Ana içeriğe atla

“KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ, MUTLAKA ZİYANA UĞRARSINIZ.”(MÜMİNUN 34)


 

Bizler batıl inançlarımızı yaşayabilmek için, aklın ve mantığın kabul etmediği öyle kanıtlar yaratıyoruz ki kendimize, adeta Kur’an dan uzak bir din yaşıyoruz. Kur’an bir rehberdir ve Allah ın mesajıdır. Allah Kur’an ı anlayalım ve hiç kimseye muhtaç olmayalım diye kolaylaştırdığını söyler. Ayetlerinde yasakladığı, haram saydığı konuları tek tek açıklar, açıklamadıkları zaten serbest olanlardır, onlardan bahsedilmez. Onun için Allah, ayetler üzerinde düşün aklını kullan emrini verir.  Çok daha düşündürücü olan ise Kur’an dan sorumlu olacağımızı bildirdikten sonra, Onun ipine sarılmamız emrini verir.  Bir arkadaşımız Müminun suresi 34. ayetinde, “ KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ, MUTLAKA ZİYANA UĞRARSINIZ.” Şeklinde geçen ayette bahsedilen sözlerin, Allah a ait olmadığı, müşriklerin sözleri olduğunu da söyleyerek, bakın bana nasıl bir cevap veriyor.

“NEBİYE UYMAYIN, SİZİN GİBİ BEŞERDİR DİYEN” ayeti yazar mısınız? İtaata (Uyma) gelince ALLAH a itaat ayrıdır. Resul / Nebiye itaat ayrıdır. Komutana, Amire itaat ayrıdır. Ana babaya itaat ayrıdır. Öğretmene itaat ayrıdır, büyüğe itaat ayrıdır. Sapla saman karışmasın. Ama önce Muminin 34 Kimin sözü?”

Bahsettiği ayette geçen sözler, elbette müşriklerin sözüdür. Çünkü onların kafalarındaki Resul tasviri çok farklı. Gelelim sorusuna. İlginçtir bu arkadaşımız, Nebiye uymayın, sizin gibi beşerdir diye geçen bir ayet arıyor. Allah uyulması gerekenleri ya da haram saydıklarını açıklar, daha sonrada bizlerin ayetler üzerinde düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı emreder. Kur’an da Resulüme uyun der ama hiçbir ayette Nebime uyun demez. Peki neden? İşte bunu Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyan anlar da ondan. Örneğin şunlar haramdır yemeyin ya da yapmayın dedikten sonra, helal olanları ya da yapılması gerekenleri saymasına gerek yoktur. Allah Elçisine Deki onara diyerek, Fussilet 6. ayetinde ne diyordu hatırlayalım. “DE Kİ: ‘BEN ANCAK BENZERİNİZ OLAN BİR BEŞERİM. BANA YALNIZCA, SİZİN İLAHINIZIN BİR TEK İLAH OLDUĞU VAHYOLUNUR. ÖYLEYSE O’NA YÖNELİN VE O’NDAN MAĞFİRET DİLEYİN. VAY HALİNE O MÜŞRİKLERİN.” Bakın bu ayette Allah ın Elçisi bende sizin gibi bir beşerim, insanım dedikten sonra, bana yalnız tek bir ilah olduğu ve YALNIZ ONA YÖNELMEMİZ GEREKTİĞİ, ondan başka hiç kimseden mağfiret, yani şefaat yardım dilenmeyeceği bildirildi diyor. Yani Resul/Elçi bana değil Allah a uymanız ve yalnız ondan bağışlanma dilememiz gerektiğinden bahsediyor. Yani Resul benim tebliğ ettiklerim benim kendi sözlerim değil, ALLAH IN SÖZLERİ/AYETLERİDİR DİYOR. DEMEK Kİ ALLAH, RESULÜME UYUN EMRİYLE NEYİ KAST ETTİĞİNİ KUR’AN DA BİRÇOK AYETİNDE AÇIKLADIKTAN SONRA, RESULÜN KENDİ SÖZLERİNE DEĞİL, ALLAH A ONUN VAHYİNE UYMAMIZI EMREDİYOR.

Kur’an da itaat konusundan bahsedilirken, Allah hiçbir ayetinde bana ve Nebime uyun diye geçmez. Bana ve Resulüme yani Elçime uyun der. Çünkü Allah Elçisine verdiği görev gereği, O yalnız Allah dan aldığı vahyi tebliğ edecekte ondan. Nisa suresi 80. ayetinde Allah bakın ne diyor. “KİM RESUL’E İTAAT EDERSE, HİÇ ŞÜPHESİZ ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR.”  Peki, Allah Elçisine nasıl bir emir vermişti şimdide onu hatırlayalım. “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Demek ki Allah Elçisine, kullarımı Kur’an ile uyar diyor. Yani Elçime uyun derken, onun tebliğ ettiği Kur’an a uyun emrini vermiş oluyor bizlere. Çok ilginçtir Enfal suresi 64. ayetinde Allah, Nebisine hitaben, Ey Nebi Allah sana da, sana uyan müminlere de yeter diyor. Peki, burada neden Nebi diyor da Resul demiyor, hiç düşündünüz mü? ÇÜNKÜ RESULLÜK, AYETLERİ TEBLİĞ ETTİĞİNDE GERÇEKLEŞİR. Nebi bizler gibi bir beşerdir ve oda bizler gibi bir insan olduğu için, onunda bizler gibi yalnız Kur’an a, yani Allah ın vahyine uyması gerektiği ve Allah ın bizlere yettiği gibi, Nebisine de Allah ın yeteceği uyarısını yapıyor.  Hatırlayınız Casiye 6. ayetinde nasıl bir uyarı vardı. “ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” Demek ki hüküm yalnız Allah ın dır ayeti gereği, Allah ın hükmünün dışında, iman edenlerin inanacağı hiçbir bilgi, kaynak, beşer yoktur. YANİ ALLAH BİZLERİN BEŞERİ SÖZLERE DEĞİL, YALNIZ ALLAH IN VAHYİNE UYMAMIZI EMREDİYOR.

İslam dininde itaat, boyun eğmek, sorgusuz kabul etmek, yalnız Allah a karşı yapılır. Eğer din ve iman adına Allah ın yanında itaat edeceğin kişiler varsa, Allah a şirk koşuyorsun demektir. Anne babaya ya da büyüklere itaat din ve iman adına yapılmaz. Bunlar farklı konulardır. İMAN yalnız Allah a karşı yapılır. Onun için Allah  a itaat etmek başka, Resule itaat etmek başka diyemeyiz. ALLAH IN RESULÜ, YALNIZ ALLAH A İTAAT ETTİYSE, BİZLERE DE YALNIZ ALLAH A İTAAT ETMEMİZ VE YALNIZ ONDAN YARDIM DİLEMEMİZ GEREKTİĞİNİ AYETLERDE TEBLİĞ ETTİYSE, NASIL OLURDA ALLAH A BAŞKA, RESULÜNE BAŞKA İTAAT DERİZ. Günümüzde Allah ın resulü yaşamıyor, onun adına söylenen sözlerin, onun sözü olup olmadığını nasıl bileceğiz? Bilemiyorsak, Allah ın ve Elçisinin önerdiği yolu izlemeli ve yalnız Kur’an ın ipine sarılmalıyız.  ALLAH, KULA KULLUKLUK YAPAMAYACAĞIMIZI, YALNIZ ALLAH A KULLUK YAPMAMIZ GEREKTİĞİ UYARISINI YAPAR. Kitap Ehli Allah ın Elçisinden, vahyin dışında da hükümler vermesini istediğinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım.

“ONLARA HERHANGİ BİR DELİL GETİRMEDİĞİN ZAMAN, “ONU DA DERLEYİP GETİRSEYDİN YA!” DERLER. DE Kİ: “BEN SADECE RABBİMDEN BANA VAH YEDİLENE UYUYORUM. BU KUR’AN, RABBİNİZDEN GELEN ÖNGÖRÜLERDİR; (AYRICA) İNANAN BİR TOPLUM İÇİN YOL GÖSTERME VE MERHAMETTİR.” (ARAF 203)

Demek ki bizler dinimizi ve imanımızı yaşayabilmek adına, Allah ın Resulünün kendi şahsi sözlerine değil, onun bizlere tebliğ ettiği, Allah ın ayetlerine itaat ediyoruz. Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyorsa, din adına hüküm koyacak hiç bir beşerin olamayacağı çok açıktır. LÜTFEN UNUTMAYALIM, BİZLER RESULÜN TEBLİĞ ETTİĞİ KUR’AN A YANİ ALLAH A İTAAT EDİYORUZ. Allah, güvenilecek veliniz yalnız benim, sakın veliler edinmeyin diye bizleri uyarıyor. Bu ayetin gerçeklerini günümüzde kabul etmek istemeyenler, bu sözler Allah ın sözleri değil, inkârcıların sözleri olduğunu söyleyebilmektedirler. Allah ın sözleri olduğunu kabul ettikleri andan itibaren, inandıkları onca atalarının rivayet ve sanı bilgilerinin/sözlerin doğru olmayabileceği gerçeği çıkıyor ortaya. BU GERÇEK NE YAZIK Kİ, BAZI KİŞİLERDE KORKU VE TELAŞA NEDEN OLUYOR.  Bahsettiğimiz ayetin devamına bakın ne diyor ne diyor ve Elçisi ile arasında nasıl bir diyalog geçiyor.

Müminun 38: “O, Allah hakkında yalan uyduran bir kişiden başka biri değildir. Biz, ona asla inanmıyoruz.” Müminun 39–40: (Elçi) dedi ki: “Rabbim! ONLARIN BENİ YALANLAMALARINA KARŞI BANA YARDIM ET!” (Allah da) şöyle buyurmuştu: “Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar!”

Bakın bu ayetin devamında Allah ın Elçisi için, inkârcılar ne diyorlar. O Allah hakkında yalan uyduruyor ve ona inanmayacaklarnı söylüyorlar. Peki, inanmamalarının nedenleri neydi? Çünkü onlara öğretilen beşeri bilgi ve inançlarının etkisindelerdi de ondan. 39 ve 40. ayetinde de Allah ın Elçisi Allah a, Rabbim onların beni yalanlamalarına karşı bana yardım et diyor. Yani bu anlattıklarım benim sözlerim olmadığını, Allah ın vahyi olduğunu onlara göster demek istiyor. Allah da Elçisini yatıştırıyor ve yakında gerçekleri görecekler diyor.

Ne yazık ki bizler, inançlarımıza uygun düşmeyen ayetlerin anlamlarını bile değiştirmeye, başka anlamlar vermeye çalışıyoruz. Tabi kaybedenlerden olduğumuzun farkında bile olamıyoruz. Allah Enbiya suresi 10. ayetinde, “Andolsun, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR.” Dediği halde, hala güveneceğimiz itaat edeceğimiz rehberler, veli kişiler aramaktan çekinmiyor, hatta Allah ın Resulünün adını kullanarak, Kur’an ın hiç bahsetmediği, onaylamadığı sözleri ona isnat ederek, atalarımızın rivayet-sanı inançlarını yaşamak adına, ayetlere yanlış anlamlar bile vermekten korkmuyoruz.  Aşağıdaki ayeti hatırlayalım.

“BİZ, SENDEN ÖNCE HİÇBİR RASÛL VE NEBİ GÖNDERMEDİK Kİ O, BİR TEMENNİDE BULUNDUĞUNDA, ŞEYTAN ONUN DİLEĞİNE İLLE DE BEŞERİ ARZULAR KATMAYA KALKIŞMASIN. NE VAR Kİ ALLAH, ŞEYTANIN KATACAĞI ŞEYİ İPTAL EDER. SONRA ALLAH, KENDİ AYETLERİNİ SAĞLAM OLARAK YERLEŞTİRİR. Allah, bilendir; hikmet sahibidir.” (Hac 52)

Bakın Allah ın vahyinin dışında, beşeri kişilere ve onların sözlerine Kur’an dan delilsiz ve kanıtsız uymanın ne kadar yanlış olduğunu söylüyor.  ALLAH GÖNDERDİĞİM RESULLERİME BİLE, ŞEYTAN MÜDAHALE EDEREK, DÜŞÜNCELERİNE BEŞERİ ARZULAR KATTIĞINI BİLDİRİYOR. Ama Allah görev verdiği Elçisini sürekli izleyip, ikaz edip, vahyin asla değişmeden tebliğini bizzat sağladığını ve şeytanın, görev verdiği Resulünün düşüncelerine müdahale etmesine izin vermediğini bildiriyor. ONUN İÇİNDİR Kİ ALLAH KENDİNİZE, VELİLER EDİNİP ARDI SIRA GİTMEYİN, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM DİYOR. MÜMİNUN 34. AYETİNDE, İNKARCILARIN KAFASINDA ÖYLE BİR RESUL KAVRAMI VARKİ, ADETA ALLAH İLE DİNİN ORTAĞI, HER KONUDA HÜKÜMLER VEREBİLEN, İLAHLAŞMIŞ BİR GÜÇ BEKLİYORLAR. ONUN İÇİNDE KENDİLERİ GİBİ BEŞER OLAN BİR RESUL UN SÖZLERİNE, UYMAK İSTEMİYORLAR. Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, Mümin suresi 83. ayette bakalım şimdide.

“RESUL ONLARA APAÇIK BİLGİLER GETİRİNCE, ONLAR KENDİLERİNDE BULUNAN BEŞERİ BİLGİYE GÜVENDİLER (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.” (Mümin 83)

Bakın Resul, nereden apaçık bilgileri getiriyormuş? Elbette Allah dan. DEMEK Kİ BİZLER RESULE DEĞİL, ONUN GETİRDİĞİ VAHYE UYUYORUZ. Resul apaçık bilgiler/ayetler getirdiğinde, inkarcılar kendilerinde bulunan beşeri rivayet batıl bilgilere güvenip inandıkları için, Resulün Allah dan getirdiği vahyi alaya aldılar. Bu konuda bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Çünkü Allah Elçime uymak bana uymak gibidir dedikten sonra, birçok ayetinde Resulüm sizleri benim vahyimle uyaracak, asla kendisinden hiçbir şey ilave etmeyecek, hatta kendince şunlarda Allah ın emri demiş olsaydı, onun şah damarını keserdik diye uyardığını, lütfen unutmadan konuyu anlamaya çalışalım. KUR’AN A UYAN, RESULÜNE UYMUŞ, ONUN YOLUNDAN GİDİYOR DEMEKTİR.

Kehf 110: DE Kİ: BEN, YALNIZCA SİZİN GİBİ BİR BEŞERİM. (Şu var ki) bana, İlâh’ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Bakın Allah, Elçisinin ne söylemesini istiyor. Bende sizin gibi bir beşerim. Çünkü benim söylediklerim, sizlerin yaşadığınız gibi atalarının beşeri sözleri değil, Allah ın sözleri/ayetleridir. Ben sizleri bana değil, Allah a uymaya, ona itaat etmeye davet ediyorum. Yani hepimizin ilahı tektir ve yalnız Allah a ibadet eder, yalnız ondan yardım dileriz, diye de açıklama getiriyor.

Dilerim batıl ve rivayetlerin etkisinde kalmadan, Allah ın ipine sarılan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .