Ana içeriğe atla

KUR’AN’IN YANINA BAŞKA KAYNAKLAR KOYARSAK, ŞEYTANIN OYUNCAĞI OLMAKTAN, ASLA KURTULAMAYIZ.


 

Bizlerin Kur’an ile bağını kesenler, özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize Kur’an ı anlamını bilmeden okutma çabasındalar. Yarattığımız ruhban sınıfı, topluma yaşattıkları İslam ın, Allah ın indirdiği İslam olmadığının, fark edilmesinden korkuyorlar. Gerçekten bunu başardılar ve bu topluma Allah ın ayetlerini istediğiniz kadar anlatın, hatırlatın vahiy değil, rivayetler din adına kanıt kabul edilir oldu. Birde korkmadan, NE YANİ PEYGAMBERİMİZİ ALLAH, POSTACI OLARAK MI GÖNDERDİ deme gafletine düşüyorlar. Bu sözleri ile Allah ın Resulünü, Yahudi ve Hristiyanların yaptığı gibi, dinde Allah ın ortağı yaparak, şirk batağına battıklarının, hala farkında değiller. Makalelerimin genel çoğunluğunda, yapılan yanlışları, söylenen yanlış sözleri özellikle yazımın konusu yaparak, hatalarımızın farkına varılmasına çaba harcıyorum. Bakın yine bir arkadaşımız, yazıma verdiği bir cevabında ne diyor.

“HİÇ KİMSE BOŞUNA UĞRAŞMASIN Kİ DİNDE İKİ KAYNAĞIMIZ VARDIR, O DA ALLAH’IN KİTABI KUR’AN VE RASULULLAH’IN SAHİH SÜNNETİ VE SAHİH SÖZLERİDİR VESSELAM! BU ÜMMET RASULULLAH’I O KADAR ÇOK SEVİYOR Kİ BOŞA KÜREK SALLIYORSUNUZ MİSYONER KAFALAR, ONUN SEVGİSİNİ VE ONU ÖRNEK ALINMASINI ASLA ENGELLEYEMECEKSİNİZ!”

Eğer bu arkadaşımız ve aynı düşüncelere inanan kardeşlerimiz, Kur’an ı anlayarak ve dikkatle düşünerek okumuş olsaydı, bu düşüncenin, inancın Kur’an a taban tabana zıt olduğunu görecekti. İnşallah bir gün farkına varırlar. İslam dininde iki kaynağın olduğunu söylemek, Allah ın kitabına dinine şirk koşmaktır, önce bunu hatırlatmak isterim. Çünkü Allah iman edenlerin, yalnız Kur’an ın ipine sarılmasını emrediyor. Geçmiş toplumlara gönderdiği resulleri kanalıyla da, aynı tebliğin yapılmasını istemişti, yani yalnız indirdiğim vahye uyun diye uyarılmışlardı. Yahudiler ve Hristiyanlar da, Allah ın vahyinin yanına, atalarından intikal eden batıl ve rivayet beşeri bilgileri din edindikleri için, Kur’an da uyarıldılar ve sakın geçmiş toplumların hatalarını tekrar etmeyin diyerek, Kur’an da ikazda buluyor Rabbimiz. Çok daha ilginci çok açık ve net, SİZLERİ İNDİRDİĞİM VAHİYDEN, YANİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM DİYEREK, SON NOKTAYI KOYUYOR. Sizce Allah biz kullarının, yalnız Kur’an ın ipine sarılmamızı emredip, O vahiyden de hesaba çekeceğini söylediği halde, DİNDE BAŞKA BİR KAYNAK VAR DEMEMİZ DOĞRU OLUR MU?  

Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor, sizce arkadaşlımızın dinde ikinci kaynak olarak gösterdiği rivayet hadisleri kim koruyor? Onları da Allah koruyor dersek, ancak kendimizi kandırmış, şeytana teslim olmuş oluruz. Ayrıca Allah ın ayetlerini de görmezden gelip, inkâr edenlerden oluruz. Bunu hangimiz yapmak ister? Hatırlatırım Allah, dinde sakın bölünenler gibi olmayın dediği halde, bizler mezheplere bölünmenin zenginlik olduğunu söylemekten korkmuyoruz. Ondan sonrada her mezhep kendi rivayetlerini, kendi SAHİHLERİNİ kabul edip, günümüzde yaşanan karmaşayı ellerimizle yaratmışız, birde bunu savunuyoruz.

SAHİH kesin doğru anlamındadır. Kur’an, SÖZ BAKIMINDAN ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR, dediği halde, bizler din adına, tıpkı Allah ın sözleri gibi sahih yani kesin beşeri doğru sözler edinmekte hiç sakınca görmüyoruz. Allah açıkça Kur’an da, ALLAH KENDİ HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ, dediği halde Allah ın vahyini görmezden gelip, bizlere öğretilen rivayet inançları öne çıkartıp, hatta Allah ın ayetlerinin adeta hükmünü kaldırırcasına, İSLAM DİNİNİN KAYNAĞI YALNIZ KUR’AN DEĞİLDİR, ONUN YANINDA PEYGAMBERİMİZİN RİVAYET HADİSLERİ DE DİNİN KAYNAĞI VE EMRİDİR DİYE İNANMAKTA BİR SAKINCA GÖRMÜYORUZ. Allah bizleri affetsin.

Kur’an a iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Allah ın Elçisini sevmemesi onu örnek almaması asla mümkün değildir. Allah Elçisine verdiği görev ve yetkiyi çok net bir şekilde açıklıyor. Bu ayetleri görmezden gelip, ayetlerde geçen kelimelere farklı anlamlar vererek, kendi nefsimizce kanıtlar yaratma çabasıyla batılı ve rivayetleri din ediniyorsak, doğruluğundan emin olamayacağımız sözleri dinin kaynağı Kabul ediyor ve Kur’an ile aynı seviyede tutuyorsak, şeytanın yolunu izliyoruz demektir hatırlatırım. Allah Elçisinin görev ve yetkisini bizlere anlatırken ne diyordu hatırlayalım.

“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) 

“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”  (Kehf 56) 

“SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) 

“BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” Ahkaf 9  

Dinin kaynağının, yalnız Kur’an olamayacağına inananlara soruyorum, sizler için bu ayetlerin hiç önemi yok mu? Allah ın elçisi, ben yalnız Kur’an a uyarım, sizlere yalnız Kur’an ı tebliğ ederim diyecek ama bizlere Kur’an yetmeyecek ve bizler dinin kaynağı olarak, doğruluğundan emin olamayacağımız rivayetleri dinin ikinci kaynağı seçeceğiz öylemi? BU NASIL BİR MANTIK, NASIL BİR AKIL TUTULMASI, DOĞRUSU ANLAYAMIYORUM. Karar sizin, imtihan sizin imtihanınız. Yaptığımız bu yanlışın sonucu olarak, İslam toplumları dinde bölündü parçalandı ve birbirine düşman oldu. BUNUN TEK BİR NEDENİ VAR, ALLAH YALNIZ KUR’AN A SARILIN, SAKIN BÖLÜNMEYİN DEDİĞİ HALDE, ALLAH IN SÖZLERİNİ DİNLEMEK YERİNE, BİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLARIN SÖZLERİNİ DİNLEDİK DE ONDAN.

Allah Kur’an da Resulünün bizler için örnek olduğunu söylüyor. Hatırlatırım örnek olması dine ilaveler yapması, dinin ikinci kaynağını yaratması değildir. YALNIZ VE YALNIZ ALLAH IN VAHYİNİ HAYATINA GEÇİRMİŞ, ÖRNEK BİR MÜSLÜMAN OLMASIDIR. Allah ın Elçisi ÜMMİYDİ, yani batıl ve hurafelerle yaşanan, Allah ın vahyinin dışına çıkan Yahudi ve Hristiyan toplumuna tabi değildi. Allah batılın ve rivayetlerin peşine gitmektense, gerçeklerin arayışında olan bir kulunu, RESUL olarak görevlendirdi. Onun içinde Allah, RESULÜM SİZLER İÇİN GÜZEL BİR ÖRNEKTİR DİYOR. Ne yazık ki Peygamberimizin bizler için bu örnek oluşunu hiç anlamadık, daha doğrusu anlatmadılar. Çünkü işlerine gelmedi de ondan. ALLAH IN RESULÜ, DOĞRU SÖZLÜ, GÜVENİLİR, ADALETLİ YARDIM SEVER, EMİN OLMADIĞI BİR SÖZÜN ARDINA DÜŞMEYEN, GERÇEKLERİ ARAŞTIRAN BİRİSİYDİ. Soruyorum sizlere biz Müslümanların yüzde kaçında böyle özellikler var? İşte bizlerin Peygamberimizi örnek alması hep sözde kalmış, İşimize geldiği gibi yaşayıp gidiyoruz.

Değerli dostlarım. Ömür su gibi gelip geçiyor. Gelin elimizde Kur’an onu anlayarak ve düşünerek okuyalım ve Allah ın Resulünü örnek alalım. Peygamberimizi tanımak, onu anlamak istiyorsak, rivayetlere değil, Kur’an a bakarak onu örnek almalıyız.  DİLERİM BU KISA HAYATIMIZDA, KUR’AN GERÇEKLERİNİN FARKINDA OLABİLMEK ADINA ÇABA HARCAYAN, MAHŞER GÜNÜ HESABINI VERENLERİN ARASINDA OLAN, ALLAH IN HALİS, AZINLIK KULLARI ARASINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

İSLAM DİNİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN’DIR. “KUR’AN, SÜNNET, İCMA, KIYAS, KONUSU.”

Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız.  DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR.  Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz. Bu araştırmayı yaparken, güvenilir bilgi ve kaynaklardan özellikle faydalanırız. Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister.  Acaba araştırmalarımız