Ana içeriğe atla

Müminun Suresi 65-66-67-68-69. Ayetlerden Alacağımız Dersler.


 

Bu makalemde, sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayetler, Müminun suresi 65 ve 69. ayetler arasında geçen konular üzerine olacak. Bu ayetlerin öncesinde, Allah’ın Resulü Kur’an’ı Kitap Ehline tebliğ etmeye çalışırken, atalarının inancı etkisinde kalanların, itiraz edip inanmak istemediklerini görüyoruz. Hatta 54. Ayetinde Allah, Resulüne bakın ne diyor. “ARTIK SEN ONLARI, BELLİ BİR SÜREYE KADAR KENDİ GAFLETLERİ İÇİNDE BIRAK.” Diyerek bazı kullarının hala gerçekleri görmek istemediklerinden bahsederken, bazı kulları hakkında da, bakın neler diyor Rabbimiz. “GERÇEKTEN RABLERİNİN AZABINDAN KORKANLAR, Rablerinin ayetlerine iman edenler, Rablerine hiç ortak koşmayanlar ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri, kalpleri çarparak yapanlar. İşte onlar iyilikte yarışırlar.” Kalpleri gaflet içinde olanlara da, bakın Allah neler söylenecek mahşer günü diyor.

(ONLARA ŞÖYLE DENECEKTİR:) “(BOŞUNA) SIZLANMAYIN BUGÜN! ŞÜPHESİZ Kİ SİZ BİZDEN YARDIM GÖREMEYECEKSİNİZ! (Müminun 65)

“ZİRA AYETLERİMİZ SİZE OKUNURDU DA ARKANIZI DÖNÜP GİDERDİNİZ; GECE SOHBETLERİ YAPARKEN BÜYÜKLÜK TASLAYARAK ONUN HAKKINDA HEZEYANLAR SAVURURDUNUZ.” (Müminun 66-67)

“ONLAR BU SÖZÜ (KUR’AN’I) HİÇ DÜŞÜNMEDİLER Mİ? YOKSA KENDİLERİNE, ÖNCEKİ ATALARINA GELMEYEN BİR ŞEY Mİ GELDİ? YOKSA ELÇİLERİNİ TANIMADILAR DA BU YÜZDEN Mİ ONU İNKÂR EDİYORLAR!” (Müminun 68-69)

Sizlerin de okuduğunuzda anladığınız gibi, Allah’ın Resulünün tebliğ ettiği Kur’an’ı kabul etmek istemeyen, atalarının batıl inancıyla uyuşmadığı için Allah’ın Resulünden uzak durup, onun aleyhine çalışanlardan bahsediliyor. Diyor ki Rabbimiz ayetinde, onlar hesap günü boşuna sızlanıp af dilemesin. Bizden asla yardım göremeyeceklerdir. Devamında ki ayetlerde de, yaptıkları hatalardan örnek veriliyor. Allah’ın Resulü Kur’an ayetlerini tebliğ ettiğinde, arkanızı dönüp gidiyordunuz diyor. Gece sohbetlerinde, Resulün getirdiği ayetleri küçümsüyor, kendinizi büyük görüyordunuz diyerek, yaptıkları yanlışlardan örnekler veriyor. Sanırım aynı hataları bizlerde yapıyoruz ve cemaat, tarikat eksenli İslam'ı yaşayanlar o toplantılarda, Kur'an'ın asla onaylamayacağı, hatta Resulün asla söylemesi mümkün olmayan sözleri/hadisleri, Resul söylemiş gibi anlatmıyorlar mı?

Yine devamında Rabbimiz bakın ne diyor. Onlar ayetler üzerinde hiç düşünmediler mi diyor ve çok önemli bir konuya değiniyor. Yoksa kendilerine, atalarına gelmeyen çok farklı değişik bir şey mi geldi diyor. Peki, neden bunu söylüyor? Çünkü Allah daha önce gönderdiği Kitaplardan, farklı hükümler göndermemişti Kur’an’da. Ama onlar Allah’ın  onlara indirdiği kitaplardan o kadar uzaklaşmışlardı ki, Kur’an ayetleri onlara adeta yabancı bilgiler gibi gelmişti. ÇÜNKÜ KİTAP EHLİ, DAHA ÖNCE ONLARA GELMİŞ ALLAH’IN VAHYİNDEN UZAKLAMIŞ, ATALARININ RİVAYET İNANÇLARINI DİN DİYE YAŞIYORLARDI.

Ayetin son cümlesi aslında çok önemli. Yoksa onlara gelen Elçilerini tanımadıkları için mi onu inkâr ediyorlar diyor. Çok ilginç değil mi? Bunu neden söylüyor biliyor musunuz? Allah daha önce gönderdiği tüm uyarıcı Kitaplarında, daha sonra göndereceği Resullerinden bahsetmiş ve tarif etmişte ondan bunu söylüyor. Ama Kitap Ehli, Allah’ın vahyinden o kadar uzaklaşmışlardı ki, bu uyarıları ve bilgileri hatırlamak bile istemiyorlardı. DAHA DOĞRUSU, HERKES KENDİ TOPLUMUNA LAYIK GÖRÜYOR, GELECEK ELÇİNİN KENDİ İÇİNDEN OLMASINI BEKLİYORLARDI. BEKLEDİKLERİ OLMAYINCA DA, ALLAH’IN RESULLERİNİ KABUL ETMEK İSTEMİYORLARDI. Bu konudaki yaptığım araştırmalardan, kısa bilgiler vermek istiyorum. 

Günümüzde Yahudi inancında hala, bir MESİH geleceği inancı vardır. Demek ki Allah onlara Hz. Musa’dan sonra bir Elçinin geleceğini bildirmiş, hatta tarifini bile yapmış ki Kur’an’da Hz. Musa’dan sonra Hz. İsa’nın Mesih olarak geleceği konusu bu isimle Kur’an’da geçer.  Hatta Yahudi kaynaklarında, Hz. Musa’dan sonra gelecek birisinin bakın nasıl tarifi yapılır.

Yeşaya 7:14: “BUNDAN ÖTÜRÜ RAB’BİN KENDİSİ SİZE BİR BELİRTİ VERECEK: İŞTE, KIZ GEBE KALIP, BİR OĞUL DOĞURACAK; ADINI İMMANUEL KOYACAK.”   (Yahudi kaynakları.)

Burada geçen immanuel kelimesinin anlamı, Tanrı bizimledir anlamına geldiği söyleniyor. Bu bilgilerin gerçek olup olmadığını bilemeyiz, bizleri bağlayan Kur’an’dır onu da belirtmek isterim. Demek ki Allah geleceği bildiği için, daha önce gönderdiği kitaplarda gelecek Elçisini onlara tanıtıyor. Hatta Kur’an bu konuda ne diyordu hatırlayalım. “KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ ONU, KENDİ OĞULLARINI TANIDIKLARI GİBİ TANIRLAR. YİNE DE İÇLERİNDEN BİR GRUP BİLE BİLE GERÇEĞİ SAKLIYORLAR.” (Bakara 146) Hatta daha önceki Kitap Ehline Allah, bakın nasıl bir ayet indirdiğini ve bu konuda onları da uyardığından, Kur’an’da nasıl bahsediyor.

“ALLAH, NEBİLERDEN ŞÖYLE SÖZ ALMIŞ VE “BAKIN SİZE KİTAP VE HİKMET VERDİM, ŞİMDİ YANINIZDA BULUNANI DOĞRULAYICI BİR RESUL GELDİĞİNDE, ONA MUTLAKA İNANACAK VE YARDIM EDECEKSİNİZ. BUNU KABUL ETTİNİZ Mİ? BU HUSUSTA AĞIR AHDİMİ ÜZERİNİZE ALDINIZ MI?” DEMİŞTİ. ONLAR DA, “KABUL ETTİK” DEDİLER. “O HALDE TANIK OLUNUZ, BEN DE SİZİNLE BERABER TANIK OLANLARDANIM” DEDİ.”(Ali İmran 81)

Hatta Hristiyanların kutsal gördüğü Yuhanna incilinde, bakın Hz. Muhammed’in geleceği nasıl müjdeleniyor, tabi isim vermeden tarif edilerek.

“Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi tutarsınız. Ben de babaya (Rab) yalvaracağım. O SİZE BAŞKA BİR TESELLİCİ/FARAKLİT ( Herkesin övdüğü kimse) HAKİKAT RUHUNU VERECEKTİR. Ta ki, daima sizinle beraber olsun..” İncil, Yuhanna, 14/15-16.   

“Bununla beraber ben size hakikati söylüyorum. BENİM GİTMEM SİZİN İÇİN HAYIRLIDIR. ÇÜNKÜ GİTMEZSEM, TESELLİCİ GELMEZ. FAKAT GİDERSEM, ONU SİZE GÖNDERİRİM. Ve o geldiği zaman, günah için, salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir..” İncil, Yuhanna,16/ 7-8.

“Size söyleyecek daha çok şeylerim var. Fakat şimdi dayanamazsınız. FAKAT O, HAKİKAT RUHU, GELİNCE, SİZE HER HAKİKATE YOL GÖSTERECEKTİR. Zira kendiliğinden söylemeyecektir. Fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir. O BENİ TASTİK EDECEKTİR. Çünkü benimkinden alacak ve size bildirecektir.”   İncil, Yuhanna, 16/ 12-14.

İncilde geçen Faraklit kelimesi, tesellici olarak tercüme edilmiş. Aslında faraklit diye geçer ve bunun anlamıda Kur'an'da geçen Ahmet adı ile aynı olup, herkesin övdüğü kimse anlamındadır. Aslında belki aynısı olmasa da, benzer bilgiyi Kur’an veriyor ve ne diyordu bu konuda hatırlayalım.

“HANİ MERYEM OĞLU İSA “EY İSRAİL OĞULLARI! ŞÜPHESİZ Kİ BEN SİZE ÖNÜMDEKİ TEVRAT’I(N ASLINI) DOĞRULAYICI, ADI AHMET OLUP BENDEN SONRA GELECEK ELÇİYİ DE MÜJDELEYİCİ OLARAK ALLAH’IN (GÖNDERDİĞİ) ELÇİYİM.” DEMİŞTİ. NE ZAMAN Kİ O, KENDİLERİNE APAÇIK DELİLLER GETİRİNCE “BU(NLAR) APAÇIK BİR BÜYÜDÜR!” DEMİŞLERDİ.” (Saff 6)

Ayette aslında adı Ahmet olan demiyor. Burada Ahmet isminin anlamı bir sıfat, DAHA ÇOK ÖVÜLEN KİŞİ anlamında geçiyor. Bu ayetten sonra Hz. Muhammet, Ahmet ismiylede anılmaya başlanmıştır. Bu durumda ayeti şöyle anlarsak daha doğru olur.  Çünkü Rabbimiz daha sonra gelecek Resulünün ismini söylememiş ama anlayabilmeleri için, imtihanları gereği onlara tarif etmiştir. “BENDEN ÖNCEKİ TEVRAT'I ONAYLAYICI VE BENDEN SONRA GELECEK VE İSMİ DAHA ÇOK ÖVÜLEN BİR ELÇİYİ MÜJDELİYORUM."

Bizlerin bu ayetlerden alacağı çok büyük dersler vardır. Yahudi, Hristiyan ve biz Müslüman toplumlar olarak, ne yazık ki Allah’ın indirdiği dini hiç yaşayamadık, yaşayacak gibide görünmüyoruz. Allah artık Nebi ve vahyini tebliğ edecek Resul göndermeyeceği konusunda hükmünü vermiştir. Vermemiş olsaydı İNANIN BİZLERDE KİTAP EHLİ GİBİ GELECEK RESULÜ KABUL ETMEKTE ZORLANIR, HATTA ÇOĞUMUZ KABUL ETMEZDİ. Çünkü herkes kendilerinin en doğru yolda inançlarını yaşadığını zannediyor ve onun içinde, kendi toplumu içinden Resulün geleceğine inanıyor. Sizce Allah bir Resul gönderecek olsaydı, günümüzde batıl ve hurafelerle yaşanan Müslümanların içinden gönderir miydi? Yorumunu sizlere bırakıyorum.

Lütfen Hz. Muhammed’i bir an düşünün, kimlerin arasından Allah Resul olarak seçmişti hatırlayın. Ne Yahudilerin, nede Hristiyan toplumun arasından değil. Ümmilerin yani inancı olmayanların arasından seçmişti. Ama ne için onu seçmişti ve bizlere örnek göstermişti? Çünkü toplum içinde sayılan, sevilen, doğru, dürüst, adaletli, yardımsever ve her şeyden önemlisi batılın ve hurafenin ardı sıra gitmektense, GERÇEKLERİN DOĞRUNUN ARAYIŞINDA OLMAYI SEÇTİĞİ İÇİN ALLAH, ONU ONURLANDIRDI VE ONU GÜVEN ELÇİSİ SEÇTİ.

Değerli dostlarım, lütfen inancımızı Kur’an’ı dikkatle düşünerek okuyalım ve sorgulayalım. BU CAN BU BEDENDEN AYRILMADAN BU ÇABAYI GÖSTERMEZSEK, İNANIN HESABIN GÖRÜLECEĞİ O ÇETİN GÜN, YÜZLERİ SİMSİYAH OLANLARIN VE EYVAH BİZLER NE YAPMIŞIZ,NELERE İNANMIŞIZ DİYEREK, ÜZÜLENLERİN SAFINDA OLURUZ. Dilerim bu sorgulamayı yaparak, bu dünyadan göçen Allah’ın halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİ...

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyar...