerin genel çoğunluğumuz yaşıyor, ama farkında bile değiliz. Zümer suresi 45. Ayeti doğru anlayabilmek için, sizlere referans olsun diye iki ayet hatırlatmak istiyorum.

Mümin 12: SİZİN BU CEZANIZIN SEBEBİ, TEK OLAN ALLAH'A ÇAĞIRILDIĞINIZDA İNKÂR ETMENİZ, O'NA ŞİRK KOŞULDUĞUNDA İNANMIŞ OLMANIZDIR. ARTIK HÜKÜM, YÜCE VE BÜYÜK OLAN ALLAH'INDIR. (Bayraktar Bayraklı)

İsra 46: AHİRETE İNANMAYANLAR KUR’AN’I ANLARLAR DİYE KALPLERİNE ÖRTÜLER VE KULAKLARINA DA AĞIRLIK KOYDUK. ÇÜNKÜ KUR’AN’DA RABBİNİ YALNIZ ANDIĞIN ZAMAN, ONLAR CANLARI SIKILARAK ARKALARINI DÖNERLER. (Bayraktar bayraklı)

Bu ayetlerin hiç birisi, hiç inanmayan ateistlere hitaben değil, tek Allah olduğuna inanan, Kitap Ehline hitaben söylendiğini, önce lütfen hiç unutmadan ayeti anlamaya çalışalım. Mümin suresi 12. Ayet, Kitap Ehlinin ve günümüzde bizlerinde aynı yanlışı yaptığımızı, bakın Allah nasıl bildiriyor. Allah sizi cezalandırmamın sebebi, hüküm veren, kanun koyan tek ilaha sizleri çağırdığımda, HAK OLAN gerçeği unutup, hatta vahyimi arkaya atıp, duymazdan gelerek, batılı yaşayarak ve böylece kanunlarımı inkar ederek, EDİNDİĞİNİZ VELİ, ÂLİM, GAVS İLAN ETTİĞİNİZ KİŞİLERLE, BANA ŞİRK KOŞTUNUZ, BENİM VERMEDİĞİM YETKİLERİ, YARATILMIŞ BEŞERE VEREREK, BENİM YOLUMDAN SAPTINIZ DİYOR ALLAH. BANA ANCAK SİZLER ŞİRK KOŞARAK İNANDINIZ, BÖYLE BİR İNANCI, KABUL ETMİYORUM DİYOR RABBİMİZ. Yeri gelmişken hatırlatmak isterim, Allah iman ettiğini söyleyen genel çoğunluğunun, bakın aslında nasıl iman ettikleri uyarısında bulunuyor. ”ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK, ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR.” (Yusuf 106)

Rabbimiz, sizlere dinde hüküm veren ve bağışlayan yalnız benim dediğim halde, karşıma şirk koşarak geldiniz. ARTIK GERÇEĞİ GÖRECEKSİNİZ VE HÜKÜM VERECEK YALNIZ ALLAH OLDUĞUNU, İŞTE ŞİMDİ ANLAYACAKSINIZ DİYOR. İsra 46. Ayetinde, ahireti benim emrettiğim şekilde değil, kendi uydurduğunuz batıl şekilde anlayarak, gerçek ahireti böylece inkâr ettiniz diyor. İnatla gerçekleri görmek istemeyip, HAK OLANI terk edip, batılda ısrar ettiklerinden böyle kullarımın, gerçekleri görmemeleri için, kalplerine örtüler/mühürler, kulaklarına da ağırlık koyduk diyor. Bunun sebebini de tekrar açıklıyor ve diyor ki Elçisine. Çünkü sen vahyimi tebliğ ederken, Kur’an’da Rabbini tek ilah, tek hüküm veren, tek şefaatçi olarak andığında, onların canı sıkılır, atalarının inancına ters düştüğü için seni dinlemek istemezler, arkalarını dönüp terk ederler diyor. Yazdığım makalelerimde bende tek ilah olan Rabbimize davet edip yalnız Kur’an ayetlerini özellikle örnek gösterdiğimde, bazı arkadaşlarımın hoşuna gitmeyerek bana şöyle bir sitemde bulunuyorlar.  Senin sünnet inkarcısı olduğun belli oluyor, yalnız Kur’an’dan bahsediyorsun. Neden peygamberimizin hadislerinden bahsetmiyorsun, onu devre dışı mı bırakıyorsun? Diyerek, adeta Allah ve Resulünü eş değerde tutarak, Resulünü Allah’ın din ortağı yapmaya çalışıyorlar. Hâlbuki Allah, Resulünün görev ve yetkisini bizlere anlatırken ne demişti Kur’an’da? “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40)  “RASULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18)

Allah çok açık bir şekilde hüküm sahibi benim, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, onun için yalnız Kur’an’ın ipine sarın, batılın peşine düşmeyin diye hem bizlere, hem de daha önceki topluma hükmünü bildirdiği halde, bizler de Kitap Ehlide Kur’an’dan ders almadığımız için, aynı yanlışları yapmaya devam ediyoruz. Çünkü bizlerin Kur’an’ı anlayarak okumamızı engellediler, toplumun Kur’an ile arasına girdiklerinden, gerçeklerle Müslümanlar buluşamadı.

Bunca açık ayetleri hatırlattığımızda, ne diyorlar hatırlayalım. “NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ, POSTACI DİYE Mİ GÖNDERDİ?" Kur’an gerçeklerini, Kur’an’dan habersizlere anlatmak mümkün değil. Çünkü onlar, Kitap Ehlinin yaptığı yanlışları yapmaya ısrarla devam ettikleri için, Allah akıllarını kullanmadıklarından onların gözlerine perde çekmiş, kalplerini örtmüş, kulaklarına da ağırlıklar koymuş ki inatlarından dolayı, Allah’ın HAK OLAN gerçekleri ile buluşamasınlar.

Dilerim gözlerinde perde olmayan, böylece kalpleri mühürlenmemiş, Allah’ın halis kulları arasında oluruz. HAK OLAN Kur’an gerçekleri ile buluşmak isteyen, önce kafasındaki batıldan kurtulup, aklını kullanarak yalnız Kur’an’ın ipine sarılmalıdır.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...