Ana içeriğe atla

KUR’AN’DAN HABERSİZ OLURSAK, BU TUZAĞA DÜŞERİZ.


 

Günümüzde yaşanan İslam ın, Kur’an dan ne kadar uzak olduğuna ve bizlerin Kur’an ile buluşamadığımıza çok dikkat çekici bir örnek vermek istiyorum. Bizler eğer Kur’an ile buluşabilseydik, Allah ın elçisine verdiği yetkileri ve Resulünün bizlere hangi konuda örnek oluşunu da, çok iyi anlayabilirdik. Geleneksel İslam ı savunabilmek adına, bakın neler söylenebiliyor.

“ALLAH NEDEN O AYETTE VE BUNA BENZER AYETLERDE DE RESULE UYMAKTAN BAHSEDİYOR. NEDEN DİREK “BANA UYUN” DEMİYOR?

MODERNİSTLER, PEYGAMBERİN BEŞER VASFI ÜZERİNDEN BİZ İNSANLAR GİBİ ONLARINDA YANLIŞLAR YAPACAĞINA, GÜNAHLAR İŞLEYEBİLECEĞİNE YÖNELİK PEYGAMBERLİK MAKAMINI SIRADANLAŞTIRIYORLAR. PEYGAMBERİMİZDE BİZLER GİBİ NEFSİNE YENİK DÜŞÜP BÜYÜK GÜNAHLAR İŞLEYEBİLECEK POTANSİYELDE ŞAHSİYETLER İSE BU DURUM PEYGAMBERİN TEBLİĞİNE ŞÜPHE DÜŞÜRMEZ Mİ? PEKİ ALLAH NEDEN PEYGAMBERİMİZİN ÜSTÜN AHLAK ÜZERE OLDUĞUNU BİZE ÖZELLİKLE BUYURMUŞ?”

Bu ve benzeri sorular geleneksel İslam anlayışında, çok fazla gündeme geliyor ama Kur’an aslında bu soruların tamamına cevap veriyor. Eğer rivayetlerin etkisinde kalmamış olsaydık, asla böyle sorular sormazdık. Allah Enfal 64. ayetinde bizlere ve Elçisine ne diyordu hatırlayalım. “EY NEBİ! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER.” Allah ben tüm kullarıma yeterim diyor. Bu ne demek? Sizlere indirdiğim Kur’an yetmiyor mu ayetinin bir başka anlatımıdır. Allah birçok ayetinde, ALLAH IN İNDİRDİĞİNE UYUN diye bizleri uyarır. Yani, YALNIZ ALLAH A UYUN DİYOR KUR’AN. HATIRLATMAK STERİM, NEBİYE UYUN DEĞİL, RESULE UYUN DİYOR KU’RAN. ÇÜNKÜ RESULÜN GÖREVLERİNİ ANLATIRKEN KUR’AN, RESULÜM SİZLERİ YALNIZ KUR’AN İLE UYARACAK, ONUN GÖREVİ YALNIZ KUR’AN I TEBLİĞ ETMEKTİR DİYORDU. Hatta kitap Ehline Allah, yalnız Allah ın indirdiğine uyun, sakın başka sözlere/hadislere uymayın dediği halde, Bakara 170. ayette onlar nasıl cevap veriyorlardı hatırlayalım. “ONLARA, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ” DERLER.” 

Allah bu ve benzeri onlarca ayetinde kullarına diyor ki, YALNIZ BANA UYACAKSINIZ, YALNIZ BENİM GÖNDERDİĞİM KUR’AN IN İPİNE SARILACAKSINIZ. Allah ın Resulü yalnız Kur’an a uyduysa, bizlerin de uyacağı çok açık değil mi? Bunlardan daha açık ayet mi olur, yalnız Allah bana yani benim kitabıma uyacaksınız emrini veriyor ve sizleri yalnız Kur’an dan hesaba çekeceğim diyor. RESULÜME UYUN DERKEN ALLAH, ONUN TEBLİĞ ETTİĞİ KUR’AN A UYUN EMRİNİ VERİYOR. Bu nasıl bir anlayış tarzıdır ki, sap ile samanı birbirine karıştırıyor ve kendimize adeta farkında olmadan, bir din yaratıyoruz.

Allah Resulüme uyun derken, farklı bir şeyden mi bahsediyor? Aslında onunda izahını Kur’an da yapıyor ve Elçisine uymanın, kendisine uymak olduğunu, çünkü Elçisinin yalnız Kur’an ı tebliğ etme görevi aldığını bizlere bildiriyor. Ayrıca onun her anını da kontrol ettiğini, gerektiğinde uyardığını bizlere örnekleri ile bildiriyor Kur’an da. Birçok ayette DEKİ ONLARA diye başlayan ayetler vardır. Konumuzla ilgili bir tanesini hatırlayalım. Enam 50. ayetinde Allah Elçisinin, bakın ne demesini istiyor.  “BEN SİZE, ‘ALLAH’IN HAZİNELERİ BENİM YANIMDADIR DEMİYORUM. BEN GAYBI DA BİLMEM. SİZE ‘BEN BİR MELEĞİM’ DE DEMİYORUM. BEN, SADECE BANA VAHYOLUNANA UYARIM.” Bakın özellikle Allah Elçisinin, yalnız Kur’an a iman ettiğini, uyduğunu söylemesini istiyor. Bu durumda, bizlerinde yalnız Allah a yani Allah ın indirdiği Kur’an a iman etmemiz, uymamız gerekmez mi? Yine Ahkaf suresi 9. ayetinde de aynı şeyi tekrar ediyor ve ne diyordu? “BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM.” Bu örnekleri elbette çoğaltabiliriz. Çünkü Allah Elçisinin görev ve sorumluluklarını bizlere Kur’an da anlatırken, çok net hükümlerini vermiş ve ne demişti. “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) Allah Elçime uyun derken, Elçisinin tebliğini kolaylaştırmaya çalışıyor, yoksa kendi hükmüne ortak etmeye çalışmıyor.

Şimdide gelelim Allah ın Resulüne, Nebinin bizler gibi yanlışlar yapıp yapmayacağı konusuna. Eğer Kur’an ı batıl inançlarımızın etkisinden kurtulup, Nahl suresi 98. ayetin gereğini yerine getirip okumuş olsaydık, bunları asla söylemezdik ve Kur’an, Elçisinin de bizler gibi bir insan/beşer olduğunu, hatta bazen hata yapabileceğini ama Allah ın kontrolünde olduğu için, hemen hatasını uyarılarak düzelttiği örneklerini Kur’an dan görebiliriz. ELÇİLER BÜYÜK GÜNAHLARDAN SAKINDIKLARI VE TOPUMA YAŞANTISI İLE ÖRNEK OLDUKLARI İÇİN, ALLAH ONLARI ELÇİ SEÇMİŞTİR. Yoksa hatasız ve günahsız insan yoktur.

Fussilet 6: De ki: “BEN DE ANCAK SİZİN GİBİ BİR İNSANIM. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. ARTIK O’NA YÖNELİN VE O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN. Allah’a ortak koşanların vay hâline!” (Diyanet meali)

Bu ayette yine Allah, özellikle DEKİ ONLARA diye başlayarak, bizzat kendisinin, bizler gibi bir insan olduğunu, sakın kitap Ehlinin yaptığı yanlışları yaparak, Elçilerimi ilahlaştırmayın, onları benim vermediğim yetkilerle donatmayın diye uyarıyor. Çok daha ilginci, bakın ayetin devamında ne diyor. “ARTIK O’NA YÖNELİN VE O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN.” Yani Allah dan. Bunca açık ayetleri görmezden gelen bizler hala, ne yani Peygamberimiz postacımıydı, onunda dinde hükümler koyma yetkisi vardır demeye devam ediyoruz. Hâlbuki Allah, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM demiyor muydu? Allah Elçisine deki kullarıma diyor, yalnız Allah a yönelin ve yalnız Allah dan yadım/bağışlanma isteyin. Peki, bizler bu ayete iman eden Müslümanlar olarak, ayetin gereğini yerine getiriyor muyuz? Elbette hayır, bu ve benzeri yüzlerce ayetin üstünü, rivayet batıl inançlarımızı yaşayabilmek için örtüyoruz, görmezden geliyoruz ve Kitap Ehlinin Resulleri adeta ilahlaştırdığı hatayı yaparak, ŞEFAAT YA RESULALLAH demekten korkmuyoruz. Halbuki bağışlanmayı, affı yalnız Allah dan dileyin demiyor muydu Allah ? Rabbimiz Furkan 7. ayetinde müşriklerin hatalarına, nasıl bir örnek veriyordu hatırlayalım. “ŞUNU DA DEDİLER: “ BU NASIL ELÇİ? YİYOR, İÇİYOR, ÇARŞIDA PAZARDA DOLAŞIYOR.” Müşriklerin kafasında, işte böyle Peygamber algısı vardı. Gerçi günümüzde de farklı olmadığını görüyoruz.

Peygamberlerde bizler gibi bir insandı ama Elbette onlar toplumda sevilen, örnek gösterilen en az hata yapan, büyük günahlardan sakınan, Allah ın sevgili örnek kullarıydı. Onlar günahsızdı demek, Kur’an dan habersiz olmakla aynıdır.  Kur’an da özellikle Allah, Elçisinin yaptığı hataları Kur’an a alıp, nasıl ikaz ettiği örneklerini verir. Örneğin Abese suresinin ilk dört ayetinde, Peygamberimize gelen bir ağma yani gönül gözü kör, inançsız kişiyi görmezden gelmesi ve ona zaman ayırmak istememesi, Allah tarafından bakın nasıl ikaz edilmiş. “NE BİLİRSİN, BELKİ DE O ARINACAK YAHUT ÖĞÜT ALACAK DA BU ÖĞÜT KENDİSİNE FAYDA VERECEK.” Yine Tevbe suresi 43. ayetinde Allah Elçisini bakın nasıl uyarıyor, ikaz ediyor. “ALLAH SENİ AFFETSİN, KİMİN ÖZÜ SÖZÜ DOĞRU OLDUĞU SENİN İÇİN İYİCE ORTAYA ÇIKMADAN VE KİMİN DE YALANCI OLDUĞUNU İYİCE ANLAMADAN ONLARA NE DİYE İZİN VERDİN?” Yine Tahrim suresinin 1. ayetinde Peygamberimiz, eşleri arasında bir konuda çözüm bulmak adına, Allah ın haram demediği bir konuya haram dediğinde, Allah ın Elçisini uyarması ve benim haram demediğim bir şeye sen, nasıl haram dersin ikazı da, Elçilerinde hatasız insanlar olmadığını bizlere anlatan düşündürücü örneklerdir. TÜM BU ÖRNEKLERİN VERİLMESİNİN NEDENİ, BİZLERİN GEÇMİŞ TOPLUMLARIN YAPTIĞI YANLIŞLARI YAPMAMAMIZ ADINADIR.

Hatasız hiç kimse yoktur. Çünkü Allah yarattığı kullarının özelliklerinden bahsederken Kur’an da, TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR DER. ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR diyerek, insanın bir başka özelliğinden bahseder. Yine bir başka özelliğinden bahsederken de, ZAYIF YARATILMIŞTIR diyerek, nefsinin etkisinde kalabileceği vurgusunu yapar. Bu özelliklere sahip olan biz insanların, hata yapmaması mümkün değil. Peki, bu eksikliklerimizin üstesinden nasıl geleceğiz? İşte onunda yolunu gösteriyor Allah.  İmtihanı gereği, yarattığı hiç bir kuluna, canlıya vermediği bir gücü veriyor. ÖZGÜR İRADE, AKIL, DÜŞÜNME GÜCÜ. Bu özelliklerini kullanan kulum, büyük hatalardan uzak, ez az hatayla yaşar diyor. Onun içindir ki Kur’an da bahsettiği büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızı affederim diyor. İmtihanımızın da en önemli özelliği, Allah hangi kulum aklını kullanarak, onlara gönderdiğim rehber ile doğru yolunu bulacak, onun takibini yapıyor. İMTİHAN İŞTE BÖYLE BİR ŞEY. Allah Elçisine Muhammed suresi 19. ayetinde bakın ne diyor. Bu ayet sanırım tek başına, sorumuza cevap veriyor. “BİL Kİ ALLAH’TAN BAŞKA HİÇBİR İLÂH YOKTUR. HEM KENDİNİN, HEM DE İNANMIŞ ERKEK VE KADINLARIN GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLE!”

Gelelim Allah ın Elçisinin, Kur’an da örnek gösterilmesine. Peygamberimiz ÜMMİYDİ, yani kitap Ehline tabi değildi. Hatırlatmak isterim, günümüzde ÜMMİ kelimesine okuma yazma bilmeyen anlamı verilir ve gerçekler böylece gizlenmeye çalışılır. Bu bir iftiradır aldatmacadır. Peygamberimiz Ümmi olmasına rağmen, herkes tarafından sevilen, sayılan, güvenilir, adaletli bir insandı. Allah ın Elçisi sürekli doğrunun, gerçeklerin arayışında olup, batılın peşinden gitmektense, onlara hiçbir konuda tabi olmadan doğrunun arayışında olmanın, daha akılcı ve mantıklı olduğuna inanmıştı. Bizler için Allah ın Elçisinin ÜMMİ oluşundan alacağımız çok önemli bir ders vardır, ama bu hiç gündeme bile getirilmez. Allah da Elçi olarak kitap Ehli arasından değil ama gerçeklerin arayışında olan bir kulunu, Elçi olarak seçmiş ve onurlandırmıştır. Allah da bizlere Elçim sizler için güzel bir örnektir derken, bizlere şunu da tavsiye ediyor aslında. BENİM KULUM ADALETLİ, GÜVENİLİR, YARDIM SEVER OLMALIDIR. ASLA EMİN OLMADIĞI BİLGİLERİN, RİVAYETLERİN ARDINDAN GİTMEZ, BATILIN VE HURAFENİN TAKİPÇİSİ OLMAZ. YALNIZ ALLAH IN DOĞRU YOLUNUN ARAYIŞINDA OLUR VE ONUN İPİNE SARILMAK İÇİN ÇABA HARCAR. İşte Peygamberimizi Allah bunun için, bizlere örnek göstermiştir.

Dilerim cümlemiz batıldan ve hurafeden uzak, yalnız Allah ın ipine sarılan, Kur’an gerçekleri ile buluşabilmek adına çaba harcayan, Allah ın halis azınlık kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .