Ana içeriğe atla

KUR’AN’IN SINIRLARINI AŞANLARIN VARDIĞI, SON NOKTA…….


 

Bizler İslam’ı öyle yanlış rivayet ve emin olamayacağımız, aklın ve mantığın kabul edemeyeceği bilgilerle yaşıyoruz ki, bu bilgilerle Kur’an ı ne yaparsak yapalım doğru anlamamız mümkün olmuyor. Çünkü Allah Nahl suresi 98. ayetinde, Kur’an ı okumaya başlamadan önce, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların batıl, rivayet ve sanı bilgilerinden kurtulup, yani bu bilgileri kafamızdan silip, daha sonra yalnız Allah a, onun kitabına güvenip ona dayanarak okumaya başladığımız takdirde, ancak Kur’an ı doğru anlayabileceğimizi söylüyor. Bunu yapamıyorsak, Allah ın mesajını da doğru anlamamız asla mümkün olmayacaktır.

Ben, yazlarıma cevap veren arkadaşlarımın, verdiği cevapları çok önemserim. Çünkü o cevaplar, toplumun İslam ı nasıl yaşadığını, dini hangi bilgiler ışığında algıladığını bizlere, çok daha açık anlatıyor. Bu makalemde de bu konuya örnek vermek istiyorum. Ben bazı arkadaşlarımın, SİZ KUR’AN I ANLAYAMAZSINIZ, AYETLERDEN HÜKÜMLER ÇIKARTAMAZSINIZ diyenlerin yanlış düşüncesini konu aldığım bir gönderime, bakın bir arkadaşımız nasıl cevaplar vermiş. Makalem biraz uzun, lütfen sabırla okuyalım.

“BU DOĞRU DEĞİL! HERKES KUR’AN IN MEALİNİ VEYA TERCÜMESİNİ OKUYUP MALÛMAT SAHİBİ OLSUN FAKAT HÜKÜM VE MÂNA VEREMEZ DİYORUZ. PEYGAMBERİMİZİN A.S.M. ZAMANINDA SİZ HİÇBİR SAHABE EFENDİLERİMİZDEN DUYDUNUZ MU? BENDE BU ÂYETİ ŞÖYLE ANLADIM, ANLIYORUM DİYEN!..”

Allah Araplara, neden Arapça Kur’an indirdiğini Fussilet 44. ayetinde açıklarken bakın ne diyor. “EĞER BİZ ONU BAŞKA DİLDE BİR KUR’AN YAPSAYDIK ONLAR MUTLAKA, “ONUN AYETLERİ GENİŞÇE AÇIKLANMALI DEĞİL MİYDİ? BAŞKA DİLDE BİR KİTAP VE ARAP BİR ELÇİ ÖYLE Mİ?” DERLERDİ” Sizler Allah ın bu açıklamasından ne anladınız? Her şey çok açık anlaşılmıyor mu? Eğer Kur’an dan bizlerde sorumluysak ki sorumluyuz, Kur’an başka dile tam çevrilemiyor ve açık detaylı değilse, bu durumda bizlerde aynı bahaneyi söylememiz gerekmez mi? Hatta İbrahim suresi 4. ayetinde Allah, “BİZ HER ELÇİYİ, MUTLAKA KENDİ HALKININ DİLİYLE GÖNDERDİK Kİ, HAKKI ONLARA AÇIK BİR BİÇİMDE ULAŞTIRABİLSİN.” Demek ki Allah ın mesajını hakkıyla en doğru bir şekilde alabilmemiz için Allah, bizlerinde anladığımız dilden okumamızı istiyor.

Peki, hakkı gerçekleri gizlemeye çalışıp, atalarının rivayet inançlarını yaşamaya devam etmek isteyenler ne diyor? Kur’an ı anladığın dilden tercümesini okuduğunda, malumat sahibi olursun. Ama her okuyan HÜKÜM VE MANA VEREMEZ diyerek, Allah ın adeta nuru, ışığı küçümsenircesine, Kur’an ın hükümlerinin manasını anlamak istiyorsan veli, şeyh, ulema, efendi diye adlandırdıkları kişilere kendilerini ve toplumu yönlendiriyorlar.  AYETİ OKUDUĞUNDA, MALUMAT SAHİBİ OLAN BİR İNSAN, NASIL OLURDA AYETTE BAHSEDİLEN HÜKMÜ VE AYETİN ANLAMININ, MANASINI ANLAMAZ. Elbette hiç kimse ayete kendi kafasından mana veremez, onu yapacak yalnız Allah dır. Ayrıca Allah ın Elçisine isnat edilen, doğruluğundan emin olamayacağımız rivayet hadislerin ancak, Kur’an ı açıkladığını, detaylandırıp hükümlerin anlaşılacak hale getirildiğini söyleyebilmektedirler. İŞTE KUR’AN BÖYLE TERK EDİLİYOR. Çok daha ilginci aynı arkadaşımız, Allah ın Şeriatını devletin reisi olarak bizzat Allah ın Elçisi uygulayıp tatbik etmiş, bizlerde ondan öğreniyoruz diyebiliyor. Hâlbuki Allah şeriatını bizzat Kur’an da açıklamış ve bizlere kendi şeriatı hakkında Kur’an da detaylı bilgi vermiştir. Yoksa Allah yalnız Elçisinin bildiği ve hayata geçirilebilecek bir şeriat gönderip yüzlerce, binlerce yıl sonra tüm kullarının bu şeriatı, rivayet ve sanı bilgilerden öğrenmesi gerektiğini nasıl söyleriz. Bunu da mı akıl edemiyoruz?

Mantığa bakar mısınız lütfen. Allah sorumlu tutacağına hükmettiği ayetlerine hiç kimsenin, hüküm ve mana veremeyeceğini söylüyor? Hiç kimse kendi kafasından, elbette hüküm ve anlam veremez, hükmü ve anlamını veren açıklayan bizzat Allah dır. Hükmü veren Allah, nasıl hayata geçirileceğini elbette söyleyecektir, yoksa nasıl hesap sorar. Allah güvenilecek veliniz yalnız benim, sakın kendinize veliler edinip ardı sıra gitmeyin diyecek, ama gönderdiği Kur’an ın hükümlerinin anlamını bizler anlayamayacağız, bazı azınlık kişiler anlayacak ve bizler onlardan öğreneceğiz demek, Kur’an ı inkâr etmekle aynı olduğunu fark edemeyenlere, doğrusu bu gerçekleri anlatmak asla mümkün değildir.

Bana cevap veren arkadaşımızın inanç ve mantığının temelini anlayabilmemiz için, şu sözlerin üzerinde biraz düşünmeniz yeterli olacaktır. “PEYGAMBERİMİZİN A.S.M. ZAMANINDA SİZ HİÇBİR SAHABE EFENDİLERİMİZDEN DUYDUNUZ MU? BENDE BU AYETİ ŞÖYLE ANLADIM, ANLIYORUM DİYEN” Arkadaşım sanki Allah ın Elçisinin döneminde yaşamış, tüm olaylara şahit olmuş ve bana soruyor, siz hiçbir sahabeden duydunuz mu ben bu ayeti şöyle anladım diyerek, kendisine adeta kanıt yaratıyor. Acaba arkadaşımız duymuş ve bizzat şahit mi olmuş? İşte bizlerin İslam dininde delil ve kanıt arayışlarımıza çok güzel bir örnek. Önce şunu unutmamalıyız. Din Allah ın dinidir ve bu dini rivayet ve sanı sözlerden değil, Allah ın emrettiği gibi, yalnız Kur’an ın ipine sarılarak yaşamalıyız. Sizce Allah, Kur’an ın ipine sarılın hiç kimsenin ardından gitmeyin, yalnız bana güvenip dayanın diyorsa, anladığı dilden Kur’an ı okuyan her Müslüman, nasıl olurda Allah ın vahyinin verdiği hükmü ve ne anlama geldiklerini anlamaz. Doğrusu Kur’an ve akıl devre dışı kalınca, sonuçta böyle oluyor. Allah onun için, EY KULLARIM AKLINIZI KULLANIN DİYE, BOŞUNA UYARMIYOR.

Arkadaşımız eğer batıl bilgilerin etkisinde kalmasaydı, kendi sorusuna şöyle cevap verecekti eminim. ALLAH IN ELÇİSİNİN ZAMANINDAN GÜNÜMÜZE, HİÇBİR RİVAYET HADİS YOKTUR Kİ ŞÖYLE DESİN. EY ALLAH IN RESULÜ, BİZ ŞU AYETİN HÜKMÜNÜ ANLAYAMADIK, YA DA BEN BU AYETİ ŞÖYLE ANLIYORUM, DOĞRUSUNU BİZE AÇIKLAR MISIN? BU AYETE BİZLER MANA/ANLAM VEREMEDİK, İKİLEMDE KALDIK AYET ANLAŞILAMIYOR DİYE BİR BİLGİ YOKTUR. ÇÜNKÜ ALLAH IN ELÇİSİNİN ZAMANINDA HİÇBİR SAHABE, AYET ONLARA TEBLİĞ EDİLDİĞİNDE, BİZ BU AYETE ANLAM VEREMEDİK, HEPİMİZ FARKLI ANLIYORUZ, AYETİ ANLAYAMADIK DEMEMİŞ, TÜM AYETLERİ ALLAH IN ELÇİSİ TEBLİĞ ETTİĞİNDE ANLAMIŞLARDIR. Çünkü Allah anlayasınız diye, nice örneklerle açıkladık, izah ettik kolaylaştırdık diyor. Aklını kullanana her şey çok açık, şükürler olsun. Hatta sahabelerin, Allah ın Elçisi bir konuda konuşurken, bilgi verirken kendisine şöyle sordukları da rivayet edilir. EY ALLAH IN RESULU, SÖYLEDİKLERİN ALLAH IN VAHYİMİ, YOKSA SENİN SÖZLERİNMİ? Bunu sormalarının nedeni, Allah ın vahyi ise tartışmadan kabul etmek, eğer vahiy değil de Elçisinin sözü ise gerekirse tartışabilmek, konuyu ayırt edebilmek içindi. Ne yazık ki günümüzde bizler, bu inceliği gösteremiyoruz Allah ın vahyine. Bizler kafamızda öyle bir din hayal edip yaratmışız ki, bunları Kur’an da göremediğimizde adeta sükûtu hayale uğramışçasına, bakın neler diyebiliyoruz. Aynı arkadaşımız bana bakın nasıl cevap vermiş. Gerçekten ibretlik ve nasıl yanlış bir yolda yürüdüğümüz konusunda, ders alacağımız bir cevap.

“MADEM KUR”AN DA HERŞEY APAÇIK ANLATILMIŞTIR HÂDİSLERE VE ULEMAYA İHTİYACINIZ YOKTUR. MESELA MELEKLERE İMAN ETMEK MÜSLÜMANLARA FARZDIR. BİZ MELEKLERİ GÖRMEDİK VE NASIL BİR VARLIK OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ HALDE İMAN EDİYORUZ. SİZ KUR’AN I ANLAMAK İÇİN TEK BAŞINA MEAL YETER DİYORSUNUZ. SİZ ANLAMIŞSINIZ YEDİ KAT SEMA NEDİR? NEREDEDİR. MELEKLER NASIL BİR VARLIKTIR, NEREDELER? ANLATINDA BİZDE SİZDEN ÖĞRENELİM.”

Allah Casiye 6. ayetinde, bakın nasıl uyarıyor bizleri. “ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA, HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” Bu ve benzeri ayetlere iman eden bir Müslüman, Allah ın ayetlerinin dışında hiçbir söze, bilgiye asla inanmaz, ardı sıra gitmez. Arkadaşımız madem Kur’an da her şey apaçık anlatılmıştır diyerek, anlatılmadığını iddia edip, kendi kafasında olan bilgileri, ona öğretilen detayları Kur’an da göremediğinde, Kur’an a takındığı sözler aslında düşündürücüdür. Hatırlatırım, bizlere din adına, gerekli olan her şeyin Kur’an da olduğunu söyleyen ve Kur’an ın yeteceğini bildiren ben değilim. YÜCE ALLAH TIR. Allah Ankebut 51. ayetinde, kendilerine indirilen Kur’an ı yeterli görmeyen Kitap Ehline, bakın Allah nasıl bir ayet indiriyor. Bu ayet yoksa bizi ilgilendirmiyor mu? “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” Bakın Allah Hud 1. ayetinde bu konuda ne diyor.” “ÖNCE SAĞLAM KILINMIŞ, SONRA DA DETAYLANDIRILIP AÇIKLANMIŞ BIR KITAPTIR.” Allah Enbiya 10. Ayetinde yine yemin ederek, SİZE ÖYLE BİR KİTAP GÖNDERDİK Kİ, ÖĞÜDÜNÜZ, ZİKRİNİZ, UYARINIZ, ŞEREFİNİZ YALNIZ ONDADIR diyorsa, bizler hala Kur’an ın bahsetmediklerini, bizlere rivayetlerle ulaşan, hatta Allah ın dinde sakın bölünmeyin emrini hiçe sayarak, dinde bölünerek mezheplerin fıkıh öğretilerini, bilgilerini Kur’an da göremediğimizde, nasıl olurda Kur’an açık ve detaylı değildir, herkes Kur’an ı anlayamaz deriz.

Allah Kur’an ı açıklamak bizim görevimiz, Kur’an da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık, açıkladık diyor hatırlatırım. Yine arkadaşımız bana verdiği cevabında şöyle diyor. “DİN ALLAHIN EMRETTİĞİ GİBİ, RESÛLLULLAHIN TARİF ETTİĞİ GİBİDİR. Din Allah ın dinidir ve kendi koruması altına aldığı Kur’an da bu dini nasıl yaşayacağımızı, bizzat Allah tarif ediyor ve şeriatını anlatıyor. Tarif etmediği, izah etmediği bir konudan Allah, nasıl hesap sorar, bunu da mı akıl edemiyoruz. Lütfen Kur’an da bahsedilmeyen, mezheplerin öğretisi ile yaşanan İslam ın ilavelerini Kur’an da görmediğimizde Kur’an ı eksik, detaysız ve yetersiz görmeyelim, hata ederiz. ALLAH BİZLERİN BU DİNİ NASIL YAŞAYACAĞIMIZI MEZHEPLERDEN VE RİVAYET BİLGİLERDEN ÖĞRENMEMİZİ İSTEYEBİLECEĞİNE NASIL İNANIRIZ. İşte bu inanç bizleri böldü, parçaladı ve Kur’an dan uzaklaştırdı.

Gelelim arkadaşımızın verdiği örneklere. Arkadaşımız Allah Kur’an da bizlerin sorumlu olduğu her şeyin açıklandığını, detaylandırılıp örnekler verildiğini söylediğim halde bana şüpheyle, Madem Kur’an da her şey apaçık anlatılmış, hadislere ve ulemaya ihtiyacımız yok o zaman diyerek, bana sitem ediyor.  Kur’an dan habersiz bir Müslüman ın sözleri olduğunu üzülerek söylemek isterim. Hadislerin din olmadığının farkında olmayan arkadaşımız, bu bilgilerle İslam ın yaşanamayacağını, Kur’an ı bu bilgilerle anlamaya çalışmanın ne derece sakıncalı olduğunun farkında bile değil. Nisa suresi 87. ayetinde Allah, bakın bu konuda bizleri nasıl uyarıyor. “SÖZ BAKIMINDAN, ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” Bu ayete iman eden bir Müslüman bu hükme itiraz edip, Allah ım öyle diyorsun ama biz ayetlerini okuduğumuzda anlayamıyoruz, detaylı değil, Resulün hadisleri, ulemalarımız olmasaydı, bizler ayetlerini anlayamazdık diyebiliyor muyuz? Farkında olmadan bu sözleri söyleyenler var ne yazık ki aramızda?  Maide suresi 50. ayetinde de, ALLAH DAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ diyorsa Rabbimiz, sizce Allah verdiği hükümlerini açık anlaşılır bir halde göndermeyip, bizleri Elçisinin rivayet hadislerine ve ulema veli dediğimiz kişilerin açıklamalarına muhtaç bırakır mı? Ayrıca sakın veliler, evliyalar, ulamalar edinip ardına düşmeyin diye uyardığı halde.

Arkadaşımızın verdiği örnek üzerinde düşünmeye devam edelim. Bakın ne demişti hatırlayalım. “SİZ KUR’AN I ANLAMAK İÇİN TEK BAŞINA MEAL YETER DİYORSUNUZ. SİZ ANLAMIŞSINIZ YEDİ KAT SEMA NEDİR? NEREDEDİR. MELEKLER NASIL BİR VARLIKTIR, NEREDELER? ANLATINDA BİZDE SİZDEN ÖĞRENELİM.” Her nedense Arapça yazılmış tüm ilmi kitaplar, tüm dillere hiç eksiksiz çevriliyor ve anlaşılabiliyor ama iş Allah katından eşi benzeri olmayan NUR, İŞIK Kur’an a gelince, Kur’an tam olarak başka dillere her ne hikmetse çevrilemiyor ve detaylı yeterli görülemiyor anlaşılamıyor. BİRİLERİ UYDURDUKLARI DİNİN AÇIĞA ÇIKMASINI İSTEMİYOR. AMA ARTIK GÜNEŞİ BALÇIKLA SIVAYAMAYACAKLAR. Meal dediğimiz tercüme, yani Allah ın vahyinin bizzat gönderdiği vahyi. Kur’an ı tek başına anlamak için, Allah ın vahyinin tercümesi yetmeyenlere sormak isterim. Allah kendi hükmünden, vahyinden başka kaynak bizlere öneriyor mu? Asla önermiyor, tam tersine yalnız Kur’an ın ipine sarılmamızı emrediyor. Bu durumda nasıl olurda Allah ın kuluna hâşâ açıklayamadığını, birilerinden öğrenme aydınlanma yolunu seçeriz. ART NİYETLİ DİN TACİRLERİ, KUR’AN IN TERCÜMESİNİ FARKLI FARKLI ÖZELLİKLE TERCÜME EDEREK, TOPLUMUN KAFASINI KARIŞTIRIYORLAR VE TEDİRGİN EDİYORLAR. Bizlere düşen, hak olan gerçeklerin arayışında olmaktır. Onun için Allah ayetleri ve konuları birçok kez tekrar etmiştir Kur’an da. Doğruyu bulmak bizlerin görevidir. Hatırlatırım Ankebut 18. ayetinde, RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR diyorsa, nasıl olurda Allah ın vermediği bir yetkiyi Elçisine ve ulema dediğimiz kişilere vermeye çalışırız.

Arkadaşımız Kur’an da, özellikle kendi katı konusunda bazı konuların Allah detayını bizlere vermediği halde, bu detayları nereden aldığı belli olmayan kişilerin sözlerinden öğrenip, daha sonrada Kur’an ı adeta eksik, detaysız görenlere doğrusu söyleyecek sözüm olamaz. ALLAH MELEKLER KONUSUNDA SINIRLI BİR BİLGİ VERMİŞTİR BİZLERE KUR AN DA. Bu sınırlı bilginin dışına çıkmak isteyenler, asla doğru olmayan bilgileri de Kur’an da göremediklerinde, aldıkları tavır üzücüdür. Allah ın detay vermediği, açıklamadığı melekleri konusunda, acaba arkadaşımıza detaylı bilgiler verenler, bu detaylı bilgiyi nereden almış olabilirler? Haşa Allah dan daha fazla bilenler mi var aramızda. Arkadaşımız yedi kat sema/gök örneğini vermiş. Bu bilgi dinin temelini oluşturan muhkem değil, Müteşabih bir ayet olup,  Kur’an ın ilk indirildiği dönemde insanlar tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığı, zamanla ilmin, bilim adamlarının araştırmaları sonucunda, gökyüzünün evreleri olduğu günümüzde anlaşılmış, hatta gelecek ilmin bu konuda çok daha detaylı bilgilere ulaşacağını söylemek isterim. BU BİLGİLERİ ULEMA YA DA VELİ DEDİKLERİ KİŞİLERDEN DEĞİL, İLMİN IŞIĞINDA İLİM ADAMLARINDAN ZAMANLA ÖĞRENİYORUZ VE BÖYLECE İMANIMIZ ÇOK DAHA GÜÇLENİYOR. Hatırlasınız ulema, veli dedikleri bazı kişiler, dünyanın düz olduğunu bile iddia etmişlerdir.

İslam ı lütfen rivayet ve mezheplerin emin olamayacağımız bilgileri ile yaşamaya çalışmayalım. Yoksa Allah a ve onun kitabına şirk koşmuş, Allah a karşı nankörlü yapmış olacağımız gibi, Allah ın Elçisine de iftira atanların safında buluruz kendimizi.

Adiyat 6:  İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR.

Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .