Ana içeriğe atla

İSLAM’IN GÜNÜMÜZE ULAŞIRKEN GEÇİRDİĞİ, DİKKAT ÇEKİCİ EVRELERİ.

 


Biz Müslümanların genel çoğunluğu, günümüzde İslam’ı ne yazık ki Kur’an merkezli yaşamak yerine, rivayet merkezli hadisler ışığında yaşıyoruz. Bizlere bu bilgiler doğru ulaşmış mı, ulaşmamış mı diye hiç tereddüt bile etmiyoruz. Çünkü bu hadisleri adeta haşa, Kur’an ayeti seviyesinde görüyoruz. Onun içinde hep kaybeden toplumlar oluyoruz. Böyle olunca da Allah’ın Nuru Kur’an dan faydalanıp, onun ışığıyla aydınlanamıyoruz.

Bugün bizler, geleneksel İslam anlayışında Kur’an ı değil, bizden yüzlerce yıl önceki toplumların, Kur’an dan ne anladığını, güvenilir dediğimiz kişilerin rivayet ettiği hadislerin ışığında, onların dini nasıl yaşadıklarını, mezheplerin FIKIH anlayışları ile anlamaya çalışıyoruz. Böyle olunca da ONLARIN YAPTIKLARI YANLIŞLARI BİZLERDE TEKRARLIYORUZ. Hâlbuki Allah Kur’an ı, daha önceki toplumların yanlışlarını, hatalarını bizlerde tekrar etmeyelim, apaçık görüp farkında olalım diye gönderdi. Öyle rivayet bilgilerle Kur’an ı anlamaya çalışıyoruz ki, bu bilgilerin doğruluğundan da asla emin olamıyoruz. Allah bu konuda bizleri uyarmış ve emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım diye de dikkatimizi çekmiştir. Üzgünüm ama rivayet hadisleri ciddiye aldığımız kadar, Kur’an ı onun ayetlerini ciddiye almıyoruz. Çünkü rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an anlaşılamaz kapalı kalırdı diye inanıyoruz. Bu durumda sizce hangisi ilk sırayı alır. Ben söylemekten utanıyorum. KUR’AN’I CİDDİYE ALMIŞ OLSAYDIK, KUR’AN’ IN ONAYINDAN GEÇMEYEN ONCA HADİSİ/SÖZÜ, ALLAH IN RESULÜ SÖYLEMİŞTİR DEMEZDİK. BU HATAMIZLA BİZLER, ALLAH’IN RESULÜNE İFTİRA ATTIĞIMIZIN, NE YAZIK Kİ FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ.

Bu makalemde Müslümanların, İslam’ı yaşarken İLK ÖNCELERİ İZLEDİĞİ YOLLA, DAHA SONRA İZLEDİKLERİ YOLUN NASIL FARKLILAŞTIĞINA BİR ÖRNEK VERMEK İSTİYORUM. Elbette yazacağım da bir rivayet hadistir, ama Kur’an’ın onayından geçen ve Kur’an a yönelten bir hadis olduğunu lütfen unutmayalım. Makalemi okumadan önce, sizlere SENED yoluyla nakledilen rivayet hadisin, ne olduğunu açıklamak istiyorum ki konu daha iyi anlaşılsın. Bir hadis terimi olarak SENED, hadisin ilk kaynağına ulaşıncaya kadar takip ettiği yoldur diye tarif edilir. SÖZLÜK ANLAMI, DAĞIN ETEĞİNDEN YUKARI OLAN KISMI, BİR KİMSENİN GÜVENDİĞİ BİRİ, SIĞINAK VE DAYANAK MANALARINA GELİR. Bizler yüzlerce yıl önce yaşamış kişilerin kim olduğunu güvenirliğini, bu sözlere art niyetli kişilerin dahil olup, fitne, fesat bilgiler karıştırdığını asla bilemeyiz. Onun için Allah, emin olmadığın sözün ardına düşmeyin diye bizleri uyarır. Bizler hiç kimsenin Allah’ın doğru yolunda gittiğini asla bilemeyiz. Bu konuda Allah bizleri uyarıyor ve ne diyordu? “KİMİN EN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ YALNIZ BEN BİLİRİM.” Buna benzer uyarıları Kur’an’dan görmezden gelirsek, yaşadığımız batılı, hurafeyi din diye yaşarız. Hesap günüde üzülenlerin safında oluruz.

Rivayet hadisleri inancının merkezine koyup çok önemseyen ve İslam’ı bu merkezde yaşayan din kardeşlerime geçmişten günümüze ulaşan, Hz. Muhammed in vefatından sonra Müslümanların inançlarını yaşayabilmek adına, nasıl bir yol izleyip değişimlere uğradıklarına güzel bir örnek vermek istiyorum. İBRET VE DERS ALANA NE MUTLU.

HZ. AİŞE, ALLAH RESULÜ’NÜN, KUR’AN’IN ETE KEMİĞE BÜRÜNMÜŞ HALİ OLARAK YAŞADIĞINI ÇOK İYİ BİLDİĞİ İÇİN, ALLAH RESULÜ’NE HERHANGİ BİR SÖZ NİSPET EDİLDİĞİNİ İŞİTTİĞİNDE, HEMEN O SÖZÜ KUR’AN’IN SÜZGECİNDEN GEÇİRİR, KUR’AN’IN ÖLÇÜLERİYLE ÖRTÜŞMEYEN RİVAYETLERİ KESİN OLARAK REDDEDERDİ. Bedruddin ez-Zerkeşi’nin kaleme aldığı ve Hz. Aişe’nin Kur’an’a aykırı bulduğu için reddettiği rivayetlerden örneklere yer verdiği “HZ. AİŞE’NİN SAHABEYE YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLER” adlı kitabı, bu konuda önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.” Örnek verelim.

“Hz. Aişe’nin, Hz. Peygamber adına Kur’an’a aykırı sözler uydurulmasına geçit vermeyen, Kur’an merkezli bu titiz tutumu, sonraki dönemlerde Müslümanlar arasında hep yaşatılmakla birlikte, özellikle hicri 2 ve 3. yy’ larda hadislerin tedvini sürecinde, HADİS RİVAYETLERİNİN KUR’AN’A ARZINI ÖNCELEYEN METİN TENKİDİ YÖNTEMİ YERİNE, SENED ZİNCİRLERİNİN İNCELENMESİNE DAYALI SENET TENKİDİ YÖNTEMİNİN ÖNE ÇIKARILMASI, BU ALANDA KUR’AN’IN HAKEMLİĞİNİ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DEVRE DIŞI BIRAKAN BİR GELİŞME OLMUŞTUR.

Bu büyük kırılmaya, bir de Şafii’nin hadisleri de Kur’an gibi vahiy ürünü olarak gören ve böylece Kur’an’ın hakemliğini/belirleyiciliğini buharlaştıran yaklaşımının giderek genel kabul halini alması eklenince, HADİS KÜLTÜRÜ TAMAMEN KUR’AN’IN KONTROLÜ DIŞINA ÇIKARTILMIŞ, “YÜRÜYEN KUR’AN” OLAN ALLAH RESULÜ ADINA KUR’AN DIŞI BİR KÜLTÜR VE DİN ANLAYIŞI OLUŞTURULMASINA ZEMİN KAZANDIRILMIŞTIR.

BÖYLECE KUR’AN TEMEL BELİRLEYİCİ OLMAKTAN ÇIKARILMIŞ, HADİS RİVAYETLERİ KUR’AN’A ARZ EDİLECEK VE HADİS RİVAYETLERİ KUR’AN’LA DEĞERLENDİRİLECEK YERDE, YER YER APAÇIK KUR’AN AYETLERİ HADİS RİVAYETLERİNE TÂBİ KILINMAYA ÇALIŞILMIŞ, BÖYLECE İSLAM’IN YAPISI TAMAMEN TERS YÜZ EDİLMİŞTİR.”

Bu bilgiler ve yaşanan İslam'ın izlendiği yola baktığımızda, ALLAH IN RESULÜNÜN SAĞLIĞINDA, ASLA KENDİ SÖZLERİNİ/HADİSLERİNİ KAYDA ALDIRIP YAZDIRMADIĞINI ÇOK NET ANLIYORUZ. Günümüze ulaşan tüm hadislerin rivayet yoluyla, insanların birbirine nakli ile geldiği çok açıktır. BU BİLGİLERİN DEĞİŞMEDEN GÜNÜMÜZE GELDİĞİNE İNANMAK AKLIN VE MANTIĞIN ÖTESİNDE İMKANSIZDIR, LÜTFEN UNUTMAYALIM VE İMANIMIZI TEHLİKEYE ATMAYALIM. Değerli din kardeşlerim, lütfen unutmayalım. Allah hükmünü vermiş ve sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum demişse, bizlerin ipine sarılacağımız Kitabında Kur’an olduğunu unutmayalım. Dilerim rivayetlere değil Kur’an’a sarılan, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...