Ana içeriğe atla

ALLAH’IN ELÇİSİNE GELEN VAHİY, YALNIZ KUR’AN İLE SINIRLI DEĞİL MİDİR?


 

Bir ilahiyat Profesörü, bakın konuşmasında neler söylüyor. Sizlerin düşünmenize vesile olmak ve yaşadığımız rivayet ve sanı bilgilerin şekillendirdiği, Allah’ın çizdiği yoldan sapmış İslam’ın boyutlarını, daha iyi anlayabilmenize vesile olmak için, konuşmasından alıntı yapmak istiyorum.

“RESULULLAH A GELEN VAHİY SADECE KUR’AN İLE SINIRLI DEĞİLDİ.  KUR’AN BİR KELAMDIR VE SOYUTTUR. BU KELAMIN HAYATA AKSETTİRİLMESİ, SOMUTTA KARŞILIK BULMASI İÇİN RESULULLAH A İNDİRİLMİŞTİR.”

“ALLAH RESULÜNE YALNIZ, METLÜV VAHİY KANALIYLA DEĞİL, GAYRİ METLUV KANALIYLA SOYUTU AŞAN, SOMUT BİLGİLERİDE ULAŞTIRMIŞTIR.”

Bu yanlış bilgilerin etkisiyle, günümüzde İslam’ı mezhep ve tarikat merkezli yaşayan kardeşlerimiz, bu düşüncelerin etkisiyle şunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar. “KUR’ÂN NE YAPACAĞIMIZI, SÜNNET İSE NASIL YAPACAĞIMIZI ÖĞRETİR.” Allah Kur’an ı bizlere, Rehber yol gösterici olsun diye gönderdiğini söyler Kur’an da. Rehber olarak gönderilen bir kitap nasıl olurda SOYUT olur, SOMUT olmaz. Bu söylenenler, Allah’ın kitabına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Kur’an bir kelamdır, yani Allah’ın sözleridir Allah’ın vahyidir. Allah’ın Resulüne gönderdiği vahiy, sizce Kur’an ile sınırlı değil midir? Kur’an dışından da Allah ın Resulüne vahiy bildirilmiş olabilir mi? Eğer bildirmiş ise neden Kur’an a geçmesin? Bu konudan Kur’an da tek kelime bile bahsedilmediği halde, atalarımızın rivayet inancını yaşayabilmek adına, nasıl böyle şeyler söyleyebiliriz. Sizce Kur’an yani Allah ın ayetleri söylendiği gibi, SOYUT yani okunduğunda anlaşılmayan, kavranılması zor, hayata geçirilmeyecek bir durumda olabilir mi?  Eğer böyle olduğuna inanırsak, bizlerin Kur’an dan sorumlu olmamız, asla mümkün olamaz. Ama Allah sizleri Zuhruf 44. ayetinde, indirdiği vahyinden yani Kur’an dan sorumlu olduğumuzu bildirip, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILMAMIZI EMREDİYOR.  Konumuzun detayına geçmeden önce,  hatırlatmak istediğim bir konu var. Kur’an bizlerin sorumlu olduğu, yani dinin anası, temeli olan ayetlerin MUHKEM OLDUĞUNU, yani şüphe duyulmayacak kadar açık, anlaşılır ve hayata geçirilecek bir şekilde gönderildiğini Allah bildiriyor.

Söyledikleri gibi, Kur’an ayetleri soyut ise Resulü somut hale yani açıklanmış ve gözle görülür apaçık hayata geçirilir hale dönüştürmüş ise, bizlerin Kur’an a müracaat etmemizi ve yalnız onun ipine sarılmamızı hiç kimsenin beklemesini düşünemeyiz. Açıklanmamış, somut olmayan soyut olan bir kitaptan hiç kimse istifade edemez, faydalanamaz. Bir an diyelim ki Kur’an soyuttur, somut hale Allah ın Resulünün hadisleri getirmiştir, bu durumda İslam ı yaşayabilmemiz için, rivayet edilen hadislerle ancak Kur’an ı doğru anlar, İslam ı doğru yaşayabiliriz mantığını kabul etmemiz gerekir. Ama Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor, onun dışında günümüze BİR RİVAYETE GÖRE diye başlayan, Allah ın Resulüne ait olduğu iddia edilen sözleri/hadisleri de ben koruyorum demiyor. Ya da ayetlerim soyut, somut hale yani anlaşılır hale Resulüm getirecek, o sizlere Kur’an dışından öğretecek, onları Kur’an a almadım demiyor. TAM TERSİNİ SÖYLÜYOR VE SAKIN EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, KUR’AN IN İPİNE SARILIN, YOKSA HESABINI SORARIM DİYE UYARIYOR. HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE, KUR’AN’I NİCE ÖRNEKLERLE BİZ AÇIKLADIK, DEDİĞİ AYETLERİ YOKSA GÖRMEZDEN Mİ GELİYORUZ.

Araştırınız lütfen, hadislerin yazılması, toplanması, Allah ın Resulünün vefatından yaklaşık 200–250 yıl sonra yazılmaya ve toplanmaya başlandığı rivayet edilir. Sizce Müslümanlar onca yıl, madem Kur’an ayetleri somut değil soyuttu, İslam ı nasıl yaşadılar? Sizce birbirlerinden nasıl gördülerse namazı öyle kıldılar, oruçlarını öyle tuttular dememiz, ne kadar mantıklı olur? SİZCE BU DÜŞÜNCE MANTIK VE İNANÇ, ALLAH IN KİTABINA SAYGISIZLIK DEĞİL MİDİR? Mezheplere ve her mezhebin doğru kabul ettiği hadis kitaplarına bakın lütfen, hepsinde aynı konunun farklı olduğu konuları göreceksiniz.  Bırakın mezhepleri, KÜTÜB-İ SİTTEDEKİ hadisleri okuyun, aynı konularda bile bir birine tamamen ters olan hadislerin olduğunu görebilirsiniz. SİZCE ALLAH İNDİRDİĞİ KUR’AN I SOYUT YANİ AÇIKLANMAMIŞ, HAYATA GEÇİRLECEK ŞEKLİYLE GÖNDERMEYİP, BİZLERİ EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLERE ALLAH MUHTAÇ BIRAKARAK, İSLAM I YAŞAMAMIZI İSTER Mİ? Buna asla izin vermediğini, zaten Kur’an da açıklıyor ve bizleri uyarıyor.

Kur’an ayetleri söyledikleri gibi gerçekten, soyut yani açıklanmamış hayata geçirilecek durumda olmayabilir mi? Gelin ona da bakalım Kur’an dan. Allah Nahl suresi 89. ayetinde, bakın Kur’an ı ne için indirdik diyor. “SANA BU KİTABI; HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, DOĞRU YOLU GÖSTEREN BİR REHBER, BİR RAHMET VE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK.” Bakın Allah Kur’an ı açıkladığını ve bizlere rehber olsun diye gönderdiğini söylüyor. Ama bizler hala bu rehber kitabı SOYUT yani açıklanmamış hayata geçirilemeyecek bir konumda olduğunu söyleyebiliyoruz. Yine Enam suresi 115. ayetinde,” RABBİNİN SÖZÜ, DOĞRULUK VE ADALET BAKIMINDAN TAMAMLANMIŞTIR. O’NUN SÖZLERİNİ DEĞİŞTİRECEK KİMSE YOKTUR. O İŞİTENDİR; BİLENDİR.” Allah sözlerinin, ayetlerinin tamamlandığını söylediği halde, bizler adeta Allah ın sözlerini soyut yani açık olmayan, anlaşılmayan ilan edip, bir beşer tarafından açıklanmaya muhtaç olduğunu ilan edebiliyoruz. Allah Enam suresi 38. ayetinde, “BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK.” Dediği halde, atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek için, bu ayet Kur’an dan bahsetmiyor, Allah katındaki kitaptan bahsediyor diyerek, adeta Kur’an haşa eksik, detaysız, açıklanmayan, kendi tabirleriyle SOYUT bir kitap olduğunu ilan etmekten çekinmiyorlar. Lütfen unutmayalım, birçok ayet vardır ki Allah Elçisine, kullarıma sana indirdiğim Kur’an ile hükmet, yalnız Kur’an ı tebliğ et emrini vermiştir.

Gelelim Allah ın Resulüne, Kur’an dışından, kayda alınmamış bizlerin sorumlu olduğu vahiy gelmiş midir sorusuna. Tek cümleyle cevap vermek gerekirse, eğer gelmiş olsaydı Allah, Zuhruf 44. ayetinde, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim hükmünü vermezdi. Önce bu iki kelimenin, ne anlama geldiğini söylemek isterim.  Bizlere Cebrail tarafından gelen ve kayda alınan METLUV vahiy yani Kur’an, diğeri yazılı olmayan, GAYRİ METLUV Allah ın Resulüne direk Allah dan farklı şekillerde sözlü olarak gelen, kayda alınmayan vahiy anlamında kullanılıyor. İYİDE ALLAH ELÇİSİNE, GENEL HÜKÜMLERİ KUR’AN A YAZ AMA AYETLERİN HAYATA NASIL GEÇİRLECEK DETAYLARINI, KUR’AN’A YAZMA DEMİŞ OLACAĞINA NASIL İNANIRIZ. İŞTE BU YANLIŞ YOLA İNANDIRILAN İSLAM TOPLUMU, İSTENİLDİĞİ GİBİ İNANCIYLA OYNANMIŞ VE YÖNLENDİRİLMİŞ.

Önce şunu hatırlatmak isterim. Allah Elçileri ile elbette her zaman görüşebilir. Ama bizlerinde sorumlu olacağımız bir görüşme, mutlaka kayda alınmış bir görüşme olacağını, lütfen unutmayalım. Hatırlayınız Allah, Resulünü ikaz ettiği ayetlerini bile, Kur’an a geçirilmesini istiyor. Allah’ın Resulüne, Kur’an dışından gayri Metluv vahiy gönderdiğini ve ayetleri açıklayıp izah ettiğine Kur’an dan açık bir kanıt bulamayanlar, atalarının rivayet inançlarını da yaşamak istediklerinden, Allah ın Resulüne gayri Metluv vahiy gelebileceğine Şura suresi 51. ayeti örnek gösteriyorlar. Ayeti yazalım. “ALLAH, BİR İNSANLA ANCAK VAHİY YOLUYLA YAHUT PERDE ARKASINDAN KONUŞUR. YAHUT BİR ELÇİ GÖNDERİP, İZNİYLE ONA DİLEDİĞİNİ VAHYEDER. ŞÜPHESİZ O YÜCEDİR, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİDİR.” Bu ayette Allah kulları ile genel olarak nasıl iletişime geçtiği örneklerini veriyor ve Kur’an da da bunlardan zaten bahsediyor. En son Elçisi olan Hz. Muhammed ile de nasıl iletişime geçtiğini örnekler vererek anlatıyor ve görev verdiği Elçisi CİBRİL ile vahyini tebliğ ettiğini bildiriyor.

Atalarımızın rivayet inançlarını yaşayabilmek adına, ayetlere kendimizce yorumlar yapıp,  kanıtlar yaratmak adına, ALLAH NEDEN HZ. MUHAMMET İLE DİĞER RESULLERLE İLETİŞİM KURDUĞU GİBİ, CİBRİL DIŞINDAN VAHİY ALMASIN DİYEREK, KUR’AN IN TEK KELİME BİLE BAHSETMEDİĞİ, KENDİ ŞAHSİ DÜŞÜNCELERİMİZ VE YORUMLARIMIZLA, ALLAH RESULÜNE KUR’AN DIŞINDAN DA VAHİY İNDİRMİŞTİR. AYETLERİNİ AÇIK VE HAYATA GEÇİRMEMİZİ BU ŞEKİLDE SAĞLAMIŞTIR NASIL DERİZ. BU DÜŞÜNCE ANCAK BİZLERİN ŞAHSİ TAHMİN VE SANILARINDAN ÖTE GİDEMEZ. İSLAM’IN DA ZATEN BÖYLE BİLGİLERLE YAŞANAMAYACAĞINI ALLAH SÖYLÜYOR VE EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN DİYE UYARIYOR.

Allah Ankebut 18. ayetinde, “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” Diyorsa, bizler nasıl olurda Allah ın Resulünün, Kur’an dışından vahiy alıp ayetleri açıkladığını hayata geçirecek hale getirdiğini söyleriz. TEKRAR SÖYLEMEK İSTİYORUM, CEBRAİL DIŞINDAN ALLAH IN RESULÜ ALLAH DAN DİREK VAHİY ALDIYSA, NEDEN KUR’AN I KAYDA ALDIRDIĞI GİBİ, ONLARIDA KAYDA ALDIRMASIN, BUNUDA MI DÜŞÜNEMİYORUZ? İsra 89. ayetinde, Andolsun biz Kur’an da insanlara her türlü misali değişik şekilde açıkladık dediği halde, bizler Kur’an açık ve detaylı değildir, ayetleri Resulü açıklamış ve yaşanır hale getirmiştir, nasıl deriz. Enam 19. ayetinde, “BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” Diye tebliğ edilen ayet, sizce Kur’an ın soyut yani açıklanmamış hayata geçirilemeyecek bir kitap olduğunu mu söylüyor, yoksa tam tersine Allah ın Resulü bizlere rehber olan, açıklanmış bir kitaptan mı bahsediyor, ne dersiniz? KUR’AN I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR DİYE UYARAN, AYETTENDE Mİ HABERİMİZ YOK? Sizlere son olarak konumuzla ilgili iki ayeti hatırlatmak istiyorum. Sizce bu ayetler, Kur’an ın açıklanmamış, detay vermeyen SOYUT bir kitap olduğunu mu söylüyor, yoksa Kur’an Allah tarafından açıklanmış SOMUT olduğunu mu söylüyor. KİME, NEYE İNANACAĞINIZ SİZE KALMIŞ. YAPTIĞIMIZ BU YANLIŞ İNANÇLARIMIZ SAYESİNDE, ELLERİMİZLE KUR’AN DA ÇELİŞKİ YARATTIĞIMIZIN, FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.

HUD SURESİ 1–2: Elif Lâm Râ. BU KUR’AN; AYETLERİ, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ (BULUNAN VE HER ŞEYDEN) HAKKIYLA HABERDAR OLAN ALLAH TARAFINDAN MUHKEM (EKSİKSİZ, SAĞLAM VE AÇIK) KILINMIŞ, SONRA DA ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

Nisa 174: EY İNSANLAR! ŞÜPHESİZ SİZE RABBİNİZDEN KESİN BİR DELİL GELDİ VE SİZE APAÇIK BİR NUR İNDİRDİK.  

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...