Ana içeriğe atla

Allah’ın Dinine Ellerimizle İlaveler Yapıp, Daha Sonrada Kur’an’ı Detaysız Açıklanmamış Görürsek, Allah’a Şirk Koşmuş Oluruz.


 

Bizler Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamasın, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin, senin ilmin ne ki diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, karşılaştırmaları her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense itirazsız kabul etmişiz ve bakın nelere inanıyoruz.

“KUR’AN’DA ALLAH NAMAZ KIL OUÇ TUT, ZEKÂT VER, HACCA GİDİN DEMİŞ AMA DETAYLI AÇIKLAMA YAPMAMIŞTIR. BU KONUDAKİ DETAYLARI CEBRAİL ALLAH’IN RESULÜNE İZAH ETMİŞ VE ÖĞRETMİŞTİR. BİZLERDE ONDAN ÖĞRENDİK. ONUN İÇİN YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ. RESULÜN RİVAYET HADİSLERİNİ VE RESULÜN SÜNNETİNİ ÇIKARTIRSAK, ORTADA DİN DİYE BİR ŞEY KALMAZ.”

Bu konuda birçok makale yazdım, Allah'ın izniyle yazmayada devam edeceğim, çünkü bu mantık ve Kur'an dışı inancı imanımızdan uzaklaştırmadığımız sürece, Allah'ın arı duru İslam dini ile asla buluşamayız. Ne yazık ki günümüzde yaşadığımız İslam’ın özeti bu söylenenler. Peki, Kur’an bu düşünceyi onaylıyor mu? Asla onaylamıyor, hatta söylediklerinin tam tersini söylüyor ama hiç kimsede buna itiraz etmiyor, adeta hipnotize olmuş gibi bakar kör olmuşuz. DEMEK Kİ BİZLERİN İMANI KUR’AN MAYASIYLA MAYALANMAMIŞ, ALLAH’IN VAHYİ İLE İMAN TEMELİMİZ ATILMAMIŞ. İlginç olan Allah sakın Kur’an’ın sınırlarını aşmayın, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın diye uyardığı halde, bu uyarıyı tebliğ alanlar Müslümanlar bile atalarının, mezhep inançlarını değiştirmek istemiyorlar.  Yani rivayet ve sanı inançlarını yaşayabilmek için, Allah’ın ayetlerini görmezden geliyorlar. Allah bunu yapanlara MÜŞRİK diyor, imanlarını yaşarken, Allah’ın vahyinin dışına çıkanlara da, işte bunlar BANA ŞİRK KOŞANLAR diye uyarıyor. İlgin olan, bu uyarıları yaptığımızda, SİZ RESULÜ DEVRE DIŞI BIRAKIYORSUNUZ diye itham ediyorlar. Allah’ın Resulünü hiç kimse devre dışı bırakamaz, ama yine hiç kimse Allah’ın Resulüne vermediği hiçbir yetki Resulüne veremez. Onun yetkisi ve görevi çok açık.  “RASULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40)

Rabbimiz, biz Kur’an’da hiçbir eksik bırakmadık, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyecek, Birileri çıkacak Allah namaz kıl, oruç tut, zekât ver Hacca git emrini vermiş ama açıklamamış bakın nasıl yapacağımız yok diyecek, bizlerde buna inanacağız öyle mi? Doğrusu bende cahil cesareti yok bunu kabul edemem, başkasına da ben karışmam. Bir Müslümana düşen, din kardeşini yalnız Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Bizler Allah’ın dini İslam’ı yaşarken, onun has arı duru dinine, kendi nefsimizde ilaveler yaptık ve İslam’ı adeta Allah ve Resulünün ortak dini yaparak, FARZLAR VE SÜNNETLER diye yaşamayı gerçek İslam dini zannettik. Üzgünüm bizler Allah’ın kitabını değil, mezheplerin ve onun imanlarının ya da yüzlerce yıl önce fetvalar vermiş kişilerin sözlerine iman ediyoruz. Ya yanılmışlarsa diye düşünen bile yok. UNUTMAYALIM FETVAYI ALLAH, YALNIZ BEN VERİRİM DİYOR. Hâlbuki Allah Kur’an’da bunu yasaklamış, kendinize güvenilir Veliler edinmeyin, güvenilecek Veliniz yalnız benim. Onun için yalnız Kur’an’a sarılın diye ikaz etmişti. Hani bizler, Allah’ın Kur’an’dan sorumlu tutacağına inanmış iman etmiş ve Allah’a söz vermiştik ne oldu? Ne yazık ki sözümüzde durmuyoruz.

