Ana içeriğe atla

SİZLER ALLAH’IN İSTEDİĞİ, BÖYLE BİR İMANI, YAŞAYABİLİYOR MUSUNUZ?


 

Sizce biz Müslümanlar, Allah’ın bizlerden istediği iman üzerine mi İslam’ı yaşıyoruz? Bu soruma siz nasıl cevap verirsiniz bir Müslüman olarak? Tabi bu sorumun cevabını herkes kendisine mutlaka vermelidir. İsterseniz gelin yaşadığımız İslam ile Allah’ın indirdiği İslam’ı kısaca sorgulayalım, bakalım bizler Allah’ın istediği doğru yolda mıyız, yoksa BİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLARIN TUZAĞINA MI DÜŞMÜŞÜZ, on u anlamaya çalışalım.

Allah birçok ayetinde, güvenilecek ve ardı sıra gidilecek VELİNİZ yalnız benim. Sakın kendinize benim yanımda VELİLER edinmeyin diye uyardığı halde, bizler Allah’ın bu uyarısına karşı; Dinin sahibi Allah’tır, O ne emrettiyse onu yerine getirmek görevimizdir diyerek, bizler yalnız Allah’a onun kitabına güvenerek, YALNIZ ALLAH’I VELİ EDİNİYOR ve İslam’ı yaşıyorsak, demek ki Allah’ın doğru yolundan gidiyoruz demektir.

Allah sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, Kur’an’ın sınırlarını aşmayın, YALNIZ ALLAH’IN İPİ KUR’AN’A SARILIN, ÇÜNKÜ SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM. BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK diye uyardığı halde, atalarımızın dini inançlarını Kur’an’da göremediğimizde, BAKIN KUR’AN’DA ŞUNLAR YA DA BUNLAR YOK. KUR’AN DETATLI DEĞİLDİR, YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ. RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ VE MEZHEPLERİN FIKIH İNANCI OLMASAYDI İSLAM’I YAŞAYAMAZDIK, KUR’AN KAPALI KALIRDI DEMİYORSAK, bizler Allah’ın doğru yolunda, emin adımlarla inancımızı yaşıyoruz demektir.

Allah ŞEFAAT TÜMDEN BANA AİTİR, HİÇ BİR ŞEFAATİN OLMADIĞI O GÜNDEN SAKININ DİYE UYARDIĞI HALDE, BİZLER RESULLER, DİN ÂLİMLERİ VELİ KİŞİLERDE ŞEFAATÇİDİR DEMİYORSAK, bizler Allah’ın ipine sarılan, onun doğru yolunda giden kulları arasındayız demektir.

Allah görev verdiği Resulünün Kur’an’da yetki ve sorumluluğunu bizlere açıklarken, Ankebut 18. Ayetinde, “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.”  Rad suresi 40. Ayetinde, “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” Diye bizlere tebliğ ettiği halde, eğer bizler bu ikazları göz ardı edip, atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek için, NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ, POSTACI DİYE Mİ GÖNDERDİ, Onunda Kur’an’ın misli kadar dinde hükümler koyma yetkisi vardır demiyorsak, bizler Allah’ın doğru yolunda, emin adımlarla ilerliyoruz demektir.

Allah Bakara suresi 5. Ayetinde, gerçek iman edenleri bizlere tarif ederken, Onlar “RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER ve KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR.” Diye uyardığı halde, hala doğruluğundan emin olamayacağımız rivayetleri de hak olan Allah’ın vahyi ile karıştırmıyor ve onları dinin sınırları içine almıyorsak, bizler Allah’ın yolunda yürüyoruz demektir.

Allah birçok ayetinde tekrar ettiği gibi, Kamer suresi 17. Ayetinde, “ANDOLSUN BİZ, KUR’AN’I DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. VAR MI DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALAN?” Diye uyardığını ciddiye alıp, Kur’an kolayda ne kadar kolay, Kur’an’ı herkes anlayamaz, âlim olanlar ancak anlar diyenlere uymuyor da, Kur’an’ı anladığımız dilden okuyup, Allah’ın emrettiği gibi düşünerek anlamaya çalışıyorsak, biz Allah’ın yolundan giden, onun sevgili kulları arasındayız demektir.

Allah Kur’an’da bizleri uyarıp, sakın çoğunluğa uymayın, onlar sizi Allah’ın yolundan saptırır, benim korumam altındaki yalnız Kur’an’a sarılın dediği halde, BEN ÇOĞUNLUĞA UYARIM, SİZ AZINLIĞA UYACAK HALİM YOKYA DİYENLERDEN DEĞİLSEN. Bakara suresi 170. Ayette yapılan uyarıda olduğu gibi; “ONLARA, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYEDE UYARIZ” demiyorsan, sen Allah’ın doğru yolunda giden, Allah’ın azınlık halis kulları arasındasın demektir.

Allah Enam suresi 155. Ayetinde uyardığı gibi, “BU KUR’AN, BİZİM İNDİRDİĞİMİZ MÜBAREK BİR KİTAPTIR. BUNA UYUN VE ALLAH’TAN KORKUN Kİ SİZE MERHAMET EDİLSİN” dediği halde, Allah’ın eşi benzeri olmayan mübarek kitabının yanına rivayetleri, sanı bilgileri mezheplerin batıl inançlarını da ilave edip ALLAH’A ŞİRK KOŞMUYORSAN, Allah’ın dinini batıl ve hurafe bilgilerle yaşamıyorsan, sen mahşer günü yüzleri gülen, Allah’ın sevgili kulları arasında olursun.

Allah Kur’an’da Enfal suresi 64. Ayetinde, Nebiye/Resulüne seslenerek, “EY NEBİ! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER” dediği uyarıyı hayatına geçiriyor ve Yusuf suresi 106. Ayetinde uyardığı gibi, “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK, ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR” hükmünü dikkate alıp, Allah’ın tek elinde olan bir yetkisini Resulü dahil hiç bir beşere vermeden inancını yaşıyorsan, SEN ALLAH’A ŞİRK KOŞAMADAN İMANINI YAŞAYAN, ALLAH’IN SEVGİLİ KULLARI ARASINDASIN DEMEKTİR.

NE MUTLU BÖYLE BİR İMAN ÜZERİNDE OLANA. ALLAH CÜMLEMİZE BÖYLE BİR İMAN NASİP ETSİN İNŞALLAH.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...