Ana içeriğe atla

ALLAH’U EKBER DEMEK, ŞİRK MİDİR?


 Bu makalemde sizlerin düşünmenize vesile olmak istediğim konu, bazı kişilerin iddia ettiği gibi ALLAH’U EKBER demek şirk midir, konusu üzerine olacak. İsterseniz bu kelimenin önce ne anlama geldiğini anlayalım, daha sonrada bunu söylemenin şirk olup olmadığını, bunun ne anlamda söylendiğini birlikte düşünerek anlamaya çalışalım. Allah’u Ekber kelimesinin bire bir çevirisi, ALLAH EN BÜYÜKTÜR anlamına gelir. Bu kelimenin şirk olduğunu iddia eden kardeşlerimizin tezi, Allah’tan başka bir Allah yok ki, aralarında seçim yaparak karşılaştıralım, bizim Allah’ımız en büyük diyelim, şeklinde bir savunma yapmaktadırlar. Bu konuyu doğru anlayabilmemiz için, Kur’an’da şirk kelimesine genelde ne anlamda kullanılıyor ve Allah kimlere ne yaptığında, bana şirk koşuyorsunuz diyor, onu önce doğru anlamaya çalışalım. Kısaca söylemek gerekirse Şirk kelimesi Kur’an’da özellikle, Allah’ın tek ilah olduğuna inanan Kitap Ehline hitaben, başka bir Allah yaratıcı anlamında değil, Allah’ın yetkisini kullanan, ALLAH’IN DİNİNE ORTAK OLMAYA ÇALIŞAN VELİ, GAVS, ALLAH DOSTU DEDİKLERİ KİŞİLER İÇİN KULLANILDIĞINI, Kur’an’dan çok açık anlıyoruz.

Eğer düşünmeden ve araştırmadan bu konuya bakarsak, gerçekten doğru söylüyor olabilirler mi diye düşünebilirsiniz. Çünkü Allah’u Ekber söylemi Kur’an’da bu şekliyle geçmez. Peki, nasıl geçer? KEBİR ALLAH, bir başka deyişle, ALLAH’U KEBİR yani Allah büyüktür diye geçer. Bu ayetlerde ki amaç Allah’ın şanını yüceltmek, onu tesbih edip anmak ve ona saygımızı göstermektir asıl amaç. Elbette Allah’u Ekber yerine ALLAH’U KEBİR de diyebiliriz, hiçbir sakıncası yok. Çünkü Allah’u Ekber söylemi, insanların coşkulu duygularının ifadesidir.

Kur’an’da Müddesir suresi 3. Ayetinde, “SADECE RABBİNİ YÜCELT!” Diyerek, kendilerine Allah’ın yanında ilahlar edinip, onlarında kendilerine yardımcı, şefaatçi kabul edenler uyarılır ve övülecek, yardım istenecek, yalnız Allah’tır ondan başka hiç kimseden medet umulmaz inancını, bizlere aşılamaya çalışır Rabbimiz. Yine Hac suresi 37 ayetinde, “SİZİ DOĞRU YOLA ULAŞTIRDIĞI İÇİN, ALLAH’I YÜCELTESİNİZ DİYE O, BUNLARI (BU HAYVANLARI) BÖYLECE SİZİN HİZMETİNİZE VERDİ.” Bu ayette de övülecek ve bizlere rızkımızı verenin yalnız Allah olduğu, onun yanında yardım istenecek, yüceltecek hiç kimsenin olamayacağı anlatılır. Enam suresi 19. Ayetinde de bu konuya açıklama getiriliyor ve bakın nasıl bir uyarı yapılıyor. “GERÇEKTEN SİZ Mİ ALLAH İLE BERABER, BAŞKA İLÂHLAR OLDUĞUNA ŞAHİTLİK EDİYORSUNUZ?” DE Kİ: “BEN ŞAHİTLİK ETMEM.” DE Kİ: “O, ANCAK TEK BİR İLÂHTIR VE ŞÜPHESİZ BEN SİZİN ALLAH’A ŞİRK/ORTAK KOŞTUĞUNUZ ŞEYLERDEN UZAĞIM.”

Burada bahsedilen İlahlardan kasıt, başka Allah’lar kast edilmiyor. Allah’ın yanına koydukları ve yardım istedikleri VELİLER, GAVSLAR, ALLAH DOSTU İLAN ETTİKLERİ ve benzerleri kast ediliyor, hatırlatmak isterim. Gönülden coşkuyla iman eden Müslümanlarda, yapılan bu yanlışlara karşılık, COŞKUYLA ALLAH’IN ŞANINI YÜCELTMEK İÇİN, SİZİN ALLAH’IN YANINA KOYDUĞUNUZ İLAHLAR, HİÇ BİR İŞE YARAMAZ, TEK BÜYÜK TEK YÜCE ALLAHTIR ANLAMINDA, ALLAH’U EKBER DİYORLAR. BU SÖZ ASLINDA MÜSLÜMANLARIN, İÇLERİNDE Kİ ALLAH SEVGİSİNİN, COŞKUYLA DIŞA VURUMUDUR. Burada karşılaştırma, ya da mukayese yok, Allah’ın yanına koydukları ve ilahlaştırdıkları insanlara karşı, bir tepki olarak söyleniyor Allah’u Ekber sözü.

PEKİ BİZLER, BU GERÇEĞİN BİLİNCİYLEMİ SÖYLÜYORUZ, İŞTE BURASI ÇOK ÖNEMLİ. ALLAH DİLLERİMİZİN SÖYLEDİKLERİNDEN DEĞİL, KALPLERİMİZDEN GEÇEN VE HAYATA GEÇİRDİKLERİMİZDEN BİZLERİ SORUMLU TUTAR. BUGÜN MÜSLÜMANLAR, ALLAH’U EKBER SÖZÜNÜ AĞIZLARINDAN HİÇ EKSİK ETMİYOR, BOLCA SÖYLÜYOR, ÇOKTA GÜZEL. AMA GERÇEKTEN BUNU HAYATLARINA GEÇİRİYORLAR MI? YANİ ALLAH’IN YANINA,  BAŞKA İLAHLAR KOYMADAN MI YAŞIYORLAR İSLAM’I? YOKSA KOYDUKLARININ, FARKINDA BİLE DEĞİLLERMİ? İŞTE BİZLERİN, ÜZERİNDE DÜŞÜNMEMİZ GEREKEN ASIL KONU BU. SÖYLEDİĞİMİZİ YAPAMIYOR, HAYATIMIZA GEÇREMİYORSAK, AMAÇSIZ BOŞ KONUŞUYORUZ DEMEKTİR. NE YAZIK Kİ BİZLER İNANCIMIZI YAŞARKEN, HER ŞEY LAFTA KALIYOR. ÇÜNKÜ KUR’AN İLE GEREKEN BAĞIMIZI KURAMIYORUZ, ALLAH’IN NURU KUR’AN’I, İSLAM’I YAŞAYABİLMEK ADINA, YETERLİ GÖRMÜYORUZ.

Maide suresi 50. Ayetinde, bakın Allah ne diyor “ALLAH’TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ?” Dikkat ederseniz burada Allah, kendisiyle herhangi bir ilahı karşılaştırmıyor, karşılaştıranları uyarıyor, bu hatayı yapmayın diyor. Bunlar İlahlaştırılmış insanlar. Kendi aranızda dinde hüküm koyacak insanlar yaratmayın, bunu yapacak yalnız benim diyor Rabbimiz. Benzer bir ayeti daha hatırlayalım, Allah Mürselat 50. Ayetinde bakın ne diyor. ”ALLAHIN SÖZÜNDEN/KUR’AN’DAN BAŞKA, HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.” Bu ayetinde de Allah karşılaştırma yapmıyor, tek ilahın kendisi olduğuna özellikle vurgu yapıyor ve edindiğiniz velilerin değil, benim sözlerime/hadislerime/ayetlerime bakın diyor. Bizlerde Allah’u Ekber dediğimizde, ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOKTUR, TEKTİR VURGUSUNU, GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SÖYLÜYORUZ. ÖZELLİKLE ALLAH’IN YANINA BEŞERİ İLAHLARI KOYUP, ONLARDAN MEDET UMANLARA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ. İlah kelimesi, direk Allah anlamında değildir biliyorsunuz. Yardım istenecek, sığınılacak, güvenilecek, kulluk edilecek anlamındadır. Onun için Allah Bakara 163. Ayetinde ilah konusuna açıklama getiriyor ve bakın ne diyor. “İLAHINIZ TEK BİR İLAHTIR. O’NDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. MERHAMETİN KAYNAĞIDIR, MERHAMETLİDİR.” Hatırlatmak isterim tüm bu uyarılar, Allah’ın tek ilah olduğuna iman eden, Kitap Ehline yapılıyor. Ama bizler bunca açık uyarıya rağmen hala, kendimize sığınılacak şefaat, merhamet istenecek aramızdan VELİLER, GAVSLAR, ALLAH DOSTU İLAN ETTİĞİMİZ KİŞİLER edinerek, hatta onlara da kulluk ederek, Allah’ın yanında İLAHLAR EDİNDİĞİMİZİN, FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ.  Ondan sonra, istediğimiz kadar Allah’u Ekber diyelim, hiçbir anlamı olmuyor. Allah’a karşı yaptığımız duaların, karşılığını göremiyoruz.

Bu ve benzeri ayetlerden de aslında şunu anlıyoruz. Bu uyarılar Kur’an’da özellikle Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlara örnek verilip, sizlerde bu hataları sakın yapmayın diyor Rabbimiz. “SİZLER BENİM TEK İLAH OLDUĞUMU BİLDİĞİNİZ HALDE, BENİM YETKİLERİMİ EDİNDİĞİNİZ VELİ, GAVS, ÂLİM, ALLAH DOSTU İLAN ETTİĞİNİZ KİŞİLERE VEREREK, ONLARIDA BENİ SEVER GİBİ SEVİYOR VE YALNIZ BENDEN YARDIM DİLEMENİZ GEREKİRKEN, ONLARDAN DA YARDIM, ŞEFAAT BEKLİYORSUNUZ. BUNU SAKIN YAPMAYIN BANA ŞİRK, ORTAK KOŞMUŞ OLURSUNUZ” DİYOR RABBİMİZ.

Tüm bu açıklamalardan sonra, Allah’u Ekber konusunu tekrar düşünelim. Bu konuda basit bir örnek verelim. Benim yetiştirdiğim domates, senin yetiştirdiğin domatesten daha kaliteli daha güzel daha büyük der gibi mi söylüyoruz, Allah’u Ekber sözünü? Elbette hayır. ÇÜNKÜ KARŞILAŞTIRMA, AYNI CİNS AYNI DEĞERDE, AYNI ÖLÇÜDE OLAN ŞEYLER ARASINDA YAPILR. Örnek vermek gerekirse, Elmayla armudu karşılaştırıp, Elma armuttan daha güzeldir ya da daha faydalıdır diyemezsiniz. Zevke göre değişir, hepsinin farklı faydaları vardır. Yani karşılaştırma yapacağımız şeyin, her şeyden önce aynı cins ve aynı değerde olması gerekir. Gelelim konumuza. Bizler Allah’u Ekber derken bir karşılaştırma yaparak, BENİM ALLAH’IM EN BÜYÜK SENİN ALLAH’INDAN DEMİŞ OLMUYORUZ. Çünkü bir başka Allah yok ki karşılaştıralım. Bunu söyleyenler, bunun bilincinde ama bu söylem, sözde mi kalıyor? Hayatlarına geçirip geçirmedikleri önemli elbette.

Aslında makalemin başında, Allah Kur’an’da örneklerini verdiği ayetlerde belirttiği gibi, övülecek ve yüceltilecek yalnız Allah’tır ayetlerinin bir dışa vurumu olarak Müslümanlar, Allah’a karşı coşkun sevginin, duygunun gücüne güç katmak içinSIFAT TAMLAMASI YAPARAK, ALLAH’U EKBER DEMEYİ UYGUN BULMUŞLARDIR. Allah sevgisinin, coşkusunun bana göre de duygusal bir coşkuya dönüşmüş hali olduğunu söyleyebilirim.  Bizler Allah’u Ekber dediğimizde, şunu söylüyoruz aslında. ALLAH’IM SEN TEK BÜYÜKSÜN, SENDEN BAŞKA İLAH YOKTUR. SEN HER ŞEYDEN ÜSTÜNSÜN YÜCESİN. Bakın burada herhangi bir karşılaştırma, mukayese yok. Yalnız sıfat tamlaması ile Allah’ın gücünü vurgulamak adına söylendiğini görüyoruz. Belki bu kelimeler bile Allah’ın yüceliğini, gücünü anlatmaya yetmiyor. 

Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, duygularımıza hitap eden bir başka örnek vermek istiyorum. Her ülke kendi bayrağına büyük bir sevgiyle, aşkla bağlıdır. Kendi bayrağını bir başka ülkenin bayrağı ile mukayese etmez. Çünkü karşılaştırma, mukayese daha önce örneğini verdiğim gibi aynı değerler, aynı kıstaslar üzerinden yapılır. AMA HERKES ÜLKESİNİN ÇOK ÖZEL GÜNLERİNDE, YARIŞMALARINDA, KENDİ BAYRAKLARINI ELLERİNE ALIR VE ÖYLE BİR DUYGUYLA SALLAR Kİ, ADETA EN BÜYÜK BAYRAK BİZİM BAYRAĞIMIZ DERCESİNE, SLOGANLAR ATARLAR. O BAYRAĞI, ÜLKESİNİ ÖVEN, YÜCELTEN SÖZLER SÖYLER. Hiç kimse çıkıp bizim bayrağımız sizin bayrağınızdan daha büyük, övgüye layık en güzel en büyük bayrak bizim bayrağımız demez. Çünkü burada atılan sloganlar, söylemler aşırı sevginin kendi bayraklarına karşı, duygunun dışa vurmuş tezahüratlarıdır.

Onun için bizlerin Allah’u Ekber dememiz, asla şirk olmadığı gibi, ALLAH SEVGİMİZİN, ALLAH AŞKIMIZIN, COŞKUN DUYGULARIMIZIN ÇOK GÜZEL KELİMELERE DÖKÜLMÜŞ HALİDİR. Bizler bu sözlerimizle, ALLAH’IN TEK BÜYÜK YÜCE GÜÇ OLDUĞUNU, ONUN YANINA HİÇ KİMSEYİ KOYAMAYACAĞIMIZI, ONUN YETKİSİNE SAHİP HİÇ KİMSENİN OLAMAYACAĞINI,  ÜSTÜNE BASA BASA, ANLAMINI GÜÇLENDİREREK SÖYLEMİŞ OLUYORUZ. Tabi bunu söylemekle bırakmayıp, hayata geçirmek önemli. Sanırım bu söylemimiz sözde kalıyor, işin özüne inemiyoruz. İslam toplumunun neden Allah’u Ekber dediğini, hatta namazlarda bu söylemi neden kullandığını, Kur’an merkezli düşünerek topluma açıklamak yerine, yine işin kolayını seçenler, bakın nasıl bir rivayet anlatmışlar topluma bu konuda.

“ALLAH’IN RASÛLÜ’NÜN MÜDDESSİR SÛRESİNİN 1-3 ÂYETLERİ GELDİKTEN SONRA HEMEN: “ALLAHÛ EKBER” ALLAH EN BÜYÜKTÜR DEDİĞİ, HZ. HATİCE ANNEMİZİN DE RASÛLÜLLAH EFENDİMİZE UYARAK “ALLAHÛ EKBER” DEDİĞİ VE ONA İLK DESTEĞİ VERDİĞİ RİVÂYET EDİLİR. “

Bizler gerçekleri Kur’an’dan aramak düşünmek yerine, işte böyle rivayetlerden delil yaratmanın kolayını bulmuşuz. Böyle olunca da imanımız güç kazanmamış, kalplerimize yerleşmemiş, hayata geçmemiş. Onun için Allah düşün, aklını kullan ey kulum diyor. Hâlbuki Allah inandığımız herhangi bir konuyu, mutlaka Kur’an’dan onayını alıp, düşünerek aklımızı kullanarak, nefsimizi duygularımızı önce tatmin edip, imanımızı güçlendirerek böyle yaşamamızı emretmiştir. İslam toplumuna, bu yol yöntem zor gelmiş olsa gerek ki, bunu çok fazla benimsememiş. BÖYLE OLUNCA, KUR’AN İLE GEREKEN BAĞINI KURAMAYAN MÜSLÜMANLARA, NE ANLATILIRSA DİNİN EMRİ ZANNETMİŞLER. SONUÇ ORTADA, ALLAH KUR’AN’DA NE EMREDİYORSA, NEREDEYSE TAM TERSİNİ, DİNİN EMRİ ZANNEDİYORUZ.

Dilerim Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek okuyan, rivayet ve sanı bilgilere değil, ÖN YARGISIZ Allah’ın ipine sarılarak onun sınırlarını aşmadan, Allah’ın doğru yolunu arayan, halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

  1. AMİN. Söylediklerininze canı gönülden katılıyorum değerli hocam. Selam ve dua ile ALLAH'A emanet olunuz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır