Ana içeriğe atla

ALLAH MELEKLERDEN BİZLERE, ELÇİ/RESUL GÖNDERMİŞ OLABİLİR Mİ?


 

Bu makalemde sizlerle, acaba Allah Meleklerden bizlere, Elçi göndermiş olabilir mi sorusunun cevabını, Kur’an’dan birlikte almaya çalışalım. Çünkü Kur’an’da öyle bir ayet var ki Hac 75. Ayetinde, bakın nasıl bir bilgi veriyor bizlere. Bu ayeti eğer Kur’an bütünlüğünde anlamazsak, yanlış anlayabiliriz. Önce ayeti yazalım.

Hac 75: ALLAH MELEKLERDEN DE ELÇİLER SEÇER, İNSANLARDAN DA. ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH DUYANDIR, GÖRENDİR. (Mehmet Okuyan)

Ayeti okuduğumuzda ilk önce sanki Allah bizlere Elçi olarak, bizim aramızdan insanlar gönderdiği gibi, Meleklerden de gönderiyor muş izlenimi veriyor. Hâlbuki ayette genel anlamda Allah, yarattığı tüm kullarına mesajlarını ulaştırmak için meleklerini ve insanları kullandığını, onları görevlendirdiğini anlatıyor. İsterseniz önce, Allah’ın Meleklerden de Elçi gönderir konusuna açıklık getirelim. Meleklerin genel anlamda görevinin ne olduğunu Kur’an’dan anlamaya çalıştığımızda, ALLAH’TAN ALDIĞI MESAJI, İNSANLAR ARASINDA ALLAH’IN ELÇİ OLARAK SEÇTİĞİ KİŞİYE, İLETME GÖREVİNİ ALDIĞINI ÇOK AÇIK SÖYLEYEBİLİRİZ. Yani Meleğin Elçiliği, Allah ile insan Elçi arasındaki vahyi, mesajı taşımakla sınırlı diyebiliriz.

Kim bilir belki de Melekler âleminde, kendi aralarında da Allah, bir Meleği Elçi olarak da kendi aralarında görevlendirmiş olabilir, bunun detayını bilmiyoruz. Ama şunu çok açık söyleyebiliriz. ALLAH BİZ İNSANLARA BİR MELEĞİ HİÇ BİR ZAMAN ELÇİ/RESUL OLARAK GÖNDERMEDİĞİNİ KUR’AN’DA ÇOK AÇIK BİLDİRİYOR.  Hatta O ayetten şunu da anlıyoruz. Allah bir Elçi/Resul gönderecekse, O toplumun içinden, onların anlayacağı dili konuşan, onlar gibi birisini Elçi olarak gönderdiğini bizlere bildiriyor. İsterseniz şimdide o ayeti hatırlayalım.

İsra 95DE Kİ: “YERDE YERLEŞİP YÜRÜYENLER MELEKLER OLSAYDI, ELBETTE BİZ DE GÖKTEN ONLARA ELÇİ MELEK İNDİRİRDİK.” (Mehmet Okuyan)

Bu ayetten çok açık anlıyoruz ki Allah, yarattığı kullarının arasından Elçi/Resul gönderiyormuş. Yani biz İnsanlara asla Melek Elçi göndermemiş, bizlerin arasından seçip göndermiş. Bunu zaten Kur’an’ın farklı ayetlerinden anlıyoruz. Peki, neden bizlere bizim aramızdan bir Elçi göndermiş olabilir? Aslında bu konuyu Allah Kur’an’a serpiştirdiği ayetlerinden anlayabiliriz. BİZLERİN İÇİNDEN BİZLER GİBİ, BİR ELÇİ GÖNDERMESİNİN EN ÖNEMLİ NEDENİ TEBLİĞİN, MESAJIN ANLAŞILMASI DOĞRU İLETİLMESİ, BİZLERE ÖRNEK OLABİLMESİ VE ALLAH’IN EMRETTİĞİ EMİRLERİN, MESAJLARIN BİZ İNSANLAR TARAFINDAN UYGULANABİLİR OLDUĞUNA AÇIK KANITTIR. Hatırlarsanız Allah Resulünü bizlere örnek gösteriyordu.

Allah Kur’an’da Müşriklerden örnekler verirken, onların özellikle gökten Allah bir MELEK indirmesini istemişlerdi. Ama Allah özellikle melek değil, kendi içimizden bizler gibi yaşayan ve bizlere örnek olabilecek bir insanı, Elçi olarak göndermişti. Eğer Melek göndermiş olsaydı, onu örnek alamadık onun özelliklerine sahip değildik şeklindeki yakarmalarının, itirazların böylece önüne geçmiş olması büyük ihtimaldir. Allah Kur’an’ı neden Arapça indirdiği konusunda açıklama yaparken, Eğer Arapça indirmeseydik, Arap toplumuna Arap bir Elçi gönderip, başka dilde bir Kur’an ‘mı gönderdiniz diye bahaneler uyduracaktınız diyordu. Demek ki Elçide, indirilen vahiyde en önemli özellik, O toplumun içinden ve O toplumun dilinden olması gerekiyor. BURADAN DA ŞUNU ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. ALLAH HESAP GÜNÜ HİÇ BİR BAHANE BULMAYALIM DİYE BİZLERE, KENDİ İÇİMİZDEN ÖRNEK BİR ELÇİ GÖNDERMİŞTİR.

Enam 7-8-9: Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de, onlar elleriyle ona dokunmuş olsalardı, yine de o inkâra batmış olanlar, “BU, APAÇIK BÜYÜDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR” derlerdi. “ONA BİR MELEK GÖNDERİLMELİ DEĞİL MİYDİ?” dediler. Eğer biz öyle bir melek indirseydik, ELBETTE İŞ BİTİRİLMİŞ OLUR, ARTIK KENDİLERİNE GÖZ BİLE AÇTIRILMAZDI. Eğer Elçiyi bir melek kılsaydık, ELBETTE ONU İNSAN SURETİNE SOKAR, ONLARI YİNE DÜŞMEKTE OLDUKLARI KUŞKUYA DÜŞÜRÜRDÜK. (Bayraktar Bayraklı)

Yazdığım bu ayet, aslında konumuzun tüm sorularına cevap veriyor. Aklını kullanıp düşünene tabi. Kısaca ayet üzerinde düşünelim. Bakın Müşrik bir inanç yaşayan Kitap Ehli, inançlarının zayıflığına, imanlarının kalplerine yerleşmediğine güzel örnekler veriyorlar ve diyorlar ki; Madem seni Allah Resul/Elçi olarak gönderdi, sana Allah vahyini, kâğıt üzerine yazılmış bir kitap halinde gönderseydi ya diyorlar. Peki, neden bunu söylüyorlar? Çünkü hala gözleriyle gördüklerine inanmaya, şartlanmışlarda ondan. İnanmak istemeyen müşrikler, inanmak istemediklerini gösterebilmek için, madem sen Allah’ın Elçisi/Resulüsün, sana bir melek gönderilmeli değil miydi diyorlar. Peki, bunu neden söylüyorlar? Hâlbuki Resule vahyi getiren Melek ama onu Resulden başka hiç kimse göremiyor.

Aslında ayette neden, hazır yazılmış bir kitap gönderilmediğinin izahını yapıyor Allah. Neden Resule gelen Meleği de insanların görmediğini de açıklıyor. Peki, ne diyor. Batılı, hurafeyi ve ataların dinini din edinip, benim vahyimden uzaklaşan bu müşrikler, ne yaparsak yapalım sana inanmak istemiyor. Zaten onca açık kanıtı gözleriyle gördükleri halde, bu açıkça büyüdür diyenlere melek bile indirsek, onu görseler aynı şeyi söyleyeceklerdi diyor. Ayette eğer onların göreceği bir melek indirseydik, elbette iş bitirilmiş olup, artık kendilerine göz bile açtırılmazdı diyor. Biz bu kadar açık kanıtlarla indirmiş olsaydık, İMAN ETMENİN İMTİHANIN HİÇ BİR ÖNEMİ ANLAMI ZATEN KALMAZDI, ONLARIN HATALARINA GÖZ YUMMAZ, ONLARI BAĞIŞLAMAZ, ONLARA ARTIK GÖZ BİLE AÇTIRMAZDIK DİYOR. Aslında bu uyarılarda inanın, çok şeyler anlatılıyor.

Buradan da şunu anlıyoruz. Allah iman etmenin çok önemli bir şartını bizlere açıklıyor ve diyor ki, ELİNİZDE BENİM KORUMAM ALTINDA OLAN VAHYİMİN DIŞINDA, HİÇBİR KANITINIZ, DELİLİNİZ OLMADIĞI VE GÖZLERİNİZLE BU GERÇEKLERİ GÖRMEDİĞİNİZ ŞAHİT OLMADIĞINIZ HALDE, BENİM VAH YETTİĞİME İMAN EDİYORSANIZ, BEN SİZLERİN BİRÇOK HATANIZI, YANLIŞINIZI BAĞIŞLARIM AFFEDERİM DİYOR. Bu zorluklarla imanlarını kalplerine yerleştiren ve benim vahyimim sınırları dışına çıkmayan, batıla rivayetlere uymayan  kullarımın, her zaman ben yanında olurum düşüncesini bizlere anlatıyor.

Ayetin sonunda ise, iman etmekte zorlanan ve Elçime zorluklar çıkaran bu müşrik kullarımın gözlerine perde çekerim, gönüllerini mühürlerim ayetinde olduğu gibi, onlara melek bile göndermiş olsaydık, kalpleri taş kesmiş, gözleri perdelenmiş iman etmekte zorlanan bu kullarım, benim Elçime ve onun getirdiği kitap hakkında, gerçekleri göremesin diye O meleği İnsan suretine sokardık diyor. Bana ve Elçime güvenmedikleri için ONLARI, KUŞKULARI İLE BAŞ BAŞA BIRAKIRDIK DİYEDE BELİRTİYOR.

Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, Kitap Ehlinin yaptığı Müşrik davranışlardan uzak, yalnız Allah’ın kitabının ipine sarılan, onu anlamaya çalışan ve hayatına geçiren, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız