Ana içeriğe atla

BİZLER HALA, ALLAH’IN ŞEFAAT YETKİSİNİ, BAŞKALARINA VERMEYE ÇALIŞIYORUZ….


 Allah Bakara suresi 255. ayetinde, kendilerine şefaatçiler edinerek onlardan yardım isteyen medet uman kitap ehlini ikaz ederek, bakın şefaatin yalnız kendi tekelinde olduğunu anlatmak için Allah ne diyor. ” İZNİ OLMAKSIZIN, O’NUN KATINDA ŞEFAATTE BULUNACAK KİMDİR?” Yani bu güç, yalnız bana aittir diyor.  Peki neden izni olmaksızın kelimesini özellikle kullanıyor Allah? Çünkü Kitap Ehli, Allah ın yanında edindikleri veli kişileri de şefaatçi edinmişlerdi. Allah onlara da şefaat tümden bana aittir diye bildirdiği halde, bu ayette açıklama getiriyor ve diyor ki, ben izin vermediğim halde nasıl olurda şefaatçi edinirsiniz. Bu ayetin bir öncesindeki ayete baktığımızda, Yani 254. ayete, bakın ne diyor. “EY İMAN EDENLER! HİÇBİR ALIŞVERİŞİN, HİÇBİR DOSTLUĞUN VE HİÇBİR ŞEFAATİN OLMADIĞI KIYAMET GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE, SİZE RIZIK OLARAK VERDİKLERİMİZDEN ALLAH YOLUNDA HARCAYIN. “  Bu iki ayeti beraber anlamak istemeyenler, ayırıp farklı anlamlar verenler, batılı din edinip ısrarla yaşamak isteyenlerdir.

Bu ayetin devamındaki ayette de, bu konu üzerinde açıkça duruyor ve ben izin vermediğim halde, nasıl olurda kendinize şefaatçiler edinirsiniz diyor. Yine Taha suresi 109. ayetinde tahrifat yaparak, onlarca ayete ters düşecek bir tercümeyle, bakın nasıl batıl inançlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. “O GÜN, RAHMÂN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN RAZI OLDUĞU KİMSEDEN BAŞKASININ ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ.” Bunu da okuduğunuzda, bakın Allah kendisinden başka kişilere de şefaat yetkisini veriyormuş diyerek, kendi yanlış inançlarına kanıt yaratabiliyorlar. Halbuki ayette bakın ne diyor Rabbimiz, diğer ayetleri teyit etmek adına. ““O GÜN, RAHMAN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN HOŞNUT OLDUĞU KİMSELERDEN BAŞKASINA, ŞEFAAT FAYDA VERMEZ.” (Taha 109)” Batılı yaşayabilmek adına ayetler ne yazık ki böyle tahrif ediliyor.

Sizce Allah bu ikazında, bazı kişilere de şefaat etme yetkisini veriyor olabilir mi? Gelin onu da Kur’an ın şefaat konusunda çok net açıklama yaptığı diğer ayetlerinden anlamaya çalışalım. 

“DE Kİ: “ŞEFAAT TÜMÜYLE ALLAH’A AİTTİR. GÖKLERİN VE YERİN HÜKÜMRANLIĞI O’NUNDUR. SONRA YALNIZ O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.”Zümer 44

“KİMSENİN KİMSE NAMINA BİR ŞEY ÖDEMEYECEĞİ, HİÇ KİMSEDEN FİDYE ALINMAYACAĞI, KİMSEYE ŞEFAATİN (ARACILIĞIN) YARAR SAĞLAMAYACAĞI VE HİÇ KİMSENİN HİÇBİR TARAFTAN YARDIM GÖREMEYECEĞİ GÜNDEN SAKININ.” (Bakara 123)

“YOKSA ALLAH’TAN BAŞKA ŞEFAATÇİLER Mİ EDİNDİLER? DE Kİ: “HİÇBİR ŞEYE GÜÇLERİ YETMESE VE DÜŞÜNEMİYOR OLSALAR DA MI?” Zümer 43)

“HİÇ KİMSENİN BAŞKASINA FAYDA VEREMEYECEĞİ, ŞEFAATİN KABUL EDİLMEYECEĞİ, FİDYE ALINMAYACAĞI VE YARDIM YAPILMAYACAĞI BİR GÜNDEN SAKININIZ.” (BAKARA 48)

“KENDİLERİNE ZARAR VERMEYECEK, FAYDA DA SAĞLAMAYACAK OLAN ŞEYİ ALLAH İLE ARALARINA KOYUP KUL OLURLAR. BİR DE DERLER Kİ “BUNLAR ALLAH’IN YANINDA BİZİ YANINA ALACAK (ŞEFAAT EDECEK) OLANLARDIR.” DE Kİ “SİZ ALLAH’A, GÖKLERDE VE YERDE BİLMEDİĞİ BİR ŞEYİ Mİ HABER VERİYORSUNUZ?” O, ONLARIN ORTAK SAYDIKLARINDAN UZAK VE YÜCEDİR.” (Yunus 18)

“ALLAH, GÖKLERİ, YERİ VE BUNLARIN ARASINDAKİLERİ ALTI GÜNDE/EVREDE/DÖNEMDE YARATAN, SONRA ARŞI HAKİMİYETİ ALTINA ALANDIR. O’NDAN BAŞKA NE BİR DOST NE DE BİR ŞEFAATÇİNİZ VARDIR. DÜŞÜNÜP DERS ALMIYOR MUSUNUZ?” (Secde 4)

“ARTIK ONLARA, ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ.”(Müddesir 48)

Sizce Allah bunca açık, kesin muhkem ayetlerinden ve verdiği sözden sonra, hala Allah ın şefaat yetkisini yani kendi tek elinde tuttuğu bağışlama gücünü birilerine de vermiş olabilir mi? AKLINI KUR’AN İLE KULLANAN, BU SORUNUN CEVABINI HEMEN BULACAKTIR. AKLINI KULLANMAYANI ZATEN ALLAH, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR REZİL EDERİM DİYOR. Allah Resulüne bile kendi günahlarının affı için, bakın nasıl dua etmesini istiyor. 

Muhammed 19: BİL Kİ ALLAH’TAN BAŞKA HİÇBİR İLÂH YOKTUR. HEM KENDİNİN, HEM DE İNANMIŞ ERKEK VE KADINLARIN GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLE! ALLAH, GEZİP DOLAŞTIĞINIZ YERİ DE, İÇİNDE KALACAĞINIZ YERİ DE BİLİR. (Diyanet meali)

Allah ın Resulü, kendi günahı için Allah dan bağışlanması için dua etmesini istiyorsa Allah, bizler nasıl olurda Resulünden ve edindiğimiz Veli kişilerden bağışlanma, şefaat dileriz, bunu da mı akıl edemiyoruz. Karar sizin, iman sizin imanınız.

SAYGILARIMLA

Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...