Zerre kadar aklı olan ve düşünen bir insan, Kur’an’ı hiç okumamış olsa bile, yalnız Zuhruf suresi 44. Ayeti tebliğ almış olsa, asla bu söylenenlere inanmaz. Bu ayette Allah nasıl ikaz ediyor ve uyarıyordu hatırlayalım. “ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.” Sizce Allah salat et, oruç tut, zekât ver, Hacca git emrini verdiyse sorumlu tutulacağımıza hükmettiği Kur’an’da, verdiği emirleri açıklamamış hayatımıza nasıl geçireceğimizi izah etmemiş olabilir mi? Eğer buna inanırsak, Allah’ın adaletini sorgulamış oluruz ve şunu söylemiş oluruz. “ALLAH BİZLERİ KUR’ANDAN SORUNMLU TUTACAĞINA HÜKMETMİŞ AMA HÜKÜMLERİNİ NASIL YAPACAĞIMIZI SÖYLEMEMİŞ. İYİKİ HZ. MUHAMMED’İN RİVAYET HADİSLERİ ONUN SÜNNETİ VAR, YOKSA MAHŞER GÜNÜ ALLAH’A HESAP VEREMEZDİK.” Sizler bu düşüncede misiniz? Allah’ın Resulünün rivayet hadislerimi kurtardı bizim imanımızı? Lütfen kendimize gelelim ve ne dediğimizin nelere iman ettiğimizin, artık farkında olalım. İnanın hesap günü pişman oluruz. 

İnanın aklı başında kafasını batıl inançlarla bulandırmamış ortaokul öğrencisi bile bu adaletsiz bir düşünceyi, inancı kabul etmez. Peki, bizler koskoca insanlar nasıl kabul edebiliyoruz? İşte onu anlamakta hala zorlanıyorum. Şunu lütfen unutmayalım, Allah Kur’an’ı açıklamak bizim görevimiz dedikten sonra, birçok kez Kur’an’ı biz açıkladık ki hiç kimseye muhtaç olmayasınız diyorsa, yine söylediği gibi, KOLAYLAŞTIRILMIŞ BİR ŞEKİLDE AÇIKLADIĞINA İMAN ETMEK ZORUNDAYIZ, ÖNCE BUNU UNUTMAYALIM. Unutursak Allah'a ve onun kitabı Kur’an’a karşı gelmiş oluruz. Bizlerin yaptığı en öneli yanlışımız mezheplerin ve rivayetlerin dine, ibadetlerimize yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, bakın demek ki söyledikleri gibi Kur’an detay vermiyormuş deyip geçiyoruz.

HÂLBUKİ ŞÖYLE SÖYLEMEMİZ GEREKMEZMİ. MADEM ALLAH BİZLERİ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, SİZİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTORUM DİYE HÜKMÜNÜ VERMİŞ, BU DURUMDA BİZLER KUR’AN’IN DETAY VERDİĞİ KADARIYLA YETİNMELİ VE İBADETLERİMİZİ O BİLGİLER IŞIĞINDA YERİNE GETİRMELİYİZ, DEMEMİZ GEREKMEZ Mİ? Peki, neden demiyoruz? Çünkü Kur’an’ın ışığında imanımızı yaşamıyoruz, atalarımızdan intikal eden rivayetlerin etkisinde kalıyoruz da ondan. Pişman olmak istemiyorsak,  Lütfen imanımızı Kur’an ile sorgulayalım. Şimdide onların söylediklerinin bir an doğru olduğunu düşünelim. Yani yalnız Kur’an ile ne namaz kılabilirdik, neden zekât verebilirdik sözlerini doğru kabul edelim bir an. 

Bildiğiniz gibi Allah’ın Resulü, ayetler indiğinde yakınındakilere hem ezberletmiş, hem de yanlışlık olmasın diye yazdırmış. Kendimize şu soruyu soralım, peki ayetleri yazdıran Allah’ın Resulü, o ayetlerin hayata geçirilme detayını Cebrail den öğrendikten sonra, Kur’an’a neden geçirmemiş? Onuda benim rivayet hadislerimden öğrensin ümmetim, diye düşünmüş olabilir mi? Mümkün değil, çünkü Allah bizlerin yalnız Kur'an'a sarılmamızı istiyor ve emin olmadığımız bilgilerin, sakın ardına düşmeyin diye uyarıyor. Hatırlatırım Allah’ın Resulü sağlığında, Kur’an’dan başka kayda alıp yazdırdığı tekbir hadisten bahsedilmez. Peki, hadisler ne zaman yazılmaya, kayda alınmaya başlanmış? Dört halife devrinde mi? Asla, tam tersine bu dönemde Resule ait olduğu iddia edilen hadis nakletmek ya da yazmak yasakmış, çünkü Resul sağlığında Kur’an dışından hadis yazımına izin vermiyormuş. Onun içinde rivayet edilen hadisler, dört halife devrinden bizlere ulaşmamıştır. EĞER HZ. MUHAMMED, KUR’AN DIŞINDAN CEBRAİLDEN ALLAH’IN NAMAZ, HAC, ZEKÂT GİBİ HÜKÜMLERİNİ NASIL HAYATIMIZA GEÇİRECEĞİMİZ KONUSUNDA AÇIKLAMALAR DETAYLAR ALSAYDI YAZDIRMAZ MIYDI, NEDEN YASAKLASIN? Ayetlerin vahiy geldiğinde, Resulü tarafından yazıldığına kanıt, Tur suresi ilk ayetleridir, orada bakın ne diyor. "YAYILMIŞ İNCE DERİ ÜZERİNE, SATIR SATIR YAZILMIŞ KİTABA ANDOLSUN.”

Aklın, mantığın ve Kur’an’ın onaylamadığı bu düşünceyi, inancı kabul edenler aslında şuna da inanmış oluyorlar. Allah’ın Resulü sağlığında yazdırmayıp görevini gereği gibi yapmamış, Resulün vefatından yaklaşık 200 yıl sonra, birilerinin aklına gelmişte, bu rivayet hadisleri toplayıp yazıya geçirerek bizlerin imanlarını mı kurtarmış? BUNA MI İNANIYORSUNUZ? Haşa asla inanmıyoruz diyorsanız, lütfen inancınızı Kur’an ile sorgulayınız.

Allah Kur’an’da verdiği emirleri çok basit ve kolay her kulunun yerine getirecek kolaylaştırmış bir şekilde göndermiş. Ama bizler Kur’an ayetlerini değil, rivayetleri imanımızın asli unsuru yaptığımız için, ALLAH’IN AÇIKLADIKLARI BİZLERE YETERSİZ, DETAYSIZ GELİYOR. Salat yani bizim dilimizde kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız namaz, Allah ile bir olduğumuz, ona dua edip ondan yardım istediğimiz, ona saygımızı sunduğumuz çok önemli bir anımızdır. Lütfen bu konuda Allah nasıl detay verdiyse onunla yetinelim ve Allah ile baş başa huşu içinde olalım. Vermediği konuları eksik görmeyelim. Oruç konusunda Kur'an bizlere gereken her türlü detayı vermiş açıklanmıştır, onunla yetinelim. Zekât konusunda bizlere rivayetlerin ve mezheplerin öğretisini lütfen önce kafamızdan atalım ve Allah ne diyor ona bakalım. Rabbimiz yoksula, ihtiyacı olana nasıl infakta bulunacağımız konusunda, çok net hükmünü vermiş ve İHTİYACINIZDAN ARTA KALANI VERİN diyerek, bizleri rahatlatmıştır. Ama bu konuda birçok ayet indirip zekât verme konusunda bizleri teşvik etmiştir. Hatta zekât verme konusunu anlatırken, bizleri teşvik için şöyle sesleniyor ve bakın Bakara suresi 245. Ayetinde ne diyor. “KİMDİR ALLAH’A GÜZEL BİR BORÇ VERECEK O KİMSE Kİ, ALLAH DA O BORCU KENDİSİNE KAT KAT ÖDESİN.” İşte imtihan böyle yaşanır. Rabbimiz ihtiyacı olana zekat verip, infakta bulunmayı kendisine borç vermek olarak görüyor. Demek ki kefenin cebi varmış. Bolca zekat veren hayırda bulunan, kat kat fazlasını mahşer günü Allah'tan karşılığını alacaktır.

Değerli din kardeşlerim. Lütfen neye inandığımızın artık farkında olalım ve Allah’ın hadi bir benzerini getirin bakalım diye bizlere meydan okuduğu Kur’an için, aklın mantığın ve Kur’an’ın kabul etmediği sözleri söyleyip savunmayalım. İnanın bu can bu bedenden gitmeden bu gerçeklerin farkında olamazsak, HESAP GÜNÜ YÜZLERİ SİMSİYAH OLANLARIN SAFINDA OLURUZ. Dilerim, gerçeklerin bu dünyada farkında olabilenlerin safında oluruz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...