Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN SECDE KELİMESİ NE ANLAMA GELİYOR? BAKARA SURESİ 34 VE YUSUF 4. AYETLER.


 

Bu makalemde sizleri, Kur’an da farklı anlamlarda geçen SECDE kelimesinin, hangi anlamlara geldiği konusunda düşünmeye davet etmek istiyorum. İsterseniz önce Allah ın meleklere, bu konuda verdiği emri hatırlayalım.

Bakara 34: Meleklere, “ÂDEM’E SECDE EDİNİZ” dediğimiz vakit İblis’ten başka hepsi secde ettiler. İblis secde etmedi, kibirlendi ve kâfirlerden oldu. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bu ayette Allah Meleklere, âdeme secde edin sözlerinden, ÂDEME SAYGILI OLUN, BOYUN EĞİN, İTAAT EDİN anlamında kullanılmıştır. Allah ın bu emrine melekler uymuş ama İblis kendisini Hz. Âdem den üstün gördüğü için, secde etmemiş yani onun kendisinden da çok bilgili ve üstün olduğuna karşı çıkmıştır. Unutmayalım bu konuşmalar, Hz. Âdem ve İblis cennetten kovulmadan önce geçiyor. YAŞANTIMIZDA BİR KİŞİYE İTAAT ETMEMİZ, EMİRLERİNE BOYUN EĞMEMİZ İSTENİYORSA, O KİŞİ MAKAM, MEVKİ, GÜÇ VE BİLGİ BAKIMINDAN DİĞERLERİNDEN DAHA ÜSTÜN, YÜKSEK MAKAMDA BULUNUYOR DEMEKTİR. 

Bildiğiniz gibi SECDE kelimesi, bizleri yaratan Rabbimiz içinde kullanılır. Ama burada bahsedilen SECDE Allah ın yüceliği, tek ilah oluşunun ve ondan başka hiç kimseye kulluk edilemeyeceğinin şekilsel ibadetin bir parçası olan, Allah ın huzurunda secdeye kapanmak, yani alnımızı yere değecek şekilde eğilmek, ona sonsuz bağlılığımızı bildirerek boyun eğdiğimiz anlamında birçok ayette kullanılmıştır. Ama bu secdeyi yalnız Allah a karşı yapacağımızı, ondan başka ilah olmadığının, ondan başka veli edinemeyeceğimiz uyarılarından da yola çıkarak çok açık anlıyoruz.

Ali İmran 43: “Ey Meryem! RABBİNE HUŞÛ İLE BAĞLAN, SECDEYE KAPAN VE RÜKÛ EDENLERLE BİRLİKTE RÜKÛ ET!” (Bayraktar Bayraklı meali)

Araf 206: Kuşkusuz Rabbin katındakiler O’na kulluk etmekten kibirlenmezler, O’nu tesbih eder ve YALNIZ O’NA SECDE EDERLER. (Diyanet vakfı meali)

Şimdi de Kur’an da Yusuf suresi 4. ayette geçen SECDE kelimesinin, ne anlama geldiği konusuna bakalım. 

Yusuf 4: Bir gün Yusuf babasına şöyle demişti: “BABACIĞIM RÜYAMDA ON BİR YILDIZI, GÜNEŞİ VE AYI GÖRDÜM; BAKTIM Kİ HEPSİ BANA SECDE EDİYOR. (Süleymaniye vakfı meali)

Bu ayeti doğru anlayabilmemiz için, Kur’an ın diğer ayetleri ile mutlaka bağlantı kurmalıyız.  Bildiğiniz gibi bu ayette sayılan GÜNEŞ, AY VE YILDIZLAR SEMBOLİKTİR, bizler için ulaşılamayacak ve bizlerin gözünde GÜCÜN SEMBOLLERİDİR. Hatta eski insanların bunlara taptığını unutmayalım. Demek ki Hz. Yusuf tüm bunların rüyasında kendisine SECDE ETTİĞİNİ YANİ BOYUN EĞDİĞİNİ, ONUN EMRİNDE OLDUĞUNU görüyor. Yusuf suresi 6. ayet aslında bu ayette geçen SECDE kelimesinin ne anlama geldiğinin açıklamasını yapıyor. Ayeti hatırlayalım. 

Yusuf 6: “İşte böylece Rabbin seni seçecek, SANA OLAYLARIN VE SÖZLERİN YORUMUNU ÖĞRETECEK. TIPKI BUNDAN ÖNCE ATALARIN İBRAHİM VE İSHAK ÜZERİNE O NİMETİ TAMAMLADIĞI GİBİ, HEM SENİN HEM DE YA‘KÛB SOYUNUN ÜZERİNDE NİMETİNİ TAMAMLAYACAKTIR. Çünkü senin Rabbin her şeyi bilendir; hikmet sahibidir.” (Bayraktar Bayraklı)

Bu açıklamalardan sonra, Yusuf 4. ayette geçen güneşin, ayın ve yıldızların kendisine rüyasında SECDE etmesinin, Hz. Yusuf a verilen ilmin, gücün neler olabileceğine, çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Yusuf suresi 43. ayetinde, Kral rüyasında yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini, ayrıca yedi yeşil başak ve yedi kuru başak görüyorum diyerek, rüyasının yorumlanmasını istemişti ileri gelen kâhinlerinden. Onlarda bunlar karmaşık düşler, rüyalar bunların yorumlarını bizler bilmiyoruz diye cevap verirler. Bu kişilerin arasından biride Hz. Yusuf un hapiste, bunlara benzer yorumları çok doğru yaptığını hatırlayıp, Krala haber veriyor ve bu rüyanın yorumunu ondan alabileceğini söylüyor. Hz. Yusuf ta onlara şunları söylüyor rüya ile ilgili.

Yusuf 47–48–49: Yusuf dedi ki: “Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakınız.” “Sonra bunun ardından, saklayacağınızdan az bir miktar tohumluk hariç, o yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek yedi kıtlık yılı gelecektir.” “Sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, o yılda insanlara Allah tarafından yardım edilir ve bol bol meyve sıkarlar.” (Bayraktar Bayraklı meali)

Yusuf 4. ayette, Allah ın elçisine rüyasında gösterdiği güneşin, ayın ve yıldızların ona secde etmesinden kast edilenin, ona bizzat çok özel konularda güçlü bir bilgelik verdiği ve herkesin bilemeyeceği bilgilerle donattığını anlıyoruz.Ben ayetlerden bunları anladım, lütfen sizlerde Kur’an bütünlüğünde araştırınız. Doğrusunu Allah bilir. Bizlere düşen imtihanımızı, Kur’an ı rehber alarak ayetleri anlamaya çalışmak olmalıdır.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...