Ana içeriğe atla

YUSUF SURESİ 108. ALİİMRAN 193.CİN 20. KASAS 87. NAHL 125. RAD 36. AYETLERE LÜTFEN DİKKAT!


 

Bizler öyle bir İslam yarattık ki, Allah ın dini İslam ile neredeyse hiçbir ilgisi kalmadı. Çünkü İslam toplumuna Kur’an, Allah ın kullarına mesajını anladığı dilden okutmadılar ve Allah ın önerdiği gibi ayetler üzerinde düşünmeleri engellendi. Böyle olunca da Allah ın dini İslam diye, uydurulmuş bir dine hizmet ettiğimizin, inanın farkında bile değiliz. SİZCE BİZLER BU YANLIŞ İNANÇ ÜZERİNDE, ALLAH IN HUZURUNA GİDERSEK SONUMUZ NE OLUR? Karar ve yorumunu sizlere bırakıyorum.  Bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Yusuf suresi 108. ayet olacak. Ayeti önce yazalım. Daha sonra üzerinde birlikte düşünelim.

Yusuf 108: De ki: “İŞTE BU, BENİM YOLUMDUR. ALLAH’A ÇAĞIRIYORUM; BEN VE BANA UYANLAR AYDINLIK BİR YOL ÜZERİNDEYİZ.  Allah yücedir! Ben asla ortak koşanlardan değilim.” (Mehmet Okuyan meali)

Bakın Allah Elçisine, kullarıma şunları söyle diye emir veriyor. İşte bu benim yolumdur, sizleri Allah a çağırıyorum. Ben ve bana uyanlar, aydınlık bir yol üzerindedir diyor. Hatırlarsanız birçok ayette Allah, Resulüme uyun, ona uymak bana uymak gibidir diyordu. Bu ayette Resulüne uymanın ne anlama geldiğini Allah bizlere açıklıyor ve diyor ki, ALLAH IN ELÇİSİNİN YOLU, ALLAH IN KUR’AN DA İNDİRDİĞİ YOLUDUR.  ÇÜNKÜ ELÇİM SİZLERİ BANA YANİ ALLAH A ONUN VAHYİ KUR’AN A ÇAĞIRIYOR. ELÇİM BENİM VAHYİME UYMUŞTUR, ELÇİME UYAN BANA UYMUŞ DEMEKTİR. ÇÜNKÜ ELÇİM SİZLERİ YALNIZ KURAN İLE UYARACAK YALNIZ KUR’AN A DAVET EDECEKTİR. ELÇİMİN DAVETİNE UYANLAR, AYDINLIK BİR YOL ÜZERİNDEDİRLER DİYOR.

Aslında zerre kadar düşünene, her şey çok açık. Allah ın Elçisi yalnız Kur’an a iman etmiş onun yolundan gidiyorsa, batıl ve rivayetlerden uzak yalnız Kur’an a uyan bir Müslüman, Resulün yolundan gidiyor demektir. HATIRLATIRIM BUNU SÖYLEYEN ALLAH TIR. Lütfen atalarımızdan bizlere ulaşan yanlış inançlarımızı aklayabilmek adına, ayetlere yanlış anlamlar yükleyerek, batıl inançlarımızı aklamaya çalışmayalım, Allah ın doğru yolundan saparız. Allah ın Elçisi ve İlk Müslüman olanlar, bakın neye iman etmişler, lütfen üzerinde dikkatle düşünelim.

Ali İmran 193: “Rabbimiz! Biz, ‘RABBİNİZE İMAN EDİN’ DİYE İMANA ÇAĞIRAN BİR DAVETÇİ İŞİTTİK, hemen iman ettik. RABBİMİZ! GÜNAHLARIMIZI BAĞIŞLA. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.” (Diyanet meali)

Cin 20: De ki: “BEN SADECE RABBİME DUA EDERİM (O’na çağırırım)  ve O’na kimseyi ortak koşmam.” (Mehmet Okuyan meali)

Allah ın Elçisi ve İlk iman edenler, Rabbimiz biz Rabbinize iman edin diye imana çağıran, Elçinin davetine uyduk ve iman ettik diyor. Allah ın Elçisi de ben sadece Rabbime dua ederim diyor. Devamında ise günümüzde yaptığımız, O çok büyük yanlışımıza aslında açıklık getiriyor ayet ve bakın O ilk Müslüman olanlar kime dua ediyorlar. “RABBİMİZ! GÜNAHLARIMIZI BAĞIŞLA” Yani günahlarının affı için, yalnız Allah a dua ediyorlar. Peki bizler günümüzde yalnız Allah dan mı yardım istiyoruz? Yoksa kitap Ehlinin yaptığı yanlışları yapıp, Allah ın Elçisini adeta ilahlaştırıp, daha sonrada edindikleri Veli, Evliya kişilerden de mi yardım bağışlanma istiyoruz, ne dersiniz?  O GÜN İLK MÜSLÜMAN OLANLARIN HİÇ BİRİSİ, EY ALLAH IN RESULÜ, ALLAH SENİ SEVİYOR Kİ ELÇİ YAPMIŞ, BİZE ŞEFAAT ET DE GÜNAHLARIMIZDAN KURTULALIM DEMİYOR. Çünkü Allah ın Elçisi ve tüm iman edenler yalnız Allah dan yardım, şefaat diliyorlar. Peki, bizler ne yapıyoruz günümüzde? Camilerimize koskoca harflerle, ŞEFAAT YA RESULLAH diyorsak ve bağışlanmayı Allah dan dilememiz gerekirden, Elçisinden hatta edindiğimiz veli, Evliya dediğimiz kişilerden bekliyorsak, bizler Allah ın tek elinde olan bağışlama, şefaat yetkisini birilerine de veriyor ve şirk koşuyoruz demektir. Daha da kötüsü bu yanlışı yapanlar, Allah ın Resulünün yolundan sapmışız demektir. Konumuzla ilgili Nahl suresi 125. ayeti de, sizlere hatırlatmak istiyorum.

Nahl 125: SEN, RABBİNİN YOLUNA HİKMET VE GÜZEL ÖĞÜTLE ÇAĞIR ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! RABBİN, KENDİ YOLUNDAN SAPANLARI EN İYİ BİLENDİR VE O, HİDAYETE ERENLERİ DE ÇOK İYİ BİLİR.(Bayraktar Bayraklı)

Demek ki Allah ın Elçisinin görevi, güzel bir şekilde davet etmekmiş. Bu konuda Allah ın Elçisine verdiği görev ve sorumluluklarını da hatırlayalım. Bakın onlarda da aynı şeyi nasıl tekrar ediyor. “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18). “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”  (Kehf 56). “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Ne dersiniz, her şey çok açık değimli? Bunca açık uyarı ve bilgilerden sonra hala, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI DİYEBİLİR MİYİZ? Söylemek isteyene elbette engel olamayız, çünkü herkes kendi imtihanını özgürce yaşıyor. Ayetin sonunda Allah, Rabbin doğru yolda gidip gitmeyeni en iyi bilendir, yani onu yalnız Allah bilir dediği halde, bizler bu ve benzeri ayetleri görmezden gelip, bazı kişileri Allah dostu, cennetlik, Allah ın en doğru yolunda giden kullar ilan ediyor, bazı kişileri de kafir inkarcı ilan etmekten korkmuyoruz. Allah ın Elçisini, nasıl uyardığı konusunda bir ayeti hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah Elçisine ne diyor.

Kasas 87: SANA İNDİRİLDİKTEN SONRA, ARTIK ONLAR SENİ ALLAH’IN AYETLERİNDEN SAKIN HA ALIKOYMASINLAR! RABBİNE DAVET ET VE ASLA MÜŞRİKLERDEN OLMA!  (Mehmet Okuyan meali)

Sizce Allah Elçisini, hangi konuda uyarıyor olabilir?  Allah sana, senin ve kullarımın uyması gereken, onun ipine sarılacağınız Kur’an ı indirdim. Sakın onun sınırlarını aşarak, Kitap Ehlinin şunlar ya da bunlarda, dinin Allah ın emridir, bizler atalarımızdan bunları da biliyor ve yaşıyoruz diyerek, sana vah yettiğimiz Kur’an a ters düşen onunla ilgisi olmayan sözlerini de kabul ederek, seni vahyimden alıkoymasınlar diyor. SEN ONLARI YALNIZ SANA VAHYETTİĞİME, YANİ KUR’AN A DAVET ET DİYOR. EĞER BUNUN DIŞINA ÇIKARDA, KUR’AN DA EMRETMEDİĞİM KONULAR HAKKINDA, BUNLARDA ALLAH IN EMRİDİR DERSEN, MÜŞRİKLERDEN OLURSUN DİYE ELÇİSİNİ UYARIYOR.

BU AYETTEN ŞUNU ANLIYORUZ. ALLAH EMRETMEDİĞİ, DETAY VERMEDİĞİ HALDE, BUNLARDA ALLAH KATINDANDIR, ALLAH IN, DİNİN EMRİDİR DEMEK, ALLAH KATINDA MÜŞRİKÇE BİR DAVRANIŞTIR.  Sizlere hatırlatmak istediğim ama üzerinde çok dikkatle düşünmemiz gereken bir ayeti daha hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah ne diyor.

Rad 36: KENDİLERİNE KİTAP VERDİĞİMİZ KİŞİLER, SANA İNDİRİLENE (KUR’AN’A) SEVİNİRLER. FAKAT (DİĞER) GRUPLARDAN ONUN BİR KISMINI İNKÂR EDEN DE VARDIR. De ki: “BANA, YALNIZCA ALLAH’A KULLUK ETMEM VE O’NA ORTAK KOŞMAMAM EMROLUNDU. Ben yalnız O’na çağırıyorum ve dönüşüm de yalnız O’nadır.” (Mehmet Okuyan meali)

Bu ayette aslında günümüzde, bizlerin farkında olmadan yaptığımız bir yanlışımıza da dikkat çekiyor. Tabi düşünüp aklını kullanana. Dikkat ederseniz, Allah ın yolunda gitmeye çalışan bazı kitap Ehli, Kur’an ın Allah katından geldiğine memnuniyet inanıyorlar. Çünkü onlara indirilen kitapta, bir Elçisinin geleceği bildiriliyor. Peki bir gurup neden, indirilen Kur’an ın bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmıyorlar olabilir? Çünkü batıl ve hurafe ile dinlerini yaşayan bu gurup, Kur’an ın atalarının rivayet ve sanı inançlarından sıyrılıp, yalnız Kur’an ın ipine sarılmasını emrediyor. Böylece atalarının dininden de vazgeçmeleri gerekiyor. İşte bunu yapmak istemeyenleri Allah örnek veriyor ki, bizlerde aynı yanlışı yapmayalım. Ne yazık ki günümüzde bizlerde, O cahiliye toplun yaptığı gibi, farkında olmadan Kur’an ın bir kısmına inanıyor, bir kısmına farkında olmadan inanmıyoruz. Hatta yüzlerce yıldır onca âlim yanlış yapmışta, sen mi doğru anlıyorsun demiyorlar mı? Allah kişilere de yada guruplara değil, Allah ın kitabına uymamızı ve yalnız onun ayetlerine tabi olmamızı emrediyor.

Peki, neler diyoruz? ŞU AYET GELİNCE, BU AYETİN HÜKMÜ KALKMIŞTIR. ŞU HADİS, BU AYETİN HÜKMÜNÜ NESH ETMİŞ, HÜKMÜNÜ KALDIRMIŞTIR DEMİYOR MUYUZ? YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ. ATALARIMIZDAN İNTİKAL EDEN HADİSLER OLMASAYDI, KURAN KAPALI KALIR ANLAŞILAMAZDI. KUR’AN DA ŞU YA DA BU AYETLER NESH EDİLMİŞ HÜKMÜ KALKMIŞTIR. KURAN DETAY VERMEZ, DETAYINI DA ALLAH IN ELÇİSİNİN HADİSLERİNDEN VE MEZHEPLERDEN ÖĞRENİYORUZ DEMİYOR MUYUZ? Bunları söylediğimizde ve inandığımızda Kur’an yetersiz görülüyor, hatta ayetlerin bir kısmına da iman etmemiş oluyoruz.  Allah Kur’an ı açıklamak bizim görevimizdir, sizleri ondan sorumlu tutuyoruz, Kur’an ı nice örneklerle açıkladık, hiçbir eksik bırakmadık onun sınırlarını aşmayın, yalnız onun ipine sarılın diyorsa, Kur’an ı açıklanmamış detaysız ilan ederek, Kur’an ın birçok ayetine iman etmiyoruz demektir. Allah şefaat tümden bana aittir diyor da, Elçisine ve edindikleri Veli kişilere şefaat yetkisi verenler, Kur’an ın bazı ayetlerini inkâr ediyor demektir. Bu yanlışı yapanlara Allah, müşrik oldular diyor.

Allah ın ve Elçisinin yolundan gitmek istiyorsak, yalnız Allah ın ipi Kur’an a sarılmalıyız. Asla atalarımızdan ve mezheplerin öğretisi olan, günümüze intikal eden ve Kur’an da hiç bahsedilmeyen konuları din diye yaşamamalıyız, yoksa müşriklerin safında buluruz kendimizi. Allah iman edenlerin çoğunluğunun, yaptığı yanlış konusunda nasıl uyarıyordu bizleri hatırlayalım.

Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU, ALLAH’A ANCAK ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR.

Adiyat 6:  İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR.

Dilerim batıl ve hurafeden uzak, yalnız Allah ın ipine sarılan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. Bizler öyle bir İslam yarattık ki, Allah ın dini İslam ile neredeyse hiçbir ilgisi kalmadı.
    NESH MESELESİ -
    KAFİR NE DEMEK-
    Doğru Bildiğimiz Yanlışlar. Tüm bildiklerinizi unutun!
    Dinde Sınırı Aşmak.
    ALLAH’TAN ROL ÇALARAK ALLAH’A MEYDAN OKUYAN MÜSLÜMANLAR!
    https://t.co/TZMCNNNiXp

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız