Ana içeriğe atla

İNANCIMIZI KUR’AN İLE SORGULAMAZSAK, BU HATALARA DÜŞERİZ.

 


BİZLERİN İSLAM I ALGILAMA VE YAŞAMA ALIŞKANLIĞIMIZI KUR’AN İLE SORGULAMADIĞIMIZ SÜRECE, ASLA ALLAH IN GERÇEK DİNİ İSLAM İLE BULUŞMAMIZDA, MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. Çok ilginçtir günümüzde yaşadığımız İslam ı, batıl ve hurafeden uzak yaşadığını söyleyen ve toplumda çok saygı gören hocalarımız bile, farkında olmadan dinin bazı emirlerini rivayetlerden yardım alarak yaşadıkları için, topluma mezheplerin din olmadığını tam olarak anlatamıyorlar. Örneğin SALÂT, bir anlamı da namaz olan bu konuyu topluma, yeteri kadar doğru anlatamıyorlar. Acaba Allah namaz kıl emrini verip, nasıl kılınacağını Kur’an da izah etmeyip, onu da mezheplerden ya da rivayet yolu ile atalarınızdan, birbirinizden öğrendiğiniz gibi kılın demiş olabilir mi? KUR’AN I BİR KAÇ KEZ ANLADIĞI DİLDEN DİKKATLE OKUYUP, BATIL VE HURAFENİN ETKİSİNDEN UZAK, AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNEN BİR MÜSLÜMAN, BUNUN ASLA MÜMKÜN OLAMAYACAĞINI ÇOK RAHATLIKLA ANLAYABİLİR. Bahsettiğimiz çok değerli bir Prof Hocamız, Müslüman bir mezhebe tabi olmak zorunda mı konulu video konuşmasında, özet olarak şunları söylemişti.

“MEZHEPLER DİNLEŞTİRİLEMEZ. MEZHEPLERE TABİ OLMAZSANIZ YAŞAYAMAZSINIZ DİYEMEZSİNİZ. İMANIN ŞARTI MEZHEPTİR DİYEMEYİZ. MEZHEP, İMANIN ŞARTLARINDAN DEĞİLDİR. MEZHEPLERE DİN YAFTASI VERMEMEK ŞARTIYLA BİR KÜLTÜR, EKOL DİYEBİLİRİZ.”

Bu düşünceye bende, yürekten katıldığımı söylemek isterim. MEZHEPLER BİR KÜLTÜRDÜR GELENEĞİN, TÖRENİN DİN İLE HARMANLANMIŞ ŞEKLİDİR, ONUN İÇİN HER TOPLUMDA FARKLILIKLAR ARZ ETMESİ ÇOK NORMALDİR. AMA ASLA DİN DEĞİLDİR, ALLAH IN HÂŞÂ EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAYAN KAYNAKLAR İSE HİÇ DEĞİLDİR. BEŞERİ OLUŞUMLARIN MUTLAKA HATALAR VE YANLIŞLAR YAPABİLECEĞİNİ, LÜTFEN UNUTMAYALIM. Bu videoyu izleyen bir arkadaşımız, kendisine ibadetlerimiz konusunda, mezheplerin öğretisini Kur’an da göremediğinde, MEZHEP VE KUR’AN ikileminde kalarak, Kur’an dan yana tavır alması gerekirken, Mezheplerden yana tavır alarak, bakın nasıl bir cevap yazmış. Yalnız bu cevap, İslam toplumunun yüzde 90 ının kabul ettiği bir cevap olduğunu, hatırlatmak isterim.

“CEVABA BAK BERİ GEL. SEN İBADETİNİ NASIL YAPACAĞINI BİR MEZHEBE GÖRE YAZILMIŞ KİTAPTAN ÖĞRENMEDİN Mİ? ONA GÖRE YAPMIYOR MUSUN? KİM KİMİ KÜFÜRLE İTHAM EDİYOR? KİM MEZHEBE DİN DİYOR. BOŞ SÖZLER.”

Bu cevabı okuduğunuzda şöyle bir soru gelmiyor mu aklınıza. Allah bizleri hesaba çekeceğine hükmettiği Kur’an da, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim dediği halde, namaz kılın emrini vermiş ama Kur’an da açıklamamış detay vermemiş. Bizleri namaz konusunda, dilden dile dolaşarak günümüze ulaşan rivayetlere mi muhtaç etmiş namaz kılabilmemiz için? HANİ EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİNİN ARDINA GİTMEYİN, HESABINI SORARIM DİYORDU ALLAH. HANİ BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK DİYORDU, NE OLDU BU VE BENZERİ UYARILAR, UNUTTUK MU YOKSA ATALARIMIZIN İNANCINI YAŞAYABİLMEK İÇİN, GÖRMEZDEN Mİ GELİYORUZ. Allah’ın Elçisinin zamanında ne mezhep, ne cemaat nede tarikatlar vardı. İslam ı yaşayabilmek adına tek bir kaynak vardı, Oda Kur’an.  Çok ilginçtir rivayetleri dinleştirerek, dinin olmazsa olmazı kabul edenler şunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar. “KUR-AN NE YAPMAMIZ GEREKTİĞİNİ, SÜNNET İSE NASIL YAPMAMIZ GEREKTİĞİNİ BELİRTİR. İSLAM DİNİNDE İKİ SAĞLAM KAYNAK VARDIR.” Zerre kadar Kur’an bilgisi olan bir Müslüman, bu düşünceye asla inanmaz.

Allah bu konuda Enfal 64. ayetinde ne diyordu hatırlayalım. “EY NEBİ! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER.” Bu durumda, bazı kardeşlerimize Allah, yani onun kitabı yetmiyor. Eğer bizler nasıl namaz kılacağımızı, nasıl Hacca gideceğimizi, nasıl oruç tutacağımızı, nasıl zekât vereceğimizi mezheplerden ve Resulün rivayet hadislerinden detaylı öğreniyoruz dersek, MEZHEPLERİN DİN OLDUĞUNU, HATTA DİNİMİZİ YAŞAYABİLMEMİZ İÇİN, OLMAZSA OLMAZ OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ VE İNANMIŞ OLURUZ. DAHA DA KÖTÜSÜ KUR’AN IN ÖNÜNE GEÇİRMİŞ OLURUZ. BUNA İNANDIĞIMIZ ANDAN İTİBAREN İSLAM, ALLAH, RESULÜ VE MEZHEPLERİN ORTAK DİNİ OLUR. HATIRLAYINIZ ALLAH, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYORDU. BU YANLIŞLARI YAPMAMIZIN NEDENİ, İNDİRİLEN DİNİ YANİ ALLAH IN VAHYİNİ DEĞİL, ÖĞRETİLEN DİNİ ÇOK DAHA FAZLA ÖNEMSEMEMİZDEN KAYNAKLANIYOR. LÜTFEN İNANCIMIZI, MEZHEPLERİN ÖĞRETTİĞİ BEŞERİ BİLGİLERİ BİR KENARA KOYARAK, AKIL VE KUR’AN SÜZGECİNDEN GEÇİRELİM. YAPTIĞIMIZ YANLIŞLARI İNAN FARK EDECEĞİZ.

Sizce Allah verdiği emri Kur’an da açıklamamış, detaylandırmamış olabilir mi? Elbette mümkün değil. Çünkü Allah, sizleri indirdiğim vahyimden, yani Kur’an dan sorumlu tutacağım diyor ve onlarca ayetinde Kur’an ı açıkladığını söylüyor. HÂŞÂ ALLAH SÖZÜNDEN CAYAR MI? Bizler önce tarafımızı doğru seçmeliyiz ki, dine yapılan ilaveleri bir eksiklik görmeden, Kur’an a ters düşmeyenleri belki bir zenginlik gibi görüp yaşayabiliriz. Çok üstünde durduğumuz ve arkadaşımızın da örnek verdiği namaz ibadetimizi, söylediği gibi günümüzde mezheplerin dine yaptığı ilavelerle yaşıyoruz. PEKİ, ONLAR OLMASAYDI NAMAZ KILAMAZ MIYDIK? Bunu düşünmek, Allah a ve kitabına saygısızlıktır. Gelin birlikte bu konuyu anlamaya çalışalım, ama hiçbir etki altında kalmadan.

İsterseniz kısaca namaz konusunda Kur’an nasıl bilgiler veriyor, mezhepler nasıl ilaveler yapmış ona bakalım. Acaba mezheplerin öğretisi olmasaydı, namazımızı kılamaz mıydık onu anlamaya çalışalım. Kur’an da Allah huzurumda KIYAM EDİN, RÜKÛ EDİN SECDE EDİN diyor ve Kur’an ın birçok ayetinde, Allah a nasıl dua edeceğimiz, istekte bulunacağımız, onu nasıl zikredeceğimiz, tespih edeceğimiz şanını yücelteceğimiz konusunda birçok örnek ayetler verir.  Şöyle bir soru sorabilirsiniz. Bakın namaza başlarken nasıl başlayacağımız Kur’an da detaylı yok. Sizce bunu, bir eksiklik mi görmeliyiz? ALLAH KULLARININ HUZURUNA DURURKEN, ONLARLA SOHBET EDİP DERTLERİNİ DİNLERKEN böyle bir kural koymadıysa, mezheplerin koyması, namazın olmazsa olmazı olabilir mi? Yine bakın Kur’an da sabah namazı kaç rekât yazmıyor diye soruyor ve Kur’an da görmediğimizde bunu eksiklik gibi görüyorsak, bizler tarafımızı doğru seçmemiş, İmanımız kalbimize yerleşmemiş demektir. Allah ın sınırlama yapmadığı, açıkça hüküm vermediği serbest bıraktığı bir konuyu, nasıl olurda eksiklik gibi görürüz. Bakın mezhepler namaza başlarken, ellerin kaldırılmasını nasıl açıklıyor.

“NAMAZDA TEKBİR ALIRKEN ELLERİ KALDIRMAK, ALLAH’IN HUZURUNA GİRMEK İÇİN İZİN İSTEMENİN, O’NUN RIZASINDAN BAŞKA HER ŞEYDEN ELLERİ ÇEKİP, YALNIZ O’NUN KAPISINA YAKLAŞMANIN BİR İŞARETİDİR.”

Bunu okuduğunuzda, aklınıza gelmiş olabilir. Bu bilgileri kimden aldık ve bu işareti Allah Kur’an da açıklamadıysa, bizler namazın olmazsa olmazı nasıl yaparız? Böyle namaza başlamamızda bir sakınca elbette yok, ama bunu nasıl olurda bir eksiklik gibi görürüz. Birde hatırlayınız, mezheplerde kadının ve erkeğin ellerini kaldırıp, namaza başlama şekli bile değişiktir. Bu ayrımı kimler ne maksatla farklı yapmıştır? Buna da Kur’an merkezli, mantıklı cevap bulmak mümkün değil. Namazın kılınış şekline devam edelim. Allah huzurumda KIYAM edin diyor. Yani huzurumda saygıyla durun. Bir kısım mezhep, ellerin bağlanması gerektiğini anlamış, bir kısmı da ellerini hazır ol vaziyetinde yana sallamış. Her ikisine de doğru diyebiliriz, çünkü bu farklılıklar toplumun kültür ve gelenekleri ile bağlantılıdır. Yine çok ilginç olan, kadının erkekten farklı olarak, ellerini göğüslerinin üzerine bağlaması gerektiği öğretilmiştir. Bu hükmü kim vermiştir diye soran yok. Çünkü böyle bir soru sorma hakkı, mezheplerde hiç kimseye verilmemiştir. SORMADAN İTAAT EMRİ, MEZHEPLERİN KANUNUDUR. Allah bile önce emir veriyor ama kullarım düşün, aklını kullan ve hayatına geçir diyor. Tekrar ediyorum, bu farklılıklar yapılan ilaveler, toplumların kültür anlayışı ile ilgilidir. YANİ MEZHEPLER DİN DEĞİL, DİNİ KÜLTÜR VE ANLAYIŞLARINA GÖRE ŞEKİLLENMİŞ HALİDİR. Demek ki bu konuda da mezheplere ihtiyacımız olmadığı anlaşılıyor. Sizce Allah bize yetmiyor da birilerimi bu eksikliği tamamlıyor? Ne dersiniz? MEZHEPLER OLMADAN DİN YAŞANMAZ DEMEK, HÂŞÂ ALLAH I EKSİKLİK VE NOKSANLIKLA İTHAM ETMEK DEMEKTİR.

Allah huzurumda rükû edin diyor, yani saygıyla boyun eğmenin bir göstergesi olarak, Allah ın huzurunda eğilmemizi şekli olarak göstermemiz isteniyor. Yine şöyle bir soru gelebilir akla. Bakın rükû halindeyken ne söyleyeceğimiz Kur’an da yazmıyor, ama bunu mezheplerden öğreniyoruz diyebilirsiniz. Bunu söylersek, Kur’an ı eksik ve yetersizlikle suçlamış oluruz. Allah hepimize akıl vermiş ve kendi huzurunda Allah a nasıl hitap edip onu tespih edeceğini düşünemiyoruz da, bunu birilerimi bizlere öğretiyor. Allah ın huzurunda eğildiğimizde, ona şükranlarınızı iletmek, ona hürmetimizi göstereceğimiz her şeyi söyleyebiliriz. Buna Allah sınır koymadıysa, hiç kimse sınır koyamaz. Elbette bugün yaptığınız ve mezheplerin öğrettiği şekliyle de yapabilirsiniz, ama bu bilgiler olmasaydı, namazımızı kılamazdık dememek şartıyla.

Allah namazı tarif ederken, huzurumda secde edin diyor. Şimdi şöyle sorabilirsiniz. Bakın Kur’an da normal şartlarda kılacağımız namazda, iki kere secde edeceğimiz yazmıyor, mezhepler olmasaydı bunu da bilemezdik diyebilirsiniz. Bunu söylediğimiz andan itibaren Kur’an yetersiz, detaysız ve açıklanmamış bir kitap ilan edilir ve beşerin, mezheplerin yazdığı kitapları Kur’an ın önüne geçirmiş oluruz ki, ne yazık ki öyle yapıyoruz. Allah Kur’an da kısaltılmış namazı tarif eder ve ilk rekât ve ilk secde bitiminde namazında bittiği örneğini bizzat verir. Ama normal şartlarda kılınacak namazın secde sayısına ve rekât sayısına asla karışmamış, bizlere bırakmıştır. SİZCE BUNU HÂŞÂ BİR EKSİKLİK GİBİ GÖRÜP, MEZHEPLERİN BU EKSİKLİĞİ TAMAMLADIĞINA MI İNANMALIYIZ? Allah bizleri affetsin, bu hatayı ne yazık ki düşünmeden yapıyoruz.

Gelelim namazın sona ermesine. Allah bu konuda da bir hüküm vermemiş, kural koymamıştır. Bunu bir eksiklik gibi görüp, sizce Mezhepleri dinin temeli gibi mi görmeliyiz, yoksa Allah ın bu konuda bir sınırlama yapmaması onun yemin ederek, bu kitabı bu dini sizler için kolaylaştırdık hükmünün, bir tezahürü olarak mı görmeliyiz, ne dersiniz? Bu konuda Mezheplerin kabul gördüğü kitaplara baktığınızda, örneğin Kütüb-i sitteye,  Allah ın Elçisinin namazı nasıl bitirdiğine dair, çok ilginç ve çok farklı rivayet hadislerle karşılaşırsınız. Örnekler vermek istiyorum. Bir rivayete göre Allah ın Resulü, namazı bittiğinde, yalnız sağa selam verip namazını bitirdiği rivayet edilir. Bir başka rivayette ise, namazın bitiminde hem sağına, hem de soluna selam vererek namazını bitirdiği söylenir. Bir başka rivayette ise, Allah ın Elçisi namazın bitiminde önüne selam verip, namazına son verdiği rivayet edilir. SİZCE BİZLER, ALLAH IN HUZURUNA DURUP NAMAZIMIZA SON VERİRKEN, BU RİVAYET BİLGİLER IŞIĞINDA MI MUTLAKA NAMAZIMIZA SON VERMELİYİZ? Bu bilgiler, rivayetler olmasaydı, namazımızı kılamaz, Allah ın huzuruna duramaz ona saygımızı, bağlılığımızı gösteremez miydik? Lütfen kendimize gelelim ve Allah ın koymadığı kuralları, dinin asli unsuru yapmadan, yaşamak istiyorsak yaşayalım ama bunu lütfen bir eksiklikmiş gibi görmeyelim.

Salât Kur’an da, insanların birbirine destek olması anlamında geçtiği gibi, Dua etmek anlamına da gelir. Ayrıca Allah ın huzurunda kıyam edip, rükû edip, secde ederek de dua edebilir, onun şanını yücelterek onu zikrederek ve tespih ederek ondan yardım dileyebiliriz. SALÂT/NAMAZ ALLAH A BAĞLILIĞIMIZI GÖSTERDİĞİMİZ, ONDAN YARDIM İSTEDİĞİMİZ ŞEKİLSEL BİR İBADETTİR. Bununda açıklamasını Allah Kur’an da çok basit bir şekilde yapmıştır. LÜTFEN SALÂT/NAMAZ KONUSUNDA, MEZHEPLERİN ÖĞRETİSİNİ KUR’AN DA GÖREMEDİĞİMİZDE, KUR’AN I EKSİK VE YETERSİZ GÖRÜP, BEŞERİN DİNE YAPTIĞI İLAVELERİ, DİNİN ASLİ UNSURU GİBİ GÖRMEYELİM, HATA EDERİZ.

Bizlerin Kur’an ile bağını kesenler, ne yazık ki sorumlu olacağımız Kur’an ı referans alacağımıza, beşerin yazdığı kitapları dinde referans alıyoruz. Buda bizleri Allah ın dininden uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor. Allah ın Elçisine ve bizlere yaptığı uyarılarla, makaleme son vermek istiyorum. Dilerim batıl ve hurafeden uzak, Allah ın ipine sıkı sıkıya sarılan, Allah ın halis kulları arasında oluru.

NİSA 174: EY İNSANLAR! ŞÜPHESİZ SİZE RABBİNİZDEN KESİN BİR DELİL GELDİ VE SİZE APAÇIK BİR NUR İNDİRDİK.  

Adiyat 6:  İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR

Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK, ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR.

“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51)

“BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. BİZLERİN İSLAM I ALGILAMA VE YAŞAMA ALIŞKANLIĞIMIZI KUR’AN İLE SORGULAMADIĞIMIZ SÜRECE,ASLA ALLAH IN GERÇEK DİNİ İSLAM İLE BULUŞMAMIZDA,MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.
    ALLAH’TAN ROL ÇALARAK ALLAH’A MEYDAN OKUYAN MÜSLÜMANLAR!
    SALÂT NAMAZ DEĞİLDİR.
    Allah, pisliği,azabı aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.
    https://t.co/VNLlFmWBxA

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...