Ana içeriğe atla

ALİ İMRAN SURESİ 183. AYETTEN, ALMAMIZ GEREKEN DERSLER.


 

Bu makalemin konusu Ali İmran suresi 183. Ayet olacak. Bu ayette Yahudilerin Allah’ın Resulüne karşı takındığı tavır ve inanmak istemeyerek, batıl inançlarının etkisiyle, bahane ettikleri kendilerince öne sürdükleri kanıtları üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Çünkü Yahudilerin Talmud adını verdikleri fıkıh inançlarının etkisiyle, yarattıkları kanıtların ışığın da inançlarını nasıl şekillendirdikleri ve hatta inatla gerçekleri görmek istemediklerini ayetten anlayacağız. Bu yanlışlıkların benzerlerini ne yazık ki bizlerde yapıyoruz günümüzde ve diyoruz ki, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, FIKIH, mezhepler ve Resulün rivayet hadisleri olmasaydı Kur’an kapalı kalırdı, İslam ı yaşayamazdık diyoruz. Allah yalnız Kur’an’ın ipine sarılın, sizleri ondan sorumlu tutuyorum dediği halde. Ayeti önce yazalım.

Ali İmran 183: (Yahudiler) “DOĞRUSU ALLAH BİZE, (GÖKTEN İNEN) ATEŞİN YİYECEĞİ (YAKIP KOR EDECEĞİ) BİR KURBAN GETİRMEDİKÇE HİÇBİR ELÇİ’YE İNANMAMAMIZI EMRETTİ. ” demişlerdi. De ki: “Size, benden önce apaçık deliller, (özellikle) dediğiniz (konu) ve elçiler elbette gelmişti. DOĞRUYSANIZ PEKİ ONLARI NİÇİN ÖLDÜRDÜNÜZ?” (Mehmet Okuyan meali)

Bu ayeti doğru anlayabilmemiz için, önce bu ayetin öncesinde geçen iki ayeti de okuyalım ki, Allah bu ayeti kimlere ve ne maksatla söylediğini doğru anlayalım.

Ali İmran 181: ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH FAKİRMİŞ, BİZ İSE ZENGİNMİŞİZ!” DİYENLERİN SÖZÜNÜ ALLAH KESİNLİKLE DUYMUŞTUR. Onların (hem bu) söylediklerini, (hem de) haksız yere Resulleri öldürmelerini yazacağız ve (onlara) “Tadın o yakıcı azabı!” diyeceğiz. (Mehmet Okuyan)

Ali İmran 182: “İŞTE BU, ELLERİNİZİN ÖNE SUNDUĞU ŞEYLER YÜZÜNDENDİR.” (denecektir). Elbette Allah kullara asla haksızlık edici değildir.  (Mehmet Okuyan)

Ayetleri dikkatle okuduğumuzda, Yahudilerin Allah hakkında söylediği asılsız ve saygısız ifadelerini görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz Yahudiler kendilerini zengin ve bolluk içinde olduklarını, Allah’ın ise kullarına karşı haşa cimri, eli sıkı davrandığını söylediklerini Allah duydum diyor. Rabbimiz hem bu söylediklerinden dolayı, hem de gönderdiği Resullerini haksız yere öldürdüklerini yazdık, not ettik, bunun hesabını onlara soracağız diyor. Bu ceza onların ellerinin yani bizzat kendilerinin yaptıkları yüzündendir diye de açıklık getiriyor.

Gelelim 183. Ayete.  Yazdığım 181. ayette olduğu gibi Yahudiler batıl inançlarının etkisinde olduklarını görüyoruz. 183. Ayette geçen sözü de atalarının uydurdukları, Allah katından bu konuda hiçbir delil ve kanıtları olmadığı anlaşılıyor. Yahudiler Allah dan şöyle bir söz aldıklarını iddia ediyorlar ve diyorlar ki, ALLAH BİZE ATEŞİN YİYECEĞİ, YAKIP KOR EDECEĞİ YANİ ATEŞE SUNULAN KURBAN GETİRMEDİKÇE, ONUN ELÇİ/RESUL OLDUĞUNA İNANMAYIN DEDİ DİYORLAR. Önce Yahudilerin Allah dan böyle bir söz alıp almadıkları üzerinde düşünelim. Allah elbette Kurban kesme iznini vermiştir. Hatta Hz. İbrahim e bildiğiniz gibi bir Kurbanlık göndermişti. Ama ben gökten ateşe sunulacak, ateşin yiyeceği bir kurban göndermedikçe, Resul göndermem demiş olması Kur’an’ın özüne ve Kurban hükümlerine ters düşer. Allah Resullerini göndermeden daha önce, onlarla ilgili bilgiyi zaten göndermiş kitaplarında. Allah dan böyle bir söz Almaları mümkün değil. Çünkü Kurban yalnız Allah a ve onun adına kesilir ateşe sunulmaz. Bu putperest ayinlerinde şeytana sunulan kurban geleneğidir. Şeytan ateşten yaratılmıştı ve ona kurban adamak için ateşe kurbanlık kayarak ona Kurban ederlermiş. Kur’an da kurban ile ilgili şöyle ayet geçer. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Kurbanlıkları sizlerin hizmetinize verdik yani onların etinden sütünden faydalanasınız diyor.

Bu durumda ayette geçen Yahudilerin, Allah dan aldıkları bu söz doğru olamaz. ALLAH’IN RESULÜNE İMAN ETMEMEK İÇİN, BU SÖZLER KENDİLERİNCE UYDURDUKLARI BİR BAHANE, İŞİ YOKUŞA SÜRMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. Bu ayetlerden anlıyoruz ki Yahudiler, yeni gelecek Elçiden MUCİZE istiyorlar. Allah bu mucizelerle daha önce Resullerimi gönderdim diyor. İstedikleri, bekledikleri mucizeleri de zaten Allah göndermiş ama yine kabul etmemişler. Allah gönderdiği Elçisi ile birlikte gökyüzünden onunla birlikte Kurbanlık gelmesini ve ateşe sunulmasını bekliyorlar. Tabi bu onların, Allah’ın kitabının dışına çıkarak yarattıkları batıl inançları. Yahudilerin TALMUD adını verdikleri fıkıh kitapları vardı ve bu inançlar bu kitaplarında yazıyordu. TALMUD İNANÇLARINA UYMAYAN BİR ELÇİYİ DE KABUL ETMEK İSTEMİYORLARDI. BATILI DİN EDİNMEK BU KADAR TEHLİKELİ, ÇÜNKÜ GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR. HÂLBUKİ ONLARA DAHA ÖNCE GÖNDERİLEN KİTAPTA, ONLARA GELECEK YENİ RESUL APAÇIK TARİF EDİLMİŞ, DELİLLER, KANITLAR VERİLMİŞTİ.

Ali İmran 183. Ayetin devamında Allah’ın Resulünün ne demesini istiyor Allah. “SİZE BENDEN ÖNCE APAÇIK DELİLLERLE RESULLER/ELÇİLER GELMİŞTİ.” Sizce Allah’ın Resulünden önce apaçık delillerle, hatta MUCİZELERLE birçok Resuller gelmedi mi? Elbette geldi ama Yahudiler istedikleri bunca mucizeyi, hatta apaçık delili görmezden gelerek, onları yine de öldürmüşlerdi ya da öldürmeye çalışmışlardı. Hatırlayalım Tevrat ta Allah, Hz. Musa’dan sonra göndereceği Elçisini müjdelemiş ve sizlere Hz. Musa’yı tasdik edecek, onaylayacak bir MESİH gelecek demişti. Bildiğiniz gibi Hz. İsa Kur’an da MESİH diye geçer. Ayrıca Yahudilerin mucizelere çok önem vermelerinden dolayı, Hz. İsa’nın babası olmadan dünyaya gelmesini Allah sağlamış ve daha bebekken mucizeler göstermesini konuşmasını, hatta Elçilik görevi aldığında birçok mucizelerle onu desteklediğini hepimiz biliyoruz Kur’an’dan. Hz. İsa dan sonrada İncil de Hz. Muhammed in geleceği müjdesini apaçık delil ve kanıtlarla bildirdiği halde, Yahudiler onu da kabul etmek istemiyorlardı. ONLARIN VARSA YOKSA, ATALARININ BATIL İNANCI OLAN TALMUD FIKIH İNANCIYDİ. BİR BAŞKA ŞEKİLDE SÖYLEMEK GEREKİRSE, YAHUDİLER ALLAH IN İNDİRDİĞİ KİTABI TERK ETMİŞ, KENDİLERİNE BEŞERİ BİR FIKIH İNANCI YARATMIŞLARDI.

Ali İmran 183. Ayetin son bölümünde, sizlerin bahaneleriniz inanmamak için öne sürdükleriniz doğruysa, daha önce gönderdiğim Elçilerimi neden öldürdünüz diyor Allah. Demek ki Yahudilerin bu ayette öne sürdükleri bahaneleri, yani Allah Yahudilere ateşin yiyeceği, kasıp kavuracağı ateşe sunulan bir kurbanlık hayvan getirmedikçe yanında, onun Elçi/Resul olduğuna inanmayın sözü tamamen yalan, yanlış olduğu çıkıyor ortaya. Benim apaçık kanıtlarla, delillerle, mucizelerle gönderdiğim bazı Elçilerimin siz bu mucizelerini görmezden gelip, batıl inançlarınızın etkisiyle Elçilerimi kabul etmediniz diyor Rabbimiz. Bakara suresi 146. Ayetinde Allah, Kitap Ehlinin aslında en son gönderdiği Resulü, Allah’ın daha önce gönderdiği bilgiler, kanıt ve delillerle çok iyi tanıdığını bakın ayetinde nasıl söylüyor. “KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ ONU KENDİ OĞULLARINI TANIDIKLARI GİBİ TANIRLAR. YİNE DE İÇLERİNDEN BİR GRUP BİLE BİLE GERÇEĞİ SAKLIYORLAR.” Bu konuyu daha net anlayabilmek için, Maide suresi 64. Ayetle birlikte anlamamız gerekir. Hatırlayalım ayeti.

Maide 64: Yahudiler, “ALLAH’IN ELİ BAĞLIDIR/CİMRİDİR” DEDİLER. HAY, DEDİKLERİ YÜZÜNDEN ELLERİ BAĞLANASI VE LÂNET OLASILAR! BİLÂKİS, ALLAH’IN ELLERİ AÇIKTIR/CÖMERTTİR, DİLEDİĞİ GİBİ VERİR. ANDOLSUN Kİ SANA RABBİNDEN İNDİRİLEN, ONLARDAN ÇOĞUNUN AZGINLIĞINI VE KÜFRÜNÜ ARTTIRIR. Aralarına, kıyamete kadar düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez. (Bayraktar Bayraklı)

Bakın bu ayette de Yahudiler yine Allah a iftira ederek, Yahudilerin Allah’ın indirdiği kitaplardan ne kadar uzak inançlarını yaşadıkları örnekleri veriliyor. Çok daha önemlisi Allah, Elçisine sen onlara Kur’an ı tebliğ ederken, bakın neyle karşılaşacaksın diyerek ön bilgi veriyor.” ANDOLSUN Kİ SANA RABBİNDEN İNDİRİLEN, ONLARDAN ÇOĞUNUN AZGINLIĞINI VE KÜFRÜNÜ ARTTIRIR” Demek ki Yahudilerin bir kısmı, Kur’an ı tebliğ ederken, atalarının hurafe ve batıl inançlarının etkisinde, seni hiç dinlemeden karşı çıkacaklar ve inanmamak için kendilerinin uydurdukları türlü bahaneleri, onlardan duyacaksın diye Elçisini önceden uyarıyor.

Kur’an geçmişte yaşanan yanlışları bizlere hatırlatır ve bu yanlışları sizlerde yapmayın diye bizleri uyarır. Bu uyarılardan nasiplenmek için, önce Kur’an ı anlayarak üzerinde dikkatle Kur’an bütünlüğünde düşünerek, anladığımız dilden bolca okumalıyız. Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız