Ana içeriğe atla

ALLAH'IN ELÇİSİNİN, EŞLERİNE HİTABEN İNDİRİLEN AYETLER VE AHZAB 28-30-32- 53. AYETLER ÜZERİNDE BİRLİKTE DÜŞÜNELİM.


Bu yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim ayetler, Ahzab suresinde Resulün eşlerine hitaben gelen ayetlerden, nasıl dersler çıkarmalıyız ve bu ayetlerde geçen bazı sözleri nasıl anlamalıyız, bu konuda sizleri Kur’an bütünlüğünde düşünmeye davet etmek istiyorum. Allah isteseydi bu konuda direk Resulünü ve eşlerini Kur’an dışından uyarırdı. Öyle yapmayıp neden Kur’an’a geçirip bizlere de bildiriyor burası çok önemli. Burada yazdıklarım ve benim ayetlerden anladıklarım, benim imtihanımdır yalnız beni bağlar. Onun için sizlerde, bu ayetler üzerinde Kur’an bütünlüğünde düşünerek, doğruları bulmaya çaba göstermelisiniz.

Kur’an’a baktığımızda, görev verdiği Elçisi ve onun eşlerine yönelik, çok dikkat çekici ikazların olduğunu görüyoruz. Daha açıkçası Allah, görev verdiği Elçisi ve onun şanını yüceltecek, namusunu koruyacak eşleri ile de ilgili, çok özel hükümler getirmiştir. Buradan da anlıyoruz ki, Allah hem Elçisini, hem de eşlerini kontrol altına almış, hata yapmalarına izin vermemiştir. Buda çok doğaldır. Allah’ın vahyini tebliğ edecek bir elçinin, her yönüyle kusursuz hatta huzurlu olması kadar normal bir şey olamaz. Allah Elçisine verdiği görevini yerine getirebilmesi için, önce aile içinde eşleri arasında iyi bir uyum, huzur olmalı ki, Allah’ın Elçisi görevini sorunsuz yerine getirebilsin. Onun için Allah Elçisinin eşlerini uyarıyor. Gelelim Allah’ın Elçisinin eşlerine hitaben indirilen ayetlere. 

Ahzab 28: EY NEBİ, EŞLERİNE DE Kİ, “EĞER DÜNYA HAYATINI VE ONUN SÜSÜNÜ İSTİYORSANIZ GELİN SİZE MAL VEREYİM VE SİZİ GÜZELLİKLE AYIRAYIM.” AMA EĞER ALLAH’I, ELÇİSİNİ VE AHİRET YURDUNU İSTİYORSANIZ BİLİN Kİ, ALLAH SİZDEN İYİ DAVRANANLARA BÜYÜK BİR KARŞILIK HAZIRLAMIŞTIR. (Süleymaniye vakfı meali)

Bu ayetten anlıyoruz ki, Allah’ın Elçisi aile içinde eşleri tarafından bazı sorunlarla karşılaşıyor ve huzursuzluklar var. Bu huzursuzluk giderilmediği taktirde, Allah’ın Elçisinin aldığı tebliğ görevini yerine tam getirmesi mümkün görünmüyor, onun için Allah Elçisinin önce aile içinde huzurunu sağlıyor bu uyarılarla. Demek ki Nebi ve Resul eşleri olarak, yaptıkları davranışlarla çok önemli bir mesuliyet altına giriyorlar ki, Allah isteyen ayrılabilir de onlara diyor. Fakat kalmayı seçerseniz, sizleri büyük mükâfatlar bekliyor diye de açıklık getiriyor. Fakat kalmayı seçmekle nasıl bir mesuliyetin altına girdiklerini de, bakın hangi sözlerle belirtiyor.

