Ana içeriğe atla

Kur’an’da Birçok Kez Geçen, Zanna Uymayın Uyarıları, Ne Anlama Geliyor?


 

Bugünkü makalemin konusu, Kur’an’da çok fazla geçtiği ve Allah bu konuda bizleri uyardığı halde, üzerinde hiç konuşulmayan, hatta bu yanlışı çok fazla yaptığımız “ZAN” konusu üzerine olacak. Önce bu kelimenin anlamını doğru anlayalım ki, ayetlerde Allah bizleri hangi konuda dikkatle uyarıyor, onun farkında olalım. Peki ZAN ne demek? Varsayım yani, öyle olduğunu zannetmek anlamına gelir. Varsayımda doğruluğu kanıtlanmamış, ama doğruluğu kabul gören anlamına gelir. Bu kelime Şüphe uyandıran anlamına da gelir. ZAN kelimesi günümüzde RİVAYET kelimesi ile de bağlantılıdır. Rivayette doğruluğu kanıtlanmamış, ama doğru kabul edilebilen ZAN, SANI anlamlarına gelir. Allah ZANDAN yani sanıdan, RİVAYETTEN oluşan hiçbir bilgi, HAKTAN yani Allah katından değildir diye bizleri uyarıyorsa, bizler hala nasıl olurda İslam dininde KUR’AN ile birlikte dinin ikinci kaynağı, Resulün RİVAYET HADİSLERDİR deriz?

Bizlerinde çok fazla kullandığımız bir kelimedir ki, ZANNETMEK, ÖYLE SANMAK aynı anlamlara gelir. Sizce böyle bilgilerle din yaşanır mı? Lütfen unutmayalım, din Allah’ın dinidir ve yalnız onun apaçık hükümleri ile yaşanır. Onun içinde Allah imanınızı yaşarken, EMİN OLMADIĞINIZ ZAN, SANI, RİVAYET BİLGİLER İLE SAKIN HAREKET ETMEYİN, SANI-RİVAYET SÖZLERİN ARDINA SAKIN DÜŞMEYİN, DİYE BİZLERİ UYARIYOR. Gelelim bu konuda ki Kur’an’dan uyarılara.

Necm 28: HÂLBUKİ ONLARIN BU HUSUSTA HİÇBİR BİLGİLERİ YOKTUR. ONLAR SADECE ZANNA UYUYORLAR. ŞÜPHESİZ ZAN, HAKİKAT NAMINA HİÇBİR ŞEY İFADE ETMEZ. (Diyanet meali)

Hucurat 12: EY İMAN EDENLER! ZANNIN BİRÇOĞUNDAN SAKININ. ÇÜNKÜ ZANNIN BİR KISMI GÜNAHTIR. BİRBİRİNİZİN KUSURLARINI VE MAHREMİYETLERİNİ ARAŞTIRMAYIN. BİRBİRİNİZİN GIYBETİNİ YAPMAYIN. HERHANGİ BİRİNİZ ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEKTEN HOŞLANIR MI? İŞTE BUNDAN TİKSİNDİNİZ! ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKININ. ŞÜPHESİZ ALLAH TÖVBEYİ ÇOK KABUL EDENDİR, ÇOK MERHAMET EDENDİR. (Diyanet meali)

Bu iki ayet bile ZANNA uymanın, bir Müslüman için ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor bizlere. Ayete dikkat ettiyseniz, Allah inançlarını yaşarken, ellerinde kesin bir kanıtları, bilgileri olmadığı halde, atalarından kendilerine ulaşan rivayet, zan, sanı bilgileri sanki kesin doğruymuş gibi kabul edip, inanmalarının yanlışlığını anlatıyor ve bizlerde aynı yanlışı yapmayalım diye uyarıyor. Diğer ayette ise, ZAN konusunda uyararak, ZAN yani SANI yani RİVAYET bilgilerin genel çoğunluğu bizleri Allah yolundan saptıracağını ve bizlerin bu bilgilerden sakınmamız gerektiği uyarısını yapıyor. Elbette zan bilgilerin, yani rivayetlerin azda olsa bir kısmı doğru olabilir diyor Allah, ama doğruluğunu anlayabilmemiz içinde, ZAN VE RİVAYET OLMAYAN, EN DOĞRU EN SAĞLAM ALLAH’IN VAHYİ İLE ZAN VE RİVAYET BİLGİLERİ KARŞILAŞTIRIP, ONUN ONAYINI ALDIKTAN SONRA İNANMALIYIZ. Allah ne diye uyarıyordu bizleri Nisa 87. ayetinde. “SÖZ BAKIMINDAN ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” Eğer bizler bu ve benzeri birçok ayete iman ediyorsak, SÖZLERİN EN DOĞRU EN GÜZELİ OLAN ALLAH’IN SÖZLERİNE GÜVENİP, ONLARA UYARAK SANI VE RİVAYETLERİN ARDINA ASLA DÜŞMEMELİYİZ. BİZLER ALLAH EMRETMEDİĞİ HALDE, BUNLARDA ALLAH’IN EMRİ DİYE İNANDIĞIMIZ, OKADAR ÇOK ZANLARIMIZ, SANI VE RİVAYET İNANÇLARIMIZ VAR Kİ, DOĞRUSU SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUM.

Hucurat suresi 12. ayetinde Allah’ın verdiği örnek çok dikkat çekicidir. Birbirinizin gıybetini yapmayın diyor. Gıybet bir kişinin arkasından doğruluğundan emin olamayacağımız, o kişi hakkında hoş olmayan sözlerin söylenmesi anlamındadır. Biz Müslümanlar, Allah’ın Elçisine ait olduğunu iddia ettiğimiz, onca rivayetleri neredeyse her gün camilerde ve birbirimize anlatıyor aktarıyoruz. PEKİ, HANGİMİZ BU RİVAYET HADİSLERİN, GERÇEKTEN ALLAH’IN ELÇİSİNE AİT OLDUĞUNDAN EMİN OLABİLİR? YA ALLAH’IN UYARDIĞI GİBİ, RİVAYET EDİLEN HADİSLERİN BİRÇOĞU YALAN VE İFTİRALARLA DOLU SÖZLERSE, ne olur bizlerin hali hesap günü. Elbette rivayet edilen hadislerin içinde doğru bilgiler, sözlerde vardır ama BUNUN AYRIMINI ELİMİZDEKİ EĞRİ İLE DOĞRUYU BİRBİRİNDEN AYIRAN FURKAN İLE KARŞILAŞTIRIP, DOĞRUYU ORTAYA ÇIKARMALIYIZ. Allah’ın Elçisi mahşer günü şahit olarak çağrıldığında, ben bu sözleri asla söylemedim bana iftira atmışsınız, benim ümmetim emin olmadığı SANI, RİVAYET SÖZLERİN ARDINA DÜŞMEZ, BİRBİRİNİN GIYBETİNİ YAPMAZ, yalnız Kur’an’ın ipine sarılır dediğinde, sizce bizlerin hali ne olur? DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM. Kur’an’ın ZAN yani emin olamayacağımız RİVAYET bilgiler konusunda bizleri, nasıl uyardığı diğer ayetlere bakalım.

Enam 116: EĞER YERYÜZÜNDEKİLERİN ÇOĞUNA UYARSAN, SENİ ALLAH YOLUNDAN SAPTIRIRLAR. ONLAR ANCAK ZANNA UYUYORLAR VE ONLAR SADECE YALAN UYDURUYORLAR. (Diyanet meali)

Yunus 36: ONLARIN ÇOĞU ANCAK ZANNIN ARDINDAN GİDER. OYSA ZAN, HAK NAMINA HİÇBİR ŞEYİN YERİNİ TUTMAZ. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. (Diyanet meali)

Fussilet 23: RABBİNİZ HAKKINDA BESLEDİĞİNİZ İŞTE BU ZAN VAR YA, SİZİ O MAHVETTİ VE KAYBEDENLERDEN OLDUNUZ. (Mehmet Okuyan meali)

Yunus 66: Dikkat edin! Göklerde ve yerde kim varsa (hepsi) yalnızca Allah’a aittir. ALLAH’IN PEŞİ SIRA ORTAKLARA YALVARANLAR NEYİN PEŞİNE DÜŞÜYORLAR! ONLAR, ZANDAN BAŞKA BİR ŞEYE UYMUYORLAR VE ONLAR YALANDAN BAŞKA BİR ŞEY DE SÖYLEMİYORLAR.  (Mehmet Okuyan meali)

Allah’ın ZAN yani SANI, RİVAYET sözlerin peşine takılarak, doğruluğundan emin olamayacağımız bilgilere, sanki doğruymuş gibi inanmanın, bizleri Allah’ın huzurunda nasıl bir son beklediğine, çok güzel örnekler veriyor ve bunları söyleyenlere Allah, ONLAR YALAN UYDURUYORLAR DİYOR.  Peki, bizler bu uyarılardan dersler alıyor muyuz? Ne yazık ki hayır. Allah, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin diye uyardıkça, bu ZAN bilgileri bizler öyle bir konuma getiriyoruz ki, adeta Kur’an’ ı açıklayan, anlatan olmazsa olmaz bilgiler olduğuna inanıyor, BU HADİSLER/SÖZLER olmasaydı Kur’an anlaşılamazdı, kapalı kalırdı diyerek şirkin batağına, boğazımıza kadar batıyoruz. 

Allah Enam 116. ayetinde, çoğunluk rivayetlere inanıyor siz azınlıklara mı uyacağız diyenlerin hatalarını yüzlerine vururcasına, SAKIN ÇOĞUNLUĞA UYMAYIN, ÇÜNKÜ ONLAR ZANNA YANİ SANIYA, YANİ EMİN OLAMAYACAKLARI RİVAYETLERE İNANIYORLAR, ONLARIN SÖZLERİNE İNANIRSANIZ, SİZİ ALLAH’IN YOLUNDAN SAPTIRIRLAR, diye uyardığı halde, bizler Kur’an ile buluşamadığımız için hala, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz diyerek ZAN, SANI, RİVAYET BİLGİLERİ DİN DİYE YAŞAMAYA, ISRARLA DEVAM EDİYORUZ. Bu yanlışımızda ısrar ettiğimiz için Allah, gözlerimize perde çekiyor, kalplerimizi mühürlüyor ve gerçek HAK olan Kur’an ile buluşamıyoruz.

Yunus 36-66 ve Fussilet 23. ayetler, çok net ZAN KONUSUNDA yaptığı ikazlarını tekrarlıyor ve iman ettiğini söyleyenlerin çoğunluğunun, atalarının rivayet, zan içeren inançlarını yaşamaya devam ettiklerini ve ZANNIN, RİVAYETLERİN HAK NAMINA ALLAH KATINDA HİÇ BİR DEĞERİNİN OLMADIĞINI, ÖZELLİKLE BİLDİRİYOR BİZLERE. Ne yazık ki bizler, rivayet, sanı bilgileri öyle bir konuma getirdik ki, bu rivayet bilgiler adeta Kur’an’ın önüne geçirdiğimiz yetmiyormuş gibi bu sözlerin/hadislerin, ayetlerin hükmünü dahi kaldırdığına inanmakta, bir sakınca görmüyoruz.

Fussilet 23. ayet, aslında yaptığımız yanlışlarımıza son noktayı adeta koyuyor ve nasıl uyarıyordu hatırlayalım.  İnancımızı, dinimizi yaşarken Allah’ın açıklamadığı, bahsetmediği konuları da Allah’a nispet ederek söyleyip, bunlara inanmamızın yani ALLAH KONUSUNDA ZAN DA, SANIDA BULUNARAK RİVAYET EDİLEN SÖZLERE İNANMAMIZIN, BİZLERİ MAHVETTİĞİNİ VE BÖYLECE KAYBEDENLERDEN OLDUĞUMUZ UYARISINI YAPIYOR. Bizler Kur’an’dan uzaklaştırıldığımız için ZAN, SANI VE RİVAYETLERE inanıp, batıl düşüncelerin ardına öyle bir düştük ki, adeta kitap Ehlinin yaptığı yanlışları yaparak, Allah’a ve Resulüne iftira attığımızın farkında bile değiliz. Fussilet 23. ayete benzer, geçmiş toplumların yaptığı yanlışlara, bir başka örneği de hatırlatmak istiyorum. 

Nahl 35: Müşrikler dediler ki “ALLAH’IN TERCİHİ FARKLI OLSAYDI ONUNLA ARAMIZA HERHANGİ BİR ŞEYİ KOYUP KULLUK ETMEZDİK; BUNU BİZ DE YAPMAZDIK ATALARIMIZ DA. Allah’ın haram kıldığından başkasını haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. ELÇİLERE, HER ŞEYİ ORTAYA KOYAN TEBLİĞDEN BAŞKA NE DÜŞER? (Süleymaniye vakfı)

Aslında bu örnek, bizlere çok şeyler anlatıyor ama Kur’an’ı yeterli görmeyip, ZAN, SANI VE RİVAYETLERİ din edinirsek aynı yanlışları, bizlerde yapmaya devam ederiz. Geçmiş toplumlar, yanlış inançlarına Kanıt yarata bilmek ve inançlarına devam edebilmek için, Allah’a iftira atmaktan çekinmeyerek ZANDA BULUNMUŞLAR, yaptıkları büyük günahların sebebi adeta Allah’tır deme gafletine düşmüşlerdir. Peki, günümüzde bizler farklı bir yol mu izliyoruz? Lütfen ayetin son cümlesini tekrar okuyunuz. ELÇİLERE, HERŞEYİ ORTAYA KOYAN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA NE DÜŞER Kİ, DİYE HEM UYARI HEMDE SORU SORUYORSA BİZLERE, NASIL OLURDA BİZLER ALLAH’IN ELÇİLERİNİ, ADETA ALLAH’IN DİNDE HÜKÜM ORTAĞI YAPARIZ? Söyleyecek çok şey var, ama anlamamakta ısrar edip gözleri perdelenmişleri, gönülleri mühürlenmişleri, gerçeklerle buluşturmak çok zor.

Ne yazık ki bizlerin Kur’an ile bağımızı kestikleri için, tüm bu gerçeklerden habersiz sanki Allah’a inatla,  Kur’an’ın uyarılarının tam tersini yapmaya devam ediyoruz VE DİYORUZ Kİ, ALLAH ELÇİSİNE KUR’AN’DA BAHSEDİLMEYEN KONULARDA, HÜKÜM VERME YETKİSİ VERMİŞTİR. Bunlara inanmakla bizler, Allah’ın yanında Resulünüde İLAH EDİNMİŞ OLUYORUZ, HATIRLATIRIM. Allah bizleri affetsin. Değerli dostlarım, Allah’ın Kur’an’da yaptığı uyarı ve ikazlarının farkında olmak istiyorsak, Allah’ın bizler için gönderdiği FURKANI, doğru anlayalım ki, EĞRİYLE DOĞRUYU AYIRABİLELİM. Bunu yapmazda, Kur’an’ın onayını almadan her söylenen ZANNA, RİVAYETE inanırsak, inanın hesap günü hesabını veremeyen, şaşkınlıklar içinde kalan, Allah’a ve Elçisine iftira atan, yüzleri simsiyah kesilmiş, Allah’ın kulları arasında oluruz.

DİLERİM CÜMLEMİZ, KUR’AN GERÇEKLERİNİN FARKINDA OLAN, ZAN, SANI VE RİVAYETLERDEN UZAK, İMANINI ARI-DURU ALLAH’IN KİTABI KUR’AN’A SARILARAK YAŞAMA ÇABASINDA OLAN, KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

  1. Akideler ancak, kesinlik ifade eden delilden alınır. Akidenin delilinin kesin olması lazımdır. Çünkü Allahu Teâla zannî olana itikat edenleri zemmederek şöyle buyurmuştur : "Onlar zandan başkasına tabi olmazlar. Halbuki, zan haktan bir şey ifade etmez."
    https://t.co/XX8A1aBzf6

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...