Ana içeriğe atla

Nisa Suresi 24. Ayeti Çarpıtanlar, Allah’ın Lanetinden Asla Kurtulamayacaklardır.


 

Bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nisa suresi 24. Ayet olacak. Bu ayet hem İslam düşmanları tarafından, hem de İslam’ı mezheplerin ve batıl inançların ışığında yaşayanların, tahrif edip yanlış anlattıkları bir ayettir. Hatta sanırım Kur’an’ı küçümsemek isteyen bir kişi, bakın bu ayetin anlamını farklı bir yöne çekerek ne söylüyor. “DİN BU “SAVAŞLARDA ESİR ALDIKLARINIZIN KARILARI VE KIZLARI SİZE HELÂL KILINMISTIR. (Nisa 24) ” Gerçekte de ayet böylemi söylüyor, yoksa çok önemli bir konuya açıklık getirip, zor durumdaki o devrin esir kadınlarına özgürlüğün yolunu mu açıyor, ona birlikte bakalım. Önce ayeti yazalım.

Nisa 24: EVLİ KADINLARLA EVLENMENİZ DE HARAM KILINDI. MALİKİ BULUNDUĞUNUZ CARİYELER MÜSTESNA BUNLAR, ALLAH’IN ÜZERİNİZE FARZ KILDIĞI HÜKÜMLERDİR. BUNLARDAN BAŞKASINI, ZİNADAN KAÇINIP, İFFETLİ OLARAK, MALLARINIZLA İSTEMENİZ SİZE HELAL KILINDI. ONLARDAN FAYDALANDIĞINIZA MUKABİL, KARARLAŞTIRILMIŞ OLAN MEHİRLERİNİ VERİN; KARARLAŞTIRILANDAN BAŞKA, KARŞILIKLI HOŞNUD OLDUĞUNUZ HUSUSDA SİZE BİR SORUMLULUK YOKTUR. ALLAH BİLEN’DİR, HÂKİM’DİR. (Eski Diyanet meali)

Ayet çok önemli bir konuya açıklık getiriyor ve diyor ki, sizin emrinizde olup, sahip olduğunuz kadınlar hariç, evli kadınlarla evlenmeniz size haram kılınmıştır. Burada yapılan açıklama ve karşılaştırma, elinizin altında olan cariyeler ve evli kadınlar karşılaştırması yapılıyor ve evli biriyle asla evlenemezsin diyor, sahip olduğun cariyeler müstesna diyerek onlarla evlenme teşvik ediliyor. Bunun ötesinde namuslu zina yapmayan kadınların Mehirlerini vermek şartıyla, size helaldir açıklaması yapılıyor. Devamında Mehir konusunda detaylı açıklama yapıyor. Çünkü cahiliye devrinde cariyelerle, evlenmedikleri gibi istedikleri gibi onlardan istifade ediyordu Araplar. Günümüzde cemaat ve tarikat eksenli İslamı yaşayanlar, ne yazık ki  onlardan farklı değil. Bu zihniyet, cariye yani savaş esiri kadınlarla evlenmeden, birlikte olabilirsiniz şeklinde açıklama yapabiliyorlar. Bu düşünce Kur’an’ın tamamına aykırıdır ama Kur’an ile amal eden ne yazık ki çok az Müslüman var. Kur’an tüm bunlara düzenleme getiriyor.

Aslında ayette cariye kelimesi geçmiyor, maliki bulunduğunuz ya da sağ ellerinizin sahibi olduğu diye tercüme edilir, bunlar kimler sorusuna gelirsek. Bizlerin sorumluluğunda olup da evli olmadığımız kimler olabilir, burası önemli. Bu ayette bahsedilen kişiler, Arap kültüründe neredeyse her evde olan CARİYELER kast ediliyor. Onun için ayetleri tercüme edenler direk cariye diye tercüme ediyorlar. Peki, bu cariyeler kimler? Savaşlarda esir alınan kadınlar. Kur’an ayetlerini araştırdığımızda bazı ayetlerin, Arap kültüründe yerleşmiş, hatta Arapların kolay kolay vaz geçmek istemediği bazı konuları Allah’ın, yavaş yavaş vazgeçirmek için indirdiğini görüyoruz. Birden kaldırmak yerine zamanla indirilen ayetlerle, kaldırma yöntemini kullanıyor Rabbimiz.

Örneğin Arapların kültüründe olan, ZIHAR konusu gibi. Arap erkekleri eşleri yaşlandığında, eşinden boşanmak istediğinde, sen artık benim anamın sırtı gibi görünüyorsun deyip boşanırlarmış. Buna ZIHAR etmek deniyor. Allah’ın Resulüne bir kadının bu konuda yaptığı şikâyet üzerine, Rabbimiz bir ayet indiriyor ve bu geleneğin doğru olamayacağını bildirip, buna ayetiyle son veriyor. Yine Allah savaş esirleri CARİYE ve köle konusuna son vermek içinde,  Enfal suresi 67. Ayeti indirip, bakın ne diyor Nebiye. YERYÜZÜNDE DÜŞMANI TAMAMIYLA SİNDİRİP HÂKİM DURUMA GELMEDİKÇE, HİÇBİR NEBİYE ESİR ALMAK YAKIŞMAZ. Bakın bu ayetle artık savaş esiri almanın yasak olduğunu Rabbimiz söyleyerek kölelik ve cariyeliğe son veriyor.

Bu konuda daha detaylı ayet yok mu, açıklama yapılmamış mı, ona bakalım şimdide. Muhammed suresi 4. Ayetinde, savaş bitip galip geldiğinizde, bakın O esirlere ne yapın diyor Allah. “SAVAŞ SONA ERDİĞİNDE, YA BİR LÜTUF OLARAK KARŞILIKSIZ, YA DA FİDYE ALARAK SALIVERİNİZ.” Bakın esir alıp, kadını cariye olarak, erkeği köle olarak kullanılmasını yasaklıyor. Böylece kölelik ve cariyeliğe de Rabbimiz son veriyor. Peki, bu ayetler indirilmeden köle ve cariye olarak kullanılan esirler ne olacak? Rabbimiz bunlarında özgürlüğe kavuşması için birçok ayet indiriyor ve iman edenleri bu yönde teşvik edip, onlarında özgür kalmalarını sağlamaya çalışıyor, özellikle bu konuda imtihan ediyor onları. Örneklerine bakalım.

İlk örneğini makalemizin konusu olan ayette görebiliriz. Nisa suresi 24. Ayetinde Allah, savaşlarda esir olarak tutulan kadınları yani cariyeleri özgürlüğüne kavuşturabilmek için bekar olanlarla, EVLENEBİLİRSİNİZ DİYOR. Evlendiklerinde köle/cariyelikten kurtuluyorlar. Tabi Allah yalnız kendileri evlenebilir demiyor, şimdide ona bakalım, bu konuda başka neler söylüyor tavsiye ediyor. Nisa suresi 25. Ayette de ellerinizin altında olan yani köle ve cariyeleri evlendirin diyor. Özellikle tekrar hatırlamak isterim. Kur’an’da CARİYE kelimesi geçmez. Köle diye geçer. Arap kültüründe kadın köleye cariye dendiği için, Türkçeye çevirirken bu kelime kullanılır. Esir erkek ve kadınların özgürlüğü için, Nur suresi 32. Ayetinde de, erkek ya da kadın kölelerinizi evlendirin diyerek kölelik ve cariyeliklerinin sona ermesini istiyor Rabbimiz. Tıpkı Nisa suresi 24. Ayetinde olduğu gibi. Rabbimiz bu konuda indirdiği ayetler konusunda, ihmalkâr davranan Müslümanları uyarıp, bakın kölelerin bağışlanması konusunda tekrar nasıl uyarıyor.

Beled suresi 11.12.13.14.15.16: FAKAT İNSAN, SARP YOKUŞU AŞAMADI. O SARP YOKUŞUN NE OLDUĞUNU SEN NEREDEN BİLECEKSİN? KÖLE ÂZAT ETMEKTİR VEYA AÇLIK GÜNÜNDE YAKINI OLAN BİR YETİMİ YAHUT TOPRAKTA SÜRÜNEN BİR YOKSULU DOYURMAKTIR. (Bayraktar Bayraklı meali)

Sanırım bu konuyu şimdi daha iyi anlamışsınızdır. Allah birçok ayetiyle Arapları, köleliği/cariyeliği kaldırma konusunda uyardığı halde, hala direnip onları özgürlüğe kavuşturmak istemediklerini, fakiri doyurmayıp yardımda bulunmakta nazlandıklarını görüyoruz. Allah Arap toplumun geleneğinde olan köle kadın yani cariyeliği ve erkek köleliği kaldırmak için, birçok ayet indirmiş ve iman eden kullarını bu şekilde zorlu bir imtihandan geçirmiştir. Ama bizler inancımızı yaşayabilmek adına, Kur’an’ı tek başına yeterli görmeyip Kur’an’ı bizzat Kur’an’ın açıklamalarından anlamak yerine batılın, rivayetlerin kaynaklarından anlamaya çalışırsak, İslam düşmanlarının yaptığı yanlışa düşeriz.

Makalemin başında, dini Kur’an’ı küçümseyen zihniyetin verdiği örnekle, İslam’ı mezheplerin, cemaat ve tarikatların ışığında yaşayanların hiçbir farkının olmadığını söylemek istiyorum. Neden mi onu da öneminden dolayı, özellikle tekrar söylemek isterim. Ayeti tahrif eden, anlamak istemeyen Kur’an’dan habersiz şahıs, Kur’an’ın savaşta esir aldığın kadınlarla, evlenmeden cinsel ilişkiye girip, birlikte olabileceğini ve bunun helal olduğunu Kur’an söylüyor diyenle, bazı cemaat tarikat eksenli İslam’ı yaşayanlarında, CARİYELERLE EVLENMEDEN ALLAH BİRLİKTE OLABİLİRSİNİZ DİYOR DİYEREK, AYETLERİ TERCÜME EDEBİLİYORLAR. Sizlere soruyorum buna inananlarla, İslam düşmanlarının ne farkı var?

Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, Allah’ın azınlık halis kullarından oluruz. Bunu başaramadığımızda, Allah’ın huzurunda yaptığımız yanlışlardan dolayı utancımızdan, o dehşet verici manzara karşısında, yüzlerimizin simsiyah olacağını lütfen unutmayalım.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...