 “EY NEBİ HANIMLARI! İÇİNİZDEN HER KİM AÇIK BİR HAYASIZLIK YAPARSA, ONUN AZABI İKİYE KATLANIR, ZİRA BU ALLAH İÇİN ÇOK KOLAYDIR.” (Ahzab 30)

Hatırlarsanız Kur’an’da, yaptığımız bir yanlışın, hatanın, günahın karşılığı, yaptığımız kadardır der bizlere Allah. İyiliğin karşılığı ise kat kat olacağının örneklerini veriyor. Fakat dikkat ederseniz, Nebinin/Elçinin eşlerinin yapacağı bir hatanın, yanlışın karşılığının iki katı olacağını söylüyor. Demek ki burada çok özel bir durumla karşı karşıya, Nebi eşleri. Ahzab 31. ayette de Nebi eşlerinin yapacakları güzel davranışlar karşılığında da, mükafatlarının iki kat olacağı bildiriliyor. Ayetin devamına bakalım.

Ahzab 32: EY NEBİ NİN HANIMLARI! SİZ KADINLARDAN HERHANGİ BİRİ GİBİ DEĞİLSİNİZ. ALLAH’TAN SAKINIYORSANIZ CİLVELİ KONUŞMAYIN, KALBİ BOZUK OLAN KİMSE UMUDA KAPILIR. SÖZÜ, CİDDİYETİ BOZMADAN SÖYLEYİN. (Süleymaniye vakfı meali)

Dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Allah Elçisinin eşlerinin dikkatini çekmek ve onları uyarmak için gönderdiği ayetlerin başında özellikle, Resul yada Elçi eşleri demiyor NEBİ nin eşleri diyor. Sizce neden olabilir? Dikkat ettiyseniz Allah vahyini tebliğ ederken mutlaka, Resulüm yani Elçim diye hitap eder. Yani Resulüme- Elçime uyun, Resul size Kur’an’ı tebliğ ediyor şeklindedir. Yazdığımız ayette ise özellikle NEBİ ismini kullanıyor, çünkü bu vahiyler özellikle Nebi nin ailesi ile ilgili ayetlerdir elbette bizler içinde önemli dersler vardır. Peki bizler bu uyarılardan ne gibi ders alabiliriz ona bakalım. BİR AİLEDE HUZURLU BİR YAŞAMIN OLABİLMESİ VE AİLE BİREYLERİNİN GÖREVİNİ HUZUR İÇİNDE YAPABİLMESİ BAŞARILI OLABİLMESİ İÇİN, ÖNCE EŞLERİN BİRBİRİNE SAYGILI OLMASI VE ANLAMSIZ ÇEKİŞMELERDEN UZAK, BİRBİRİNE DEĞER VERDİĞİNİ GÖSTERİR DAVRANIŞLARDA BULUNMASI GEREKİR Kİ, O EVLİLİK HUZURLU VE SAĞLAM YÜRÜYEBİLSİN.

Konuyu biraz daha açalım. NEBİLİK ALLAH TARAFINDAN, YÜKSEK MAKAMA GETİRİMİŞ KİŞİ ANLAMINA GELİYOR. YANİ NEBİLİK MAKAMIN ADI. RESUL İSE ALLAH’TAN ALDIĞI VAHYİ, EMİRLERİ  İNSANLARA TEBLİĞ EDEN ANLAMINA GELİYOR. Topluma örnek olması gereken liderlerin eşleri de, toplum tarafından takip edilir ve izlenir. Onlarda topluma örnek olmalı ve hareketlerine mutlaka dikkat etmelidir, şeklinde bir çıkarım yapmamızda doğru olacaktır. Şimdi vereceğim ayet üzerinde, lütfen çok dikkatle düşünmenizi rica ediyorum sizlerden.

Ahzab 53: EY İMAN ETMİŞ KİMSELER! YEMEK İÇİN İZİN VERİLMEDEN, VAKİTLİ VAKİTSİZ NEBİNİN EVLERİNE GİRMEYİN; DAVET EDİLİRSENİZ GİRİN, YEMEĞİ YİYİNCE DAĞILIN. ORADA BİR SOHBET ORTAMI DA ARAMAYIN. BU HALİNİZ NEBİYİ ÜZÜYOR AMA SİZDEN ÇEKİNİYOR. ALLAH GERÇEĞİ SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEZ. ONUN EŞLERİNDEN BİR ŞEY İSTEDİĞİNİZDE PERDE ARKASINDAN İSTEYİN. BU SİZİN GÖNÜLLERİNİZ İÇİN DE, ONLARIN GÖNÜLLERİ İÇİN DE DAHA NEZİH OLUR. ALLAH’IN ELÇİSİNİ ÜZMEYE VE ONUN ARKASINDAN EŞLERİNİ NİKÂHLAMAYA ASLA HAKKINIZ YOKTUR. BÖYLE YAPMANIZ ALLAH KATINDA AĞIR BİR KUSUR OLUR. (Süleymaniye vakfı.) 

Yukarıdaki ayet üzerinde dikkatle düşündüğümüzde, Allah hem Elçisini, hem de eşlerini adeta koruma altına aldığını görüyoruz. Ayette anlatılmak istenen ilk ikaz, onun evine gereksiz girip çıkmayın, ziyaretine gittiğinizde gerektiği kadar kalın diyor. Şimdide ziyarete gelen erkeklere yapılan ikaz çok önemli. Dikkat ederseniz bu ikaz Nebinin eşlerine değil, ziyarete gelen erkekler için geçerli.  Ne diyor Allah. “ONUN EŞLERİNDEN BİR ŞEY İSTEDİĞİNİZDE, PERDE ARKASINDAN İSTEYİN. İşte üzerinde durmamız gereken cümle. Bu cümle üzerinde, dikkatle durmanızı rica edeceğim sizlerden. Perde arkasından isteyin sözü eve gelen misafirlere hitaben söyleniyor. Peki, burada geçen perde arkası sözünden ne anlamalıyız. Eğer Nebi eşlerinin yüzlerinin kapalı olmasını, yüzlerini göstermemesi gerektiğini anlamış olursak, bu emrin gelen misafirlere değil de, direk Nebi eşlerine, sizler gelen misafirlere yüzlerinizi göstermeyin demesi gerekirdi. Demek ki bu değil.

Ayette bahsedilen perdenin özel bir anlamı olmalı. Eğer bahsedilen gerçek anlamda perde olsaydı, bu ikaz açıkça Nebi eşlerine söylenirdi.  Demek ki burada anlatılan, eve misafir gelenlerin alacağı bir önlem ve ikaz olduğu anlaşılıyor. BU SÖZLERDEN ANLAŞILAN, NEBİ EŞLERİYLE ARANIZA ÖYLE BİR PERDE, MESAFE KOYUN Kİ, YANLIŞ ANLAŞILABİLECEK, DUYGUSAL DÜŞÜNCELERE NEDEN OLACAK, BİR YANLIŞ ANLAŞILMA OLMASIN. Ayetin devamında zaten bu konuya da açıklık getiriyor ve bakın ne diyor. “BU SİZİN GÖNÜLLERİNİZ İÇİN DE, ONLARIN GÖNÜLLERİ İÇİN DE DAHA NEZİH OLUR. ALLAH’IN ELÇİSİNİ ÜZMEYE VE ONUN ARKASINDAN EŞLERİNİ NİKÂHLAMAYA ASLA HAKKINIZ YOKTUR.”

Allah bakın söylediği o sözden, neyi kast ettiğini çok açık ne kadar güzel açıklamış. Demek ki Nebinin evine Misafir olarak gelen erkeklere, Nebinin eşleri ile konuşurken, ARANIZDA DUYGUSAL DÜŞÜNCELERE SET ÇEKEN BİR PERDE OLSUN. Sakın ola ki onlarla konuşurken, diğer kadınlarla konuştuğunuz gibi konuşmayın diyor. Onlar ile konuşurken sanki anneleriniz ile konuşur gibi olunuz. Duygusal bir yaklaşmaya sebep olacak şekilde değil, onlarla aranızda bir perde varmışçasına konuşunu ki, hem sizin hem de onların kalpleri için, bu yol en doğrusudur açıklaması yapılıyor. Bunun tersini yapmanız benim Elçimi üzer. Şunu sakın unutmayınız, onun ölümünden sonra ya da onun boşamasından sonra, eşleriyle nikâhlanmanız sizlere caiz değildir diyor. Sanırım çok net anlaşılıyor ayet. Muhammet Esed mealinde, bu ayette geçen, ARANIZDAKİ PERDE sözcüklerine bir dip notla, bakın nasıl bir açıklama getiriyor.

“Hicâb terimi, iki şey arasına giren veya birini diğerinden ayıran, koruyan veya gizleyen nesneyi ifade eder; kullanıldığı yere göre, hem somut hem de soyut anlamlarıyla “bariyer”, “engel”, “duvar”, “cam”, “perde”, “örtü” vb. gibi kelimelerle karşılanabilir. Hz. Peygamber’in eşlerine ancak bir “perde” yahut “pencere” arkasından yaklaşılması emri, Hz. Peygamber’in birçok Sahâbesi’nin yaptığı gibi, lafzî anlamıyla anlaşılabileceği kadar “müminlerin anneleri”ne gösterilmesi gereken derin saygıyı ifade eden mecazî anlamıyla da yorumlanabilir.” 

Bu ayette geçen, perde arkasından isteyin sözlerinden yola çıkarak, ne yazık ki kadınların yüzlerini erkeklere göstermemesi, peçe takması gerektiği bazı cemaat tarikatlar tarafından öne sürülmüş, bu ayet kanıt gösterilmiştir. HÂLBUKİ ANLATILMAK İSTENEN ÇOK FARKLI OLDUĞU GİBİ, BU CÜMLE VE ALLAH’IN VERDİĞİ HÜKÜM, ELÇİNİN EŞLERİNE HİTABEN DEĞİL, GELEN MİSAFİRLERE HİTABEN SÖYLENEN, YANİ ONLARIN ALACAĞI BİR ÖNLEM MAHİYETİNDEDİR.

Allah Nebi/Resulün eşlerine çok özel ayetlerle, yaşamlarına müdahale etmiş, onların hata yapmalarını adeta önlemiştir. Elbette bunu elçisinin huzuru ve ilettiği vahyi daha rahat yapması adına yapmış, elçisi ve ailesiyle örnek bir yaşamı bizlerin gözleri önüne sunmuştur. Bizlere düşen bu ibret ayetlerden dersler çıkarmak olmalıdır. Bu ayetlerde geçen sözlerin, kelimelerin ardı sıra anlamlar çıkartıp, Allah’ın apaçık muhkem bir şekilde vermediği hükümleri, sanki Allah vermiş gibi göstermek, bizleri asla doğruya iletmeyecektir. ÖNEMLİ OLAN VERİLEN KISSALARDAN, ÖRNEKLERDEN, BİLGİLERDEN KENDİMİZE DOĞRU HİSSE ÇIKARMAKTIR.

Kur’an ı herkes anlayamaz onu veli kişiler anlar diyenlere, lütfen kulak asmayalım ve şunu söyleyelim. Allah her aklı başında kulunun anlayamayacağı bir rehber, yol gösterici kitap gönderip, daha sonrada bu kitabın anlaşılmasını zorlaştırıp, bir başkasına bizleri muhtaç edip bu kitaptan tüm kullarını sorumlu tutmaz. Allah hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, Kur’an’ı nice örneklerle açıkladık yemin olsun ki kolaylaştırdık düşünen, aklını kullanan kullarım gereken dersi Kur’an’dan alacaktır diye de bizleri uyarmıştır. LÜTFEN RİVAYETLERE VE BİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLARIN SÖZLERİNE DEĞİL, ALLAH’IN KİTABINA İNANALIM VE YALNIZ ONUN İPİNE SARILALIM.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A