Ana içeriğe atla

KUR’AN DA GEÇEN ŞAİRLER VE ŞİİRLERİ KONUSU. ŞUARA SURESİ 224-225-226-227. AYETLER.


 

Kur’an’da geçen bazı kelimelerin günümüzde, bizlerin kullandığı anlamın dışında, farklı anlamları da olabileceğini, araştırma yaptığımızda fark edebiliyoruz. Eğer o farklı anlamları, ayette bahsedilen konunun, anlamın dışında anlam verip de öyle anlarsak, birçok konuda ayetleri yanlış anlamış oluruz.  Bu makalemin konusu bazı ayetlerde geçen ŞAİR VE ŞİİR kelimelerinin, ayetlerde bizlere ne anlattığına, hangi anlamlarda kullanıldığına örnekler verip, sizleri Kur’an bütünlüğünde düşünmeye davet etmek istiyorum.  Bir arkadaşımız, ayette şairlere haddi aşan azgınlar diye geçiyor, Kur’an şairliği yasaklıyor mu, diye bir soru sormuştu.

Şuara 224–225–226–227: ŞAİRLERE İSE HADDİ AŞAN AZGINLAR UYARLAR. Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler. ANCAK İMAN EDİP SALİH AMEL İŞLEYEN, ALLAH’I ÇOK ANAN VE HAKSIZLIĞA UĞRATILDIKTAN SONRA ÖÇLERİNİ ALANLAR BAŞKA. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir. (Diyanet meali)

Önce ayette geçen şair kelimesi ne anlama geliyor ona bakalım.  Bizim anladığımı şair kelimesinin kısaca anlamı, bilmek, sezmek, ahenkli ölçülü güzel söz söyleyen anlamına geliyor. Bu kelime Arapça dan bizlere geçmiştir. Günümüzde ne anlamda kullanıldığını biliyorsunuz. Peki, bu kelime Araplarda, yani böylece Kur’an’da ayetlerde ne anlamda ve kimler için olumsuz anlamda kullanılıyor, bizim için burası önemli.

ŞAİR: DUYARLI, DUYGULU, ETKİLEYİCİ OLAN. HAYAL GÜCÜ GENİŞ ANLAMLARINA GELİYOR.

Sanırım ayette geçen şair kelimesiyle Allah bizlere ne anlatıyor, şimdi daha iyi anlaşılmıştır. O dönemde bu şair dediğimiz kişiler kullanılarak, kendi hayallerinde atalarının, rivayetlerin oluşturduğu batıl inançları, DUYGULARINI ETKİLEYEREK topluma kabul ettirebilmek amacıyla kullanıyorlarmış. BU KİŞİLER YANLIŞ İNANÇLARI TOPLUMLARA SÜSLEYİP, ALLAYIP PULLAYIP ALDATMALARINDAN BAHSEDİLİYOR. Yani ayette bahsedilen şairler, bu sanatı güzel amaçlar için kullanmak yerine adeta toplumu, hayatın gerçeklerinden, Allah’ın yolundan uzaklaştıranlar anlamında müspet değil, menfi anlamında kullanılmış. Yoksa ayet şairliği kötülemiyor, işini kötü amaçlar için kullanıldığını söylüyor. Bu şairler, Allah’ın indirdiği kitaptan, toplumu uzaklaştırmak ve etki altına almak için, aldatıcı şiirleriyle halkı etkiliyorlarmış. Allah’ta bunlara uyarsanız sizi yoldan saptırırlar diyor.  Ama ayette dikkat ettiyseniz, şairlerin hepsinin aynı olmadığını, bunların bir kısmının iman eden, salih ameller işleyen Allah’ı çok ananlar başka diyerek, bir kısım şairi ayrı tutuyor. Hatta çok ilginçtir, Saffat 36. ayetinde inkârcılar, Allah’ın Elçisine’de kötü anlamda, mecnun şair diyorlardı. ÇÜNKÜ OKUDUĞU AYETLERDEN ETKİLENMİŞLERDİ. Ama inatla inanmak istemiyorlardı. İşin kolayına kaçarak, o günkü toplumun şairler konusunda ki düşüncelerinden esinlenerek, Allah’ın Elçisine mecnun şair diyorlardı. Mecnunun ne anlama geldiğini biliyorsunuzdur. Çılgın, deli, aklına geleni söyleyen.

 “VE ŞÖYLE DİYORLARDI: “MECNUN BİR ŞAİR YÜZÜNDEN İLAHLARIMIZI MI TERK EDECEĞİZ?” (Saffat 36)

Allah Kur’an’ın ne şiir nede şair in sözü olmadığının örneklerini özellikle veriyor bizlere. Çünkü şair hayal gücü çok geniş, duygularla bezenmiş sözler yazarak, insanları gerçeklerden uzaklaştırıp toplumu etkilemeye çalışır, hatta hayal âlemine yönelterek aldatırlarmış. Allah İslam’ı anlatırken hayal gücünden uzak, gerçeklerle yani akıllan düşünerek bizlerin yüzleşmesini istiyor. Onun içinde Kur’an’ın şairin sözü olmadığı ve yine ayetlerin şiir olmadığı konusunu, bakın ayetlerinde bizlere nasıl açıklıyor. 

Yasin 69: BİZ ELÇİMİZE ŞİİR ÖĞRETMEDİK. ZATEN ONA YARAŞMAZDI DA. O kitap, ancak Allah’tan gelmiş BİR ÖĞÜT VE APAÇIK BİR KUR’ÂN’DIR.

Hakka 41: VE O, BİR ŞAİR SÖZÜ DEĞİLDİR. NE DE AZ İMAN EDİYORSUNUZ! 

Bakın Allah Elçimize şiir öğretmedik, O bir şairin sözü değildir diyor. Yani bu sözleriyle Allah, Elçimiz kanalıyla gönderdiğimiz ayetlerimiz, ONUN HAYAL ÜRÜNÜ DEĞİL, BİZZAT ALLAH’IN VAHYİDİR DİYEREK, TOPLUMUN DİKKATİNİ ÇEKİYOR. Peki, şiir ne anlama geliyor. İsterseniz ona da bakalım ki, konumuzu daha iyi anlayabilelim.

“ŞİİR DUYGU, HAYAL VE DÜŞÜNCELERİN COŞKULU BİR DİLLE, BİR DÜZENE BAĞLI OLARAK, ÇEKİCİ/ETKİLEYİCİ BİR DİL VE AHENKLİ MISRALAR İÇİNDE AKTARILMASIDIR. EDEBİYAT TÜRLERİNİN EN ESKİSİ ŞİİRDİR. ŞİİRİN NE OLDUĞUNU ANLATMAYA ÇALIŞAN ÜNLÜ ŞAİRLER ŞİİRİ ŞÖYLE TARİF EDERLER. “ŞİİR, SÖZCÜKLERLE GÜZEL ŞEKİLLER KURMA SANATIDIR.” “NESRE ÇEVRİLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN NAZIM ” DİYE TANIMLAYANLARDA VARDIR.” 

Sanırım Allah’ın, Elçimize şiir öğretmedik demesinin ne anlama geldiğini, şimdi daha doğru anladınız. Kur’an bir nesir yazıdır. Nesir doğal konuşma şeklidir diyebiliriz. Bilimsel kitaplar, tebliğler, mesajlar, şiirle değil, düşünmeye müsait, farklı anlamları çağrıştırmayan, anlatılmak istenen konuyu direk anlatan, akla düşünmeye hitap eden nesir bir yazı ile yazılır. Onun için Allah Kur’an için, O şairin şiirleri değil, Allah’ın vahyidir diyor. Şiiri bir makam eşliğinde okuyabilirsiniz hatta buna şarkı, türkü adını veririrz. Ama bilgi veren bilimsel kitaplar, makamla okunmaz. Ne yazık ki bizlere Kur’an’ı, bir makam eşliğinde okutuyorlar ve bunun birde yarışmasını yapıyoruz. Ne demek istediğimi doğru anlayabilmeniz için, lütfen bir ayetin türkçe tercümesini alın, daha sonra aynı makamla Türkçesinden okuyun, ne demek istediğimi işte o zaman anlayacaksınız. Dünya üzerinde hiç bir ilim kitabının, makamla okunduğunu göremezsiniz. Kur’an’ı her Müslüman kendi dilinden anlayarak ve düşünerek okumasın ve gerçek İslam ile buluşmasın diye, bir makamla akla değil duygularımıza hitap etmesi sağlanmış, böylece ataların batıl inancı sürdürülmesi sağlanmıştır.

Özetlemek gerekirse, günümüzde bizlerin Şairlere ve onların yazdığı güzel şiirlere verdiğimiz anlam ile Kur’an’ın bahsettiği bu sanatı kötüye kullanarak toplumu aldatanlar, ayrı tutularak  anlatılıyor. Araplarda özellikle kitap ehli arasında, toplumu dini konularda etkilemek ve istedikleri inancı topluma kabul ettirebilmek için, sözcükleri süsleyip, insanları etkilemek maksadıyla kullandıkları ve yoldan saptırma aracı yaptıkları için, AYETLERDE ŞAİR VE ŞİİR KELİMELERİ HEP OLUMSUZ ANLAMLARDA KULLANILMIŞTIR. Bunun tam tersini yapan, yani şairliğini doğru anlamda kullanan şairler ve şiirleri, Şuara suresi 227. ayette görüyoruz. Bu kişilerin haddi aşan azgınlardan olmadığı, bunların müstesna olduğu bildirilmiştir.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .