Ana içeriğe atla

KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALAT/NAMAZ, ORUÇ VE ZEKATIN AMACINI, ÖZÜNÜ DOĞRU ANLAYABİLMEK….


 

Kur’an ı anlamadan doğru yaşamamız, mümkün olamaz. Belki birilerinden, Kur’an hakkında çok şeyler öğrenebiliriz, ama doğruluğundan asla emin olamayız. Emin olabilmek içinde, önce kendimiz mutlaka Kur’an ile buluşmalı ve onu anlayabilmek adına çaba harcamalıyız. Çaba harcamadan, kendimizden bir uğraş vermeden, imtihanımız da başarılı olacağımızı da düşünmemeliyiz. Eğer birileri siz Kur’an ı anlayamazsınız, onu veli insanlar, alimler ancak anlayabilir diyorsa, şunu unutmayınız ki, BUNU SÖYLEYENLERİN KUR’AN DAN, GİZLEMEYE ÇALIŞTIKLARI BİR ŞEYLER VAR DEMEKTİR. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, asla kullarının anlayamayacağı bir rehber gönderip, daha sonrada ondan sorumlu tutmaz.

Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, acaba Allah ın Kur’an da bolca bahsettiği, bizlere önerdiği, SALAT/NAMAZ, ORUÇ, ZEKÂT GİBİ İBADETLER, bizlerin Allah a borcumuz mudur, yoksa başka bir amacı mı vardır? Çünkü günümüzde namaz her Müslüman ın Allah a borcudur denir. Gerçekten Yaradan ın bizlere Kur’an da zikrettiği, ibadetleri Allah a borcumuzu ödemek için mi yapıyoruz? Ya da onun için mi yapmalıyız? Bu önemli konuyu, gelin birlikte Kur’an ışığında düşünelim, anlamaya çalışalım. Önce Kur’an da SALAT diye geçen, genelde bizlerin namaz diye çevirdiğimiz konuyu ele alalım. Eğer namaz bizlerin Allah a borcumuz olsaydı, borç alacak ilişkisini Yaradan la kurmamız gerekirdi ki, sanırım bu borcu bizlerin ödemesi çok zor olurdu. Borç alacak ilişkisi, aynı değerde kişiler arasında olur. YARADAN LA BİZ ACİZ KULLARININ ARASINDA, SİZCE BÖYLE BİR ALIŞ VERİŞ OLABİLİR Mİ? BORÇ ALACAK İLİŞKİSİ İLE KONUYU ELE ALIR, ALLAH A YAKLAŞIRSAK, ONUN YÜCELİĞİNE, EŞİ BENZERİ OLMAYAN MAKAMINA, SAYGISIZLIK YAPMIŞ OLURUZ. 

Salat-Namazı Kur’an da bolca zikreden Allah, bu yolu bizlere neden öneriyor olabilir. Salat ile ulaşılmak istenen amaç, fayda nedir? Önce bunu gerçek anlamda doğru anlamalıyız ki, salatın-namazın faydasını görebilelim. Dikkat ederseniz, Kur’an namazdan bahsederken, bu yolla Yaradan ile bir bağ kurulacağını ve bu irtibat sayesinde, Allah tan yardım istenebileceği örneğini verir. 

Bakara 45-46: SABIR VE DUA İLE ALLAH’TAN YARDIM İSTEYİN. Sabır ve dua, Rablerine kavuşacaklarını ve kesinlikle O’na döneceklerini bilen, gerçekten kalbi Allah sevgisinden dolayı ürperenlerin dışındakilere ağır gelir. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayette geçen SALAT kelimesi tercüme edilirken, genelde namaz diye çevrilir. SALAT kelimesinin Kur’an da geçen üç anlamı vardır. DUA, İNSANLARIN BİRBİRİNE DESTEK OLMASI, VE BİZLERİN KIYAM, RÜKU VE SECDE İLE YAPTIĞIMIZ FARSÇA İSMİYLE, NAMAZ ANLAMLARINDA GEÇER. Bu durumda ayeti şöyle anlayabiliriz. Sabrederek ve Allah a dua ederek, onun huzurunda kıyam ve rüku ederek ondan yardım isteğinde buluna biliriz. Demek ki namazın-duanın asıl amacı, Allah ile diyalog kurmak, ondan yardım istemekmiş. Eğer namazın asıl amacını anlayamayıp, Allah a borcumuzu ödüyoruz fikrinden yola çıkarsak, namazın-duanın asıl amacını anlamamış oluruz, ayrıca toplumda insanlar arasında birbirine destek olmamız gerçeğini de göz ardı etmiş oluruz. ALLAH IN BİZLERİN NAMAZINA İHTİYACI YOKTUR, AMA BİZLERİN ALLAH IN YARDIMINA İHTİYACIMIZ VARDIR. 

SALAT YANİ NAMAZ, DUA YARADAN LA KULUNUN BİR OLDUĞU ANDIR. ALLAH IN HUZURUNDA SAYGIYLA BOYUN EĞİP, TÜM BENLİĞİMİZLE ONA TESLİM OLDUĞUMUZ ANDIR. RİYADAN, HER TÜRLÜ KÖTÜLÜKTEN, KİNDEN, NEFRETTEN UZAK KALABİLMENİN YOLUDUR. 

SALAT, YARADAN A AÇILAN BİR KAPIDIR. O kapının da anahtarı yalnız ve yalnız Kur’an da anlatılmış, ama Allah kullarının bu anahtarı bulması adına çaba harcamasını istemiştir. ONUN İÇİN ALLAH AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNMEMİZİ, AKLIMIZI KULLANMAMIZI EMREDER. Aklını kullanmayan, birilerine koşulsuz teslim olan, asla Yaradan a açılan kapıdan geçemez. İşte tüm bu gerçeklerin farkında olan, ancak salatın faydasını görebilecek, o anahtara sahip olacaktır. Başaramayan ise, nefsini aldatmaktan öteye gidemeyecektir.

Düşünerek Kur’an ı okuyan bir Müslüman, geçmiş namazların kılınmasından, Allah ın bahsetmediğini görecektir. Böyle bir sorumluluktan Kur’an bahsetmez. ALLAH GEÇMİŞE DEĞİL, YAŞADIĞIMIZ O ANA VE GELECEĞİMİZE YÖN VERİR. ÇÜNKÜ GEÇMİŞ YAŞANMIŞTIR, ANCAK GEÇMİŞTEN DERSLER, İBRETLER ALARAK GELECEĞİMİZE YÖN VEREBİLİRİZ. Eğer salat/namaz, dua Allah a borcumuz olsaydı, geçmiş kılmadığımız namazlarımızın da kılınmasını isterdi bizlerden. Ama Allah ın böyle bir emri Kur’an da yoktur. 

PEKİ, GEÇMİŞ SALAT-DUA-NAMAZ KONUSUNDA NE SÖYLEYEBİLİRİZ? GEÇMİŞ KILMADIĞIMIZ NAMAZLARIMIZIN, ALLAH A YAKLAŞARAK YAPMADIĞIMIZ DUANIN, TOPLUMDA UZAK KALDIĞIMIZ YARDIMLAŞMANIN, BİZLER İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ. YARADAN İLE BAĞLANTI KURMADIĞIMIZ, ONUN HUZURUNA DURMAKTAN UZAK, ONUN NURUNDAN, ÖNERİLERİNDEN, YARDIMINDAN KOPUK YAŞADIĞIMIZ, BİZLER İÇİN KAYIP GÜNLERİMİZ DİYEBİLİRİZ. İNSANLAR ARASINDA YARDIMLAŞMANIN OLMADIĞI, BİR TOPLUMU DÜŞÜNÜN. İŞTE SALAT TAN UZAK KALARAK, NASIL BİR TOPLUM YARATMIŞ OLDUĞUMUZU, DAHA İYİ ANLAYACAKSINIZ.

 Buradan da anlaşılıyor ki, bizlerin kıldığı namaza, Allah a yaptığımız duaya, aramızda yapacağımız yardımlaşmaya, destek olmaya Rabbin ihtiyacı yok, TAM TERSİNE BİZLERİN İHTİYACI VARDIR. Çünkü namazla bizler Allah a yaklaşır, onun nuru ile nurlanır, gönül gözlerimizi onun ışığıyla aydınlatırız. Yaradan ı hatırlarız, onu zikrederiz, tespih ederiz ve hayatımıza onun önerileri ile yön veririz. Doğru, güzel yaşamanın tadını, nefsimizde hissederiz. Bakın Allah namaz konusunda ne diyor.

“İMAN EDİP BARIŞA/HAYRA YÖNELİK DEĞERLER ÜRETEN, NAMAZI/DUAYI YERİNE GETİREN, ZEKÂTI VERENLER İÇİN RABLERİ KATINDA KENDİLERİNE ÖZGÜ ÖDÜLLERİ VARDIR. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar…”(Bakara 277)

Bu ayettede SALATI gereği gibi ikame eden, yani yerine getirenlerden bahsediyor. Devamında da toplumda, sosyal adaleti dengeleyebilmek adına zekat vererek, yardımlaşmaya davet ediyor ve böyle yapanları Allah, ödüllendireceğini bildiriyor. Peki, neden mükâfat, ödül verileceğini söylüyor, bolca namaz kılanların mı mükâfatlandırılacağını söylüyor? Lütfen bu ayete dikkat edelim. Kur’an da geçen SALAT kelimesini yalnız namaz diye anlarsak, bolca namaz kılan ama toplumda yardımlaşmadan uzak, birbirine düşman toplumlar yaratırız.  İMAN EDİP, İYİ İŞLER YAPMALARI , YARDIMLAŞMALARI VE YALNIZ ALLAH I VELİ EDİNİP, YALNIZ ONDAN YARDIM DİLEYEN TOPLUMLAR OLMAMIZ HALİNDE, BU KULLARIMA KORKU YOKTUR DİYOR. Yoksa ben iman ettim, bol bol da namaz kılıyorum demekle değil.

Allah birçok ayetinde, üstünde durduğu bir konu vardır. İYİLİK, GÜZELLİK, BARIŞ VE HAYIRDA YARIŞMAK.  Hatta cennetinin en güzel makamını hayırda ve barışta yarışanlar için ayırdığı örneğini verir. Dikkat ediniz lütfen namazı çok kılan, orucu tam tutan demiyor. Önemli olan sonucu alabilmektir. NAMAZ, ORUÇ BİZLERİ İYİLİĞE, GÜZELE, DOĞRUYA, HAYRA, BARIŞA ULAŞTIRMANIN YOL VE YÖNTEMLERİDİR. BU YOLU, YÖNTEMİ DOĞRU KULLANMIYORSAK, İŞİN ÖZÜNE İNMEDEN GÖRÜNTÜYE, GÖSTERİŞE ÖNEM VERİYORSAK, İSTENİLEN AMACA DA ULAŞMAMIZ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. BU DURUMDA MÜKÂFAT BEKLEMEK ELBETTE DOĞRU OLAMAZ. Lütfen Maun suresinde Allah ın yazıklar olsun, O salatı gösteriş için yapanlara uyarısını, doğru anlayalım. Tüm bunları, doğru, huzurlu bir toplum yaratmak için Allah bizlerden istiyor. 

Eğer Müslüman olduğunu söyleyen bir toplum barıştan, yardımlaşmadan, iyilikten uzak bir toplum olarak yaşıyorsa, bu toplum Allah ın SALATIN özünde isteneni kavrayamamış şekilsel, gösteriş boyutunda SALATI yaşayarak, boşa zamanlarını harcıyorlar demektir. Sanırım İslam toplumunun büyük bir çoğunluğu, bu gerçeği kavrayamamış görünüyor. Gelelim ORUÇ konusuna. Oruç tutmamız da, Yaradan a bir borcumuz olmayıp, tam tersine bizlerin hayatında, sağlıklı yaşamanın çok önemli bir yoludur. Eğer Allah a borcumuz mantığıyla bakarsak, oruç tutamayanların borcunu ödemediği çıkar ki, bu düşünce ve fikir yanlıştır. Allah bizlerin ne namazına, nede oruç tutmamıza yani aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Çünkü onun eşsizliği, yüceliğinin hesabını dahi bizler yapamayız. Allah oruçtan bahsederken, bakın ayetinde nasıl bir bilgi verir.

Bakara 183: Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekiler üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. BU SAYEDE KORUNMANIZ UMULMAKTADIR.

Demek ki orucun emredilmesinin amacı, bizlerin korunması sağlığımıza kavuşması için olduğu anlaşılıyor. Yine oruç konusunda açıklama yapan Allah, bulunduğumuz oruç ayında tutamadığımız günleri de, daha sonra fırsatını bulduğumuz, sağlığımıza kavuştuğumuz en kısa zamanda tutmamızı ister. Hiç tutamayanların da, fakiri doyurmaları yolunu gösterir. GEÇMİŞ YILLARIMIZI, ORUÇLA DEĞERLENDİRMEDİYSEK, SAĞLIKLI OLMANIN YOLUNU KAÇIRMIŞIZ DEMEKTİR DİYEBİLİRİZ. Elbette buda bizlerin, bedenimiz ve ruhumuz için büyük bir kayıptır. Bunu yapmakla, Yaradan ın bizlere verdiği emanetini, doğru kullanmadığımızı söyleyebiliriz. Zekât konusunda Allah, çok dikkat çekici bir örnek verir.

Bakara 245: Kimdir o adam ki, ALLAH’A GÜZEL BİR BORÇ VERSİN DE, Allah da ona kat kat fazlasıyla (verdiğini) ödesin! Allah (rızkı) kısar da, açar da. Hep O’na döndürüleceksiniz.

Ayetin güzelliğine bakar mısınız lütfen. Allah fakire,  maddi imkânı olmayana zekât vermeyi, ihtiyacını karşılamayı, kendisine borç verme olarak kabul ediyor. Elbette bunu yapan, karşılığını Allah tan görecektir. Allah zekât konusuna Kur’an da çok önem verir ve derki; Zekât sizlerin malınızın, paranızın bereketidir. Zekât verilen bir toplumda, toplumsal barışın sağlanacağı, insanların daha huzurlu ve mutlu olacağı açıktır. Allah zekâtımızı, hayrımızı, yapacağımız infakı özellikle belirlememiş ve miktarını özellikle bizlere bırakmıştır. Çünkü imtihanın gereği de, bu değil mi zaten. Allah bu konuda bizleri bilgilendirirken, gelirinizden ihtiyacınızdan arta kalanından verin infak edin der bizlere. 

Açıkça Allah bizleri, bu dünyada özgür bıraktığını söylerken, yapılan her şeyin bir karşılığı olacağının da dikkatini çeker.  Emredilen ibadetlerin yapılmadığında, bu dünyada beşeri kanunlarla bir ceza verilmesinden bahsetmez. ÇÜNKÜ EMRETTİĞİ İBADETLERİN, YERİNE GETİRİLMEMESİNİN MUHATABI, ALLAH IN BİZZAT KENDİSİDİR. CEZAYI DA MÜKÂFATI DA ALLAH YALNIZ BEN VERİRİM DER. Salatın gereklerini yerine getirmediğimiz de zararlı bizler oluruz. Çünkü Allah dan yardım dilemiyor da edindiğimiz velilerden, şeyhlerden diliyorsak, Allah ı zor durumumuzda yanımızda yardımcı bulamayız. Toplumda yardımlaşmadan uzak yaşıyorsak, huzurdan uzak bir birine düşman bir toplum yaratmış oluruz. Allah oruç tutan sağlıklı olur diyor da tutmuyorsak, kendimiz kaybederiz, sağlıklı yaşayamayız. Demek ki Allah ın tavsiyelerinden uzak yaşarsak, kaybeden kendimiz oluruz. Toplumun huzurunu, düzenini sağlamak adına koyduğu GENEL kuralların uygulanmasında, elbette Kur’an da beşeri cezalar konmuştur. Örneğin toplumda fuhşun, hırsızlığın çoğalmaması için konmuş olan kurallar, cezalar gibi.

Değerli dostlarım. Allah bizlere SALATI, ZEKATI VE ORUCU emretmişse, bizlere düşen önce yerine getirmek, daha sonrada tüm bunların ne amaçla emredildiğini anlamaya çalışmak olmalıdır. Bunu yapabilmemiz içinde, bizler Kur’an ı mutlaka anladığımız dilden okumalıyız. Ayetler üzerinde düşünerek, ayetlerin ne maksatla indirildiği gerçeğini gördüğümüzde, imanımızın çok daha sarılmaz ve güçlü olacağını işte o zaman fark edeceğiz. Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, onun nuru ile aydınlanan, Allah ın halis kulları arasında oluruz.                        

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...