Ana içeriğe atla

RİVAYETLER KUR’AN’IN ÖNÜNE GEÇİNCE...


 Bizler Kur’an’ı anlamaya çalışırken, yararlandığımız yol ve yöntem yanlış ise, edindiğimiz bilgiler Kur’an’ın önüne geçerek, bizleri yanıltacaktır. Bu konuda sizlere, bazı örnekler vermek istiyorum. Kur’an eşcinselliği yasaklamış ve bu konuda önlemler alınması için, tedbirler de almıştır.  Nisa suresi 15. ayette şahitlerle tespit ettiğiniz, kadınlar kendi arasında eş cinsellik yaparsa onları cezalandırın bu kötü davranıştan vaz geçinceye kadar evden dışarı çıkarmayın diye uyarır. Devamındaki Nisa 16. ayette de erkekler kadın arasında eş cinsellik yaparsa, bakın ne yapılması gerektiğini söyler. 

Nisa 16: İÇİNİZDEN İKİ ERKEK FUHUŞ/LİVATA YAPARSA ONLARA EZİYET EDİNİZ; EĞER TÖVBE EDİP USLANIRLARSA, ARTIK ONLARA EZİYETTEN VAZGEÇİNİZ. ÇÜNKÜ ALLAH, TÖVBELERİ KABUL EDENDİR, MERHAMET SAHİBİDİR.(Bayraktar Bayraklı)

Sanırım ayet çok açık, izaha bile gerek yok. İster kadın olsun ister erkek, eşcinsel bir davranışta bulunanları, bu işten vazgeçinceye kadar cezalandırın diyor. Şimdide rivayetlere bakalım, bu konuda neler söylüyor. Bu suçu işleyene, nasıl bir ceza verilir diyor.

“1586 – İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: “KİMİN LÜT KAVMİNİN SAPIK İŞİNİ YAPTIĞINI GÖRÜRSENİZ, FÂİLİ DE MEF’ÜLÜ DE ÖLDÜRÜN.”

Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebü Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463).

“Tirmizî, Ebü Hüreyre’nin de böyle bir rivayette bulunduğunu belirtir. Ebü Dâvud’da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)’tarı yapılan bir rivâyette: “LİVATA YAPARKEN YAKALANAN BEKÂR (YANİ MUHSAN OLMAYAN KİŞİ) DE RECMEDİLİR” DENMİŞTİR.”

Ebû Dâvud, Hudud 30, (4464); Tirmizî, Hudud 23, (1454).

Ne dersiniz, Allah’ın Resulü apaçık Allah’ın ayeti dururken, bu ayeti ümmetine tebliğ ettiği halde, eşcinsel bir suçla yakalanan kişilerin öldürülmesine emir verir mi? Eğer böyle bir şey demiş olsaydı, Müslümanlar itiraz edip, Ey Allah’ın Resulü, Allah’ın bu konudaki hükmünü bize tebliğ ettikten sonra, bunu nasıl söylersin demez miydiler? Elbette itiraz ederlerdi ama Allah’ın Resulünün böyle bir söz söylemesi, asla mümkün olamaz. Düşünmeden Kur’an ile karşılaştırmadan bu sözlere iman edersek, şunu unutmayalım, ALLAH’IN RESULÜNE İFTİRA ATMIŞ OLURUZ. Ne yazık ki bizler bu yanlışı çok yapıyoruz. Allah’ın Resulünün söylemesi mümkün olmayan sözleri/hadisleri söylediğine hiç düşünmeden inanıyoruz. BUNUN NEDENİ BİZLERİN, KUR’AN’DAN ÇOK UZAK OLDUĞUMUZU GÖSTERİYOR.   Bu yanlışlarımızdan dolayı,  rivayetlerin Kur’an’ın önüne geçtiğine, bir örnek daha vermek istiyorum. Allah kimlerle evlenilemeyeceği konusunda detaylı bir liste vermiştir bizlere. Ayeti hatırlayalım.

Nisa 23: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, SÜT BACILARINIZ, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Ayette dikkatimizi çeken ve konumuzla ilgisi olan bölümü, SÜT BACILARINIZ yani, kendisini doğuran anneden değil farklı anneden süt emmiş, normalde kan bağı olmadığı halde, aynı anneden süt emerek büyüyen, sütkardeşlerinizle evlenemeyeceğimiz açıklanıyor. Sütkardeşlerinizle evlenemeyeceğimizi söyleyen Allah, bu konuda fazla detay özellikle vermemiştir. Sanırım detay vermemesinin nedeni, bizleri çok daha sıkıntılı bir konuma düşürmeyip, sorumluluk altına sokmamak için olsa gerek. Çünkü Allah ne diyordu, yemin olsun ki bu kitabı, bu dini sizler için kolaylaştırdım, gereken her bilgiyi verdim. Allah aynı anneden emen ve aynı sütle beslenerek büyüyen farklı annelerden doğmuş çocukların, birbiriyle ve emzirenle evlenmemesi gerektiğini söylüyorsa, DEMEK Kİ SÜTTEN GEÇEN BÜNYENİN GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN, ÇOK ÖNEMLİ BİR DURUM VAR DEMEKTİR. 

Bizlerin Kur’an’ı anlamaya çalışırken unutmamamız gereken, İslam dininin akıl ve ilim dini olduğudur. Allah bir emir veriyorsa, onun ilimle ve akılla çelişmesi mümkün değildir. Bu konuda anlamsız sorular sorup, toplumun kafasını karıştıranları duyarsınız. Ya farkında olmadan bir kaç damla birisi emzirseydi diyenler, topluma korku salmaya çalışanlardır. Birkaç damla emilen sütten, hiçbir şey olmayacağını, bünyeyi kalıcı etkilemeyeceğini, uzun zaman emerek gelişimini, bu şekilde tamamlamasının gerektiği, ilmi ve akli bir düşüncedir. Onun için Allah düşün aklını kullan diyor bizlere. Ayette detay göremeyen geçmiş Müslüman toplumlar, bu konuda çok farklı inançlara sahip olmuşlardır. Bu konuda küçük bir alıntı yapmak istiyorum.

“İKİ BUÇUK YAŞINDAN, KÜÇÜK İKİ ÇOCUK AYNI KADINDAN SÜT EMİNCE, SÜTKARDEŞİ OLURLAR. BİRBİRLERİ İLE EVLENEMEZLER.

HANEFÎ VE MALİKÎ MEZHEPLERİNDE, BİR KADINDAN BİR DAMLA BİLE SÜT EMEN ERKEK VE KIZ, SÜTKARDEŞİ OLUR. KADIN BUNLARIN SÜTANNELERİ OLUR. ŞAFİÎ VE HANBELÎ’DE İSE AYRI AYRI BEŞ DEFA İÇMEDİKÇE SÜTKARDEŞİ OLMAZLAR. HANBELÎ’DE HER YAŞTA İÇEN SÜTKARDEŞ OLUR. DİĞER ÜÇ MEZHEP İMAMI, İKİ BUÇUK YAŞINDAN YUKARI İKEN İÇİNCE, SÜTKARDEŞ OLMAZLAR DER.”

Ne yazık ki bizler, Allah’ın ayetleri üzerinde düşünmek yerine, her konuda fetvayı Allah’tan alacağımıza, Allah yasakladığı halde, içine girdiğimiz tabi olduğumuz mezhep yada tarikatların liderlerinden her konuda fetva almayı daha uygun görmüşüz. Bu konuyu Kur’an bütünlüğünde düşündüğümüzde, Allah bebeklerimizi 2 yaşına kadar emzirmemizi önerir. Buradan da anlaşılıyor ki, anne sütü bebeklere iki yaşına kadar gerekli. Tıbbın ilerlemesi ile bu konuya çok daha güzel bir cevap alacağımızı düşünüyorum. ACABA ANNE SÜTÜNDEN ÇOCUĞA, NE KADAR EMZİRMENİN SONUCUNDA, ANNENİN GENLERİNDEKİ ÖZELLİKLER GEÇER? Yaradan bu konuda bir detay vermediyse, bu konuyu araştırmak ve bulmak bizlere düşer. Çocuğunu emziren anne ile duygusal bir bağın güçlendirildiği, bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Uzun süre aynı anneden emen çocuklara, gelişimini sağladığı süre içersin de, sütten genetik bir gen nakli-geçişi olabilir, bunu çözmek bilim adamlarına düşüyor. Okuduğum bir araştırmada, bebeklerin emzirilmesiyle kök hücre profilleri de değişebileceği, bir annenin kendi çocuğu yanında, kan bağı olmayan başka bir çocuğu emzirmesi sonucunda sütündeki maddeler, o çocuğun genetik yapısının temelini teşkil eden DNA ve RNA’lar üzerinde, doğrudan tesir meydana getirdiği anlatılmaktadır. Toplumlar mezheplere bölününce, inançlar ve itikatlarda bu kadar çeşitlilik arz ediyor. Bu çeşitliliği körükleyen, elbette rivayet hadisler çok etkili. Bakın size yine farklı bir örnek.

5639 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “KUR’ÂN OLARAK İNENLER MEYANINDA “MA’LÜM ON EMME İLE HARAM SABİT OLUR” ÂYETİ DE VARDI. SONRA (RAB TEÂLA) ONLARI, MALUM BEŞ EMME İLE NESHETTİ. BU (BEŞ EMME) AYETLERİ, KUR’ÂN’IN OKUNAN AYETLERİ ARASINDA İKEN ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM VEFAT ETTİ.”

Müslim, Radâ’ 24, (1452); Muvatta, Radâ’ 17, (2, 608); Ebu Dâvud, Nîkâh 11, (2062); Tirmizi, Radâ’ 3, (1150); Nesâî, Nikâh 51, (6,100).

İnsanlar nelere inandırılmış, hala aklım almıyor. Yine Kur’an ayetlerinin önüne geçen bir rivayet. Bu konu ile ilgili çocuğun on kez emme ile sütkardeşlerinin, evlenmesi haram oluşturduğuna dair, önce bir ayetin indirildiği söyleniyor. Daha sonra Rabbimiz HÂŞÂ fikrini değiştirip, bunu beş emme ye indirip, diğer ayetin hükmünü kaldırdığı belirtiliyor. ÇOK DAHA KORKUNCU, BEŞ EMME KUR’AN’DA OLMASINA RAĞMEN, O SIRALARDA PEYGAMBERİMİZ VEFAT ETTİ DİYEREK, BU AYETİN ŞU ANDA KUR’AN’A GEÇMEDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİYOR VE TOPLUMUN KAFASINDA KUŞKULAR YARATIYORLAR, BİZLERDE BU HADİSİ KİTAPLARIMIZA GEÇİREBİLİYORUZ. BU SÖZLERE GÖRE, KUR’AN ŞUANDA EKSİK DİYORUZ, FARKINDA MISINIZ? 

Hiç sanmıyorum, çünkü inancımızı Kur’an a göre değil, rivayetlere göre yaşıyoruz da ondan. İSLAM TOPLUMUNDA KUR’AN, HER BİLGİNİN DETAYLI OLMADIĞI VE HERKESİN ANLAYAMAYACAĞI BİR KİTAP İLAN EDİLİNCE, İŞTE BÖYLE BİR SONUÇ ÇIKIYOR ORTAYA. APAÇIK KUR’AN’A ŞİRK KOŞTUĞUMUZUN, FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ.

Ne diyebilirim ki, bizler İslam’ı işte böyle yaşıyoruz. Elbette Kur’an’dan uzak İslam’ı yaşamanın da cezasını da çekiyoruz. Daha ne musibetlerle cezalandırılacağız kim bilir. Allah yardımcımız olsun. Allah’ın cezasından uzak olmak bu büyük hataları yapmak istemeyen, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIR ONU ANLAYARAK, DÜŞÜNEREK OKUYARAK ANLAMA ÇABASINDA OLUR. İŞTE İMTİHAN BÖYLE VERİLİR. HAZIRA KONMAK, ONA BUNA SORMAKLA İMTİHAN VERİLMEZ, LÜTFEN UNUTMAYALIM.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır