Ana içeriğe atla

KUR’AN’I VE İSLAM’I ALGILAMA, YAŞAMA KONUSUNDA YAPTIĞIMIZ, ÇOK BÜYÜK YANLIŞIMIZ……


 

Bu makalemde sizlere çok dikkat çekici ve düşündürücü bir örnek vermek istiyorum. Bu örnek, geleneksel İslam anlayışında çok kabul gören yanlış bir düşünce ve inanç.  İsterseniz önce yazalım, sonra üzerinde birlikte düşünelim.

“KUR AN BANA YETERSE, BEN O ZAMAN KUR AN I AÇAR OKURUM ve kendi anladığım gibi dinimi yaşarım ve ortaya milyonlarca din çıkar. Çünkü niye, herkes anladığı gibi yaşarsa, herkes görüşüne göre amel eder ve din diye bir şey kalmaz. ÇÜNKÜ KUR’AN DA ABDEST ŞEKLİ YOK. Şimdi okuyun bana, ŞÖYLE HADİSLERE BAKMADAN ABDEST İ TARİF ET? Bu kadar İslam âlimi geldi de bu kadar eserler yazdılar, bize Kur’an yeter demediler, şimdi sen bunlardan daha mı âlimsin, sana kimse inanmaz.”

Bu sözleri söyleyen ve inanan bir insanın, önce Kur’an ile buluşmadığını, onun yol ve yönteminden uzak bir inanç sahibi olduğunu, çok açık söyleyebilirim. Hatırlatmak isterim, Kur’an ın bizlere dinimizi ve inancımızı yaşamak için yeteceğini söyleyen, bizzat Kur’an. YANİ ALLAH BUNU SÖYLÜYOR. Allah ın Elçisi Kitap Ehline Kur’an ı tebliğ ederken, onlarda aynısını söylemişlerdi. “Tamam, Kur’an a iman edelim ama bizlerin atalarından gelen inançları da var. Onları da yaşamak istiyoruz” dediklerinde Allah, onlara nasıl bir ayet indirmişti?  “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51) Bu ayet bizleri ilgilendirmiyor mu yoksa? Yalnız kitap Ehlini mi ilgilendiriyor. İşte bizler bu yol ve yöntemle ayetleri, birer birer saf dışı yapıyor ve Kitap ehlinin düştüğü yanlışlara bizlerde düşüyoruz.

Allah Kur’an da düşün, aklını kullan Ey kullarım diye boşuna uyarmıyor. Bizler düşünmeyi başkalarına bıraktığımız sürece, Allah ile aldatılmaktan asla kurtulamayız. Algılayamadığımız ve kabullenemediğimiz bizlere yanlış aksedilen bir konu var. Kur’an ı herkes anlayamaz düşüncesi. Eğer böyle olsaydı, Allah Kur’an da birçok kez tekrar ederek, YEMİN OLSUN Kİ BU KİTABI SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK Kİ, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYOR. Eğer bizler Kur’an dan Allah ın vah yettiğini, kendimiz anlamaya çalışmaz da, birilerinin sözlerine kuşkusuz uyarsak, başkalarının yaratacağı bir dine inanca tabi olma tehlikemiz çok yüksek olacaktır. 

Lütfen şöyle düşünün, HAŞA ALLAH KULLARINA, KENDİ VAHYİNİ ANLATAMIYOR VE İZAH EDEMİYOR DA, BUNU İÇİMİZDEN BİRİLERİ Mİ BAŞARIYOR? NE DERSİNİZ? Bu da çok büyük bir risk. Bizler Kur’an ı rehber almadan, yani Kur’an ile bizler bizzat tanışmadan, kendimiz araştırmadan din diye anlatılan her söylenene inanırsak, evet onların anlattıkları rivayet bilgiler ışında, her Kur’an ı okuyan, kendine bir din yaratır. Ama Kur’an ı Anlayarak ve üstünde düşünerek, Allah ın istediği yol ve yöntemi kullanarak okursak, asla yanlış anlamayız. Ya da çok az hata yaparız belki, ama anlayabilmek adına çaba göstermeye devam edersek, O yanlışlarımızın da farkına mutlaka varırız. Onun içinde, Nahl suresi 98. ayetin gereklerini yerine getirip, mutlaka Kur’an ı ondan sonra anladığımız dilden okumaya başlamalıyız. İnanın farkını o zaman anlayacaksınız. Önce kafamızdaki ön yargılardan kurtulmalıyız.

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2019/07/nahl-suresi-98-ayet-uzerinde-dikkatle.html

Şöyle düşünün lütfen. Üniversitelerde yüzlerce yabancı bilim adamlarının yazdığı kitaplar, her ülkenin kendi diline çevrilerek okunuyor ve her okuyan öğrencide farklı anlamıyor, hepsi aynı anlıyor. Hatırlayınız ülkemizde uzaktan eğitim diye bir sistem var. Kitaplar veriliyor ve herkes bu kitaplara çalışıyor, zamanı gelince bu kitaplardan imtihan oluyor. Hiç kimsede ben bunu anlamıyorum demiyor. Dersini çalıştıkları ölçüde başarılı oluyorlar. Elbette Allah ın kitabıyla hiçbir beşeri kitabı karşılaştırmıyorum, yanlış anlaşılmasın. Beşerin yazdığı bir kitap için, ayrıca kitaplar yazılıp bu bilgiler olmadan O kitabı anlayamazsın denmiyorsa, ALLAH KATINDAN GELEN EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR NUR, IŞIK, FURKAN KUR’AN IÇİN NASIL OLUR DA KUR’AN BEŞERİ ŞU YA DA BU BİLGİLER OLMADAN ANLAŞILAMAZ, RİVAYET HADİSLER OLMASAYDI KUR’AN KAPALI KALIRDI DERİZ. Lütfen kendimize gelelim. Allah kullarının anlayamayacağı, ya da her dile tam tercüme edilmeyen bir rehber kitap gönderip, daha sonrada tüm kullarını, aynı kitaptan hesaba çekmez. Bu hataya nasıl düşüyoruz, işte onu anlamak çok zor. SANIRIM GÖZLERDE PERDE, GÖNÜLLERDE MÜHÜR OLMASI, BÖYLE BİR ŞEY OLSA GEREK.

Günümüzde bizler, Allah ın Kur’an da onlarca düşün aklını kullan emrini de görmezden gelerek, düşünmeyi bir başkasına bırakıyoruz. Bunu yaptığımızda, Allah ın bizleri Kur’an dan imtihan edeceğine hükmettiği kuralını da çiğniyor ve imtihanımızı başkalarına havale etmiş onların söylemleri, ya da Kur’an dan anladıkları ile imtihanımızı yaşıyoruz. BU DÜŞÜNCE SÜRÜ DÜŞÜNCESİDİR Kİ, ALLAH BU KONUDA BİZLERİ UYARMIŞTIR KUR’AN DA. 

Çok ilginçtir Kur’an da Allah, namaz kılın emrini verecek ve kılmadan öncede abdest almamızı söyleyecek ama Kur’an da bu detayı vermeyecek öylemi? Bu zihniyet ve inanç bu örneği çok veriyor ama bu söylem Kur’an dan habersizlerin söylemi ve inançlarıdır. Kur’an bu konuda elbette bizlere gereken bilgiyi en kolay ve basit bir şekilde Maide 6. ayetinde veriyor ve ne diyordu hatırlayalım. 

“EY İNANIP GÜVENENLER! NAMAZA KALKTIĞINIZ ZAMAN YÜZLERİNİZİ VE DİRSEKLERİNİZE KADAR ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞINIZI VE AYAK BİLEĞİ KEMİKLERİNE KADAR, AYAKLARINIZI MESH EDİN…”( Maide6)

Ama bizler, her zaman yaptığımız gibi, geleneksel fıkıh/mezhep inancının dine yaptığı ilaveleri Kur’an da göremediğimizde, bakın bu detaylar Kur’an da yok diyebiliyoruz. Bu şirktir, bunları söyleyenler müşriktir hatırlatırım. Allah bizleri susuzluk, su kıtlığıyla imtihan ettiğinde, hemen Diyanet o meşhur fetvalarından veriyor ve ne diyor hatırlayınız. “ABDEST ALIRKEN, ALLAH IN KUR’AN’DA EMRETTİĞİ FARZLARI İLE ALIN Kİ SU TASARRUFU YAPALIM.” Su bollanınca yine israfa devam, ders almak ne yazık ki yok. Tıpkı günümüzde salgın olan Kovit 19 hastalığından, hiç bir ders almaya niyetimizin olmadığı gibi. Bu konuda söyleyecek o kadar çok şey var ki. İşte bizlerin İslam anlayışı. Kendimize öyle bir din yarattık ki, Allah kuluna yetmemiş, hâşâ anlatamamış izah edememiş de, bu izahı bizler rivayetlerden, mezheplerden, beşerin kitaplarından öğreniyoruz. Allah affetsin, birde hiç korkmadan, hadislere bakmadan abdest almayı bana tarif edin bakalım diye meydan okuyabiliyorlar. Hatırlatırım bu meydan okuyuş Müslüman a yani kişilere değil, ASLINDA ALLAH A, ONUN KİTABINA YAPILIYOR. 

Bizler kendilerini hiç tanımadığımız, görmediğimiz hatta bizlere ulaşan filanca kişiye ait olduğunu iddia ettikleri düşüncelerin ve söylemlerin, bahsedilen kişiye ait olup olmadığına bile emin olmadığımız halde, şunu söylemekten çekinmiyoruz. “ Bu kadar İslam âlimi geldi de bu kadar eserler yazdılar, bize Kur’an yeter demediler, şimdi sen bunlardan daha mı âlimsin, sana kimse inanmaz.” Günümüzde bizlere, rivayet yollarla ulaşmış onca bilgilerin bizler, asla bahse konu kişilere ait olduğunu bilemeyiz. Bilmemizin de bir önemi yok zaten. Önemli olan Kur’an dan konuşup konuşmadıkları, yada söylenenlere Kur’an ın onay verip vermediğidir. ALLAH YALNIZ ALİM DEDİKLERİ KİŞİLERİ KUR’AN DAN İMTİHAN ETMİYOR, HEPİMİZİ İMTİHAN EDİYOR. AYRICA İSLAM DİNİNDE RUHBAN SINIFININ OLMADIĞINI DA BİZLERE BİLDİRİYOR. BU DURUMDA BİRİLERİNDEN VE DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMADAN KOPYA ÇEKEREK, İMTHANIN DA BAŞARILI OLAN BİR ÖĞRENCİ SİZ GÖRDÜNÜZ MÜ, DUYDUNUZ MU? İşte bizler İslam ı böyle, doğruluğundan emin olamayacağımız bilgilerle yaşıyor ve birde bu bilgileri sorgusuz savunuyoruz. HÂLBUKİ ALLAH, EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA SAKIN DÜŞMEYİN, HESABINI SORARIM DEMEMİŞ MİYDİ?

Mahşer günü, hesabın sorulacağı O çetin gün geldiğinde, kendilerini hiç tanımadığımız ve Alim dediğimiz kişilerin rivayetleri ve Peygamberimizin hadisleri diye nakledilen sözlerini, Kur’an dan doğruluk onayını almadan, araştırmadan inanır ve İmanımızı yaşayıp huzura geldiğimizde Allah bu kişilere, sizler mi bu bilgileri dinin gerekleri ve Allah ın emri diye anlattınız kullarıma diye sorduğunda, İslam ı bu rivayet bilgilerle yaşayanlar, şöyle bir cevap alırsa, ne duruma düşerler sizce? 

BEN ALLAH IN RESULÜ OLARAK ÜMMETİME, ALLAH IN VAH YETTİĞİ AYETLERİNDEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYİ, BUNLARDA DİNİN EMRİDİR, AYETLERİ BU BİLGİLER IŞIĞINDA ANCAK ANLAYABİLİRSİNİZ DEMEDİM. ZATEN BUNU SÖYLEMEM DE KUR’AN A GÖRE MÜMKÜN DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ ALLAH IN BANA VERDİĞİ GÖREVE TERS DÜŞER DEDİĞİNDE, DİN ÂLİMİ DEDİĞİMİZ KİŞİLERE DE SORULDUĞUNDA, ASLA BİZLERE İSNAT EDİLEN SÖZLERİ SÖYLEMEDİK, BİZLERE İFTİRA ETMİŞLER, DEDİKLERİNİ DÜŞÜNELİM. BU KİŞİLERE ATFEN SÖYLENEN SÖZLERE, HİÇ KUŞKU DUYMADAN İMANLARINI YAŞAYANLARIN HALİ, NE OLUR SİZCE? YORUMUNU SİZLERE BIRAKIYORUM. ÇÜNKÜ KUR’AN MAHŞER GÜNÜ, BUNLARDA ALLAH KATINDANDIR DİYENLERİN ACIKLI HALİNİ VE KAÇACAK YER ARADIKLARI ÖRNEKLERİNİ VERİLİYOR.

Lütfen unutmayalım, Allah her kulunu kapasitesi ölçüsünce sorumlu tutar. Allah Zuhruf 44. ayetinde, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye hükmünü verdiyse, bizlere düşen imtihanımızı rivayet, sanı ve batıldan uzak, YALNIZ ALLAH’A YANİ ONUN KİTABINA GÜVENİP DAYANARAK, Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyup, Allah ın hükümlerini hayatımıza geçirmek olmalıdır. Elbette hepimiz aynı ölçüde Kur’an ı anlayamayız ama çaba gösterdiğimiz müddetçe anlama ve algılama kapasitemiz artacaktır. İmtihanında gereği bu değil midir zaten. Allah bu niyette olan kullarının, gönül gözünü açacağını ve gerçeklerle buluşturacağını Kur’an da müjdelemiştir. GAYRET VE ÇABA BİZDEN, YARDIM YÜCE RABBİMİZDEN. ALLAH CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLSUN.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .