Ana içeriğe atla

MAİDE SURESİ 44. AYETE KULAK VERMEYENLER, ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARIN TUZAĞINA DÜŞMEKTEN KURTULAMAZLAR.

 



Değerli dostlarım bizler hesaba çekileceğimiz, Allah’ın vahyi Kur’an’dan o kadar uzak bir din yaşıyoruz ki, bu yaşadığımız din ile Allah’ın huzuruna çıkarsak, inanın hesabını veremeyiz. Çünkü Allah bizleri Kur’an’dan sorumlu tutacağına, Zuhruf suresi 44. Ayetinde karara bağlamış. Peki, bizler Allah’ın bizleri hesaba çekeceği Kur’an’ı anlayarak, dersimizi çalışarak Allah’ın tebliğini anlayıp hayatımıza mı geçiriyoruz, yoksa sen Kur’an’ı anlayamazsın, sakın Türkçesinden okuma günaha girersin, yanlış anlarsın diyenlerin sözüne kanıp, Kur’an’ın mesajını ilk elden bizler almaya çalışmadan, ne anlatırlarsa inanıp, onların söyledikleri ile mi İslam dinini yapıyoruz? BÖYLE YAPIYORSAK, ALLAH’IN İMTİHANINA GEREKEN TİTİZLİĞİ GÖSTERMEDİĞİMİZ İÇİN, ÜZÜCÜ BİR SONLA KARŞILACAĞIMIZI LÜTFEN UNUTMAYINIZ.  Ne dersiniz, bu soruyu lütfen kendimize soralım. Eğer hiç sormadıysak, şimdi yazacağım ve üzerinde birlikte düşüneceğimiz ayet, bizler için başlangıç olur inşallah. Bakın Maide suresi 44. ayetinde Allah, Kitap Ehlinden nasıl bir örnek veriyor.

Maide 44: İÇİNDE (DOĞRU YOLA) BİR REHBER VE NUR OLAN TEVRAT’I BİZ İNDİRDİK. ALLAH’A TESLİM OLMUŞ NEBÎLER, YAHUDİLER ARASINDA ONUNLA HÜKMEDERLERDİ. HOCALAR VE ÂLİMLER İSE KENDİLERİNDEN ALLAH’IN KİTABINI KORUMALARI İSTENMESİ SEBEBİYLE ONUNLA HÜKMEDERLER VE ONA ŞAHİT OLURLARDI. SİZ, İNSANLARDAN KORKMAYIN; BENDEN KORKUN. AYETLERİMİ GEÇİCİ BİR BEDELLE DEĞİŞMEYİN. ALLAH’IN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİR OLANLARDIR. (Süleymaniye vakfı)

Aslında ayet çok açık bilgiler veriyor, yeter ki Allah’ın vahyi Kur’an ile buluşalım ve üzerinde biraz düşünelim. Allah daha önce gönderdiği Kitaptan örnek verip, Onu biz indirdik diyor. Bakın devamında ise kendi katından indirilen Tevrat için neler söylüyor. Görev verdiğimiz NEBİLER/RESULLER Allah’a teslim olmuş iman etmiş kullarına, onunla yani Tevrat ile hükümler verip Tevrat’ı tebliğ ederlerdi diyor.

Ayette hocalar ve âlimler diye çevirdikleri kişiler aslında ayette RABBANİLER diye geçer. Yani Rabbin kanunlarını bilen ona uyan ve topluma yalnız Allah’ın kanunlarını anlatanlar kast ediliyor. Hatırlatırım Allah, ben ruhban sınıfı emretmedim, onlar önce iyi niyetleri ile kendileri oluşturdular ama daha sonra işi paraya dökerek (Hadid 27-Tevbe 34) yoldan saptılar diye Kur’an’da örnekler verir. Bahsedilen Rabbani kişiler iman ettim diyerek, ALLAH’IN KİTABINI, KANUNLARINI VE SINIRINI KORUMAK İÇİN SÖZ VERENLERDİR. TIPKI BUGÜN BİZLER İMAN ETTİK DİYEREK, ALLAH’IN VAHYİNİN SINIRLARI DIŞINA ÇIKMADAN, YALNIZ ALLAH’IN İPİNE SARILMAYA ÇALIŞANLAR GİBİ DİYEBİLİRİZ. Bu kişilerin O gün yani vahyin indirildiği zaman, Resulün yakınlarında vahyin indirilişine şahit olanlar. Resulün yanında tebliğ konusunda, ona yardım edenler. ÇÜNKÜ ALLAH’IN RESULÜ BİZLEREDE ALLAH’IN TEMBİH EDİP UYARDIĞI GİBİ, ONLARADA SAKIN VAHYİMİN DIŞINA ÇIKMAYIN, GÖNDERDİĞİM VAHYE SARILIN ONU KORUYUN BATIL İLE KARIŞTIRMAYIN DİYE UYARMIŞ, ONLARDA İMAN ETTİK DİYE KORUMAK İÇİN SÖZ VERMİŞLERDİ. ONUN İÇİNDE TOPLUMA, YALNIZ ALLAH’IN VAHYİNİ YANİ İNDİRİLEN TEVRATI, İNCİLİ TEBLİĞ EDİP ONUNLA ARALARINDA HÜKÜMLER VERİYORLARDI DİYOR. 

Ayetin devamında ise adeta ilk söylediklerinin açıklamasını yaparak, SAKIN İNSANLARDAN KORKMAYIN, BENDEN KORKUN UYARISI ÇOK ÖNEMLİ. Çünkü toplum geleneksel inancın etkisinde ve kendilerinin yarattığı din adamlarının baskısıyla onlardan çekiniyorlar, söylediklerini dinin emri kabul ediyorlardı. Hatırlayınız bu toplumun din adamları inançlarında kendilerine inanmayanları AFOROZ etmekle, YANİ DİNDEN ÇIKARMAKLA TEHDİT EDİYORLARDI. Onun için Allah onlardan korkmayın benden korkun diyor. Çünkü din adeta alınıp satılan, geçim kaynağına dönüştürülmüş adeta RANT kapısı olmuştu. SANIRIM AYNI ŞEYİN GÜNÜMÜZDE DE OLDUĞUNU, İÇİNİZDEN GEÇİRDİNİZ. Allah’ın uyardığı gibi toplum, Allah ile aldatılıyordu.

Ayetin son cümlesi adeta Kur’an’ı özetliyor ve tüm iman edenlerin tek bir yolu olduğunu çok açık ve net bildiriyor ve YALNIZ ALLAH’IN İNDİRDİĞİ VAHİYLE, YANİ ONUN HÜKÜMLERİ İLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİRLERİN TA KENDİSİDİR DİYOR. Hicr suresi 9. Ayetinde Allah, Kur’an’ın koruyucusu olduğu konusunda, nasıl bir hüküm veriyordu hatırlayalım. ŞÜPHESİZ ZİKRİ (KUR’AN’I) BİZ İNDİRDİK VE ONUN KORUYUCULARI DA ELBETTE BİZİZ.” Lütfen şunu unutmayalım ve yanlış anlamayalım. Ayeti Türkçeye çevirirken hocalar, âlimler diye bahsedilenler, Allah’ın vahyini korumakla özellikle görevli değildiler. Allah kendi vahyimi ben koruyorum diyor biliyorsunuz Kur’an’da. BU BAHSEDİLENLER İMAN ETTİĞİNİ SÖYLEYEN RABBANİLER. ÇÜNKÜ İMAN EDERKEN ALLAH’IN VAHYİNİ KORUYACAĞIMIZA, ONUN DIŞINA ÇIKMAYACAĞIMIZADA SÖZ VERİYORUZ BİZ İMAN EDENLER. Çünkü ayeti yanlış anlaşılabilecek şekilde çevirenler var. Ayette bahsedilenler, Resullerin yanında vahye şahit olmuş kişiler ve Resule yardım eden iman edenler. Çünkü iman ederken yalnız Allah’ın vahyi ile hükmedeceklerini, yalnız Allah’ın vahyini tebliğ edeceklerine dair söz vermişler.

Ayetin son cümlesini tekrar hatırlatmak istiyorum. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler, kâfir olmuştur diyor Rabbimiz. Ne dersiniz, ben Müslümanım diyen milyonlarca Müslüman, bu uyarıyı tebliğ alıp, uyarının gereklerini yerine getiriyor mu? YOKSA YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DİYEREK, akla hayale gelmeyen, Allah’ın tek kelime bile Kur’an’da bahsetmediği geleneklerinde olan, atalarından rivayet yolla intikal etmiş konuları dine ilave ederek, dinin emri diye mi yaşıyoruz. HATIRLATIRIM BUNU YAPANLARA ALLAH, KÂFİR OLDULAR DİYOR.

Bizler Kur’an’da geçen KÂFİR OLDULAR uyarısını hiç üstümüze almıyoruz. Bizler sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi görüyoruz kendimizi. Hâlbuki Allah bu kelimeyi hiç iman etmeyenler için kullandığı gibi, iman ettiğini söyledikleri halde, imanlarının gereğini yerine getirmeyip batıla, hurafeye, atalar dinine sapanlar için çok daha fazla kullanıyor Kur’an’da. Örnek verelim.

Ali İmran 90:  İMANDAN SONRA İNKÂR EDİP SONRA DA İNKÂRDA İLERİ GİDENLERİN TEVBELERİ ASLA KABUL EDİLMEZ. İŞTE ONLAR SAPKINLARIN TA KENDİLERİDİR. (Mehmet Okuyan)

Yusuf 106:  ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK, ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR. (Diyanet meali)

Sanırım bu ayetleri okuduğunuzda, gözlerine perde çekerim, kulaklarını ve kalplerini mühürlerim diyenlerin kimler olduğunu, çok iyi anlamışsınızdır. Allah hiç iman etmemiş kulunun önü keserek, neden gerçekleri görmesini engellesin. Allah’a ortak koşmak şirktir ve hatırlatırım Allah’ın affetmeyeceği büyük günahtır. İşin kötüsü iman edenlerin çoğunun, bu acıklı durumda olmasıdır. Bakara suresi 170. ayetinde de Allah, Kitap Ehline ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUN diye uyardığında, nasıl cevap veriyorladı? Biz atalarımızın üstünde bulduklarımıza inanırız diyorlardı. Ne yazık ki günümüzde bazı kardeşlerimize, ayetleri hatırlatıp bakın bu rivayete inanırsanız, Allah’ın vahyini inkar etmiş olursunuz dendiğinde, yüzlerce yıl atalarımız yanlış mı inanmış diyerek bu ve benzeri uyarıları yapanları, kafir ilan edebiliyorlar. Halbuki bu hataları yapanlara ALLAH, KAKİR OLDULAR DİYOR. Lütfen kendimize gelelim yoksa inanın çok pişman oluruz. Allah her kuluna mühlet verdiğini söylüyor. GERÇEKLERİ GÖRÜP TEBLİĞ ALDIKLARI HALDE, HAKTAN GELEN GERÇEKLERİN YANINA BATIL, HURAFE İLAVELER YAPIP, İMANLARINI HAKKIN YOLUNDAN SAPANLARA KARŞI BİR UYARI OLDUĞU, ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. Allah sözünde durmayan, hatta azdıkça azan kullarımın dualarına asla karşılık vermem, onlara yardım etmem diyor.

Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşma çabasında olan, ALLAH’IN AZINLIK HALİS KULLARI ARASINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız