Ana içeriğe atla

YAŞAM VE ÖLÜM. HİÇ KİMSE, TAYİN EDİLMİŞ BELLİ BİR VADEDEN ÖNCE, ALLAH’IN İZNİ OLMADAN ÖLMEZ. Ali İmran 145


Bu makalemde, sizlerin düşünmesine vesile olmak istediğim konu, Allah tüm kullarına nasıl bir ömür veriyor konusu üzerine olacak. Yani Allah yeni doğmuş bir bebek birkaç ay yaşıyor ve ölüyor. Ona Allah bu kadar mı ömür vermiş demeliyiz. Ya da 20 yaşında, 30 yaşında ölen ile 80–100 yaşında ölen kullarına da, böyle bir ömür mü biçmiş Allah. Bu konu hakkında hiç düşündünüz mü? Kur’an bu konulara da elbette cevap veriyor ama açıklanmayan detaylarını Allah bilir diyerek, bizler açıklanan kısımlarını anlamaya çalışmalıyız. Bizler bu konu hakkında Kur’an dan çok fazla bilgi sahibi olmadığımız için, ölen her kim olursa olsun genellikle arkasından, ALLAH’IN TAKDİRİ BU KADARMIŞ diyerek, ölen yakınlarımızın tüm ölümlerinde, KENDİLERİNİN HİÇBİR ETKİLERİ OLMADIĞINI DÜŞÜNEREK, ÖLÜMLERİNİ ALLAH A NİSPET EDERİZ. Bu düşünce sizce doğru olabilir mi? Gelin bu konuyu Kur’an a danışalım. Bakın Allah Fatır suresi 37. ve Enam 2. ayetinde ne diyor.

Fatır 37: Onlar orada, “Ey Rabbimiz! Bizi çıkar. Daha önce yaptıklarımızın aksine iyi işler yapalım” diye feryat ederler. Kendilerine, “SİZE, DÜŞÜNECEK KİMSENİN DÜŞÜNEBİLECEĞİ KADAR BİR ÖMÜR VERMEDİK Mİ? Size uyarıcı da gelmedi mi? Şimdi tadın azabı! Zalimlerin yardımcısı yoktur” denir. (Bayraktar Bayraklı)

Enam 2: SİZİ BALÇIKTAN YARATAN VE SONRA SİZİN İÇİN BİR ÖMÜR TAYİN EDEN O’DUR. Bir de O’nun katında belirli bir ömür/ecel vardır. Fakat siz hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. (Bayraktar Bayraklı)

İlk ayetin detayına girmeden, ayette geçen BİZLERE BU DÜNYADA ALLAH, DÜŞÜNÜP İMTİHANIMIZI YAŞAYACAĞIMIZ KADAR BİR ÖMÜR VERDİĞİNİ, ÇOK NET SÖYLÜYOR. Tabi küçük yaşta bebek ölümleri ne olacak diye sorabilirsiniz. Aslında yanlış inançlarımızın etkisinde kalmazsak ve Kur’an ı bir bütün olarak anlamaya çalışırsak, bu ayet bile bu sorumuza cevap veriyor. Demek ki daha sonra onlara bir hak daha tanıyor olmalı değil mi sizce? Lütfen unutmayalım, Allah sözünde durandır. Enam 2. ayetin de, ALLAH YARATTIĞI KULLARINA BİR ÖMÜR TAYİN EDİYOR AMA O ÖMÜR ÇOK KISA DEĞİL, İMTİHANIMIZI VEREBİLECEĞİMİZ KADAR UZUN. ALLAH IN ADALETİNİ LÜTFEN GÖZ ARDI ETMEYELİM VE KUR’AN IN ONAYLAMADIĞI RİVAYET SANI SÖZLERİN ETKİSİNDE KALMAYALIM. HATIRLATMAK İSTERİM, TAYİN EDİLEN ÖMRÜN ÜST SINIRINI ALLAH KOYUYOR. AMA İMTİHANIMIZ GEREĞİ, O ÜST SINIRIN ALTINDA ÖLÜMLERİMİZDEN, KISMEN BİZLERDE SORUMLUYUZ. Konumuzu anlamaya devam edelim. Bakın Allah bir ayetinde bu konu hakkında ne diyor.

Münafikun 11: ALLAH, ECELİ GELDİĞİNDE, HİÇBİR KİMSEYİ ASLA ERTELEMEZ. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Diyanet meali)

Bakın ayet çok net bir sorumuza da cevap veriyor. Allah Eceli geldiğinde hiç kimseyi asla ertelemez diyor. Ecel kelimesi, hayatın sonu anlamına geliyor. Demek ki takdir edilen ömrün sonu geldiğinde, ölümü Allah ertelemeyeceğini söylüyor. Demek ki Allah’ın kullarına, imtihanlarını verebileceği kadar uzun bir ömür veriyor, önce bunu unutmayalım. Bu ayeti okuduğunuzda, şu soru geldi sanırım hemen aklınıza. Allah’ın verdiği ömrü uzatamayız ama kısaltma erken ölme konusu ne olacak. Çünkü insanlar birbirilerini öldürüyorlar. Hatta kendilerini öldüren intihar edenler var. BUNLARA DA ALLAH IN TAKDİRİ DİYEMEYİZ. Bırakın bunları, Allah’ın verdiği o eşsiz bedeni hor kullanıp, ona iyi bakmayıp, hatalar yanlışlar yapıp birçok hastalıklara yakalanıp, erken ölenler ne olacak diyebilirsiniz. DEMEK Kİ YAŞAMIMIZDA Kİ ÖMRÜN ALT SINIRININ BELİRLİ BİR KISMI, ELİMİZDE OLDUĞU ANLAŞILIYOR. Elbette Allah ona da cevap veriyor ve bakın ne diyor bu konuda.

Ali İmran 145: HİÇ KİMSE, TAYİN EDİLMİŞ BELLİ BİR VADEDEN ÖNCE, ALLAH’IN İZNİ OLMADAN ÖLMEZ. Kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de âhiretin nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz ve şükredenleri ödüllendireceğiz. (Bayraktar Bayraklı)

Demek ki Allah ın koyduğu yaşamın üst sınırına gelmeden önce bir ölüm var. Ama Allah ın izni olmadan yani Allah olayların akışı neticesinde kuluna gelmiş ölümü onaylaması gerekiyor. Demek ki Allah verdiği ömrün üst sınırı gelmeden, farklı nedenlerden ölüm aşamasına gelen kullarının ölümlerini onaylıyor yoksa ölümleri gerçekleşemez. Bazen duyarsınız. Çaresiz bir hastalığı olan kişiye doktorlar 3 ay ömrü kalmış derler, ama bakarsın o kişi 3 yıl sonra ölür. BU AYETLERDEN DE ŞUNU ANLIYORUZ, ALLAH IN VERDİĞİ ÖMRÜN ÜST SINIRINI HİÇ KİMSE UZATAMAZ. BU ÜST SINIRIN NE OLDUĞUNU BİLEMİYORUZ. AMA BİZLERİN İMTİHANI GEREĞİ YAPTIKLARIMIZIN SONUCUNDA, ÖMRÜMÜZÜ KENDİ ELLERİMİZLE KISALTMAMIZ YA DA BAŞKALARININ ETKİSİYLE ÖMRÜMÜZÜN SONA ERMESİNE İZİN VERENİN, YİNE ALLAH OLDUĞU ÇOK AÇIK AYETTEN ANLAŞILIYOR. ELBETTE BUNLARIN HEPSİ İMTİHANIMIZIN SONUÇLARIDIR. ALLAH İMTİHANIMIZA KARIŞMIYOR VE GERÇEKLEŞMESİNE İZİN VERİYOR. BURADANDA ŞUNU ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. ÖLÜM VE YAŞAM ÇİZGİMİZİ ALLAH, ELLERİMİZE VERMİŞ. BUDA ÖZGÜRCE YAŞADIĞIMIZ İMTİHANIMIZIN BİR SONUCUDUR. Fatır suresi 11. ayette bu konuda Allah, bakın nasıl bir bilgi veriyor.

Fatır 11: Allah sizi topraktan, sonra embriyodan yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. O’nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır, ne de doğurur. BİR CANLIYA ÖMÜR VERİLMESİ DE, ONUN ÖMRÜNDEN AZALTILMASI DA MUTLAKA BİR KİTAPTADIR. Şüphesiz bunlar, Allah’a kolaydır. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayet aslında bu konuda kafamızda oluşan sorulara cevap verdiği gibi, Allah’ın bizlerin geleceği hakkında bilgisinin de olduğunu, yani geleceği bildiğini de söylüyor. Dikkat ederseniz ayet yalnız insandan bahsetmiyor ve bir canlıya ömür verilmesi ya da ömrünün kısaltılması, bir kitapta yazılıdır, yani ALLAH IN KANUNLARI, KURALLARI DAHA BAŞTAN YAZILMIŞTIR. BİZLER BU KURALLARA GÖRE ÖZGÜRCE YAŞIYOR, İMTİHANIMIZI VERİYORUZ DEMEKTİR. Ayete dikkat ettiyseniz bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da Allah ın hükmüne bağlıdır diyor. UZUN ÖMRÜ VEREN ALLAH, DEMEK Kİ GEREKTİĞİNDE BU ÖMRÜ KISALTTIĞINIDA ANLIYORUZ. Mümin 67. ayette de bu konu hakkında bakın nasıl bilgi verilir. “İÇİNİZDEN BİR KISMI, DAHA ÖNCE VEFAT ETTİRİLİYOR. BÜTÜN BUNLAR, BELİRLENEN BİR SÜREYE ULAŞMANIZ VE AKLINIZI KULLANASINIZ DİYEDİR.” Demek ki verilen ömür gerektiğinde Allah ın izniyle kısalabiliyor muş. Konumuzun daha iyi anlaşılması için, bir ayet daha hatırlatmak istiyorum.

Fatır 45: Şayet Allah, insanları yaptıklarıyla hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. FAKAT ONLARI BELİRLENEN BİR VAKTE KADAR ERTELEMEKTEDİR. Vakitleri gelince Allah, onları cezalandıracaktır. Çünkü Allah kullarını kesinlikle gözlemektedir. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Allah’ın verdiği hayatın o üst sınırına gelmeden öncede Allah, yaptıklarımızın karşılığında, ceza olarak da canlarımızı alabiliyormuş. Ama onlara yaptıklarını düzeltebilmeleri için zaman tanıyor, hemen ceza vermiyor. Lütfen unutmayalım, Allah’ın kanununda KISASA KISAS VARDIR. Detayını Allah bilir. Ayette, eğer her yaptıklarımızın karşılığında Allah bizlere, ölüm cezası vermiş olsaydı, yeryüzünde insan kalmazdı diyor. Bu konuyla ilgili Kur’an da, Hz. Musa nın bir kıssası vardır. Kehf suresi 71 ile 82. ayetler arasında. Lütfen bu ayetleri okuyunuz. Konumuza ışık tutacaktır.

Dilerim Allah dan batıl ve hurafeden uzak,  yalnız Kur’an ın ipine sarılan, Allah’ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız