Ana içeriğe atla

ALLAH’IN, BİZİM GELECEKTE NASIL BİR İNSAN OLACAĞIMIZI BİLMESİ, DEĞİŞMEYEN ALLAH’IN BİR HÜKMÜMÜ, YOKSA…..?


 ALLAH’IN, BİZİM GELECEKTE NASIL BİR İNSAN OLACAĞIMIZI BİLMESİ, DEĞİŞMEYEN ALLAH’IN BİR HÜKMÜMÜ, YOKSA…..?

Bugünkü makalemin konusu, Allah gelecekte olacakları biliyorsa, bizleri imtihan etmesi ne kadar doğru, sorusu üzerine olacak. Bu konu çok farklı şekillere büründürülerek anlatılır ve inanılmaz yalan yanlış kader konusuyla da ilişkilendirilir. Hatta bazıları, Allah geleceği bildiğinden bizlerin kaderini yazmış ve bizler O kaderi yaşıyoruz ve bu kaderi değiştirmemiz mümkün değil diyebilmektedirler. EĞER BİZLER ALLAH IN BİZLER İÇİN YAZDIĞI BİR KADERİ YAŞIYORSAK VE DEĞİŞTİRME GÜCÜMÜZ YOKSA, BUNA İMTİHAN YANİ SINAMA DEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL. Hatta Allah ın resuller ve kitaplar gönderip, kullarını doğru yola davet etmesi de bu düşünceye, inanca ters düşmesi gerekir. Lütfen Allah a, böyle adaletsiz bir düşünceyi isnat etmeyelim. ALLAH BİZLERİ DENEDİĞİNİ, SINADIĞINI YANİ İMTİHAN ETTİĞİNİ SÖYLÜYORSA, BİZLERİN ÖZGÜR İRADEMİZLE HER AN DEĞİŞEBİLECEK BİR KADERİMİZ VAR DEMEKTİR. DEĞERLİ BİR ARKADAŞIMIZ, ABİMİZ BU KONUYU ŞÖYLE ÖZETLEMİŞ.

"HAYIR VE ŞER'DEN HANGİSİNİ ALLAH IN SEÇECEĞİMİZİ BİLMESİ, ALLAH’IN ÂLİM SIFATI GEREĞİDIR. KULLARINA ŞERDEN KAÇINIP HAYR'I TAVSİYE ETMESİ, MERHAMETİ GEREĞİDİR. SEÇİM HAKKINI VERMESİ ISE ADÂLET'İ GEREĞİDİR."

Allah geleceği bildiğini açıkça, Kur an da söylüyor. PEKİ, ALLAH IN BİZİM GELECEKTE, NASIL BİR İNSAN OLACAĞIMIZI BİLMESİ, DEĞİŞMEYEN ALLAH IN HÜKMÜMÜ, YOKSA İNSANIN KENDİ ÇABASIYLA, DEĞİŞTİREBİECEĞİ BİR DURUM MU? İşte burası çok önemli.  Ne yazık ki bizler yanlış inançların etkisiyle, Allah ın adalet anlayışını tam algılayamadığımız gibi, bizlere rehber olsun diye gönderdiği kitaplarında farkında olamadığımız için, BİZLERİN BU DÜNYADA KENDİMİZE BİLE YAKIŞTIRAMAYACAĞIMIZ ADALETSİZ KONULARI, Allah a nispet etmekten çekinmiyoruz. Önce şunu asla unutmayalım. ALLAH HİÇ BİR KULUNU, HAK ETMEDİĞİ YANİ ÖZGÜR İRADESİYLE YAŞAMADIĞI YANLIŞLARINDAN DOLAYI CEZALANDIRMAZ. Allah bizlere, bir anne babanın göstereceği şefkatin, kat kat fazlasını göstereceğini, önce unutmamalıyız. Bizler ne yazık bir ki bir anne babanın, evladına asla yapmayacağı bir davranışı, ne yazık ki Allah a nispet edebiliyoruz. Kur’an ı bir kez anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman, bunun tersini söyleyemez.

ALLAH IN GELECEKTE KULUNUN, KÖTÜ BİR İNSAN OLACAĞINI BİLMESİ, ONLARI OLURUNA BIRAKIP, O BİLDİĞİ HAYATINI YAŞAMASINA İZİN VERMESİ, ALLAH IN ADALETİNE, ŞANINA, YÜCELİĞİNE YAKIŞMAZ. Bizler anne ve baba olarak, evlatlarımızın gelecekte okuyup okuyamayacağını, ya da nasıl bir mesleğe daha yatkın olacağını, en azından tahmin ederiz. Bunu tahmin ediyor olmamız, bizlerin hiçbir müdahalede bulunmamamızı gerektirmez. Bizler gerekirse eksik yönlerini tamamlamak için dersler aldırır, eğitimlerinde başarılı olabilmeleri için çaba harcarız. Yani evlatlarımıza elimizden gelen yardımı yaparız. Daha sonrası, elbette kendisine kalmıştır. BU DURUMDA BAĞIŞLAYICILIĞININ VE YÜCELİĞİNİN SINIRLARINI, TAHMİN BİLE EDEMEYECEĞİMİZ YÜCE ALLAH, BİZLERİN GELECEKTE KÖTÜ BİR İNSAN/KUL OLACAĞIMIZI BİLDİĞİ HALDE, BİZLERİ DOĞRU YOLA DAVET ETMEK İÇİN ÇABA HARCAMAZ MI?

Elbette çaba harcıyor ve geleceği bilen Rabbimiz, bizlere gönderdiği Elçiler ve kitaplarla uyarıyor. Daha sonrada yaptığımız sapkınlıklar, yanlışlar konusunda ikaz ederek,  bizleri doğru yola davet ediyor. Bazı kişiler Allah kulunu imtihan, sınav yapmaz diyorlar. Hâlbuki bu dünyada da her anımızda kendi aramızda, içimizde sınavdan geçiyoruz. İşe alırken işyeri sahibi sınav yapar. Peki neden? Çünkü işe alacağı kişinin özelliklerini anlamak ve işe karşı yatkınlığını görmek ister. Zaten SINAV kelimesinin anlamı,  DİRENME, DAYANMA, KATLANMA GÜCÜNÜN, BİLGİNİN ÖLÇÜSÜ TESTİDİR.  

Allah da geleceği gördüğünden, kullarını kötü yoldan doğru yola davet etmek adına, Elçileri kanalıyla yaptığı ilk yardımlarının, ne derece dikkate alındığını, onların hem nefsine, ruhlarına hem de bedenlerine karşı nasıl davrandıklarını, YANİ KENDİSİNİ NE ÖLÇÜDE DİNLEYİP DİNLEMEDİKLERİNİ, BİZZAT KAYDA ALDIRARAK ÖLÇÜYOR YANİ SINIYOR. Bunun adına da zaten imtihan deniyor. Allah ben uyarmadıkça yani zikrimiz uyarımız ulaşmayan kullarımı sorumlu tutmam, hesap sormam diyorsa, lütfen Allah ın adaletini doğru anlayalım. Allah yaptıklarımızın hesabının mahşer günü sorulacağını söylüyor Kur’an da. Ama birçok ayetinde de sizleri uyarmıştım ve sakın bu yanlışları yapmayın demiştim deneceğini ve bu ikazlarımı dikkate almadığınız için azabı tadın deneceği, şimdiden bildiriliyor bizlere. DEMEK Kİ ALLAH MAHŞER GÜNÜ BİZLERİN, BAHANELER BULMAMASI İÇİN UYARIYOR VE DOĞRUYA DAVET EDİYOR. EĞER ALLAH IN GELECEĞİ BİLMESİNİN, ASLA DEĞİŞMEZ BİR YAZGI OLDUĞUNU SÖYLERSEK, ELÇİLER VE KİTAPLAR GÖNDERİP, BU UYARI VE İKAZLARIN NE MAKSATLA YAPILDIĞINI, MANTIKLA VE KUR’AN İLE AÇIKLAYAMAYIZ. Tekrar hatırlatmak gerekirse, Allah bizlerin hesap günü hiçbir bahane bulmamamız için, her türlü önlemi almış ve ALLAH KULLARININ KENDİ GELECEKLERİNİ BİZZAT KENDİLERİNİN, DEĞİŞTİREBİLECEKLERİ BİLGİSİNİ DE VERMİŞTİR.

Allah biz kullarını yalnız bırakmamış, her anımızda yardımcımız olmuş ve yardımının karşılığını da bizlerden beklediğinin birçok örneğini, gönderdiği Kur’an da bildirmiştir. Doğruya davet içinde yaptıklarımızın ödülünün ya da cezasının olduğu ikazını da yapmıştır. Allah bizleri özgür irademizle serbest bırakmış ve Kehf suresi 29. ayetinde bakın ne diyor. “DE Kİ: İŞTE RABBİNİZ TARAFINDAN GERÇEK GELDİ. ARTIK DİLEYEN İMAN ETSİN, DİLEYEN İNKÂR ETSİN.” Buradan da anlıyoruz ki Allah, geleceği biliyor ama kullarını yapacakları yanlışlardan doğruya yönlendirmek için, Elçiler ve Rehber kitaplar gönderiyor ve diyor ki, İSTEYEN DOĞRUYU GÖNDERDİĞİM REHBERDEN ÖĞRENİR DOĞRUYA YÖNELİR, İSTEYEN KENDİ NEFSİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YANLIŞTA ISRAR EDER. Demek ki Allah ın geleceği bilmesinin, bizlere en önemli faydası, bizleri zamanından önce uyarıp ikaz etmesi olduğu anlaşılıyor.

DİLERİM CÜMLEMİZ BATILIN ETKİSİNDE KALMADAN, YALNIZ ALLAH N İPİNE SARILAN, ALLAH I ŞANINA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE TESBİH EDİP ONA KULLUK EDEN, İKAZ VE UYARILARINI DİKKATE ALAN, ALLAH IN AZINLIK HALİS KULLARI ARASINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .