Bizler geleneksel İslam inancımızın o kadar etkisinde kalıyoruz ki, adeta transa geçmiş insanlar gibi hareket ediyor, kendi ellerimizle gözlerimizi kapatıp, nefsimizi avutmak adına beynimizin düşünmesini bile engelliyoruz. Hâlbuki elimizde, Allah’ın korumasında apaçık Kur’an dururken, inatla Kur’an’ı açıklanmamış detay sız ilan edip, doğruluğundan asla emin olamayacağımız bilgilerin, rivayetlerin ardına düşebiliyoruz. Bunu yaparken de ayetlerin anlamlarını değiştirip farklı anlamlar yükleyip, birde haşa Allah’a din öğretircesine kendi düşüncelerimizi, atalarımızdan öğrendiğimiz inançlarımızı aklamaya çalışıyoruz. Benim yazılarımın genel çoğunluğu, geleneksel İslam anlayışının söylemleri, düşünce ve inançlarının Kur’an ve akılla nasıl ters düştüğü konusu üzerinedir. Bu makalemde de yine bir yazıma cevap veren arkadaşımız, geleneksel İslam anlayışını bakın nasıl savunuyor ve Kur’an’dan bakın nasıl örnekler veriyor.
“KUR’AN’IN HEM KUR’AN AYETLERİ, HEM DE RASÛLULLAH (SAV) TARAFINDAN AÇIKLANDIĞINI YİNE KUR’AN ÂYETLERİNDEN ÖĞRENİYORUZ. ALLAH KELÂMI’NIN ALLAH’IN RASULÜ TARAFINDAN, YİNE ALLAH’IN İZNİ VE EMRİYLE AÇIKLANMASINDAN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR Kİ?
“BİZ O PEYGAMBERLERİ MUCİZELERLE VE KİTAPLARLA GÖNDERDİK. EY RASULÜM! SANA DA KUR’ÂN’I İNDİRDİK Kİ, İNSANLARA İNDİRİLENİ AÇIKLAYASIN. BELKİ ONLAR DA DÜŞÜNÜRLER.” (Nahl 44.)
RABBİMİZ RASULÜ’NÜ BİZE EN GÜZEL ÖRNEK (ÜSVETÜNHASENETÜN) OLARAK GÖSTERMİYOR MU? O’NA UYMAYIP DA (FETTEBİUNİ) KİME UYACAKTIK? ALLAH’I SEVMENİN ÖLÇÜSÜ O’NA UYMAK DEĞİL Mİ? “DE Kİ: “EĞER ALLAH’I SEVİYORSANIZ, BANA UYUN Kİ ALLAH DA SİZİ SEVSİN VE SUÇLARINIZI BAĞIŞLASIN. ALLAH, ÇOK BAĞIŞLAYICI’DIR, RAHMETİ KESİNTİSİZ’DİR.” (Ali İmrân 31.)”
Değerli dostlarım, Allah bizleri Kur’an’dan sorumlu tutacağına hükmediyorsa, sizce vahyini/ayetlerini bizzat Kur’an’da kendisi mi açıklamış olması gerekir, yoksa ayetlerin açıklanma, anlaşılma görevini Resulüne verip, bu bilgileri bizlerin sorumlu olduğumuz Kuran’dan değil, Resule ait olduğu iddia edilen, rivayet hadislerden mi öğrenmemizi istemiş olabilir? Ne dersiniz? Aklını zerre kadar kullanana soru çok açık, kullanmayana zaten sözüm yok. Gelin arkadaşımızın bu sözleri üzerinde birlikte düşünelim. Kur’an’ı hem Kur’an tarafından, hem de Resulü tarafından açıklandığını yine Kur’an söylüyor diyerek, iki ayet örneği vermiş arkadaşımız. Bu iki ayete bakalım, acaba doğrumu söylüyor. Ama ilk önce Kur’an’ın kim tarafından açıklandığı konusu hakkına, Allah ne söylüyor ona bakalım.
Kıyame 18-19: O HÂLDE, BİZ ONU OKUDUĞUMUZ ZAMAN, ONUN OKUNUŞUNA UY. SONRA ONU AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR. (Diyanet meali)
Bakın Allah Resulüne ne diyor. Ayetler kendisine okunduğunda, tebliğ edildiğinde demek ki bazı konularda tedirgin olmuş ki Allah’ın Resulü, ayetin devamında merak etme ayetleri açıklamak bizim görevimizdir diyor. Sizce Allah bu hükmünden vaz geçip, ayetlerimizi bizde açıkladık, sende bizim açıklamadığımız yerleri açıkla demiş olabilir mi? Asla mümkün değil. Pek neden mümkün değil, onu hatırlayalım. Rabbimiz ne diyordu ayetinde, “BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM.” Bunu söyleyen Rabbimiz, açıklama görevini tam yapmayıp, bir kısmını Kur’an dışından Resulüne bırakmış olabilir mi? Oda mümkün değil, peki neden? Çünkü Allah Zuhruf 44. Ayetinde, BİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMETMİŞTİRDE ONDAN. Bir başka kanıt. Ali İmran 103. Ayetinde Rabbimiz, bizlerin nereye sarılmamızı istiyor ve nasıl uyarıyordu hatırlayalım. “HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE (KUR’AN’A) SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN.” Tüm bu bilgilerden, uyarılardan sonra, Kur’an’ı yalnız Allah’ın açıklaması mı daha doğru ve doğaldır, yoksa bir kısmını açıklamayıp Resulüne bırakıp, Kur’an’da bahsetmeyip, yüzlerce yıl Müslümanlar bu bilgileri, birbirinden rivayet yolla mı öğrenmesi normal olur, ne dersiniz? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Buradan da anlıyoruz ki, arkadaşımızın söylediği gibi Kur’an’ı hem Allah, hem de Allah’ın açıklamadıklarını Resulü açıklamış asla olamaz. Çünkü Resulün açıkladığı iddia edilen bilgilerin/hadislerin genel çoğunluğu, Kur’an’da hiç bahsedilmez ve geçmez. Bu durumda bu bilgilerden sorumlu olamayacağımıza göre, bu düşünce Kur’an’ın tamamına aykırı ve ters düşüyor demektir. Hatırlatırım Allah Maide suresi 77. ayetinde, daha önceki Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlar konusunda bizleri uyarıp ne diyordu? “DE Kİ: “EY EHL-İ KİTAP! HAKKIN SINIRLARINI AŞARAK, DİNİNİZDE AŞIRILIĞA GİTMEYİN.” Bu ve benzeri onlarca ayette Allah’ın uyardığı gibi, bizler asla Kur’an’ın yani HAK olanın sınırlarını asla aşamayız. Bu söylenene inandığımız da, İslam dininin Allah ve Resulünün ortak dini olduğunu söylememiz gerekir ki, BUDA ŞİRKTİR. Demek ki Kuran’ı yalnız Allah ben açıklarım diyor Kur’an’da, buna iman etmemiz gerekir. Bu hükme ters düşecek, hiçbir sözü kabul edemeyiz. Gelelim arkadaşımızın verdiği ayet örneklerine. Nahl suresi 44. Ayetinde Allah ne diyor ona bakalım. Aynı ayeti yine Diyanetin mealinden özellikle yazmak istiyorum.
Nahl 44: (O PEYGAMBERLERİ) APAÇIK BELGELER VE KİTAPLARLA GÖNDERDİK. İNSANLARA, KENDİLERİNE İNDİRİLENİ AÇIKLAMAN VE ONLARIN DA (ÜZERİNDE) DÜŞÜNMELERİ İÇİN SANA BU KUR’AN’I İNDİRDİK. (Diyanet meali)
Bakın ayetin ilk cümlesi zaten, Apaçık belgelerle yani ayetlerle gönderdik diyor. Apaçık olan bir bilgiyi, neden Allah’ın Resulü açıklasın? Bazı Kur’an meallerinde açıklama kelimesini İLAN ETMEN, OLANCA AÇIKLIĞIYLA ULAŞTIRMAK, İNSANLARA AÇIK AÇIK ANLATMAK şeklinde tercüme edenleri de görüyoruz. Biz ayetteki kelimenin Diyanetin çevirisinde olduğu gibi, indirileni açıklaman olarak kabul edelim ve bu kelime üzerinde düşünelim. Allah ayetinde ne demişti? Kur’an’ı açıklamak bizim görevimizdir. Sizce Rabbimiz bu hükmün tam tersini söyleyip, Kur’an ayetlerini sana indirmemizin nedeni, senin ayetleri açıklaman içindir demiş olabilir mi? Asla mümkün değil, eğer bunu kabul edersek, KUR’AN’DA ÇELİŞKİ VAR DEMİŞ OLURUZ. Buda mümkün değil. Peki, ayette geçen indirileni açıklaman sözüyle, ayette ne kast ediliyor olabilir? Bu ayeti nasıl anlamalıyız? Önce AÇIKLAMA kelimesinin, Türk dilindeki anlamını doğru anlamalıyız.
Tür dil kurumu, AÇIKLAMA kelimesine eş değerde olan bazı kelimelerin örneğini veriyor. İZAHAT ETMEK. TASRİH, YANİ AÇIKÇA SÖYLEMEK, BELİRTMEK. BİLDİRMEK ANLAMINDA. İZHAR ETMEK, YANİ AÇIĞA VURMAK, BELİRTMEK GÖSTERMEK ANLAMLARINA GELİYOR. Bakın bizler açıklama kelimesinin eş ya da benzer anlamlarından herhangi birini seçmiyoruz, batıl hurafe inançlarımıza kanıt yaratabilmek adına, Kur’an’ın diğer ayetleri ile çelişmesine rağmen, şu anlamını seçmekte bir sakınca görmüyoruz. Açıklama kelimesinin bir anlamı da; “BİR KONUYA AÇIKLIK GETİRMEK İÇİN, YAPILAN KONUŞMALARA AÇIKLAMA DENİR.” Peki, Allah açıklama getirmemiş miydi Kur’an’da? Getirdiğini apaçık birçok ayetinde söylüyordu, onları hatırlayalım.
“BU KUR’AN; ÂYETLERİ, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ (BULUNAN VE HER ŞEYDEN) HAKKIYLA HABERDAR OLAN ALLAH TARAFINDAN MUHKEM (EKSİKSİZ, SAĞLAM VE AÇIK) KILINMIŞ, SONRA DA ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE, AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (Hud 1-2)
“ANDOLSUN Kİ SANA APAÇIK ÂYETLER İNDİRDİK.” ( Bakara 99 )
“BİZ ÂYETLERİ, KESİN OLARAK İNANACAK BİR TOPLUM İÇİN AÇIKLADIK.” (Bakara 118)
“İNDİRDİĞİMİZ APAÇIK DELİLLERİ VE HİDAYETİ KİTAP’TA AÇIKLAMAMIZDAN SONRA ONLARI GİZLEYENLER VAR YA, İŞTE ONLARA HEM ALLAH LÂNET EDER, HEM DE BÜTÜN LÂNET ETME KONUMUNDA OLANLAR LÂNET EDER. (Bakara 159)
“KENDİLERİNE APAÇIK DELİLLER GELDİKTEN SONRA PARÇALANIP AYRILIĞA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN.” (Ali İmran 105)
Bu ve benzeri onlarca ayetten de anlaşılıyor ki Kur’an’ı Allah bizzat kendisi Kur’an’da açıklamıştır, bunun dışına çıkan batıl inançlarını aklamaya çalışanlardır ve böylece Kur’an’ın sınırlarını aşarak Allah’a şirk koşmuş olduğunu lütfen unutmayalım. Arkadaşımızın verdiği ikinci ayete bakalım şimdide.
Ali İmran 31: DE Kİ: “EĞER ALLAH’I SEVİYORSANIZ BANA UYUN Kİ, ALLAH’DA SİZİ SEVSİN VE GÜNAHLARINIZI BAĞIŞLASIN. ÇÜNKÜ ALLAH ÇOK BAĞIŞLAYANDIR, ÇOK MERHAMET EDENDİR.” (Diyanet meali)
Bakın Allah’ın Resulü, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun diyor. Peki, neden bunu söylüyor? Allah’ın Resulüne verdiği görevi hatırlayalım, bunu neden söylediğini daha iyi anlarız. “BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Demek ki Allah’ın Resulü, sağlığında görevini yerine getirirken, kendisinin yalnız Kur’an’ı tebliğ etme görevi aldığından, batıldan hurafeden uzak sizi Allah’ın vahyi ile uyaracağım, Allah’ı seviyorsanız bana yani benim sizlere tebliğ ettiğim vahye uyun diyor. Yoksa ben sizlere hem Kur’an’ı tebliğ edeceğim, hem de Kur’an’da bahsedilmeyen konularda, açıklamalar yapacağım asla demiyor. Allah’ın Resulüne verdiği görev tanımını hatırlayalım.
“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” (Ahkaf 9 )
“RASULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18)
“BİZ RASULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56)
“SENİN GÖREVİN, SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40)
Ne dersiniz arkadaşımızın söyledikleri, Resulün görev tanımında var mı? Eğer yok diyorsak, lütfen Allah’ın vermediği bir yetkiyi, Resulüne bizler vermeye kalkmayalım, inanın pişman oluruz. Değerli dostlarım, bu ayetlere iman ediyorsak, NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ POSTACI DİYE Mİ GÖNDERDİ, diyebilir miyiz? Diyemeyiz, ama hiç düşünmeden diyoruz. Görevi veren Rabbimiz, Resulünün de sorumluluğunun sınırlarını, elbette Allah belirleyecektir. Allah’ın huzurunda mahcup olmak istemiyorsak, hem Allah’a hem de Resulüne atılan iftiraların lütfen farkında olalım. Geleneksel mezhep fıkıh inancımızı yaşayabilmek için, Allah’ın ayetlerini tahrif etmeye çalışmayalım, inanın öyle bir pişman oluruz ki mahşer günü, bunu hayal bile edemeyiz. Amacım yaşadığımız İslam’ın, nedenli Kur’an ile taban tabana çeliştiğini ortaya koymaktır. Yazdıklarım benim Kur’an’dan anladıklarımdır ve yalnız beni bağlar. Sizlere düşen batıl ve hurafeden uzak yalnız Allah’ın kitabını rehber alarak, yazdıklarımı onun kontrolünden geçirdikten sonra, öyle kabul etmek ya da reddetmek olmalıdır.
Dilerim cümlemiz, Allah’ın huzurunda hesap verirken, yüzleri gülen kullarından oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
Yorumlar
Yorum Gönder