Ana içeriğe atla

NEBİ/RESUL EŞLERİ VE ÇOK ÖZEL KONUMLARI…..


 

Bu yazımda, Allah ın Resulünün eşleri hakkında, Kur’an ın indirdiği çok özel ayetlere bakarak, onların nasıl özel bir konumda olduklarını anlamaya çalışalım. Nebi eşlerine hitaben söylenen, bazı ayetler örnek gösterilerek, yapılan yanlışlardan vazgeçmek, Kur’an ı ve ayetleri doğru anlamakla mümkün olacaktır. 

Ahzab 53: Ey iman etmiş kimseler! Yemek için izin verilmeden, vakitli vakitsiz NEBİNİN evlerine girmeyin; davet edilirseniz girin, yemeği yiyince dağılın. Orada bir sohbet ortamı da aramayın. Bu haliniz NEBİYİ üzüyor ama sizden çekiniyor. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. ONUN EŞLERİNDEN BİR ŞEY İSTEDİĞİNİZDE PERDE ARKASINDAN İSTEYİN. Bu sizin gönülleriniz için de, onların gönülleri için de daha nezih olur. ALLAH’IN ELÇİSİNİ ÜZMEYE VE ONUN ARKASINDAN EŞLERİNİ NİKÂHLAMAYA ASLA HAKKINIZ YOKTUR. Böyle yapmanız Allah katında ağır bir kusur olur. (Süleymaniye vakfı meali)

Önce Kur’an ı bir bütün olarak düşünelim. Allah Nebi/Resul eşlerini, diğer kadınlarla aynı mı görüyor, burası çok önemli. Kur’an a baktığımızda, özellikle Nebi eşlerine hitap eden, birçok ayet indiğini görürüz. Örneğin peygamberimiz eşlerinden birisine, gizli bir söz söylemişti ve o bu sözü diğerlerine iletmiş ve arada üzüntü verici bir durum çıkmıştı. Rabbimiz bu durumu peygamberimize bildirdikten sonra, bakın Allah Nebi eşlerini nasıl ikaz ediyordu?

Tahrim 4-5: “Ey hanımlar! İkiniz de Allah’a tövbe etmelisiniz. Çünkü kalbinizi bozdunuz. Eğer Nebime/Resulüme karşı iş birliği yaparsanız, Allah onun koruyucusudur. Cibrîl, duyarlı müminler ve melekler, ona sahip çıkacaktır.” “Nebim sizi boşayacak olursa, belki de, Rabbi ona sizden daha hayırlı, kendisini Allah’a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verir.”

Bu ayetten de anlıyoruz ki Allah, elçisini önce en yakından koruma ve kollayabilmek için önlemler alıyor. Onun önce iç huzurunu sağlamak için, her türlü tedbiri alıyor. Şimdi Rabbimiz peygamber eşlerini bakın nasıl uyarıyor ona bakalım.

Ahzap 32: Ey Nebi’nin hanımları! SİZ KADINLARDAN HERHANGİ BİRİ GİBİ DEĞİLSİNİZ. Allah’tan sakınıyorsanız cilveli konuşmayın, kalbi bozuk olan kimse umuda kapılır. Sözü, ciddiyeti bozmadan söyleyin. (Süleymaniye vakfı)

Bu ayetten de anlaşılıyor ki, Nebinin eşleri Allah katında çok özel bir konuma sahip. Buradan yola çıkarak, kesinlikle bizler kendi eşlerimizle bir tutmayacağımız anlatılıyor. Hatta sanırım peygamberimizin eşleri, bazı sorunlar yaratıyor ve peygamberimizi üzüyor olmalı ki, bakın Allah nasıl bir ayet gönderiyor ve uyarıyor.

Ahzap 28: Ey NEBİ eşlerine de ki, “Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mal vereyim ve sizi güzellikle ayırayım.” (Süleymaniye vakfı)

Bunlarda yetmiyor ki, daha titiz önlemler alıyor Yaradan ve bakın neler söylüyor, peygamberimizin eşlerine.

Ahzap 30: Ey Nebi’nin hanımları! Sizden kim ispatlanabilir bir fuhuşla gelirse o suçun cezası İKİ KAT OLUR. Bu Allah’a kolaydır. (Süleymaniye vakfı)

Hâlbuki Allah bizlere, ne yaparsanız yaptığınızın misli kadar ceza ile karşılık görürsünüz demişti. Dikkat ediniz lütfen, burada ise iki katı diyerek, adeta peygamberimizin önce aile içindeki huzurunu sağlıyor ki, görevini tebliğini huzur içinde yapabilsin. Ayetin devamında ise Allah resulüne gönülden itaat eder ve yardımcı olursa, ona mükâfatını iki kat veririz diye de belirtiyor. Demek ki Nebi/Resul eşleri, Allah katında çok özel konumdaysa, bizler içinde çok özel bir konumda olması gerekir.

Şimdi gelelim yazımızın en başında verdiğimiz, Ahzap 53. ayete. Bu ayette de Allah yine, peygamberimizin zor durumda kaldığı, fakat söyleyemediği bir durumu açıklığa kavuşturarak, elçisine yardımcı oluyor. Gelişi güzel Nebinin/Resulün evine gidip, onu rahatsız etmeyin diyor. Bu ayette geçen, eşlerinden bir şey istediğinizde, Nebi  eşleri ile aramızda gerçekten bir perde olmasından mı bahsediyor, yoksa Kur’an ın birçok yerinde örnek verdiği gibi, benzetme ya da isim tamlaması mı var.  Hatırlayınız Allah yine bir ayetinde, hırsızlık yapanların ellerini kesin diyordu. Ama bu ayetinde Allah, aslında ellerini kesin derken, gücünü kuvvetini kesin, yani onu hapsedin, bu işi yapamaz hale getirin anlamında kullanıyordu. 

Yine bir başka ayetinde, bizlere Allah ın ipine sarılın der. Elbette bu sözlerden biz Kur’an dan bahsedildiğini anlarız. Çok ilginçtir İsra suresi 29. ayetinde, cimrilik yapma anlamında, ELİNİ BAĞLAYIP BOYNUNA ASMA, hem de onu büsbütün açıp saçma der. Bakın ne kadar ilginç benzetmelerle anlatılıyor konu. Yine bir ayette, KÖR VE SAĞIR KESİLDİLER tabirini kullanır. Burada da gerçekleri, fark edemez oldular anlamındadır. Yine Mümtehine 12. ayetinde, ELLERİYLE AYAKLARI ARASINDA BİR İFTİRA UYDURMAK benzetmesi yapılır. Yani delilsiz, mesnetsiz kendi nefislerinden uydurdukları yalanlar anlamındadır bu sözler. Kur’an bu tür benzetmeleri çok yapar ki, konu daha dikkatle akılda kalsın.

Konuya tekrar dönersek ayette bahsedilen, peygamberimizin evine ziyarete gelenlerin, eşleri ile konuşarak bir diyalogda bulunmaları gerektiğinde, onlarla aranızda mutlaka bir perde oluşturun diyor. Burada geçen perde sözü bir benzetme, konunun daha iyi anlaşılması için bir isim tamlaması olduğu çok açık anlaşılıyor. Ayetin devamında geçen uyarıların, ne almamda olduğunu da, zaten çok açık anlatıyor ve bakın ne diyor.

(Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyen söz konusu olamaz.)

Tekrar etmek gerekirse, peygamberimizin evini ziyarete gidenler, eşlerinden bir şey istediğinde, ya da sorduğunda, onlarla yakınlaşabilecek bir konumda asla olunmaması gerektiğini ve bunun içinde, Nebi/Resul eşleri ile aranıza mutlaka bir mesafe konması gerektiği vurgulanarak anlatıyor. Çünkü Nebi eşleri ile hiç bir şart ve koşulda boşanmış olsalar bile, evlenmenin mümkün olamayacağı, üstüne basa basa belirtiliyor.

Günümüzde bu ayet delil gösterilip, ne yazık ki Nebi/Resul eşlerinin peçe takmasından tutun, erkek ve kadının aynı yerde bulunamayacağına kadar ilgisi olmayan anlamlar verilmektedir. Hâlbuki peygamberimizin döneminde, mescitlerde kadın ve erkek bir arada namaz kıldıkları gibi, bugün camilerde olan, paravanların olmadığını da söylemek isterim.

Şimdide benim dikkatimiz çeken, çok önemli bir ayeti örnek vermek istiyorum. Tüm bu önlemleri alan Rabbimiz, Nebi eşlerini çok ama çok özel bir konuma getirdiğini ve bu nedenle bir başkasıyla, yan yana gelerek samimiyet kurmasını bir yanlışa, hataya sebep olmasını engelleyip, çok özel önlemler almasının nedenini, yazacağım ayette daha açık görüyoruz.

Ahzap 6: O Nebi, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. ONUN EŞLERİ DE O MÜMİNLERİN ANNELERİDİR…….

Tüm bu önlemlerin nedenini Yaradan açıklıyor. NEBİNİN EŞLERİ SİZLERİN ANNESİDİR. Bu hükümden sonra, Allah kullarının ve Nebi eşlerinin, hata yapma riskini en aza indirmek, hatta yok etmek için, bu kadar güzel ve itinayla önlemler almıştır. Lütfen Ahzab suresi 53. ayetinde geçen, Nebi eşleri ile aranızda perde olsun sözünü, bu ayetle birlikte anlamaya çalışalım. ARANIZDA PERDE OLSUN DERKEN, BİRBİRİNİZE YAKIN OLMAYIN, MİSAFİRLERLE ARANIZA BİR MESAFE KOYUN DİYOR. Yoksa peygamberimizin eşleri, gelen misafirlere hizmet ediyordu. Aranızda perde olsun konusunun, daha iyi anlaşılabilmesi için, bir örnek vermek istiyorum. Aşağıdaki paragraf ta geçen, perde sözcüğü üzerinde lütfen dikkatle düşünelim.

“Karşılıklı oturmuş, konuşuyorduk. AMA ARAMIZDA ÖYLE BİR PERDE VARDI Kİ, BİR BİRİMİZİ ADETA NE GÖRÜYOR, NEDE HİSSEDEBİLİYORDUK.”

Ayette Rabbimizin kullandığı, perde sözcüğünün anlamı, bu örnekte çok güzel anlatılıyor. Berabersiniz ama birbirinizin farkında bile değilsiniz. Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi, Nebi/Resul eşleri ile aranızda her zaman bir perde olsun, yani onlarla muhatap olduğunuzda, aranızda duygusal hiçbir bağ oluşmasın. Çünkü Nebi eşleri, bizlerin annesi gibidir. Şimdide Allah elçisinin eşleri dışarıda gezerken, yüzlerini mi örtüyorlardı? İşte o sorununda cevabı bana göre çok açık bu ayette veriliyor.

Ahzap 59: Ey Nebi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini(Cilbablarını) üstlerine almalarını söyle. ONLARIN TANINMASI VE İNCİTİLMEMESİ İÇİN EN ELVERİŞLİ OLAN BUDUR. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Demek ki dışarıya çıkarken, evin içinde serbest ve daha rahat giyindiğimiz kıyafetle değil, daha dikkatli, iffetli bir kadına yakışır bir şekilde giyinilmesini istiyor Rabbimiz. Dikkat ederseniz, burada herhangi bir yüz örtüsü olmadığı gibi, tam tersine kim oldukları anlaşılması isteniyor, çünkü iffetli namuslu bir kadın oldukları anlaşılsın ki rahatsız edilmesin. 

Ayete baktığımızda asla Allah, özel bir kıyafet tarifi yapmıyor. Önemli olan yaşadığı toplumun geleneklerine göre giyinilmiş ve namuslu, iffetli bir kadın görüntüsü vermesi özellikle hatırlatılıyor. Çünkü her ülkenin iklim şartları, gelenekleri çok farklılık arz eder, önemli olan ayetin özünde verilen namuslu ve iffetli bir kadın olduğunun anlaşılacağı bir kıyafet olmasıdır.  İşte Kur’an ın evrenselliği, bu sözlerden çok daha iyi anlaşılıyor. Ne yazık ki bizler, geleneksel fıkıh inancımızın öğretilerini ayetlere söyletmeye, inançlarımızı ilave etmeye çalışıyoruz, onun içinde ayetleri anlayamıyoruz.

Bizler ayetleri, rivayet ve sanı bilgiler ışığında değil de, yine Kur’an ın verdiği örneklerden yardım alarak, Nahl suresi 98. ayetin gereğini yerine getirerek ayetleri okur ve anlamaya çalışırsak, kesinlikle doğru anlayacağımız dan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .