Ana içeriğe atla

İSLAM TOPLUMUNDA YAŞANAN YANLIŞ, RESULÜN SÜNNETİ İNANCI.


 

İslam’ı anlattığını zanneden büyük bir çoğunluk, dini konulara başlarken, İSLAM KUR’AN VE ALLAH’IN SÜNNETİ İLE YAŞANIR diye söze başlarlar. Gerçekten Allah, indirdiği dini İslam’ı bizlerin yaşarken ana kaynağımız olarak, Kur’an ve onun yanında Resulün sünneti yani hadislerini de yaşamalısınız mı diyor? Bu konuda birçok makale yazdım ama toplum Kur’an’dan o kadar uzaklaşmış ki, anlayan dinleyen çok az. İsterseniz önce şunu düşünelim. SÜNNET kelimesi Kur’an da nasıl geçiyor ve ne anlama geliyor ona bakalım.

Sünnet kelime anlamı olarak KANUN, İZLENEN YOL, YÖNTEM anlamına gelir. Kur’an’da ’da bu anlamda geçer, Allah’ın sünneti, SÜNNETULLAH’I yani Allah’ın kanunları ve bizlerin izlemesini emrettiği yol ve yöntemi anlamlarına gelir. SİZCE ALLAH KANUNLARINI, UYMAMIZ GEREKEN KURALLARINI, YANİ SÜNNETİNİ GEREKTİĞİ GİBİ AÇIKLAMADAN GÖNDERMİŞ OLABİLİR Mİ? Bunu söylemek ve inanmak Allah’ın adaletine saygısızlıktır. Bu konuda üzerinde düşünmenizi istediğim bir ayeti hatırlatmak istiyorum. Ayette Allah kendi sünnetinden bahsederken bakın ne diyor.

İsra 77: SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ ELÇİLERE UYGULANAN YÖNTEM DE BUYDU VE SEN BİZİM SÜNNETİMİZDE BİR BAŞKALAŞMA BULAMAZSIN. (Mustafa İslamoğlu)

Aslında yalnız bu ayet bile, bizlerin sünnet kelimesini Kur’an’dan gereği gibi anlayamadığımızı gösteriyor. Sünnet kanun, yasa izlenecek takip edilecek yol ve yöntem anlamında kullanılmış olup, Allah bizleri bu konuda uyarıyor ve ayetinde, sizden öncesinde gönderdiğim Elçilerimin tebliğ ettiği ve benim istediğim SÜNNETİM AYNIYDI. BİZİM SÜNNETİMİZİDE YANİ YASAMIZDA, KANUNUMUZDA VE SİZLERDEN İSTEDİKLERİİZDE BİR DEĞİŞİKLİK YOKTUR DİYOR. Ama bizler Kur’an’dan habersiz, Kitap Ehlinin yaptığı yanlışları adeta tekrar edercesine, Allah’ın Elçisini Allah’ın din ortağı yaparak, ONUN SÜNNETİNE, YASALARINA ORTAK ETTİĞİMİZİN FARKINDA BİLE OLMUYORUZ. Allah namaz kıl, oruç tut, zekat ver emrini verip, çok basit bir şekilde kolay açıklayıp izah ettiyse, mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an da göremediğimizde, nasıl olurda Allah’ın sünnetini yetersiz, eksik görürüz, bu bizlerin ne haddine. Allah aynı konuya Ahzab suresi 62. Ayette de tekrar ediyor ve bakın ne diyor.

“ALLAH’IN DAHA ÖNCEKİLER İÇİN GEÇERLİ OLAN SÜNNETİ BUDUR VE SEN ALLAH’IN SÜNNETİNDE HİÇBİR DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN.” (Ahzab 62)

Allah buna benzer birçok ayetinde, Allah’ın sünneti, yasası, kanunu, kullarının izlemesi gereken yol ve yönteminde hiçbir değişiklik bulamazsın diye, üstüne basa basa söylediği halde, bizlerin gözlerine perde çekilmiş, kulakları ve kalpleri mühürlenmiş gibi hala, İSLAM ALLAH’IN VE RESULÜNÜN SÜNNETİ İLE YAŞANIR DİYEREK, ŞİRK KOŞTUĞUMUZUN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ. ALLAH SÜNNETİMDE DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN DEDİĞİ HALDE, RESULÜNÜN ALLAH’IN SÜNNETİNE KANUN VE KURALLARINA İLAVE EDECEĞİNE NASIL İNANIRIZ? Kur’an, Allah’ın sünnetinin bizlere tebliğidir, uyarısı ve ikazlarıdır. Eğer bizler Allah’ın sünnetini yeterli görmeyip, mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, bunlarda Allah’ın Resulünün sünnetidir, bunlar olmazsa İslam’ı yaşayamayız. Namazımızı bile kılamayız diyorsak, Allah’ın dinine, Resulünü ortak ediyoruz demektir. 

Günümüzde Resulün sünnetinden bahsederken, bunlarda Kur’an’ın bahsetmediği Resulün sözleri, hadisleri sünnetidir diyorsak, Kur’an’ı yeterli görmüyoruz demektir. HÂLBUKİ ALLAH RESULÜNE, SANA İNDİRDİĞİM KUR’AN İLE KULLARIMA HÜKMET EMRİ VERMİŞ, BİZLERİNDE YALNIZ KUR’AN’A SARILMAMIZI EMRETMİŞTİ. ÇÜNKÜ BİZLERİ ALLAH, KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİNE HÜKMETMİŞTİ. Bu durumda Allah’ın Resulü, Kur’an’ın bahsetmediği hiçbir şeyi bunlarda benim sünnetim diye ümmetine tebliğ etmesi, asla mümkün değildir.

Bizler İslam’ı öğrenmeye ve yaşamaya o kadar yanlış bir yerden başladık ki, din adına yaşadıklarımızın çoğunluğu, Kur’an’ın onay vermediği bilgiler. İşte bu bilgilerin ışığında İslam’ı yaşadığımız için, Allah’ın sünnetini, kanunlarını yaşıyoruz diye, farkında olmadan Kur’an’ın onay vermediği beşeri kanunları, sünneti yaşıyoruz. Resulüne atfen nakledilen onca sünnetten, hadisten inanın Allah’ın Resulünün haberi bile yok. Çoğu onun adına uydurulan hadisler. Sizce mahşer günü Resulün şahitliğinde, tüm bu sözler/hadisler ortaya konduğunda, Allah’ın Resulü bunlara inananlara neler söyler? Sanırım ne söyleyeceğini şimdiden biliyoruz. “Ümmetim Kur’an’ı devre dışı bırakıp batıla sapmışlar” diyeceği çok açıktır. ALLAH HÜKMÜME YANİ SÜNNETİME, HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DEMİYOR MUYDU AYETİNDE? YOKSA BU AYETİ, BATILI YAŞAYABİLMEK İÇİN, GÖRMEZDEN Mİ GELİYORUZ?

Bizlere Kur’an’ı anladığımız dilden okutmadıkları için, bu gerçekleri ne yazık ki fark edemedik. Şimdide Kur’an’ın meali, tercümesi Kur’an değildir, okumayın günaha girersiniz diyenleri duyarsınız. İŞTE BUNLAR DİNİ KENDİ ÇIKARLARINA KULLANAN, SALTANATLARININ BİTMESİNDEN KORKANLARDIR. Lütfen bunların tuzaklarına düşmeyelim. Bizleri Allah ile aldan RUHBANLAR, İslam’ı topluma anlatırken, Kur’an’da her bilginin detaylı olmadığına, açıklanmadığına ve herkesin Kur’an’ı anlayamayacağına inandırmaları, toplumu Kur’an’dan uzaklaştırmıştır. Akılla düşünerek, Kur’an anlaşılmaz düşüncesine de inandırılan toplum, ne yazık ki bizzat kendisinin Kur’an’a müracaat etmesini de, bu yolla engellemişlerdir.

Allah’ın sakın dinde bölünenler gibi olmayın ayetinden habersiz dinde mezheplere, fırkalara, cemaatlere bölerek, istedikleri gibi toplumu yönetmenin yolunu bulmuşlardır. Mezhepler ve cemaatlerin dine, ibadetlere yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremeyen Müslümanlar, anlatılan ve söylenen rivayetleri din zannettikleri için, demek ki Kur’an’da her bilgi detaylı olmuyormuş, deme yanılgısını iyice kabullenmişlerdir. Hata yapıyorsunuz diye uyardığım kardeşlerim, hemen şöyle bir savunmaya geçiyorlar. Hadi bana, sabah namazının kaç rekât olduğunu göster bakalım diyorlar. İyide Allah kısaltılmış, zor durumda kılacağımız namazın tarifini yaptığı halde, normal zamanda kılacağımız namazın sınırlamasını yapmadıysa, bunu bir eksiklik mi görmeliyiz, yoksa Allah’ın kullarına karşı bir kolaylığı, şefkatimi demeliyiz? Yine bu arkadaşlarımız, Allah’ın Resulün sünneti olmasaydı, bizler ne kadar ve nasıl zekât vereceğimizi bilemezdik diyorlar ve tabi Allah’a iftira atıyorlar. Hâlbuki Allah Bakara 215. Ayetinde, bu soruya bakın nasıl çok açık ve bizleri zora sokmayacak bir cevap veriyor. “YİNE SANA ALLAH YOLUNDA NE HARCAYACAKLARINI SORUYORLAR. DE Kİ: “İHTİYAÇTAN ARTA KALANI.” ALLAH, SİZE AYETLERİ BÖYLE AÇIKLIYOR Kİ DÜŞÜNESİNİZ.” Yüce Rabbim gerçekten açıklıyorsun, ama gözleri perdelenmiş kalpleri mühürlenmişler, hala senin ayetlerinin üstünü örtüp, batılı hak yapmaya çalışıyorlar.

Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ yani daha önce hiçbir Kitap Ehline tabi olmadığı için, din adına ne öğrendiyse Kur’an’dan Allah’ın sünnetinden öğrendi. Enam suresi 19. Ayetinde bakın Allah’ın Resulü bizleri, neyle uyarma görevi almış. “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Siz bu ayette Allah’ın Resulü,  sizi Kur’an ile uyaracağım ama uyardığımın detayını, benim sünnetimden öğreneceksiniz mi diyor? Öyle demiş olsaydı Allah, sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, yalnız Kur’an’ın ipine sarın der miydi? Elbette demezdi. Bakın dine nifak sokarak Allah’ın dini sulandırılıp, sünnetinden uzaklaştıranlar, Allah’ın Resulünün adını kullanarak ne diyorlar.

“HADİS-İ ŞERİFTE BUYURULDU Kİ: ALLAH’IN KİTABINA, PEYGAMBERİN SÜNNETİNE SARILIRSANIZ HİÇ SAPITMAZSINIZ.” [Hakim]

Bu sözlere inandığımızda, onlarca, yüzlerce ayetin tam tersini yaşamak zorunda kalırız. Her şeyden önce Allah’ın Resulünü Allah’ın din de, hüküm ortağı yapmış oluruz ki, buda şirktir. Hani Allah yalnız Kur’an’ın ipine sarılın diyordu. Hani Allah bizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyordu. Resulün sünneti olmasaydı Kur’an’ı anlayamazdık diyenlere sormak isterim. Resulün sünneti, hadisleri olmasaydı Kur’an’ı anlayamazdıysak, Allah açıklamadığı, detay sız Kur’an’dan mı bizleri hesaba çekecekti? Ne dediğimizin farkında mısınız? Allah bizlere hem emin olmadığın bilginin ardına düşme diyecek, hem de bizleri rivayet hadislere mi muhtaç bırakacak? Ne yazık ki Kitap Ehlinin, Allah’ın Resullerini adeta ilahlaştırma çabasını, bizlerde devam ettiriyoruz, ama bunun farkında bile değiliz.

Geleneksel İslam anlayışının toplumlara dayattığı sünnet inancı, Kur’an dışıdır ve din değildir lütfen önce bu gerçeği anlayalım, daha sonra elde Kur’an ne yapmamız gerektiğine karar verelim. Bizlere anlatılan bu bilgiler Kur’an’a ters düşmeyen konularsa gelenekleşmiş ve topluma zarar vermiyorsa, yaşamamızda elbette bir sakınca yoktur. Örneğin dini bayramlar gibi. Ama Kur’an’ın hükümlerinin tam tersi bir hükmü dine ilave etmeye çalışıyorlarsa, bunu asla kabul etmeyelim, çünkü hesabını veremeyiz. Örneğin Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye emrettiği halde, bazı ayetlerin anlamları ile oynayıp, Elçiler, Veli insanların da Allah katında şefaat yetkisi vardır diyorlarsa, onlara lütfen inanmayalım. ÇÜNKÜ BUNLAR ALLAH’IN SÜNNETİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTEYEN, DİNE NİFAK SOKANLARDIR.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız