Ana içeriğe atla

Uyuduğumuzda Neden Rüya Görüyor Olabiliriz?


 

Bu makalemde sizleri, çok önemli bir konuda düşünmeye davet etmek istiyorum. Biliyorsunuz Kur’an’da Allah ayetler üzerinde, bizlerin düşünmesini aklımızı kullanmamızı özellikle ister. Çünkü aklını kullanmayanların pislik ve rezillik içinde kalacakları uyarısını yapar. Daha da önemlisi, aklını kullanmayanların imanlarının kalplerine, gereği gibi yerleşemeyeceğini Kur’an’a göre söylememiz yanlış olmaz. Bu örnekleri, neden verdiğime gelince. Sizlere şöyle bir soru sorsam, bana nasıl cevap verirsiniz? “NEDEN UYUYORUZ VE RÜYA GÖRÜYOR OLABİLİRİZ?” Sanırım çok fazla düşünmediğimizde, bedenimizin ve özellikle komuta merkezi beynimizin dinlenmesi ve Allah kuluna huzurlu bir zaman ayırmak için uykuyu ve rüyayı yaratmış diye cevap vermeniz, çok yanlış olmayacaktır. Uyku belki tam bir bilinçsizlik hali olmayıp, ÖZEL BİLİNÇ HALİ ama adeta bedenimizin felç olmuşçasına hareketsiz olduğunu söyleyebiliriz. Onun içindir ki Allah Resullerine VAHYİNİ rüyasında değil, uyanıkken bilincimizin tam açık olduğu zamanda göndermiştir.

Bu konularla ilgili ayetleri, Kur’an bütünlüğünde dikkatle düşünmeye başladığımızda, İNSANLARIN UYUMASININ VE RÜYA GÖRMESİNİN, ASLINDA ÇOK ÖNEMLİ İNANILMAZ BİR NEDENİ OLDUĞUNU, HATTA ALLAH’IN ÇOK ÖNEMLİ BİR HÜKMÜNE, DELİL KANIT OLDUĞUNU DA ANLAYACAKSINIZ. Bu konu üzerinde düşünmeden önce, Kur’an’da Allah ölümü nasıl tarif ediyor ve benzetiyor, kendi katı ile ilgili bize bu konuda nasıl örnekler veriyor önce ona bakalım ki, konumuz üzerinde daha iyi daha sağlıklı düşünebilelim.

Enam 60: O, GECELEYİN SİZİ ÖLÜ GİBİ KENDİNİZDEN GEÇİRİP ALAN (UYUTAN) VE GÜNDÜZÜN KAZANDIKLARINIZI BİLEN, SONRA DA BELİRLENMİŞ ECELİNİZ TAMAMLANINCAYA KADAR GÜNDÜZLERİ SİZİ TEKRAR DİRİLTENDİR (UYANDIRANDIR). SONRA DÖNÜŞÜNÜZ YALNIZ O’NADIR. SONRA O, İŞLEMEKTE OLDUKLARINIZI SİZE HABER VERECEKTİR. (Diyanet meali)

Zümer 42: ALLAH, (ÖLEN) İNSANLARIN RUHLARINI ÖLDÜKLERİNDE, ÖLMEYENLERİNKİNİ DE UYKULARINDA ALIR. ÖLÜMÜNE HÜKMETTİKLERİNİN RUHLARINI TUTAR, DİĞERLERİNİ BELLİ BİR SÜREYE (ÖMÜRLERİNİN SONUNA) KADAR BIRAKIR. ŞÜPHESİZ BUNDA DÜŞÜNEN BİR TOPLUM İÇİN ELBETTE İBRETLER VARDIR. (Diyanet mali)

“ŞÜPHESİZ RABBİNİN NEZDİNDE BİR GÜN, SİZİN SAYDIĞINIZ BİN YIL GİBİDİR. (Hac 47)

Yazdığım bu üç ayet üzerinde eğer dikkatle düşünürsek, Allah uykuyu ve uyurken göreceğimiz rüyanın dinlenmemizin dışında,  aslında bizler için ne kadar önemli şeyler anlattığını göreceksiniz. Gelin birlikte düşünelim. Kısaca üç ayeti önce özetleyelim ki, konumuza daha rahat giriş yapabilelim. Allah uykuyu ölüme benzetiyor ve siz farkında değilsiniz ama uyurken sizler, her gün ölümü tadıyorsunuz diyor. Ölüm vakti gelenleri uykularında da olsalar alıkoyuyor, bir daha uyandırmıyoruz, vakti dolmamışları tekrar uyandırıyoruz diyor. Zümer 42. Ayetin sonunda ise uykunun ve uyandırılmanın önemini düşünen, aklını kullanan bir toplum için ibretler olduğunu söylüyor. Madem bizler için ibretler var, bu konuda düşünmeye devam edelim. 

Yazdığım üçüncü ayet ise yani Allah’ın katındaki zaman akışı ile bizlerin bu dünyadaki zaman akışının, aklımızın alamayacağı ölçülerde olduğunu anlıyoruz. Yani bizim yaşadığımız dünyada geçen BİN YIL, Allah katında BİR GÜN gibiymiş. Bu bilgide bizler için çok önemli. İsterseniz bu bilgiyi, ilim adamlarının uykuda geçen gördüğümüz rüyanın zaman ölçümü ile karşılaştıralım. BİLİM ADAMLARI, BİZLERE ÇOK UZUN GİBİ GELEN RÜYALARIMIZIN, ASLINDA SANİYELER İÇİNDE GÖRDÜĞÜMÜZÜ TESPİT ETMİŞLER. Bakın bu bilgiyi Kur’an ayeti ile karşılaştırdığımızda, bize önemli bilgiler veriyor. Allah uykuyu ölüme benzetiyordu. Bizler her uyuduğumuzda demek ki bu dünyadan, Allah’ın katına ruhumuzla gerçekten geçiyoruz ve bu zaman içinde Allah’ın zaman akışına tabi oluyoruz ki, GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYANIN ZAMANI, BİZİM YAŞADIĞIMIZ ZAMAN VAKTİYLE UYUŞMUYOR. Uyandığımızda rüyamızda gördüklerimizi anlatırız yakınlarımıza, bazen iyiki rüyaymış deriz. İnanın öldükten sonrada, hesap günü tekrar dirildiğimizde, aynı duyguyu yaşayacağız, bu dünyada yaşadıklarımız için diyeceğiz ki, DÜNYADA YAŞADIKLARIMIZDA  BİR RÜYAYMIŞ. Ne dersiniz geçici bu dünyada gördüğümüz rüyamı önemli bizler için, yoksa mahşer günü uyandığımızda, bu dünyada yaşadıklarımızın rüya gibi gelmesi mi önemli. Bu dünyada gördüğümüz rüyadan belki hesaba çekilmeyeceğiz, ama ölüp uyandığımızda bizlere adeta rüya gibi gelen, herşeyden hesap vereceğiz. 

Peki, bundan nasıl bir ders alabiliriz? DEMEK Kİ BİZLER ASLINDA FARKINDA OLMADAN, HER UYUDUĞUMUZDA ÖLÜMÜ VE RÜYAMIZLA TEKRAR DİRİLMEYİ PROVA EDİYORUZ. GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYALARDA BU OLAYIN GÖRSEL ŞAHİDİ. DEĞERLİ DOSTLARIM, SİZLER BUNUN FARKINDA MISINIZ? Lütfen bundan korkmayalım, çekinmeyelim. Yeter ki Allah’ın istediği bir kul olmanın yolunda, emin adımlarla ilerleyelim. Bu durumda uykumuzda GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYALAR ÖLÜM PROVASININ, GÖRÜNTÜLÜ KANIT VE DELİLLERİDİR.

Şimdide gördüğümüz rüya konusu üzerinde düşünelim. Bizler uyanıkken gözümüz kapalı görebiliyor muyuz? Göremiyoruz. Peki, uyuduğumuzda gözlerimiz kapalı olduğu halde, nasıl görüyoruz bu rüyayı? Demek ki bu dünyada görme duyumuzun GÖZÜMÜZ olduğunu söyleyebiliriz. Peki, uyuduğumuzda neyle görüyoruz, gözler kapalı. Kur’an’ın hükmü olan ÖLDÜKTEN SONRA TEKRAR DİRİLECEĞİMİZE İMAN EDEN BİR MÜSLÜMAN İÇİN UYKU, RÜYA BİR ÖLÜM VE DİRİLİŞ HALİDİR, ÖLÜMÜN PROVASIDIR DEMİŞTİK. UYUDUĞUMUZDA KENDİMİZDE OLMADIĞIMIZ İÇİN, ÖLÜM PROVASINI YAŞIYOR VE TEKRAR CANLANMIŞCASINA GÖRÜYORUZ, TÜM CANLILIĞIMIZI YAŞIYORUZ. Hatta bu canlılığımız uykuda, bu dünyadaki bedenimize bile yansıyor terliyor, üzülüyor, ağlıyor ya da sevinebiliyoruz. Çünkü beden bu dünyada canlılığını koruyor, ruhumuz Allah’ın katına geçmiş, Allah’ın zaman diliminde yaşıyor.

BAKIN BU HALİMİZ BİLE, ALLAH’IN YÜCELİĞİNE ÇOK BÜYÜK DELİL VE KANITTIR. ELBETTE DÜŞÜNÜP, AKLINI KULLANABİLENE. Gerçek ölümde beden canlılığını yitiriyor ama uyku ve rüya ölümün provası olduğundan, beden canlılığını kaybetmiyor. Zerre kadar düşünebilene, bundan daha büyük kanıt, delil olabilir mi? Allah uyuyan kulunu uyandırmak isterse, ruhunu iade edip uyandırıyor. MAHŞER GÜNÜDE, AYNEN BÖYLE UYANACAĞIZ. ÇÜNKÜ BİZLER ASLINDA BUNUN PROVASINI HER GÜN YAŞARKEN YAPIYORUZ. ALLAH İÇİN HER ŞEY ÇOK KOLAY.

Değerli dostlarım kardeşlerimÖLDÜKTEN SONRA HESAP GÜNÜ, TEKRAR CANLANIP HESAP VERECEĞİMİZE, ÇOK AÇIK BİR KANIT, DELİL DEĞİLMİ SİZCE UYKUMUZDA GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYALAR? Her gün uykumuzda, rüyamızda yaşadığımız hesap gününün canlı provası, bizlere gereken dersi vermiyor mu? Eğer düşünmeyi, Kur’an’ı anlayıp üzerinde akıl yürütmeyi birilerine bıraktıysak, biz insanların hayvanlardan farkımız kalmaz. Lütfen GÖZLERİMİZİN ÖNÜNE, ALLAH’IN SERDİĞİ DELİL VE KANITLARA GÖZLERİMİZİ YUMUP, BATILIN RİVAYET SANI BİLGİLERİNİN PEŞİNE DÜŞMEYELİM.

Son pişmanlık fayda etmez, gelin emaneti teslim etmeden önce, pişmanlığımızı Allah’a sunalım af dileyelim ve gerçeklerin, HAKKIN yoluna KUR’AN ile tabi olalım. Dilerim her gün uyurken yaşadığımız ÖLÜM PROVASININ FARKINDA OLAN, ALLAH’IN HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...