Ana içeriğe atla

İslam Toplumunda Geçen, SAHABE Konusu Üzerine.


 

Bizler eğer inancımızı yaşarken, doğru bilgi sahibi olmadan İslam’ı yaşıyorsak, yaşadığımız yanlış bile olsa, farkında olmadığımız için inatla onu savunmaya çalışıyoruz. İnsan psikolojisi öyledir, yaptığının doğru olduğuna inanmak ister. Tabi nefsinin etkisiyle, aklını düşünmeyi genelde devre dışı bırakarak bunu yaparız. Benim yazılarımı takip eden kardeşlerim çok iyi bilir, ben yazılarımın konusunu seçerken, özellikle bana verilen cevaplar üzerinde de çok durur, hatta makalemin konusu yaparım. ÇÜNKÜ VERDİKLERİ CEVAPLAR, YAŞADIKLARI İNANCIN CANLI ÖRNEĞİDİR DE ONDAN. Bu makalemde de sizleri, yazıma verilen bir cevap üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum. SAHABE konusunu lütfen dikkatle araştıralım ve onlarında bizler gibi bir insan olduğu gerçeğini unutmayalım. Bir Müslüman Kur’an ile gereken bağını kuramadıysa, onu rahatlıkla Allah ile aldatmak kolay olacaktır. Bunu da ne yazık ki İslam düşmanları ile dini kendi menfaatine kullanmak isteyenler başardılar. Çünkü bu yanlış çok fazla yapılıyor. Bakın arkadaşımız nasıl bir cevap vermiş.

“KUR’AN’DA, HADİSLERDE AYNI SAHABELERİN RİVAYETLERİ İLE GELDİMİ? GELDİ. ALLAH’IN RAZI OLDUĞU O SAHABE AYETLERİ OLDUĞU GİBİ AKTARDI, AMA HADİSLERİ DEĞİŞTİRDİ ÖYLEMİ? SİZLER ŞEYTANDAN DAHA FAZLA İSLAM DÜŞMANISINIZ!”

Bu kardeşime aslında kızmıyorum ama üzülüyorum. Çünkü inancını bir kez Kur’an’dan sorgulamış, dikkatle düşünerek Kur’an bütünlüğünde okumuş olsaydı, asla bu sözleri söylemezdi. Çünkü bu düşünce ve söylemler, Allah’ın kitabına şirk koşmanın yanında, Kur’an’a saygısızlıktır. Peki neden? Gelin onu anlamaya çalışalım. Her şeyden önce Allah’ın eşi benzeri olmayan Nuru Kur’an ile Resulün asla onayı alınmadan, haberi bile olmadan onun vefatından en az 200 yıl sonra, Resule ait olduğu iddia dilen rivayet sözlerin toplatılarak, insanların aklında kaldığı kadarıyla yazılmış ve kayda alınmış rivayetlerle, Kur’an’ı nasıl karşılaştırır aynı kefeye koyarız? İşte bunu anlamakta zorluk çekiyorum. ŞUNU LÜTFEN UNUTMAYALIM, KUR’AN AYETLERİNİ ALLAH’IN RESULÜ SAĞLIĞINDA YAZMIŞ, KAYDA ALMIŞ AMA VAHİY DEVAM ETTİĞİ İÇİN KİTAP HALİNE GETİRMEMİŞTİ. KENDİ SÖZLERİNİ/HADİSLERİNİ İSE ASLA YAZDIRMAMIŞTIR. KUR’AN RESULÜN VEFATINDAN HEMEN SONRA CİLTLENİP, KİTAP HALİNE GELMİŞTİR. BIRAKIN BU BİLGİLERİ, ALLAH NE DİYOR KUR’AN İÇİN?

Hicr 9: DOĞRUSU ZİKRİ/KİTAP'I BİZ İNDİRDİK, ONUN KORUYUCUSU ELBETTE BİZİZ. (Diyanet meali)

Bakın Allah, indirdiğimiz Kur’an’ın korumasını da elbette biz yapacağız diyor. Ama arkadaşımız, inandığı mezheplerin öğretisini ve Resule atfen rivayet edilen hadisleri aklayabilmek için bu bilgileri Kur’an ile eş tutarak, KUR’AN’DA HADİSLERDE AYNI RİVAYET YOLLA BİZLERE GELMİŞTİR, Kur’an’ı kabul edipte Resulün rivayet hadislerini neden Kur’an gibi şüphe duymadan kabul etmiyorsun diyerek, söylediklerini kabul etmeyenlere, şeytandan daha fazla İslam düşmanısınız sizler diyebiliyorlar. Tekrar söylüyorum, bu kardeşlerimiz Kur’an gerçeklerinin farkında olsaydı, asla bunu söylemezdi eminim. Dilerim farkında olurlar. İnatla rivayetleri meşrulaştırmak isteyenler, bunca gerçeği görmezden gelerek şunu söyleyenleri duyarsınız. ALLAH HEM KUR’AN’I HEMDE RESULÜN RİVAYET HADİSLERİNİ KORUYOR, ONLARDA KUR’AN AYETİ GİBİDİR DEMEKTE BİR SAKINCA GÖRMÜYORLAR. Peki, kanıt nerede? Kur’an’ı Allah’ın koruduğunu görüyoruz. Lütfen kendimizi kandırmayalım, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların tuzağına düşeriz.

Her şeyden önce Allah, bu konuda bizleri özellikle uyarıp YALNIZ KUR’AN’A SARILMAMIZI VE ONDAN SORUMLU OLDUĞUMUZU BİLDİRİYOR. Bu uyarıların farkında olan, zaten bu sözleri söylemez. Sizce Rabbimiz Zuhruf 44. Ayetinde, sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, haşa sözünden cayıp, Kur’an’ın yanında neden Resulün rivayet sözlerine/hadislerine uymadınız diye mahşer günü hesap sorar mı? Cevabı çok açık, hala fark etmek istemeye elbette sözüm olamaz, herkes kendi imtihanını yaşıyor. Benim gibi düşünüp yaşamıyor diye, hiç kimseye hakaret edemeyiz siz şeytandan daha çok İslam’a zarar veriyorsunuz diyemez.

Gelelim arkadaşımızın söylediği, ALLAH’IN RAZI OLDUĞU O SAHABELER KONUSUNA. Şunu lütfen unutmayalım, Allah hangi kullarından razı oldu onu bizler asla bilemeyiz. Çünkü Allah ayetinde sizler doğru yolda gidin, KİMİN EN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ, TAKVACA ÜSTÜN OLDUĞUNU YALNIZ ALLAH BİLİR DEMİYOR MUYDU? Din adına güveneceğimiz tek kitap günümüzde Kur’an vardır. Onun için Allah’ın ipine yani Kur’an’a sarılın diyor Rabbimiz ayetinde. Resulün yaşadığı dönemde olsaydık, ona da elbette güvenmemizi Allah istiyordu. Peki neden? ÇÜNKÜ RESULÜ, ALLAH’IN KONTROLÜNDEYDİ VE EN KÜÇÜK HATASINDA ONU UYARIYORDU. ONUN İÇİN BİZLER HİÇ KİMSEYE GÜVENEMEYİZ, HELE RİVAYETLERE ASLA GÜVENEMEYİZ. Ancak Kur’an’ın onay verdiği sözlere/hadislere şöyle diyebiliriz. Allah’ın Resulü bu sözü, söylemiş olabilir. Allah’ın Resulünün vefatından sonra, arkadaşımızın söylediği sahabelerin hepsi Resulüne çok bağlı olsaydı, acaba o kargaşalar, hatta Müslümanların yönetimine seçilmiş Halifeleri öldürmeye cesaret edebilirler miydi? Allah boşuna güvenilecek VELİNİZ yalnız benim, sakın kendinize VELİLER edinip, ardı sıra gitmeyin diye uyarmıyor ayetlerinde bizleri. Ama arkadaşımız hiç görmediğimiz, tanımadığımız sahabelerin RESULÜN SÖZLERİNİ/HADİSLERİNİ OLDUĞU GİBİ BİZE AKTARDI DİYEBİLİYOR SANKİ ŞAHİT OLMUŞ GİBİ. Daha da ilginci bu rivayetler ile İslam’ı yaşamanın doğru olacağına inandığı gibi, Kur’an’ın da rivayet yolla bizlere ulaştığını söyleyerek, Kur’an’a şirk koşmaktan çekinmiyorlar. Şunu da hatırlatmak isterim, sahabeler sizce kaç yıl yaşadı? Hadislerin kayda alınmaya başlandığı yılları düşünün, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sahabeler neden Resule ait olduğu iddia edilen hadislerini, Resul yaşıyorken onun onayını alarak yazıp kayda almadı da, Resulün vefatından yaklaşık 200 yıl sonra yazılmak istendi? Çünkü Allah'ın Resulü yazımına izin vermedi ve sizlere Kur'an yeter dedi de ondan.  Arada sahabe bile kalmamış, bunu da akıl edemiyoruz. DEĞERLİ DOSTLARIM KARDEŞLERİM, BUNA CAHİL CESARETİ DENİR. LÜTFEN BU YANLIŞIMIZIN, KUR’AN İLE FARKINA VARALIM Kİ, BU İŞİN SONU CEHENNEMDE NOKTALANMASIN.

Bizler İslam’ı yaşarken Kur’an merkezli yaşamadığımız için, bazı kişileri yücelterek olağan üstü değerler yüklüyoruz. Çok yakın zamanda bunun acısını çektik. Toplumun bir kısmı Fethullah denen şahsa öyle güvendi ki, çok dindar Allah dostu Veli insan dediler. Bu şahıs kendi çıkarları için toplumu birbirine düşürdüğü gibi, ülkesine devletine ihanet etti. Yine günümüzde Said Nursi’nin kitapları adeta Kur’an’ın önüne geçirilerek şu bilgilere inanabiliyorlar. “ZANNEDERİM Kİ HAKAİK-I ALİYE-İ İMANİYEYİ TAMAMIYLA RİSALE-İ ETMİŞ, BAŞKA YERLERDE ARAMAYA LÜZUM YOK. RİSALE-İ NUR TALEBELERİ, RİSALE-İ NUR UN DAİRESİ HARİCİNDE NUR ARAMAMALI VE ARAMAZ. EĞER ARARSA RİSALE-İ NUR’UN PENCERESİNDEN IŞIK VEREN MANEVİ GÜNEŞE BEDEL, BİR LAMBAYI BULUR; BELKİ GÜNEŞİ KAYBEDER.” Bizlerin güneşi Kur’an’dır, beşeri kitaplar değil. Ayrıca bu kişi yazdığı kitapların kendi düşüncesi olmadığını, Allah’ın ona yazdırdığını dahi iddia etmektedir. "ŞU FIKRA (BÖLÜM) ARABÎ GELDİĞİ İÇİN, ARABÎ YAZILDI." "YANİ BU MÜNACAT, KALBE FARİSİ OLARAK TAHATTUR ETTİĞİNDEN, FARİSİ YAZILMIŞTIR." (S: 208) "KİMİN HADDİDİR Kİ, BU NURLARDA YANLIŞLIK BULSUN…. ONUN İÇİN BİR HARFE DOKUNMAYI AZİM BİR GÜNAH İŞLİYORUM TELAKKİ EDİYORUM." Barla Lahikası, 56. Hatasız yalnız Allah’tır, onun kitabı Kur’an’dır lütfen bunu unutmayalım ve kendimizi ebedi ateşe atmayalım. Allah sakın benden başka veliler edinip ardı sıra gitmeyin diye bakın nasıl uyardığı halde kendimize veliler, evliyalar edinmekten çekinmiyoruz, çünkü Kur’an sız İslam yaşıyoruz da ondan.

“YOKSA ALLAH'TAN BAŞKA VELİLER Mİ EDİNDİLER? VELİ YALNIZ ALLAH'TIR. ÖLÜLERİ O DİRİLTİR. O HER ŞEYE KADİRDİR.” (Şura 9)

“DE Kİ: “GÖKLERİ VE YERİ YOKTAN VAR EDEN, YEDİREN AMA YEDİRİLMEYE İHTİYACI OLMAYAN ALLAH’TAN BAŞKASINI MI VELİ EDİNECEĞİM?” (Enam 14)

Bu gerçeklerden habersiz olanlar, ne yazık ki böyle hatalar yapmaya günümüzde devam etmekte, hatta velisi olmayanın velisi şeytandır diyerek, beşeri veliler edinmekten çekinmiyorlar. Allah’ın Resulünün yanındaki SAHABELERİ yani onu koruyan, kollayan ona tanık olanlar, bizler gibi bir insandır. LÜTFEN ŞUNU UNUTMAYALIM. BİZLER BİRER İNSANIZ YANİ BEŞERİZ. MUTLAKA HATA VE YANLIŞLARIMIZ VARDIR. ONUN İÇİN ALLAH, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM DİYOR. Rabbimiz bazı konularda Resulünü bile uyarmış, hatta Kur’an’a geçirerek bizleri bu konuda dikkatli olmamızı istemiştir. Hz. İsa’yı araştırınız lütfen. Onun en yakınında onun yardımcıları dedikleri 12 havarisi, yani dini yaymakla görevli kişilerden birisi, ona ihanet etmiştir. Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, bu konuda yapılan bir araştırmadan bir bölümünü sizlere yazmak istiyorum.

“Hz. Peygamber söz, fiil ve takrirleriyle Müslümanlar için en güzel örnektir. İlâhî mesajın ilk muhatapları olan sahâbe de, Hz. Peygamber’in etrafında bulunarak onun tarafından yetiştirilmeleri sebebiyle, daha sonra gelecek nesillere hem prensip hem de uygulama bakımından örnektir. SAHÂBE, İNSAN OLMALARI HASEBİYLE ZAMAN ZAMAN BAZI OLUMSUZ TAVIRLAR SERGİLEMİŞLER VE BU NEDENLE UYARILMIŞLAR, KİMİ ZAMAN DA CEZALANDIRILMIŞLARDIR. Bu durumun Hz. Peygamber’in sahâbeye, sahâbenin Hz. Peygamber’e bakışında herhangi bir değişiklik meydana getirmediği görülmektedirÇÜNKÜ HZ. PEYGAMBER, SAHÂBEYE BEŞER NAZARIYLA BAKMIŞ VE ONLARIN TUTUMLARINI BU BAĞLAMDA DEĞERLENDİRMİŞTİR. Sahâbeye duyulan saygı ve bunun doğal bir sonucu olarak onlar tarafından ortaya konulan bazı davranışların kendilerine yakıştırılamaması, onları beşer düzleminde anlama yerine İNSANÜSTÜ VARLIKLAR OLARAK TELAKKİ EDİLMESİ, GÜNÜMÜZ DÜNYASININ SAHÂBE ALGISINDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ SORUNLAR ARASINDA YER ALMAKTADIR. Bazı sahâbîler insan olmalarının tabii bir gereği olarak günlük yaşamlarında HIRSIZLIK YAPMA, ZİNA ETME, İÇKİ İÇME VE İFTİRA ATMA GİBİ BİRTAKIM OLUMSUZ İCRAATLAR DA BULUNMUŞLARDIR. Bu tür fiilleri yapan peygamber neslini kınama, tahkir etme ve aşağılama gibi tutumlardan kaçınarak onların sergiledikleri bu tür eylemler karşısında Hz. Peygamber’in takındığı tavırlarda günümüz Müslümanlarının alması gereken ibretler olduğu kanaatindeyiz. Bu çalışma, bazen olumsuz davranışlar sergileyen, bazen yanlış inanç temayüller içerisinde olan ve bazen de İslâmî emirleri ihlâl eden sahâbeye karşı Hz. Peygamber’in tavrını örneklerle ortaya koymayı amaçlamaktadır.” “DİN BİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ.”

Bizler İslam’ı rivayet zincirinden öğrenmiş ve yaşıyorsak, bu inanç bizleri tahmin edemeyeceğimiz zorluk ve yüzlerimizin simsiyah olacak tehlikelerle mahşer günü Allah’ın ve Resulünün huzuruna getirecektir. Tabi bunun sonucunda hiçte mutlu olamayacağımızı hatırlatmak isterim. Onun için lütfen inancımızı Kur’an’dan sorgulayalım AMA ÖNCE KAFAMIZDAKİ TÜM RİVAYETLERDEN BATIL BİLGİLERDEN TEMİZLEYEREK KUR’AN’I OKUYALIM Kİ, GERÇEKLERLE BULUŞABİLELİM.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİ...

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyar...