Ana içeriğe atla

KUR’AN’DA GEÇEN, RİBA-FAİZ KONUSU ÜZERİNE…..


 

Bu makalemde sizleri, günümüzde çok fazla istismar edilen, Kur’an da RİBA diye geçen ama günümüzde FAİZ diye çevrilen, konu üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum. Bu konu adeta mezheplerin ve cemaatlerin kendileri tarafından şekillendirilmiş, adeta Allah ın Kur’an da emrettiği konunun dışına çıkartılmıştır. Lütfen RİBA ve FAİZ konusunu bizlere öğretilen rivayet ve sanı bilgiler ışığında değil, Allah ın ayetleri ışığında düşünerek anlamaya çalışınız. Bu konu ile ilgili ayeti önce yazalım, daha sonra hiç kimsenin etkisinde kalmadan, ayetler üzerinde düşünerek konuyu birlikte anlamaya çalışalım.

Ali İmran 130: Ey o bütün iyman edenler! ÖYLE KAT KAT KATLAYARAK RİBA YEMEYİN, Allah dan korkun ki felah bulasınız. (Elmalı orijinal meali)

Bu ayette geçen RİBA kelimesi genelde, FAİZ diye çevrilir önce bunu söylemek isterim. AYET ÜZERİNDE DİKKATLE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDE, RİBAYI YANİ GÜNÜMÜZ TABİRİYLE FAİZİ KAT KAT FAZLA ALMAYIN DİYE UYARIYOR ALLAH. Dikkatinizi çekerim almayın demiyor, kat kat almayın diyor, burası önemli. Peki, Allah bu ayette bu uyarı ile bizlere ne anlatıyor? İsterseniz önce Arapça RİBA kelimesinin tam karşılığının, günümüzde söylendiği gibi Arapçada her durumda Faiz kelimesi ile aynı olup olmadığına bakalım. Araplar Riba kelimesini kullandıkları gibi, genelde bizim dilimizde de sıklıkla geçen İSTİSMAR kelimesini genellikle kullanıyorlarmış. Gerçekten de çok dikkat çekici ve de çok doğru bir anlam.  KUR’AN DA BAHSEDİLEN RİBA DA, KAT KAT ARTIRILARAK, YANİ BORÇLUYU İSTİSMAR EDEREK PARANIN GERİ ALINMASIDIR. Çünkü RİBA ve FAİZ kelimesi kullanıldığı yere göre, günümüzde çok farklı anlamlara gelebiliyor. İstismar kelimesinin anlamı da SÖMÜRMEK, SEMİRMEK anlamlarına geliyor ki, buda Kur’an da geçen RİBA kelimesinin tam karşılığı.  Riba ya da faiz kelimesi, aslında basit anlamda FAZLALIK anlamına geliyor. EĞER VERDİĞİNİZ BORCU GERİ ALIRKEN,  ANA PARAYA İLAVE EDİLEN BU FAZLALIK HAKSIZCA, ADALETSİZCE KATLANMIŞ YÜKSEK BİR FAZLALIKSA, İŞTE BUNA RİBA DİYEBİLİRİZ VE ALLAH BUNU YASAKLIYOR VE HARAM DIR DİYOR. YOK, EĞER GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDA, ANAPARANIN DEĞERİNİ KORUMAK İÇİN, ENFLASYON ORANINDA ADALETLİ BİR FAZLALIKSA, BUNU ALLAH’IN YASAKLAMADIĞINI AYETTEN ANLIYORUZ. Günümüzde devletler bile, bizim ülkemizde dahil her yıl bazı vergileri artırırlar, peki neden? Çünkü alınan vergi enflasyon oranında düşük kalıyor da ondan.  Hatta internetten araştırınız, geçmiş yıllarda Diyanetin bile farklı yerlerden, faiz geliri elde ettiği ortaya çıkınca, fark ettik hazineye iade ettik gibi bir açıklama yapılmıştı. Lütfen bu aldatmacalara kanmayalım. Allah ayetinde ne emrediyor, onu anlamaya çalışalım.

Allah neden ayette RİBA kelimesini kullanmış olabilir özellikle, bunu önce mutlaka anlamalıyız. Çünkü Allah bu ayette, verdiğiniz borcu geri alırken istismar etmeyin, karşınızdaki kişiden kat kat geri almayın diye bilirdi. Demek ki RİBA kelimesi ile de Allah, bizlere daha farklı bir şeyler anlatıyor olmalı. Bu kelimeyi dikkatle araştırdığımızda RİBA NIN, YARADILIŞIMIZDAKİ RABBİ GÖREMEMEK, FARK EDEMEMEK VE BÖYLECE GÖZLERİ KÖR OLMUŞCASINA, ŞAHSİ MENFAAT ÇIKARLARIMIZIN PEŞİNE DÜŞMEK OLARAK RİBAYI ANLAMAMIZ, yanlış olmaz diye düşünüyorum. Allah insanların kardeş olduğunu ve birbirilerine yardımcı olmalarını emreder. Yani bencillik yapmadan, Rabbimizi unutmadan diyalog içinde olmalıyız. İmtihanımızın gereği budur. Bakara 276. ayetinde de Allah Riba dan gelen, bereketi fazlalığı yok eder, yani hayrını göremezler dedikten sonra,  sadakaları bereketlendirir diyerek, insanların birbirilerine iyi niyetle yardım sever olunmasını emreder.

Günümüzde bizlerin anlayacağı şekliyle Riba kelimesini anlamak istiyorsak, bu kelimenin tam karşılığının TEFECİLİK olduğunu söyleyebiliriz. YANİ RİBA ADALETSİZ, HAKSIZ ARTIŞ ANLAMINA GELİR. BİR BAŞKA DEYİŞLE RİBA, ŞART KOŞULMUŞ DAYATILMIŞ, ALTINDAN KALKILAMAYACAK KARŞILIKSIZ FAZLALIK, DİYE DE TARİF ETMEMİZ DOĞRU OLUR. Çünkü tefeciler, zor durumda kalan bir insana verdiği borcu, karşısındaki insanın kendisi gibi Allah ın bir kulu olduğunu unutarak, bencillik yaparak onu can elinden vurup mahvetmek, varını yoğunu elinden alarak, adeta gözleri kararmış şeytan misali bir davranışta bulunmak, olduğunu söyleyebiliriz. Merhum Elmalı, Bakara suresi 278. ayeti bakın nasıl tercüme ediyor.

“EY O BÜTÜN İYMAN EDENLER! ALLAH DAN KORKUN VE RİBA HİSABINDAN KALAN BAKAYAYI BIRAKIN. EĞER GERÇEKTEN MÜMİNLERSENİZ.” Bakara 278

Bu ayeti tercüme edenlerin bir kısmı bu ayetin son kısmını, Faiz alacaklarınızı terk edin diye yazmışlar. Hâlbuki Allah Ali İmran 130. ayetinde verdiğiniz borcu ölçüsünce alın, yani kat kat fazlasıyla değil, borç verdiğiniz günün değerinde geri alın hükmünü vermiştir. Bakara 278. ayetinde de bakın ne diyor. “EY İMAN SAHİPLERİ, ALLAH’TAN KORKUN. VE EĞER İNANIYORSANIZ RİBADAN GERİ KALANI BIRAKIN.”  Bu ayeti doğru anlamak istiyorsak, Ali İmran 130. ayet ışığında anlamalıyız. Allah verdiğiniz borcu geri alırken, kat kat artırarak geri almayın, alırken verdiğiniz paranın değerini koruyacak şekilde alın uyarısını yapıyor. TABİ HİÇ FAZLALIK ALMAK İSTEMİYORSANIZ ALMAZSINIZ, BU SİZE KALMIŞ. AMA ALLAH BORÇ ALIP VERME KONUSUNA AÇIKLIK GETİRİYOR VE YAPILMASI GEREKİ SÖYLÜYOR. Bu konuyu daha iyi anlayabilmek için, ayetin devamına bakalım şimdide.

Bakara 279: Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resulüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ANAPARALARINIZ SİZİNDİR. BÖYLECE SİZ NE BAŞKALARINA HAKSIZLIK ETMİŞ OLURSUNUZ, NE DE BAŞKALARI SİZE HAKSIZLIK ETMİŞ OLUR. (Diyanet meali)

Demek ki o günkü toplumlar bir birilerine borç verirken, eski adetlerini uyguluyorlar ve yaradılış gerçeklerinden uzak, bir birlerine yardımcı olmak yerine, maddiyatı düşünerek çok fazlasıyla geri alıyorlarmış. UNUTMAMAMIZ GEREKEN BİR KONUYU, HATIRLATMAK İSTERİM. O GÜNKÜ TOPLUMLARDA, GÜNÜMÜZDEKİ GİBİ BİR ENFLASYON, PARANIN DEĞER KAYBETMESİ GİBİ BİR SORUN YOK. Ama Kur’an her çağa hitap ettiği için, ayetlerde ileride başımıza gelecek her soruna, düşünenler için cevap var şükürler olsun. Allah da bu ayetinde kullarını uyarıyor ve ANAPARALARINIZ SİZİNDİR DİYOR. Peki, anaparalarınız sizindir dedikten sonra, nasıl bir açıklama yapıyor burası çok önemli. “BÖYLECE SİZ NE BAŞKALARINA HAKSIZLIK ETMİŞ OLURSUNUZ, NE DE BAŞKALARI SİZE HAKSIZLIK ETMİŞ OLUR.“ Demek ki asıl amaç borç vereninde, alanında haksızlığa zarara uğramaması. Onun için Allah paranızı geri alırken, kat kat fazlasıyla geri almayın, PARANIZIN DEĞER KAYBI ORANINDA ALIN DİYORAmaç borç vereninde, alanında zarara uğramaması. Düşünen ve akleden, Allah ın ayetlerini doğru anlayabiliyor. Birilerinin dayatmalarına, batıl sözlerine körü körüne inananlar ise gerçeklerle buluşamıyor.

Gelin bu ayetler üzerinde, günümüz şartları ışığında birlikte düşünelim. Siz günümüzde bir arkadaşınıza yüz bin lira borç verdiniz. Bir yıl sonra o parayı yine Allah yüz bin lira olarak mı geri alın diyor, siz böylemi anladınız Allah ın uyarı ve ikazlarından? Elbette hayır. ALLAH BORÇ VERDİĞİNİZ TARİHTE, VERDİĞİNİZ ANAPARANIN DEĞERİ NİSPETİNDE GERİ ALIN, SAKIN FAZLASIYLA ALMAYIN DİYOR. HİÇ KİMSE YANİ ALANDA VERENDE ZARARA UĞRAMASIN UYARISI YAPILIYOR. Elbette fazlasını, paranın değer kaybını, almak istemeyen almaz, bu konu farklı. Bizlere düşen ayetin ne anlattığını doğru anlamak olmalıdır.  Yani bir yıl içinde verdiğin paranın değeri, enflasyon oranında ne kadar düşmüşse, O kadar fazlasıyla alın, sakın fazla almayın diye ikaz ediyor. Buna siz ister faiz deyin, ister enflasyon payı deyin. Yani borç verdiği gün, anaparan hangi değerdeyse, alacağın zamanda, anaparan O değerde geri alınmalıdır. Bunu siz günümüzde, altınla ya da dövizle de karşılaştırabilirsiniz. Ya da borç verirken, altın ya da döviz verip, alırken aynı şekilde de alabilirsiniz. Altın olarak borç alan bir kişi ne yapıyor, işini görmek için bozduruyor işini görüyor. Aradan diyelim bir yıl geçti size altınınızı geri verecek, bu arkadaşımız altını alıyor tabi alırken daha yüksek fiyata alıyor. İşte aradaki bu fark ister altın alırken olsun, ister fazladan verilen para olsun enflasyon sınırları içindeyse, Allah bunu yasaklamıyor. Devletler bile alacaklarını zamanında ödemeyenlerden gecikme faizi alır. Bunun nedeni, vergisini zamanında ödeyen ile ödemeyen arasında doğacak adaletsizliği önlemek içindir. LÜTEN GÜNÜMÜZDE BU KONUYU, KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANMAYA VE TOPLUMU YANLIŞ BİLGİLERLE ALDATMAYA ÇALIŞANLARIN TUZAĞINA DÜŞMEYELİM.

Bankalardaki FAİZ de, aslında verdiğim örnekten farklı değildir. Bankalar, ortaya çıkan enflasyon oranında bir değer biçip oran belirler, parasını bankaya yatıranlara verir. Paraya ihtiyacı olanlarda, bankadan borç alır ve yine üzerine günün şartlarına göre bir fark koyarak bankaya geri öder. BUNUN KUR’AN DA GEÇEN KAT KAT ARTIRILMIŞ RİBA İLE HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR. Eğer bu oran, adaletsizce kat kat fazla ödenecek şekilde belirlenmiş ise elbette Kur’an ın bahsettiği RİBA dır diyebiliriz. Ama bunu bankaların yapmasına zaten, devleti yönetenler izin vermez. Dikkat ederseniz her ülkede, bankaların uyguladığı faiz oranları farklıdır. Çünkü bu oranlar ülkelerin enflasyonları, yani ülkeleri yönetenlerle ilgilidir. Ülkenin parasının değeri düştüğünde enflasyon artar ve bankaların faiz oranları yükselir. Tersi durumunda düşer.

Ülkemizdeki bankaların faiz oranları, örneğin yüzde 15 iken, Avrupa da ki ya da ekonomisi gelişmiş ülkelerin bankaların faiz oranları, yüzde 2 ya da 3 ü geçmez. Hatta insanlar bankalardan aldıkları borç para ile evler, arabalar rahatlıkla alabiliyorlar. Bu Ülkelerde yaşayanlarda bundan hiç şikâyetçi değiller, çünkü ekonomisi düzenli ülkelerde çalışanların aldıkları ücret, bankalardan aldıkları borcu, krediyi rahatlıkla karşılayabiliyor. Bunun farklı oluşu, tekrar ediyorum, ülkelerin para değerleri ve enflasyonla ilgilidir.

Toplum bu konuda ne yazık ki aldatılıyor. Hiç açıklama yapmadan, Allah ın Kur’an da emrettiği NAS yani Riba-faiz konusundaki hükmü  izah edilmeden, Faiz haram dır deniyor. Faiz haramdır denerek, bankalar yada katılım bankaları enflasyon oranının altında ana paraya bir getiri yani faiz sağladıklarında, bankaya para yatıran bir kişinin ana parası enflasyonda eriyecek, değeri düşecektir. Böylece O bankaya para yatıran, zarara uğratılmış olacaktır. Şöyle örnek vermek isterim. Günümüzde enflasyon yüzde 20 olduğunu farz edelim. EĞER PARASINI BİRİKTİREN BİR VATANDAŞ, BANKALARDA YA DA KATILIM BANKASI DEDİKLERİ YERLERDE, PARASINI YÜZDE 20 NİN ALTINDA DEĞERLENDİRMEK ZORUNDA KALIYORSA,  BÖYLE KİŞİLERİN ANAPARALARI HER GÜN ERİYOR, ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR DEMEKTİR Kİ, BUDA HAKSIZLIK VE ADALETSİZLİKTİR.

Allah Bakara 279. Ayetinde, bizleri ve bizleri yönetenleri bu konuda uyarıyor ve anaparamızın değerini koruyacak bir düzenin korunmasıyla, hem parası olanlara, hem de o parayı başkalarına borç verenlere, adaletli olunması uyarısını yapıyor. Lütfen Allah ın ayetlerinin anlamını eğip bükerek, kendi düşüncelerimize alet etmeyelim ve bunları kendi çıkarlarımıza kullanmayalım. İnanın bunun acısını toplum olarak, hep birlikte çekeriz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız