Ana içeriğe atla

Zümer Suresi 17-18. Ayetlerden Ders Almayanlar, Tağutun Esiri Olmaktan Kurtulamazlar.

 


Bu makalemde sizlere, günümüzde farkında olmadan yaptığımız çok büyük yanlışımıza, Allah’ın dikkatimizi çektiği ayeti hatırlatmak ve üzerinde birlikte düşünmek istiyorum. Ayet Zümer suresi 17 ve 18. Ayetler. Önce ilk ayeti yazalım, üzerinde birlikte düşünelim.

Zümer 17: TAĞUTTAN, ONA KULLUK ETMEKTEN KAÇINIP DA, TAM GÖNÜLLE ALLAH’A YÖNELENLERE GELİNCE, MÜJDE ONLARADIR. HAYDİ, MÜJDELE KULLARIMI. (Elmalı Hamdi)

Allah ayetin başında, çok önemli bir uyarıda buluyor bizlere ve diyor ki, TAĞUTTAN ona kulluk etmekten kaçının diyor. Kim bu tağut?  Çünkü ona kulluk etmekten kaçının diyor. Başka bir ilah ya da Allah’mı?  Elbette hayır, bu uyarıyı ve ikazı Allah iman ettiğini söyleyen kullarına yapıyor, burası çok önemli. Herkes tek ilah Allah olduğuna iman ediyor. Peki, Rabbimiz bu uyarıyı neden, ne maksatla yapıyor o zaman? Önce TAĞUT kelimesinin ne anlama geldiğine bakalım. Sözlükte AZAN, AZDIRAN SINIRI AŞAN anlamında geçer. Aslında bu kelime bir sıfattır. Yani nitelik nicelik belirten bir kelimedir. Bu bilgilerden sonra Tağut kelimesine, HAK OLAN DOĞRU YOLDAN SAPTIRAN, TOPLUMU ALLAH İLE ALDATAN HER KİŞİYE, KISACA TAĞUT DİYEBİLİRİZ.

Demek ki ayetin bahsettiği Tağut bir insan ama bu insan, Allah’a onun kitabına davet etmek yerine, kendisine davet ederek, onları hak yoldan saptırdığını ve yalnız Allah’a kulluk etmemiz, onun kitabı Kur’an’a sarılmamız yerine, kendilerinin yazdığı kitaplara beşeri rivayetlere yönelten ve kendisine de kulluk etmelerini söyleyen kişilere, TAĞUT diyor Rabbimiz. Yakın çevrenizden bazı tarikat ve cemaat liderlerinin Kendisini VELİ GAVS ilan edip, SİZLER BENİM KULLARIMSINIZ dediklerini duymuşsunuzdur. İşte Allah bunlara TAĞUT diyor.

Ayetin çok önemli uyarısında Allah, kim bu TAĞUTUN tuzağına düşmeden, onlara yaklaşmadan kaçınıp, hiç kimseyi benim ile arasına koymadan, TAM GÖNÜLDEN ALLAH’A YANİ ONUN KİTABINA YÖNELİRSE, İŞTE ONLARI MÜJDELE ONLAR BENİM SEVGİL KULLARIMDIR DİYOR RABBİMİZ ELÇİSİNE. Peki, bizler bu hatayı yapmadan, yani kendimize veliler, gavslar edinmeden yalnız Allah’ın ipi Kur’an’a mı sarılıyoruz, yoksa VELİSİ olmayanın velisi şeytandır diyerek, kendimize veliler, gavslar edinip, yalnız Kur’an’a sarılacağımız yerde, onların yazdığı beşeri kitaplara mı sarılıyoruz, ne dersiniz? Bu satırları yazarken, geçmiş yıllarda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Nur cemaatinin bir toplantısına çağırmışlardı beni, katıldım. Önce Said’i Nursi’nin kitaplarını okumaya başladılar, daha sonra karşılıklı sohbet derken, söz istedim. Arkadaşlar sizin okuduğunuz kitapları da okuyalım, ama önce sorumlu olduğumuz Kur’an’ı, anladığımız dilden dikkatle okuyalım ki, bu kitaplarda yazanların doğru olup olmadığını anlayabilelim dediğimde, bana nasıl bir cevap verdiler biliyor musunuz? “BİZİM KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK SEN OKU.” Tabi beni bir daha toplantılarına çağırmadılar. Düşünebiliyor musunuz Kur’an’ı anladığımız dilden okumayı kaybedilen zaman, bahsettiğim kişinin kitabını okumayı ise kazanılacak zaman olarak görebiliyorlar. Rabbimizin huzurunda elbet bir gün, kimin haklı olduğunu göreceğiz. İŞTE TAĞUT İNSANLARI BÖYLE, ALLAH’IN YOLUNDAN SAPTIRIR, FARKINDA BİLE OLAMAZSIN. Zümer suresi 17. Ayetin devamında iman eden bizlerin, nasıl bir yol izlememiz gerektiğini bakın nasıl söylüyor yol gösteriyor Allah.

Zümer 18: O KULLARIM Kİ, ONLAR SÖZÜ DİNLERLER, SONRA DA EN GÜZELİNE UYARLAR. İŞTE ONLAR, ALLAH’IN KENDİLERİNE HİDAYET VERDİĞİ KİMSELERDİR. İŞTE TEMİZ AKILLILAR DA ONLARDIR. (Elmalı Hamdi)

Kendisine yalnız Allah’ı VELİ edinip yalnız ona güvenip dayanan ve yalnız Allah’ın ipine sarılan müjdelenen Allah’ın halis kullarının, bakın nasıl bir yol izlemesi gerektiğini söylüyor Rabbimiz. O KULLARIMI Kİ, ONLAR SÖZÜ DİNLERLER, SONRA DA EN GÜZELİNE, DOĞRUSUNA UYARLAR. Sizlere sormak istiyorum, özellikle yukarıda örneğini verdiğim kitapları okuyarak, zaman kaybetmediğine inanan kardeşlerime soruyorum. Sözün en güzeli, doğrusu, güvenilir olanı, daha da önemlisi sorumlu olduğumuz, sizce kimin sözüdür? “SÖZ BAKIMINDAN, ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” (Nisa 87) “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51)  Bakın Kitap Ehlide aynı hataları yaptığı için, Rabbimiz onları uyarmıştı. Peki neden? Çünkü onlarda Allah’ın indirdiği kitapları bir kenara bırakmış, yeterli görmemiş kendilerine dini en doğru anlatacak Veliler, gavslar edinerek onların sözlerine inanarak TAĞUTLARIN ardı sıra gitmişlerdi. Onu için Allah söz bakımından, Allah’tan daha doğru kim vardır diye uyarıyor ve size indirdiğim Kur’an size yetmiyor mu diye de ikaz ediyordu. Bizler ise Allah’ın kitabına haşa güvenmiyor, neler söylüyoruz. BİZİM YAPTIĞIMIZ, İNANIN CAHİL CESARETİ.

Allah Kitap Ehlinin kendilerine TAĞUTLAR edindikleri ve onların sözleri ile dini yaşadıkları için Kur’an indirilmişti. Ne yazık ki bizlerin Kitap Ehlinden yani Yahudi ve Hristiyan toplumundan, hiçbir farkımız kalmadı. Bizlerde yalnız Allah’ın vahyi Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandık ve TAĞUTUN ADETA OYUNCAĞI OLDUĞUMUZUN BİLE FARKINDA OLAMIYORUZ. Araf suresi 171. Ayetinde, bakın Allah Kitap Ehlini hangi konuda uyarmış, onu bile bizlere söylüyor ki aynı hataya düşerek TAĞUTLARIN oyuncağı olamayalım.

(Onlara) “SİZE VERDİĞİMİZ KİTAB’A SIMSIKI SARILIN VE ONUN İÇİNDEKİLERİ HATIRLAYIN Kİ, ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINASINIZ” DEMİŞTİK. (Araf 171)

Ne dersiniz, bizler bu ve benzeri uyarıları hayatımıza geçirip, Allah’ın bizlere emrettiği gibi yalnız Onun ipi Kur’an’a mı sarıldık, yoksa kitap ehlinin yaptığı gibi, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, bizim atalarımızın inancı ne olacak diyerek, TAĞUTLARIN yazdığı beşeri kitapları din edinip, Allah’ın yolundan mı saptık, ne dersiniz? Karar sizin, hepimiz bu dünyada imtihandayız. Allah biz kullarına acımış ve bu imtihanda adeta bizlerin başarılı olmamız için, ELİMİZE KOPYE ÇEKECEK BİLGİLERİ DAHİ VERMİŞ VE NE DEMİŞTİ HATIRLAYALIM.

“ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.” (Zuhruf 44)

Rabbimiz biz kullarının hata yapmaması için, elimize imtihan sorularını vermiş ama bizler hala inatla, Allah’a güvenmeyerek edindiğimiz TAĞUTLARIN sözleri ile batıl bilgilere dersimizi çalışıyoruz. Sizce hangimizin mahşer günü yüzleri gülen kullarından olur? Yalnız Allah’ın sözüne güvenip, Allah’ın ipi Kur’an’a sarılanların mı, yoksa Allah’ın kitabını yetersiz, detay sız açıklanmamış görüp, Allah’ın Resulünün onayı haberi bile olmadığı, rivayet hadisleri/sözleri ona nispet ederek kendisini rivayetlere edindikleri VELİ, GAVS dedikleri kişilerin sözlerine teslim edenler mi, yüzleri gülen kullarından olur?

O çetin gün çok uzak değil inanın, bir nefes alımı kadar kısa ama bunun ne yazık ki farkında olamıyoruz. Fark ettiğimiz zamanda zaten iş işten geçmiş oluyor. Dilerim bu gerçeklerin zamanında farkında olan, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...