Ana içeriğe atla

ALLAH'IN RESULÜNÜ, ALLAH'IN HÜKÜM ORTAĞI YAPMAYA ÇALIŞANLARA, ALLAH’IN UYARISI VAR.


 

Bizler Kur’an’dan uzak öyle bir İslam yaşıyoruz ki, dinin yalnız adı kalmış. Bizleri istedikleri gibi yönetebilmek için, ne yazık ki içimize özellikle YAHUDİ fitnesi girmiş, kanımıza kadar kendi batıl inançlarını, Allah’ın dini diye bizlerin inancına sokmuşlar. Şimdide biz Müslümanları istedikleri gibi yönetiyorlar. Lütfen şöyle bir araştırınız ve düşününüz. Allah’ın sorumlu tuttuğuna hükmettiği Kur'an'da tek kelime bile bahsetmediği, bizlere emretmediği onca inancımızın, şu anda Yahudi inançlarında olması, NEDEN BİZLERİ HİÇ TEDİRGİN ETMİYOR? Etmiyor çünkü bizleri, yalnız Kur’an ile İslam’ın yaşanmayacağına inandırdılar, yetmedi sen Kur’an’ı anlayamazsın sakın anladığın dilden okuma yoldan saparsın dediler. Şimdide bizlere öyle şeyler anlatıyorlar ki, Allah ne emrediyorsa, neredeyse tam tersini dinin emri diye yaşıyoruz. “ALLAH BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM” dedikçe Kur’an’da, sanki Allah’a inat, NE YANİ RESULÜNÜ POSTACI DİYE HERHALDE GÖNDERMEDİN diyerek, Allah’ın Resulünün adını kullanarak, akla Kur’an’a uymayan her şeyi Resulünün üzerinden, dine sokuyorlar ses çıkaran bile yok. Bu yanlışı yapanlar şunu unutmamalıdırlar. Mahşer günü Allah’ın Resulü şahit olarak çağrıldığında, bu hatayı yapanlar RESULÜN YÜZÜNE, UTANÇLARINDAN ASLA BAKAMAYACAAKLARDIR.

ÖYLE OLUNCA BİZLERİN ELİMİZDEN, MİHENK TAŞINI ALMIŞ OLDULAR. Mihenk taşını sarraflar kullanır aldatılmamak, kandırılmamak için. Mihenk taşının mecazi anlamı ise gerçekleri ortaya çıkaran ölçü anlamındadır. Bizlerin de imanının kontrolünün mihenk taşı Kur’an’dır. Ama onu sen anlayamazsın, senin ilmin ne ki onu âlim, veli olanlar anlar dediler. Bizlerde işimize geldiğinden olsa gerek kabul ettik. ETTİK AMA BİZLERİ ALLAH İLE ALDATACAKLARI KAPIYI, BÖYLECE ARDINA KADAR ELLERİMİZLE AÇTIK.

Sen Kur’an’ı anlayamazsın dediler ama inancımızı bozmaya çalışan ve kendi çıkarları için bizleri kullanmaya kalkanlar, Allah’ın ayetlerinin anlamları ile istedikleri gibi oynayarak, toplumu aldattılar. Allah birçok ayetinde ALLAH’A VE RESULÜNE UYUN, İTAAT EDİN ayetlerine, Kur’an’ın tamamına ters düşen anlamlar verip bakın Allah, hem ayetlerime hem de Resulümün sözlerine/hadislerine de uyun diyor. Demek ki onun adına nakledilen rivayet hadislerine de Allah, bizlerin uymamızı istiyor diye Kur’an’dan habersiz toplumu rahatlıkla inandırdılar. BÖYLECE İSLAM DİNİNE BATILIN, HURAFENİN RAHATÇA GİRMESİNE VE TOPLUMU ALLAH İLE ALDATMALARININ KAPISINI, SONUNA KADAR AÇMIŞ OLDULAR.

Allah Kur’an’da birçok ayetinde Elçime/Resulüme uyun emrini veriyor. Çünkü Allah Elçisine indirdiği Kur’an ile kullarına hükmetme, yalnız Kur’an’ı tebliğ etme görevi verdiğinden, görevinde kolaylık sağlanması ve ona itaat edilmesini bu amaçla istediğini Kur’an’da açıklıyor. Yani bu emir Resulün yaşadığı dönemle, Kur'an'ın tebliği ile direk ilgilidir. Çünkü Allah Resulünü sürekli kontrol ediyor ve herhangi bir yanlışında hemen ikaz edip düzeltiyordu. Onun için Resulüme uyun diyor Allah. Yoksa yüzlerce yıl öncesinden, her rivayet edenin kendi düşünce inançlarını ilave ettiği, hadislere uyun demiyor. Bu düşünce Kur’an’ın tamamına aykırıdır, lütfen okuyalım ve araştıralım.  Bu hadislerin arasında, elbette doğrusu da vardır yanlışı da vardır, ama yanlışını düzeltmek elimizdedir ve onun kontrolünü de Kur’an’dan yapmalıyız. KUR’AN’IN ONAYINI ALIYORSA, BU HADİSİ ALLAH’IN RESULÜ SÖYLEMİŞTİR, ONAYINI ALMIYORSA, ALLAH’IN RESULÜ BUNU ASLA SÖYLEMEMİŞTİR DEMELİYİZ. Kur’an ile irtibatı kesilen toplumda bu gerçeği ne yazık ki göremiyor ve Resule ait olduğunu zannettikleri, Kur’an’ın onayını asla almayan birçok şeyi, dinin emri zannediyorlar. HÂLBUKİ BU TÜR RİVAYETLER, MÜSLÜMAN TOPLUMUNU ALLAH’IN YOLUNDAN SAPTIRMAK AMACIYLA, MÜSLÜMANLARA KURULAN BİR TUZAKTIR. Bu konuya açıklık getirmek için Enfal suresi 24. Ayeti önce yazalım.

Enfal 24: EY İMAN EDENLER! SİZE HAYAT VERECEK ŞEYLERE SİZİ ÇAĞIRDIĞI ZAMAN, ALLAH’IN VE RESÛLÜ’NÜN ÇAĞRISINA UYUN VE BİLİN Kİ ALLAH, KİŞİ İLE KALBİ ARASINA GİRER. YİNE BİLİN Kİ, O’NUN HUZURUNDA TOPLANACAKSINIZ. (Diyanet meali)

Bakın Allah, Resulünün bizleri hangi konuda nereye çağırıyormuş. “BİZLERE HAYAT VERECEK ŞEYLERE ÇAĞIRDIĞI ZAMAN.” Sizce bizlere hayat verecek şey nedir? Resulün bizlere ulaşan rivayet hadisleri mi? Yoksa eşi benzeri olmayan, hadi bir benzerini getirin bakalım dediği bizler için bir NUR, IŞIK, REHBER OLAN KUR’AN’ MI? Ne dersiniz? Sırası gelmişken bazı ayetler hatırlatmak istiyorum bu konuda, bakın Allah ne diyor. “SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” ALLAH'TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ? (Maide 50) Hiç kimse yoktur Rabbimiz. Bizler beşeriz her zaman hata yaparız. Şunu lütfen unutmayalım. Allah’ın Resulü aramızda yok ve bizler bu hadis/söz size mi ait diye soramayız. Soramıyorsak emin olamayacağımız hiç bir söze/hadisede inanmamalıyız. Çünkü Allah bunu yasaklamıştır.  Hatırlayınız Allah bizlerin nereye sarılmamızı istiyordu? “KUR’AN’IN İPİNE.” Demek ki Resul Müslümanlara hayat verecek Kur’an’a çağırdığında Allah, iman edenlerin Resulüne uymasını istiyor. Yani onun görevini, kolaylaştırıyor ona yardım ediyor. Bugün Allah’ın Resulü aramızda yok. BU DURUMDA ONUN YOLUNDAN GİTMEK İSTEYEN, ONUN ADINA RİVAYET EDİLEN HADİSLERİNE DEĞİL, ÜMMETİNE TEBLİĞ ETTİĞİ, BİZLERE HAYAT VERECEK KUR’AN’A SARILMALIDIR. Çünkü Allah bir başka ayetinde, sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, bunun hesabını sorarım demiyor muydu?

Resul Elçi anlamındadır, Elçide tebliğcidir davetçidir. Allah’ın Elçisinin Kur’an dışından hiçbir şeye davet etmeyeceğine dair onlarca ayet vardır. Örneğin Nisa suresi 80. Ayetinde Allah, bakın ne diyor bu konuda. “KİM ELÇİ’YE İTAAT EDERSE, ELBETTE ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR. YÜZ ÇEVİRENE GELİNCE, BİZ SENİ ONLARIN ÜZERİNE BEKÇİ GÖNDERMEDİK” Bakın ayet bu konuya nasıl çok net ve açık cevap veriyor. Elçim sizlere yalnız benim vahyimi, Kur’an’ı tebliğ edecek ona çağıracak. Onun çağrısına uyan Kur’an’a uymuş olacağından, ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLACAKTIR diyerek, konuya açıklama getiriyor. Yine bu konuyu açıklayan bazı ayetleri de sizlere hatırlatmak istiyorum. Bu ayetlerin bir tanesine bile ters düşen bir hadis varsa, asla bunu Allah’ın Resulü söylemez, ümmetine tebliğ etmez, lütfen bunu unutmayalım. Unutursak hem Allah’a, hem de Resulüne iftira atmış oluruz.

DE Kİ: “ALLAH'A İTAAT EDİNİZ, RESULE İTAAT EDİNİZ! EĞER YÜZ ÇEVİRİRSENİZ BİLİNİZ Kİ, ONUN GÖREVİ TEBLİĞ VAZİFESİNİ YAPMAK, SİZİN VAZİFENİZ DE SORUMLULUKLARINIZI YAPMANIZDIR. EĞER ONA İTAAT EDERSENİZ DOĞRU YOLU BULURSUNUZ. RESULE DÜŞEN, SADECE APAÇIK TEBLİĞDİR/BİLDİRİMDE BULUNMAKTIR.” (Nur 54)

“ALLAH'A İTAAT EDİN, RESULE İTAAT EDİN, SAKININ. EĞER YÜZ ÇEVİRİRSENİZ ŞUNU BİLİN: BİZİM RESULÜMÜZE DÜŞEN, SADECE APAÇIK BİR TEBLİĞDİR.” (Maide 92)

“KUŞKU YOK Kİ, BİZ BU KİTAP'I SANA, İNSANLAR ARASINDA ALLAH'IN SANA GÖSTERDİĞİ İLE HÜKMEDESİN DİYE HAK OLARAK İNDİRDİK. SAKIN HAİNLERE YARDAKÇI OLMA.” (Nisa 105)

“EĞER BAZI LAFLARI BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, YEMİN OLSUN, ONDAN SAĞ ELİNİ KOPARIRDIK. SONRA ONDAN CAN DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.” (Hakka 44-45-46)

Hala Allah’ın Resulünü, dinde Allah’ın hüküm ortağı yapmaya çalışanlara, elbette sözümüz yok. Herkes kendi yaptıklarından sorumludur. İnatlarından dolayı gözlerine perde çekileni, kulakları ve kalbi mühürleneni, Allah’ın Resulü bile ikna edemediyse, bizlerin yapacağı tek şey Allah’ın vahyini hatırlatmaktır o kadar. Allah ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor da, hala Allah’ın Resulünü Allah’ın hüküm ortağı yaparak, oda dinde Allah’ın vermediği hükümleri verir diyenler, ALLAH’IN DİNİNDE ÇELİŞKİLER YARATMAYA ÇALIŞIP, RESULÜNÜ ALLAH’IN DİNİNE ORTAK EDİP, HAKKI BATILLA DEĞİŞTİRİP ŞİRK KOŞANLARDIR. Lütfen bunlardan uzak duralım ki, ebedi hayatımızı ateşe atmayalım. Şirk, ortak koşmak başka bir ilah, Allah edinmek değildir. Allah’ın tek elinde olan bir yetkisini, yaratılmış bir beşere bizlerin vermesidir. Örneğin şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diyorsa Rabbimiz, şefaat yetkisini Resulüne edindiğimiz Veli, âlim kişilere de bizler vermeye çalışıyorsak, O kişileri Allah’a ortak yani şirk koşuyoruz demektir. Bizler bu hatayı çok fazla yapıyoruz. lütfen unutmayalım, bu hataları yapanları Allah, asla affetmem diyor.

Nisa 116: ŞÜPHESİZ ALLAH, KENDİSİNE ORTAK KOŞULMASINI BAĞIŞLAMAZ. BUNUN DIŞINDAKİ GÜNAHLARI, DİLEDİĞİ KİMSELER İÇİN BAĞIŞLAR. ALLAH’A ORTAK KOŞAN KUŞKUSUZ, DERİN BİR SAPIKLIĞA DÜŞMÜŞTÜR. (Diyanet meali)

Hangimiz böyle bir hatayı yaparak, farkında olmadan derin bir sapıklığın içinde olmak ister?  Allah cümlemizi farkında olmadan, böyle sapkın inançlardan uzak durmamızı nasip etsin inşallah.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır