Ana içeriğe atla

SİZCE KUR'AN, KİME HİTAP EDİYOR?

 


Sizce Kur’an kime hitap ediyor? KİME HİTAP EDİYORSA, KİMİ SORUMLU TUTUYORSA O, ARACISIZ DİREK ONDAN SORUMLU DEMEKTİR. Yalnız Resulüne mi? Ya da belirli bir sınıfa, âlim veli dediğimiz kişilere mi hitap ediyor? Eğer yalnız Resulüne ve azınlık bir âlim sınıfına hitap ediyorsa, bu durumda Kur’an’dan tüm insanların sorumlu olduğunu söyleyemeyiz. Zuhru suresi 44. Ayetinde Allah, hiçbir ayrım yapmadan aklı başında tüm kulları için bakın ne diyor. “ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.” Demek ki Allah hem Resulü için, hem de kadın erkek ayırmadan, iman eden tüm kullarına Kur’an’ı ÖĞÜT OLSUN DİYE GÖNDERMİŞ. Tüm kullarınıda sorumlu tutacağına hükmettiğine göre Allah, Kur'an tüm kullarına onların anlayacağı şekilde hitap ediyor demektir. Bunun tersini söyleyen Allah'a güvenmiyor ve böylece şirk koşuyor demektir.

Şöyle diyebilir miyiz, Allah tüm kullarına Kur’an’ı ÖĞÜT YOL GÖSTERİCİ olsun diye göndermiş ama Kur’an’ı herkes anlayamaz, onu Allah’ın Resulü anlamış birde Veli, âlim olanlar anlar diyebilir miyiz? Asla diyemeyiz bu mantıksızlığı ve adaletsizliği Allah’a nispet eden, YA KUR’AN İLE HİÇ BULUŞMAMIŞTIR, YA DA İMAN KALBİNE HALA YERLEŞMEMİŞ DEMEKTİR. Hatırlatırım İslam dininde ruhban sınıfı olmadığını, Allah’ın böyle bir emri olmadığı halde, insanların ruhban sınıfı yaratarak, önceleri iyi niyetle çalışıp daha sonra işi maddi çıkar amaçlı yaptıklarını anlatıyor. Bu durumda Rabbimiz İslam’ı anlatacak hiç kimsenin olmadığını, HER KULUN BİZZAT KENDİSİNİN ÇABALARI İLE İSLAM’I, KUR’AN’I ANLAMASI GEREKTİĞİ APAÇIK ANLAŞILIYOR. Buradan da şunu anlıyoruz ki Kur’an, aklı başında tüm kullarına hitap ediyor ve Allah aracı asla kabul etmiyor, lütfen bu gerçeğin farkında olarak Kur’an’ı anlamaya çalışalım. Kur’an’ı anlayarak okuyan bir Müslüman, kadın erkek ayrımı yapmadan EY İNSANLAR, EY ÂDEMOĞULLARI HİTABI İLE TÜM KULLARINA SESLENDİĞİNİ GÖREBİLİR. HİTAP KİME YAPILIYORSA, KİMİ SORUMLU TUTUYORSA O, DİREK ARACISIZ ONDAN SORUMLU DEMEKTİR. LÜTFEN BU GERÇEĞİ GÖZ ARDI ETMEYELİM.

Aklınıza şöyle bir soru gelebilir. Hz. Muhammed Allah ile biz ümmeti arasında aracı değil mi? Önce aracı kelimesi, ne anlama geliyor onu hatırlayalım. ”Arabulucu, iki şey arasında bağlantı kuran kimse.” Lütfen unutmayalım Allah ile kulu arasında arabulucuya hiç kimsenin ihtiyacı yoktur, çünkü Allah kuluna şah damarından daha yakındır. Peki, Resulünü yok mu sayacağız? Elbette hayır, Allah Resulüne verdiği görevi de açıklıyor ve ne diyordu? “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Demek ki Resulün görevi apaçık tebliğ etmekmiş. Bu ve benzeri ayetleri tebliğ aldıktan sonra, bizler ne yani Allah Resulünü postacı diye mi göndermiş diyerek, Resulün yetki ve sorumluluğunu küçümseye bilir miyiz? Karar sizin. Bizlerin direk birey olarak aracısız Kur’an ile baş başa kaldığımıza bir örnek vermek istiyorum. “BU, KENDİSİYLE İNSANLARI UYARMAN, İNANANLARA ÖĞÜT VERMEN İÇİN, SANA İNDİRİLEN BİR KİTAPTIR. ARTIK BU HUSUSTA KALBİNDE BİR SIKINTI OLMASIN.” ARAF 2. Demek ki uyarılacak, öğüt verilecek kitabın yalnız Kur’an olduğu ve bu konuda da sakın şüpheye düşmeyelim diye de uyarılıyoruz.

Allah biz kullarını çok özel yaratmış ve bizleri bu dünyada özgür bırakarak güvenmiştir. İçinizden, yaşanan olaylara şahit olduğunuzda, çok fazla özgür bırakmış Allah bizleri sanırım, dediğinizi duyar gibiyim. Aynı kuşkuyu meleklerde duymuş ve Allah  yeryüzünde bir halife yaratacağım dediğinde, Allah’a sitemli sözler söylediğini ve meleklerin, "BOZGUNCULUK EDECEK, KANLAR DÖKECEK KİMSE Mİ YARATACAKSIN?" Demişlerdi, ama Allah onlara nasıl cevap vermişti hatırlayalım. “BEN SİZİN BİLMEDİKLERİNİZİ BİLİRİM.” Diye meleklere cevap vermişti. Gerçekten de bizlere Allah çok güvenmiş ve bizleri ÇOK ÖZEL AKIL, MUHAKEME VE ÖZGÜR İRADEMİZLE ÖZELLİKLE BAŞ BAŞA BIRAKMIŞTIR. Ayette geçen halife kelimesine de açıklama getirmek isterim. Bu ayette geçen halife kelimesi, yeryüzünü Allah'ın rızasına uygun bir şekilde imar edecek, akıllı, sorumlu, güçlü, onurlu varlık anlamında geçiyor. Bakın Allah biz kullarını ne için yarattığını söylüyor.

“HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR. SİZİ BİR İMTİHAN OLARAK HAYIR İLE DE ŞER İLE DE DENİYORUZ. ANCAK BİZE DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.” (Enbiya 35)

“İNSANLAR, İMTİHANDAN GEÇİRİLMEDEN, SADECE “İMAN ETTİK” DEMELERİYLE BIRAKILACAKLARINI MI SANIYORLAR?” (Ankebut 2)

Demek ki Allah biz kullarını çok özel yaratıp, tüm güçlerle donatıp bu dünyada özgür irademizle bizleri imtihan ediyor. Yani Allah biz kullarına güveniyor ama yapabilecekleri akıl dışı nefsi duygularını da bildiği için, UYARIYOR HATTA YETMİYOR, YAPABİLECEKLERİ BÜYÜK HATALARDAN, YANLIŞLARDAN DOLAYIDA CEHENNEM ÖRNEĞİNİ, BİRÇOK KEZ VERİP İKAZDA BULUNUYOR. Allah bizlere güveniyor ya da bunca bilgilerle donattığı özgür yarattığı kulundan beklentisi var? Peki, bizler Allah’ın bizlere güvendiği gibi, bizlerde ona kitabı Kur’an’a güveniyor muyuz? Hiç sanmıyorum, çünkü Allah yemin ederek anlayalım ve doğru yolu bulalım diye kolaylaştırdığını söylediği Kur’an için tam tersini söylüyoruz ve KUR’AN KOLAY ANLAŞILAN BİR KİTAP DEĞİLDİR, HERKES ANLAYAMAZ. ONU ANCAK VELİ, ÂLİM, GAVS KİŞİLER ANLAR DİYORUZ.  Aslında bu mantık dışı sözlere inanmak, sanırım bizim işimize gelmiş ve kendi imtihanımızı birilerine havale etmemizin yolunu açmış. Buda bizim, Allah’ın bizlere güvendiği gibi, kendisine yani Kitabına güvenmediğimizi, onu ciddiye almadığımızı gösterir. Çünkü Rabbimiz hiç kimseye muhtaç olmayalım diye, Kur’an’ı nice örneklerle açıkladığını, kolaylaştırdığını söylediği halde, Kur’an açık ve detaylı değildir, Kur’an’ı Resulün rivayet hadisleri açıklar demekte sakınca görmüyoruz. Hâlbuki Allah, KUR’AN’I AÇIKALMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR VE BİZ KUR’AN’I NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK DEMİYOR MUYDU?  Mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur'an'da göremediğimizde, bunlar dinin-Allah'ın emri olamaz dememiz gerekirken, ne yazık ki Kur'an'ın onaylamadığı bu düşüncenin yani batıl bilgilerin ardına düşmüşüz ve Kur'an'ı yetersiz görmüşüz. Çok üzgünüm ama bizler farkında değiliz, Rabbimize ne yazık güvenmiyoruz, çünkü Kur’an ile hiç buluşamadık ta ondan. Bu konuda Allah Adiyat 6. Ayetinde, geçmiş kitap ehlinin yaptığı yanlışlardan örnek verirken, bakın kullarım bana karşı nasıl bir tavır içindedirler diyor. “İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR.” Sakın bizlerde, Allah'a karşı nankörlerin safında olmayalım?

Kur’an’ı dikkatle ve düşünerek anlayarak okuyan bir Müslüman, şu gerçeği çok iyi bilir. ALLAH KUR’AN’DA ASLA RESULÜNÜ BİLE ARACI YAPMADAN, TÜM KULLARINA SESLENİYOR KUR’AN’DA. Tekrar söylemek isterim, Allah’ın Resulü, Allah ile bizleri aracısı değil, Resulü yani Elçisidir. Elçi Allah'tan aldığı bilgiyi, vahyi tek kelime ilave etmeden tebliğ eden demektir. Hatta bir arkadaşımız, hoşumuza gitmeyen bir haber, bilgi getirdiğinde Elçiye zeval olmaz deriz. Bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, Allah’a güvenmek yerine, ne yazık ki ellerimizle yarattığımız mezheplerin öğretisine güveniyor, Allah’ın Resulünü Allah’ın vermediği yetkilerle bizler donatıyoruz. Allah’ın dinini yaşarken kesin olmayan rivayetleri de dinin emri kabul ediyoruz. Hâlbuki Allah bu konuda, apaçık nasıl bir hüküm vermişti?

“ŞÜPHESİZ KUR’AN, GERÇEK KESİN BİLGİDİR.” (Hakka 51)

Kur’an’ın dışından, Allah’ın hükümleri gibi gerçek kesin doğru bilgisi olan var mı aramızda? Var diyenlere Allah, Kur’an’da çok açık cevap veriyor ve onlar için cehennemde yer mi yok diye de uyarıyor. Kime inanacağınız, güveneceğiz size kalmış. Allah Kur’an’ı aklı başında tüm kullarının, hiç ayrım yapamadan düşünerek okumasını emrediyor. Sizce tüm kullarını sorumlu tutacağı bir kitabı Allah, her aklı başında kulunun anlayamayacağı şekilde gönderip, başkalarına muhtaç bırakıp, birde Kur’an’dan sorumlu tutuyorum der mi?

ALLAH’I VE RESULÜNÜ BİZLER, KUR’AN’DAN ZERRE KADAR TANIMADIĞIMIZ İÇİN, KUR’AN’IN ASLA ONAYLAMADIĞI ÖYLE SÖZLERİ/HADİSLERİ ALLAH’A VE RESULÜNE İTHAFEN SÖYLÜYORUZ Kİ, FARKINDA OLSAK GECE GÜNDÜZ BAĞIŞLANMAK İÇİN ALLAH’TAN AF DİLERİZ. Hesabın görüleceği o çetin gün, keşke şu kişinin sözlerine uymasaydım, şu cemaatin yolundan gitmeseydim diyerek, pişmanlıklarını dile getirenlerden olmak istemiyorsak, GELİN ALLAH’IN EMRETTİĞİ GİBİ YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILALIM VE DÜŞÜNEREK KUR’AN’I HAYATIMIZA GEÇİRELİM.

Unutmayalım lütfen, Allah sözünde durandır, çünkü Rabbimiz bizleri yalnız Kur’an’dan sorumlu olacağımıza hükmetmiştir. SİZCE HAŞA ALLAH SÖZÜNDEN DÖNÜP, RESULÜMÜ HERHALDE POSTACI DİYE GÖNDERMEDİM, BENİM HÜKMETMEDİĞİM AÇIKLAMADIĞIM KONULARDA, ONUNDA HÜKÜMLER VERME YETKİSİ VARDI, ONUN RİVAYET HADİSLERİNEDE UYMANIZ GEREKİRDİ DERMİ? Karar sizin, imtihan sizin imtihanınız.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...