Ana içeriğe atla

KUR’AN İNSANLARIN BİRBİRİNE BEDDUA ETMESİ, KÖTÜ SÖZ SÖYLEMESİ VE LANETLEMESİ KONUSUNDA, NELER SÖYLÜYOR.


 

Kur’an beddua ve küfür, hakaret etmek ile ilgili neler söylüyor diye baktığımızda, O konu hakkında da elbette bilgiler veriyor, tavsiyelerde bulunuyor. Önce şunu net söylemeliyim ki, Kur’an’a iman eden bir Müslüman kendisine karşı kötülük yapmayana karşı, asla ne kötü davranmaya, neden kötü bir söz söyleme iznini vermiyor.  Bu konuyu doğru anlayabilmek için, sizlere örnek bir ayet hatırlatmak istiyorum.

Enam 108: ALLAH’IN PEŞİ SIRA (VARLIKLARA) YALVARANLARA (BİLE) SÖVMEYİN; (SONRA) ONLAR DA BİLMEYEREK ALLAH’A SÖVERLER. BÖYLECE BİZ HER ÜMMETE KENDİ İŞLERİNİ SÜSLÜ GÖSTERDİK. SONUNDA DÖNÜŞLERİ SADECE RABLERİNEDİR. O DA YAPTIKLARINI KENDİLERİNE BİLDİRECEKTİR. (Mehmet Okuyan)

Bakın bu ayet aslında günümüz toplumunun yaptığı yanlışa, çok güzel bir örnek.  Allah sakın dinde bölünenler gibi olmayın dediği halde bizler, mezheplere, cemaat Lara, tarikatlara bölünmekte zenginlik vardır diyerek, bir birimize düşman olduk. Hatta öyle bir düşman olduk ki, bir birimize yaptığımız hakaretlerden, küfürlerden sizlere örnek vermeye utanıyorum. BEDDUA kelimesi, kötü dua anlamındadır. Allah inanç farklılıklarınız bile olsa, hatta hak yolundan batıla sapmış kişilere bile, küfür ederek hakaret etmeyin yani onlara beddua etmeyin diyor. ALLAH KİMİN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU, HESAP GÜNÜ KENDİLERİNE BİLDİRECEĞİNİ SÖYLÜYOR.

Buradan da anlıyoruz ki hakaret, küfür ve beddua bir Müslümana yakışan davranışlar değil. Peki, bize şahsımıza yapılan hakaret, saygısızlık, hakkımızı yiyen kötü davranan kişilere karşı, kızgınlığımız sonucunda da sakın karşılık vermeyin mi diyor Allah, yoksa bir istisna mı yapıyor, ne dersiniz? Şimdide ona bakalım, bu konuda neler söylüyor Kur’an.

Nisa 148: ALLAH KÖTÜ SÖZÜN AÇIKÇA SÖYLENMESİNİ SEVMEZ; HAKSIZLIĞA UĞRAYANIN SÖZÜ HARİÇ! ALLAH DUYANDIR, BİLENDİR. (Mehmet Okuyan)

Demek ki haksızlığa, zulme uğrayan bir kişinin kendisine hâkim olamayarak, zulüm yapana karşı istenmeyen kötü sözler söylemesine, beddua etmesine Allah müsaade ediyor. Bunun dışında kötü söz söylemesi, beddua etmesi yani, KARŞISINDAKİ KİŞİNİN KÖTÜ BİR DURUMA DÜŞMESİ İÇİN, DUADA BULUNMASI, bir Müslümana yakışmaz diyor. Bu ayeti anlamaya çalışırken, sinirlerine hâkim olamayan mağdur bir kişinin, sinirlerinin etkisiyle, söylediği sözler olarak algılamalıyız. Allah affedicidir bağışlayıcıdır.

Kur’an’da insanların birbirine lanet etmesi konusunu da, bu ayet ışığında anlamalıyız. Allah’ın yoldan sapmış, söz dinlemez sapkın kullarına lanet etmesini, onlara karşı tavrını belirtmek için, huzuruna geldiklerinde cezalandıracağının, açık işareti olduğunu anlamalıyız. Örnek verelim. KİTAPTA İNSANLARA AÇIKÇA GÖSTERDİKTEN SONRA, İNDİRDİĞİMİZ APAÇIK DELİLLERİ VE HİDAYETİ GİZLEYENLERE HEM ALLAH, HEM DE BÜTÜN LANET EDİCİLER LANET EDERBakara 159”  “ONLAR EBEDÎ OLARAK LÂNET İÇİNDE KALIRLAR. ARTIK NE KENDİLERİNDEN AZAP HAFİFLETİLİR, NE DE YÜZLERİNE BAKILIR.” Bakara 162.

İnsanların birbirine lanet etmesine gelince. BİR İNSANI LANETLEMEK, ONUN ALLAH’IN YARDIMINDAN, BAĞIŞLAYICI LÜTFUNDAN UZAK KALMASINI DİLEMEK ANLAMINA GELİR. Kur’an’da lanet kelimesini Allah, yoldan sapmış şeytanın yolunu izleyen kulları için bizzat kendisi kullanır ve sonlarının cehennem olduğu bilgisini verir. Bizlerde bazen kızgınlıkla bu kelimeyi kullanırız. Normal şartlarda bunu yapmak doğru değildir. Bu konuyu doğru anlamak istiyorsak, Nisa suresi 148. Ayette Allah’ın zulme uğrayan kişilere verdiği ruhsatı kullanarak, zulmeden kişiye karşı, elinde olmadan istem dışı böyle bir kelimeyi kullanmasının dışında, kullanılmasının doğru olmayacağı, çok açık anlaşılıyor. Bu konuyu daha iyi anlayabilmek için, mahşer günü aldatıldığını fark eden insanların, O aldatıcılara karşı nasıl lanet okuyacakları örneğini, bakın Kur’an nasıl veriyor.

“RABBİMİZ! BİZ YÖNETİCİLERİMİZE VE BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETMİŞTİK, FAKAT ONLAR BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR.”, “RABBİMİZ! ONLARA İKİ KAT AZAP VER, ONLARI BÜYÜK BİR LANETE UĞRAT” DERLER. (Ahzab 67-68)

“İBRAHİM ŞÖYLE DEMİŞTİ: “DÜNYA HAYATINDA, ARANIZDAKİ SEVGİDEN DOLAYI, ALLAH’I BIRAKIP PUTLAR EDİNDİNİZ; SONRA KIYAMET GÜNÜ BİRBİRİNİZİ TANIMAZLIKTAN GELECEK VE BİRBİRİNİZE LANET OKUYACAKSINIZ. VARACAĞINIZ YER CEHENNEMDİR VE HİÇ YARDIMCINIZ DA YOKTUR.” (Ankebut 25)

“CENNET EHLİ, CEHENNEM EHLİNE, “RABBİMİZİN BİZE VAAD ETTİKLERİNİN GERÇEK OLDUĞUNU GÖRDÜK; SİZ DE RABBİNİZİN SİZE VAAD ETTİKLERİNİ GERÇEKLEŞMİŞ BULDUNUZ MU?” DİYE SESLENİR. “EVET!” DERLER. ARALARINDAN BİR ÇAĞRICI, “ALLAH’IN LÂNETİ ZÂLİMLERİN ÜZERİNE OLSUN!” DİYE BAĞIRIR.” (Araf 44)

Bu örnek ayetlerden de insanların, yeri geldiğinde bu gerçeği nasıl hatırlayacaklarını ve birbirini suçlayarak lanetleyeceklerini anlıyoruz. Dilerim hem bu dünyada, hem de mahşer günü birbirimizi suçlayarak bizi saptırdınız demeyen, GERÇEKLERİ KUR’AN İLE BU DÜNYADA GÖREN VE YAŞAYAN, Allah’ın halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...